Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Analiz: Macron'un hayali suya düştü

Macron'un girişimlerine rağmen Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD arasında imzalanan stratejik anlaşma 'AUKUS'un açıklanmasından bu yana Fransa’da yanıtı aranan soru şu: Fransa NATO’nun askeri kanadından çekilir mi?



Fransa'da Macron yönetimi zor günler geçiriyor. Üç ülkenin Paris yönetiminin uyarılarına raÄŸmen AUKUS anlaÅŸmasına imza koyması CumhurbaÅŸkanı Macron'un hayalini suya düÅŸürdü. Konuyla ilgili emekli DışiÅŸleri mensubu Akın Özçer, Anadolu Ajansı için "Fransa NATO'nun askeri kanadından çekilir mi?" baÅŸlıklı bir makale kaleme aldı.
 
AA'da yer alan analiz ÅŸöyle:
 
15 Eylül'de resmi dilleri Ä°ngilizce olan üç devletin baÅŸ harfleriyle kısaca AUKUS ÅŸeklinde lanse ettikleri, Avustralya, BirleÅŸik Krallık ve ABD arasında imzalan stratejik antantın açıklanmasından bu yana Fransa'da yanıtı aranan soru ÅŸu: Fransa NATO'nun askeri kanadından çekilir mi?
 
Nedeni, Avustralya'nın bu antantla, Fransa ile 2016'da imzaladığı 2030'a kadar Fransız Naval Group'tan 12 denizaltı alımına iliÅŸkin sözleÅŸmeyi de iptal ederek yerine 2040'a kadar 8 Amerikan denizaltısı alımını öngören baÅŸka bir sözleÅŸme imzalaması. Kendisini arayan Avustralya BaÅŸbakanı Scott Morrison'un telefonuna çıkmayarak ve Washington ile Canberra Büyükelçilerini istiÅŸareler için apar topar Paris'e çağırarak tepki gösteren CumhurbaÅŸkanı Emmanuel Macron için 18 ay boyunca taraflarca gizlice görüÅŸülen bu antant, Fransa'nın iki NATO müttefiki tarafından DışiÅŸleri Bakanı Le Drian'ın ifadesiyle "sırtından bıçaklanması" anlamına geliyor.
 
Fransa, AUKUS nedeniyle sadece Naval Group'un yaklaşık 10 milyar avro zarar edecek olmasına deÄŸil, ayrıca Macron'un geliÅŸtirdiÄŸi ve üç yıl önce Avustralya'ya yaptığı ziyaretin ardından gerçekleÅŸeceÄŸine iyiden iyiye inanmaya baÅŸladığı yeni Hint Okyanusu/Pasifik stratejisinin iflas etmesine tepki gösteriyor. Fransa DışiÅŸleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın da açıkça dile getirdiÄŸi gibi Fransa'nın bu bölgeden iki NATO müttefiki tarafından resmen dışlanması, aslında denizaşırı departmanları (DOM) ve denizaşırı toprakları (TOM) olarak idari tasnife tabi tuttuÄŸu eski sömürgelerinin kendine bağımlılığını sıkılaÅŸtırarak yeniden büyük küresel güç olma hayalini yok ediyor. Somut olarak AUKUS ile Fransa'nın kolonyal gücünün Hint Okyanusu'nda La Réunion, Pasifik'te Polinezya ve Aralık'ta bağımsızlık referandumunu yineleyecek olan Yeni Kaledonya adalarına sıkışmış olduÄŸunu söylemek mümkün.
 
