Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

KarabaÄŸ, ancak savaÅŸ diplomasisi ile kurtulur

Cephede başarı sağlanıp işgal altındaki topraklar kurtarılmadan ateşkes çağrıları kabul edilmemelidir. Çünkü bu, bundan önceki tecrübelerden yola çıkarak yine sonuçsuz görüşmeler ve paket taleplerden oluşan uzun yıllar demektir.



ÇoÄŸu insanın bildiÄŸinin aksine KarabaÄŸ sorunu 1990’dan sonra deÄŸil, XIX. yüzyılın baÅŸlarında ortaya çıktı. Çarlık Rusya’sı Kafkasya’yı iÅŸgal ettikten sonra 1828’de imzalanan Türkmençay AntlaÅŸması ile bölgenin kaderi deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. Bölgenin iki önemli Hanlığı olan Revan ve KarabaÄŸ Hanlıkları da Çarlık Rusya’sı tarafından iÅŸgal edildi. Türkmençay AntlaÅŸmasından sonra Rusya tarafından planlı bir ÅŸekilde Osmanlı, Ä°ran ve Rusya topraklarında yaÅŸayan Ermeniler Revan ve KarabaÄŸ Hanlıklarına göç ettirildi.

Demografi deÄŸiÅŸtirildi

Böylece bölgenin demografisi deÄŸiÅŸtirilirken, Azerbaycan Türkleri bölgeden zorla çıkarıldı ve bir Ermenistan Devleti kurmak için ilk adımlar atıldı. Çarlık Rusya’sı döneminde bölgede birçok huzursuzluk meydana geldi. 1905 yılında Azerbaycan Türkleri ile Ermeniler arasında çatışmalar baÅŸladı. 30 Mart 1918 tarihinde Ermenilerin saldırısıyla bölgede yaklaşık 12 bin Azerbaycan Türkü öldürüldü. 15 Eylül 1918 tarihinde Nuri PaÅŸa komutasındaki Kafkas Ä°slam Ordusu Bakü’ye girerek bölgeyi Ermeni ve BolÅŸevik iÅŸgalcilerden kurtardı. 28 Mayıs 1918’de kurulan ve yaklaşık iki sene süren Azerbaycan Cumhuriyeti, Nisan 1920’de Sovyet Orduları tarafından iÅŸgal edildi. Sovyetler döneminde Azerbaycan Cumhuriyeti’ne baÄŸlı muhtar bir vilayet statüsünde olan KarabaÄŸ bölgesinin nüfusu Ermenilerin lehine deÄŸiÅŸtirilmeye devam edildi. Sovyetler BirliÄŸi döneminde Ermeniler, birçok kez DaÄŸlık KarabaÄŸ Muhtar Vilayeti’nin Azerbaycan’dan alınıp kendisine baÄŸlanmasını istedi fakat Sovyet Yönetimi her defasında bölgenin Azerbaycan’ın toprağı olduÄŸunu teyit etti.

Ermeniler sihlandırıldı

Sovyetler BirliÄŸi’nin son döneminde Ermeniler fiilen harekete geçti ve bölgeyi iÅŸgal etmek için hazırlıklar yaptılar. Sovyet yönetimi, Azerbaycan Türklerinin elindeki av tüfeÄŸine kadar topladı buna karşılık Ermenilere silah ve mühimmat yardımı yaptı. 1988 yılında Ermenistan sınırları içerisinde yaÅŸayan yaklaşık 300 bin Türk kovularak kaçkın durumuna düÅŸürüldü. Böylece ilk aÅŸama olan “Türksüz Ermenistan” oluÅŸturuldu.

