Sosyal Medya

Güncel

Ayşe Böhürler / Türk Rönesansı

Ayşe Böhürler / Yeni Şafak



Türk Rönesansı oluÅŸturma fikrini ilk telaffuz edenlerden Hilmi Ziya Ülken ve Talat Sait Halman… Hilmi Ziya Ülken ile ilgili kitap yazmış olan Profesör Mehmet Vural’ı hafta sonu Türk Kahvesi’nde konuk etmiÅŸtim Bugün için de bu çabanın yeniden diriltilmesinin önemli olduÄŸuna inanarak aldığım notları paylaÅŸmak istiyorum.

HÄ°LMÄ° ZÄ°YA ÜLKEN

Hilmi Ziya Ülken Türk Rönesansı’na kaynaklık etmek üzere Ä°slam Felsefesi ve Türk düÅŸünce tarihi ile yakından ilgilenmiÅŸ, OrtaçaÄŸ Ä°slam düÅŸünürlerinin ve Tanzimat sonrası Türk düÅŸüncesinin ortaya çıkmasında ve tanıtılmasında büyük katkılar saÄŸlamış, felsefe eÄŸitimi üzerine çalışmış bir düÅŸünür. 1933 yılında Türkiye’de ilk felsefe dergisini çıkartan buna dair cemiyetler kuran bir isim. Asıl önemli görevi 1949’da Ankara Üniversitesi Ä°lahiyat Fakültesi kurucu heyeti içinde yer alması olmuÅŸ. Fakültede antik felsefe tarihi ve modern felsefe tarihi, sistematik felsefe, mantık ve sosyoloji gibi derslerin programda yer almasına katkı saÄŸlamış. Ä°slam düÅŸüncesinde 13. ve 14. yüzyıldan sonra duraÄŸanlaÅŸmış olan bağı yeniden canlandırmaya çalışmış bir Türk Rönesansı’nı oluÅŸturmaya gayret etmiÅŸ. Ne yazık ki Türkiye siyasi ortamında deÄŸeri yeterince bilinememiÅŸ. 1960 darbesinden sonra Ä°stanbul Üniversitesi’nden atılan 147’likler arasında yer almış. O yıllarda 27 Mayısçılar arasında yer alan üsteÄŸmen olan Muzaffer ÖzdaÄŸ’ın, hocanın “AÅŸkın Ahlakı” kitabını okuması sayesinde akademik unvanı korunmuÅŸ. Ä°stanbul Üniversitesi’ndeki görevine son verilirken 1954’ten itibaren görev aldığı Ankara Ä°lahiyat’taki derslerine devam edebilmiÅŸ. Hilmi Ziya Ülken bunu sürgün olarak deÄŸerlendirmiÅŸ, vefatına kadar bir daha Ä°stanbul’a gelmemiÅŸ.

Felsefe profesörlerimizden Teoman Durali, üniversitede felsefe okumak istediÄŸini söyleyince babasının “tefekkürü olamayan Türk’ün mütefekkiri mi olurmuÅŸ” diye itiraz ettiÄŸini söylemiÅŸti. Bugün bunu tersine çevirmek için, Hilmi Ziya Ülken gibi, Nureddin Topçu gibi felsefeyi Türk’ün uÄŸraşı haline getirmek isteyen düÅŸünürleri anmanın, o günleri bugüne baÄŸlamanın hayati olduÄŸunun altını çizmek isterim.

TALAT SAÄ°T HALMAN

Hilmi Ziya Ülken’in canlandırmaya çalıştığı Türk Rönesansı fikrini kültür ve sanatta telaffuz eden ikinci isim sosyal demokrat Talat Sait Halman.

Kurumlar, üniversiteler, bölümlerin kuruluÅŸ hikayelerini öÄŸrenirken bir dönemi ruhu bugüne baÄŸlayan halatları, düÄŸüm noktalarını da keÅŸfediyorsunuz. Kültür Bakanlığı’nın kuruluÅŸ hikayesini de bu noktada kıymetli buldum. Türkiye’de Kültür Bakanlığı 1971 yılında kuruluyor. Ä°lk Kültür Bakanımız Talat Sait Halman. Bakanlığın kuruluÅŸ hikayesi ise ÅŸöyle:

Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte devletin kültür alanındaki çalışmaları kısmen Milli EÄŸitim Bakanlığı ve diÄŸer bakanlıkların çatısı altında devam etmiÅŸ. Ä°kinci 5 Yıllık Plan’da kültür konusunda düÅŸünce ve tasarımlar ortaya konsa da eyleme dönüÅŸememiÅŸ. Talat Sait Halman 1971 yılında Milliyet gazetesinde yazdığı bir yazıda kurulacak olan Kültür Bakanlığı’nın çalışma çerçevesini ve hedeflerini ortaya koymuÅŸ: “Ülkeye öz kültür üzerinden yeni bir kimlik vermek, kültürel faaliyetleri memleketin en ücra yerlerine götürmek, memleket çapında okur yazarlık çalışmasına girmek, arkeolojik kazıların millileÅŸtirilmesi, eski Türkçe eserlerin yazıya geçirilmesi, büyük bir Türk medeniyeti tarihinin yazdırılması, dışarıdaki Türklerle yeni kültürel baÄŸlar kurulması, Türk dilinin en büyük sözlüÄŸünün oluÅŸturulması, eski ve yeni eserlerimizin belli baÅŸlı yabancı dillere çevrilmesi, Türkiye ile ilgili yabancı eserlerin Türkçelerinin hazırlanması için bir çeviri kurumunun kurulması, tarihimiz ve sanatımız ile ilgili belge ve filmlerin yapılması, büyük bir film arÅŸivinin kurulması, yurtdışına ve yurtiçine piyes, sergi, müzisyen, orkestra bale konferansçı gönderme faaliyetinin geniÅŸletilmesi, halkevlerine benzer kültür kuruluÅŸlarının yaratılması, Türk sanatlarını ve sanatçılarını yaÅŸatma merkezi kurularak halıcılık, çinicilik, tezhip minyatür gibi eskimeye yüz tutan sanatların geliÅŸtirilmesi, halk müziÄŸi ve halk dansları için büyük bir film arÅŸivi kurulması, müzelerin ve kütüphanelerin daha hareketli bilim ve sanat merkezleri haline sokulması, yabancı ülkelerde Türk kültürünün tanıtılması için film, plak, kitap arÅŸivi radyo televizyon yayını vs. ile ilgili enerjik faaliyetlere geçilmesi, önemli kiÅŸilerle bir canlı tarih arÅŸivi yaratılması, Türkçe öÄŸrenmek isteyen yabancılar için dil programı kurulması…”

Talat Sait Halman’ın 1971’de yazdığı yazıda belirttiÄŸi konular Kültür Bakanlığı’nın temellerinin atılmasını saÄŸlıyor ve kendisi de ilk Kültür Bakanımız oluyor. O günden bugüne çok yol kat edildi. 50 yıllık bakanlığın tarihi de son yirmi yılda bu hedeflere daha çok yaklaşıldığını gösteriyor. New York’taki Türkevi’nin açılışını izlerken Türk Rönesansı’nı telaffuz eden iki ayrı fikir cephesinden iki düÅŸünür aklıma geldi. PaylaÅŸmak istedim.

Tefekkür edenlere de bu fikirleri uygulamaya geçirenlere de selam olsun.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.