ABD VE BÄ°RLEŞİK KRALLIK'IN TEPKÄ°SÄ° NATO ÜZERÄ°NDEN
 
BaÅŸlıktaki sorunun gündeme gelmesinin baÅŸlıca nedeni CumhurbaÅŸkanı Macron ve Jean Castex hükümetinin ABD ve BirleÅŸik Krallık'ın AUKUS ile Hint Okyanusu ve Pasifik bölgesinde Çin'i çevreleme stratejisinden Fransa'yı dışlamasına tepkiyi NATO üzerinden dile getirmesi. Bundan yaklaşık iki yıl önce The Economist'te NATO'nun beyin ölümünden söz eden Macron, Türkiye'yi Suriye'de PYD/YPG'ye karşı yürüttüÄŸü operasyonlar, uluslararası koalisyonun baÅŸkanlığını yürüten ABD'yi de diÄŸer müttefikleriyle eÅŸgüdüm içinde olmadan bölgeden asker çekmesi nedeniyle suçlamış, DEAÅž'a karşı bölgede mücadele eden yerel müttefiklerinin (YPG) zor duruma düÅŸtüÄŸünden yakınmıştı. Bu sözlerinden anlaşılan, o dönemde BaÅŸkan Donald Trump yönetimindeki ABD'nin Türkiye'yi bir ÅŸekilde operasyonlarından vazgeçirmesi gerektiÄŸiydi. Oysa NATO'nun beyin ölümü, tam da Kuzey Atlantik Paktı'nın 5. maddesinin gereÄŸi yapılmak ÅŸöyle dursun, bir üye ülkeye karşı Macron'un önerisi hayata geçtiÄŸi takdirde gerçekleÅŸecekti.
 
Fransa'nın son iki yıl içinde dünyanın farklı bölgelerinde ulusal/kolonyal çıkarlarına destek olmadığı için NATO'yu hedef aldığı görülüyor. Ama kabul etmek gerekir ki NATO öncelikle ABD demek. Fransa ve BirleÅŸik Krallık gibi eski küresel güçler dahil tüm NATO üyeleri Ä°ttifak'ta Amerikan çıkarlarının öncelikli olduÄŸunu unutmamalı; ki bu çarpık yaklaşıma ilk tepki de bundan 56 yıl önce yine Fransa'dan gelmiÅŸti. Hatırlanacağı üzere, dönemin CumhurbaÅŸkanı Charles De Gaulle 21 Åžubat 1966'da düzenlediÄŸi basın toplantısında NATO'nun Avrupa'da bir Amerikan protektorası kurduÄŸunu, ABD'nin Avrupa ve Fransa'ya Amerikan askeri stratejilerini dayattığını, Ä°ttifak üyelerini istemedikleri savaÅŸlara zorladığını vurgulamıştı. Ardından NATO'daki ABD hegemonyasının kabulünün mümkün olmadığını söylemiÅŸ, Fransa'nın nükleer kapasitesi üzerindeki ulusal egemenliÄŸini NATO üyeleri dahil kimseyle paylaÅŸmayacağının altını çizmiÅŸti. Fransa ardından NATO'nun askeri kanadından çekilme kararı almıştı. Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönüÅŸü ise Sarkozy döneminde gerçekleÅŸmiÅŸti. CumhurbaÅŸkanı Nicholas Sarkozy Fransa'nın birçok NATO operasyonuna katıldığını, dolayısıyla karar mekanizması içinde de yer alması gerektiÄŸini savunmuÅŸ ve Fransa bu gerekçeyle NATO'nun 2009'daki Strasbourg/Kehl Zirvesi'nde teÅŸkilatın askeri kanadına yeniden entegre olmuÅŸtu.
 
STRATEJÄ°K OTONOMÄ°
 
De Gaulle'ün ulusal egemenlik anlayışı, her ne kadar ABD Fransa'yı iÅŸgalden kurtarmış olsa da 1945'ten itibaren Batı dünyasında ABD'nin ulusal çıkarlarını öncelemekle çeliÅŸiyordu. Hatta o basın toplantısında Kuzey Atlantik Paktı'nın NATO'nun kuruluÅŸunun 20. yılından (4 Nisan 1969) itibaren örgütten tümüyle çıkma hakkını öngören 13. maddesini kullanabileceÄŸini bile ima etmiÅŸti. Ama De Gaulle aynı yıl düzenlediÄŸi Senato reformuyla ilgili referandumu kaybedip iktidardan olmasa Fransa belki de çoktan NATO'dan çıkmış olacaktı.
 
Fransa'nın savunma politikası, bağımsızlık ve ulusal egemenlik ilkeleri baÄŸlamında "stratejik otonomi" yaklaşımına dayanıyor. Bu yaklaşım sadece ülkenin dış tehditlere karşı kendi öz kaynaklarıyla savunulmasını deÄŸil, ayrıca Fransız çıkar ve deÄŸerlerini tüm dünyada savunma kapasitesine sahip olmayı da kapsıyor. Stratejik otonomi yaklaşımı, Milli Savunma Yüksek Etütleri Enstitüsü'nün (IHEDN) raporlarında, Avrupa BirliÄŸi (AB) savunması için de öngörülüyor ve Fransa'nın diplomatik ve siyasi araçları kullanarak AB üyelerini bu konuda ikna etmeye çalışacağı da vurgulanıyor.
 