26.12.1991 tarihinde Hankendi’nin iÅŸgaliyle baÅŸlayan Ermeni saldırıları 26.02.1992’deki Hocalı Katliamı ile zirveye ulaÅŸtı. 02.04.1993 tarihinde Kelbecer’in iÅŸgalinden sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ermenistan ile sınırını kapattı ve diplomatik iliÅŸkilerini askıya aldı. Ä°ÅŸgallerine devam eden Ermeniler ÅžuÅŸa, Laçin, AÄŸdere, AÄŸdam, Cebrayıl, Fuzuli, Gubatlı ve Zengilan’ı da iÅŸgal etti. 1994’te yapılan ateÅŸkes antlaÅŸmasından sonra da cephe hattında zaman zaman “düÅŸük yoÄŸunluklu” çatışmalar devam etti. KarabaÄŸ sorununu çözmek üzere AGÄ°T tarafından 1992 yılında kurulan AGÄ°T Minsk Grubu (EÅŸ baÅŸkanları ABD, Fransa ve Rusya) olumlu hiçbir varlık göster-e-medi. AteÅŸkesten sonra geçen 26 yıllık süre içerisinde gerçekleÅŸen görüÅŸmeler netice vermediÄŸi gibi, Rusya’nın desteÄŸiyle bölgeyi iÅŸgal eden Ermenistan, KarabaÄŸ’da ikinci bir Ermenistan Devleti kurmak istedi. BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi iÅŸgal edilen KarabaÄŸ ile alakalı 1993 yılında dört karar aldı. Bu kararlarda, Ermeniler tarafından iÅŸgal edilen bölgenin derhal boÅŸaltılması ve göçmenlerin geri dönmesi istendi. (822, 853, 874, 884 No’lu Kararlar) Ermenilerin saldırıları sonucunda Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si iÅŸgal edildi, yaklaşık 30 bin kayıp verildi ve 1 milyona yakın insan göçmen duruma düÅŸtü.

Bir süredir uluslararası kamuoyunun gündemini meÅŸgul eden KarabaÄŸ cephesindeki ateÅŸkes ihlalleri, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin 27 Eylül 2020’de saldırıya geçmesi savaşın tekrar baÅŸlamasına sebep oldu. 1994 yılında ateÅŸkesin ilan edilmesinden sonra Ermenistan birliklerinin cephe hattında birçok kez bazen kısa süreli bazen daha uzun süren ateÅŸkes ihlalleri bu kez en ciddi seviyeye ulaÅŸtı.

DaÄŸlık KarabaÄŸ sorunu konusunda, Ermenistan iç iÅŸlerindeki karışıklıkları (PaÅŸinyan’ın verdiÄŸi sözleri yerine getirmemesi ve muhalefete karşı tavrı) ve uluslararası arenadaki siyasi baÅŸarısızlıklarını gizlemek için bir kez daha saldırıya geçti. Kendini destekleyenlere güvenerek defalarca cephe boyunca provokasyonlarda bulunan ve sonuçta verdiÄŸi kayıplarla baÅŸarısızlığa uÄŸrayan Ermenistan, 27 Eylül 2020’de bu kez ağır silahlardan istifade ederek sivil halkı hedef aldı. Azerbaycan Ordusu buna karşı saldırıyla cevap vererek stratejik mevkileri ve yerleÅŸim birimlerini iÅŸgalden kurtardı ve kurtarmaya devam ediyor.

Saldırı bekleniyordu

Nikol PaÅŸinyan’ın aylardır gizlice savaÅŸa hazırlandığı hakkındaki istihbarat Azerbaycan tarafından bilinmekteydi ve bu bilgi resmi olarak Azerbaycan CumhurbaÅŸkanı Ä°lham Aliyev tarafından kamuoyuna açıklandı. Azerbaycan, Ermenistan’ın askeri provokasyonlarına karşı savunma hazırlıklarını tamamlayarak (Türkiye ve Ä°srail’den alınan Ä°HA ve SÄ°HA’lar baÅŸta olmak üzere yeni silahlar) yapılacak bir saldırıya karşı dikkatli bir politika yürüttü. Sonuçta Azerbaycan Ordusu’nun bütün savunma ve hücum hareketi tam zamanında gerçekleÅŸti. Aslında düÅŸmanın bu saldırısı ani olsa da beklenmedik deÄŸildi. Temmuz 2020’de Tovuz’da meydana gelen ateÅŸkes ihlalinde olduÄŸu gibi Azerbaycan buna da karşı saldırıyla cevap verdi. 27 Eylül’de Ermenistan Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri, uluslararası hukuk normlarını bir kez daha ihlal etti. Sabah erken saatlerde baÅŸlayan saldırılarda sivil yerleÅŸim alanlarına ve askeri mevzilere -ağır toplar da dahil olmak üzere- her yönden saldırıya geçen Ermeniler, sivil ve askeri kayıplara neden oldu. Ermeni birlikleri bu saldırının Azerbaycan halkı arasında panik, endiÅŸe ve korku yaratacağını umuyorlardı. Ama Azerbaycan’da halk, savaÅŸ haberlerinden endiÅŸe duymadı, panik yaÅŸamadı. Aksine kamuoyunun ortak fikri savaşın sonunda baÅŸladığı ÅŸeklindeydi. Bu sayede iÅŸgal edilen topraklar kurtarılmış olacaktı. Azerbaycan ayrıca sivillerin güvenliÄŸini saÄŸlamak için meÅŸru savunma hakkı çerçevesinde, uluslararası insani hukuka tam uygun karşı saldırı ve misilleme tedbirlerini uygulayacağını beyan etti.

Azerbaycan CumhurbaÅŸkanı Ä°lham Aliyev, 27 Eylül 2020 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasasının 109. Maddesi, 29. Maddesi ve 111. Maddesinin gerektirdiÄŸi ÅŸekilde Azerbaycan Ordusunun bu saldırıları önlemek için karşı saldırı operasyonları baÅŸlattığını bildirerek ülke genelinde sıkıyönetim ilan etti. Azerbaycan iÅŸgal edilmiÅŸ topraklarını barış yoluyla olmaması halinde, askeri yolla da olsa er geç geri alacağını defalarca beyan etmiÅŸ ancak Ermenistan buna askeri bir söylem olarak yaklaÅŸmıştı. Cephe hattında ağır yenilgi alan Ermeni birlikleri yaÅŸanan savaÅŸ hakkında sahte bilgiler yayarak dünyada bir kamuoyu oluÅŸturmak istedi. Ancak savaÅŸ iÅŸgal edilmiÅŸ olan Azerbaycan topraklarında devam etmektedir ve bundan zarar gören de bilhassa Azerbaycan’ın sivil halkıdır.

Ermenistan’ın KarabaÄŸ konusunda belirleyici bir etkisi yoktur. Ä°htilafın adil bir ÅŸekilde çözülmesi için en güçlü hareketi Moskova’nın yapacağı bir gerçektir. Sonuçta Rusya Minsk Grubu’nun üç eÅŸ baÅŸkanından biridir ve Ermenistan, Rusya ile çok yönlü iliÅŸkiler içindeki bir ülke olmanın ötesinde -her ne kadar PaÅŸinyan’ın Rusya ile araya mesafe koymak ve Batı’ya yanaÅŸmak istemesine raÄŸmen- onun “arka bahçesidir”. Onun için hiçbir güç Ermenistan’ı Moskova’nın etki alanından kolay kolay çıkartamaz. 27 Eylül 2020’de Ermenistan tarafından baÅŸlayan saldırılardan sonra Erivan ve Bakü arasında yaÅŸanan gerginlik, savaÅŸ ve diplomasi trafiÄŸi bilhassa son günlerde Moskova’nın sessizliÄŸine yol açtı. Rusya, Minsk Grubu üyesi olarak çatışmaların durması için her iki tarafa da çaÄŸrıda bulundu. PaÅŸinyan’ın Putin’e müracaatı sonrasında, Putin’in “çatışma Ermenistan topraklarında olmadığı için karışamayız” beyanatı Ermenistan’ın Rusya’dan bölgeye müdahale beklentisini sona erdirdi.