GörüldüÄŸü gibi, Fransa'nın Avrupa'nın savunma alanında stratejik özerkliÄŸe sahip olması yönünde çalışması yeni deÄŸil. Fakat CumhurbaÅŸkanı Macron'un AUKUS ile bu çalışmalara hız verdiÄŸi de bir gerçek. Son olarak 27'ler bu konunun gündemin ana maddesini oluÅŸturduÄŸu Ljubljana'daki Brdo Åžatosu'nda akÅŸam yemeÄŸinde bir araya geldiler. Medyaya yansıyan haberler bu konuda görüÅŸ birliÄŸi oluÅŸtuÄŸunu ortaya koyuyor. Ancak bu NATO'ya alternatif bir Avrupa savunma gücünün kısa sürede hayata geçirilebileceÄŸi anlamına da gelmiyor kuÅŸkusuz.
 
WASHÄ°NGTON'DAN HAVUÇ VE SOPA
 
ABD 4 Ekim'de AUKUS ile gerilen ikili iliÅŸkileri yumuÅŸatmak amacıyla DışiÅŸleri Bakanı Antony Blinken'ı çocukluÄŸunda on yılını geçirdiÄŸi Paris'e gönderirken CumhurbaÅŸkanı Macron da ertesi gün kendisini kabul etti. Elysee ziyaretle ilgili amacın "Washington ile güven ortamını yeniden oluÅŸturmak" olduÄŸunu açıkladı. Macron'un BaÅŸkan Biden ile bu ay sonunda bir araya gelmesi bekleniyor.
 
Ä°kili iliÅŸkilerdeki bu yumuÅŸamaya koÅŸut olarak ABD DışiÅŸleri Bakan Yardımcısı Karen Donfried, Avrupa'nın savunma kapasitesinin güçlendirilmesinin sadece AB deÄŸil, ABD'nin de çıkarına olduÄŸunu ama bu yöndeki çalışmaların NATO çerçevesinde yürütülmesinin daha uygun olacağını açıklarken; aynı tarihlerde ABD'yi ziyaret etmekte olan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise Georgetown Üniversitesi'nde yaptığı konuÅŸmada Macron'a yüklendi. Washington'da BaÅŸkan Joe Biden tarafından kabul edilen Stoltenberg, konuÅŸmasında özetle, Macron'un hayal kırıklığını anladığını, ama bütçesinin yüzde 80'i AB dışındaki ülkelerce karşılanan NATO'ya paralel bir Avrupa savunma mekanizması oluÅŸturulmasının Ä°ttifak'ı bölme ve zayıflatma riski taşıdığını vurguladı. Stoltenberg'in bu görüÅŸünün Washington'un konuya yaklaşımını yansıttığına kuÅŸku yok.
 
Bu geliÅŸmelerden sonra neden hala baÅŸlıktaki sorunun gündemde olduÄŸu akla gelebilir. Bunun nedeni, baÅŸta güncel anketlere göre Nisan 2022'deki CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinin ikinci turunda yine Macron'un karşısında olması beklenen Ulusal Birlik (RN) partisinin lideri Marine Le Pen olmak üzere birçok cumhurbaÅŸkanı aday ve aday adaylarının Fransa'yı NATO'nun askeri kanadından çıkarmayı vaat ediyor olmaları. Bu konu Le Pen ve aşırı soldaki Jean-Luc LMelenchon tarafından öteden beri savunuluyor olsa da ılımlı saÄŸda konumlanan Cumhuriyetçilerin (LR) aday adayı olan ve anketlerde diÄŸer isimlerden önde bulunan Xavier Bertrand da bu konuda "Gaulliste" bir yaklaşımla aynı görüÅŸü paylaşıyor.
 
Sonuç olarak, bugün itibarıyla yeniden seçilme ÅŸansı yüksek görünen Macron'la Fransa'nın NATO'nun askeri kanadından çekilmeyeceÄŸini; öte yandan Le Pen veya -LR kongresinde partinin adayı seçildiÄŸi takdirde- Bertrand'nın CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerini kazanmaları halinde söz konusu çekilmenin gerçekleÅŸebileceÄŸini söylemek mümkün.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.