ÇözümsüzlüÄŸün çözümü

Azerbaycan CumhurbaÅŸkanı Aliyev, Ermenistan’a sadece iÅŸgal edilen topraklardan geri çekilme ÅŸartıyla savaşın durdurulabileceÄŸini söyledi. Zira BirleÅŸmiÅŸ Milletlerin 41. ve 51. Maddelerinde iÅŸgal edilen ülkenin toprak bütünlüÄŸünü saÄŸlamak için bireysel veya kitlesel olmak üzere herhangi bir yola müracaat etme hakkını korumaktadır. Uluslararası anlaÅŸmalarda iÅŸgalci ülkelerin korunmasına dair hiçbir kural veya hüküm yoktur. Bundan yola çıkarak arabulucuların sürekli KarabaÄŸ sorununun askeri çözümünün mümkün olmadığını açıklamaları anlaşılır deÄŸildir. Azerbaycan’ı pasif bir ÅŸekilde tutarak çözümsüzlüÄŸün çözümünü kabul etmek zorunda bırakmak arzu edilendir. Bölgeye istediÄŸi zaman müdahale edebilecekleri kontrollü bir kaos istendiÄŸi anlaşılmaktadır. Ancak Azerbaycan daha önce de ifade edildiÄŸi üzere mevcut durumu adaletsizliÄŸi sona erdirme imkânına sahiptir. Cephede baÅŸarı saÄŸlanıp iÅŸgal altındaki topraklar kurtarılmadan ateÅŸkes çaÄŸrıları kabul edilmemelidir. Çünkü bu, bundan önceki tecrübelerden yola çıkarak yine sonuçsuz görüÅŸmeler ve paket taleplerden oluÅŸan uzun yıllar demektir. Ermenistan’ın iÅŸgal ettiÄŸi toprakları geri vermek istememesi sır deÄŸildir. Zira Ermeni siyasiler tarafından pek çok kez “toprağı ele geçirmek için kan döktük, kan dökmeden vermeyiz” ÅŸeklindeki beyanatları bilinmektedir. Ayrıca PaÅŸinyan’ın 2019’da Hankendi’nde “KarabaÄŸ Ermenistan’ındır. Nokta” demesi askeri anlamda kışkırtıcı bir söylemdir. Temmuz 2020’de Tovuz SavaÅŸlarından sonra Ermenistan BaÅŸbakanı PaÅŸinyan’ın DaÄŸlık KarabaÄŸ Cumhuriyetini taraf olarak tanımak ve ayrılıkçıların kendi kaderlerini tayin hakkını istemesi unutulmamalıdır. Bahsedilen bu talepler Azerbaycan’ın ikinci bir “sözde Ermeni Devleti’nin” kurulmasını kabul etmesi demektir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti baÅŸta CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan olmak üzere DışiÅŸleri ve Milli Savunma Bakanlarının yapmış oldukları açıklamalarda Azerbaycan’a en üst düzeyde destek verdi ve bundan sonraki süreçte de destek vereceÄŸini beyan etti. DışiÅŸleri Bakanı ÇavuÅŸoÄŸlu’nun Bakü’ye yaptığı ziyaret bu desteÄŸin en önemli göstergelerinden biridir. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan her fırsatta Ermeniler tarafından iÅŸgal edilen toprakların kurtarılması için Azerbaycan’a her türlü desteÄŸin verileceÄŸini söylemektedir. Aliyev de Türkiye’ye verdiÄŸi destek için teÅŸekkür etmektedir. Türk Devleti’nin bu tavrı baÅŸta bölge ülkelerinin ve konuyla ilgilenen diÄŸer ülkelerin meseleye bakış açılarının oluÅŸmasında etkili olmuÅŸtur.

Sivillere saldırı acziyettir

Azerbaycan Devlet BaÅŸkanı Ä°lham Aliyev, iÅŸgal altındaki toprakların kurtarılması için uzun süre sabrettiklerini ve iÅŸgal altındaki topraklar kurtarılıncaya kadar anlaÅŸma masasına oturmayacaklarını ifade etmiÅŸtir. Azerbaycan yönetimi, ordusu ve Azerbaycan halkı iÅŸgal altındaki toprakların kurtarılması konusunda istekli ve gayretli görünmektedir. Fransa CumhurbaÅŸkanı Macron, daha öncesinde olduÄŸu gibi bu çatışmada da Ermenistan’a açıkça destek vermiÅŸ, hatta Türkiye’yi suçlayıcı ve inandırıcılığı olmayan bir takım iddialar ortaya atmıştır. Ermenistan, cephe hattında bozguna uÄŸrayınca uzun menzilli füzelerle Gence, Mingeçevir, Terter, Hızı gibi cepheden uzak yerleÅŸim yerlerini ve Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı gibi stratejik hedefleri vurmaya baÅŸladı. Ermenistan’ın kendi topraklarından atılan bu füzelere Azerbaycan ordusu karşılık verirse Rusya’nın savaÅŸa müdahale edeceÄŸini planlanmaktadır. Fakat Azerbaycan bu provakasyonun farkındadır ve amacının sadece iÅŸgal altındaki toprakların kurtarılması olduÄŸunu her fırsatta beyan etmektedir. Cephe bölgesinin çok uzağında olan stratejik bölgeleri ve sivilleri vurmak Ermenistan’ın acziyetini gösterdiÄŸi gibi aynı zamanda bir insanlık suçudur. Ermenistan, baÅŸta Rusya olmak kaydıyla dünya liderlerine müracaat ederek ateÅŸkes yapılmasını istemektedir. Fakat Azerbaycan ordusu iÅŸgal altındaki toprakları kurtarıncaya kadar savaÅŸa devam etme niyetindedir. Ermeni ordusu bozguna uÄŸrasa da yaklaşık 30 yıldır iÅŸgal altında kalan toprakların kurtarılması biraz zaman alacaktır. En az kayıpla DaÄŸlık KarabaÄŸ ve etrafındaki yedi bölge iÅŸgalden kurtarılıp Azerbaycan’ın toprak bütünlüÄŸü saÄŸlanacaktır.

Müellif: Prof. Dr. Okan YeÅŸilot (Marmara Üniversitesi Kafkasya Tarihi Anabilim Dalı BaÅŸk.-Türkiyat AraÅŸtırmaları Enstitüsü Md.)

Kaynak: Star-Açık GörüÅŸ

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.