Sosyal Medya

Yeni başlayan çağa Çin damgasını vurmaya hazırlanıyor

Çin’in son zamanlarda yayımladığı hükümet raporlarında vurguladığı "yeni dönem" kavramı, küresel düzende yaşanan dönüşümün çok kutuplu bir yapılanmaya doğru gittiğine dair inançtan kaynaklanıyor.



YetmiÅŸinci kuruluÅŸ yıl dönümünü geride bırakan Çin Halk Cumhuriyeti'nin uluslararası sistem içinde meydana getirdiÄŸi devinim birçok tartışmayı ve sorgulamayı beraberinde getiriyor. Görece kısa bir süre içerisinde hızlı bir ekonomik geliÅŸmeyi karakteri haline getiren Çin, bu süreci sürdürülebilir bir hale getirebilecek mi? Sistemin diÄŸer unsurlarından gelen ideolojik ve ekonomik itirazlara katlanabilecek mi? Ya da geliÅŸmekte olan ülkelere alternatif bir model önerebilecek mi?

Son dönemde Çin’in hem içeride hem de dışarda karşılaÅŸtığı itirazların kesif bir kuÅŸatmaya dönmüÅŸ olması, Çin’in yolunun uzun ve dikenli olduÄŸunu gösteriyor. Çin’in dış politikası ve kalkınma söylemi her geçen gün daha yoÄŸun bir tartışmanın merkezine doÄŸru sürükleniyor. Sistemik sorunların yaÅŸandığı küresel düzendeki çatırdamalar artık daha belirginleÅŸirken, Çin’in önüne çıkan engellerin ve çeliÅŸkilerin sayısı da artmaya devam ediyor. Dolayısıyla sistemin çatırdaması ve çok kutuplu bir yapıya doÄŸru giden dönüÅŸüm Çin ve benzeri yükselen güçler için fırsatlar doÄŸururken, aynı zamanda ciddi çeliÅŸkileri ve zorlukları barındıran farklı süreçlerin de tetikleyicisi olabilir. Bu noktada Çin’in geçirdiÄŸi tarihsel süreç ve o tarihsel sürece eklenme stratejisi de önem kazanıyor.

Mao Zedong’un 1940 yılında yazdığı “Yeni Demokrasi Üzerine” isimli makalede ortaya koyduÄŸu stratejiyi, geliÅŸmiÅŸ kapitalist toplumlardan ve SSCB’nin sosyalist tecrübesinden ayrı bir yerde konumlandırması, üçüncü dünyacı ve baÄŸlantısız bir arzunun somutlaÅŸması olarak okunabilir. Mao'nun Çin’in tarihsel tecrübesini müstesna bir ideolojik yörüngeye çekme çabası, daha sonraki reform ve yükseliÅŸ dönemlerinde yaÅŸanan pragmatik yönelimlere önemli ve kullanışlı bir dayanak saÄŸlamıştır. Aslında bu biraz da Mao’nun stratejisinde pratik olana verdiÄŸi önemden kaynaklanıyor: Pratik üzerindeki ısrar, teorik olanın açıklayamadığı ayrıntılara tarihsel koÅŸulların sızmasını ve pratik olanın teoriyi beslediÄŸi bir döngü oluÅŸturmuÅŸtur. Mao’nun ortaya koyduÄŸu düÅŸünsel ve stratejik miras bu döngü sonucunda oluÅŸmuÅŸ ve pratik olana verilen önem, sonraki liderlerde de öne çıkan stratejik bir özellik olarak dikkat çekmiÅŸtir.
 
Bununla beraber, “aÅŸağılanma yüzyılı” olarak adlandırılan ve Çin’in tarihsel genetiÄŸinde bir yıkıma iÅŸaret eden dönemin müsebbibi olarak “Batı’nın” görülmesi de önemli bir ayrıntı olarak öne çıkmaktadır. Çin’in farklı bir modernizasyon yolunu tercih etmesinin ve kendi felsefî politik geleneklerine yaslanmasının temelinde de bu dönemin etkileri göz ardı edilemez. Ancak bu kültürel bir kibre yol açmamış, tam tersine, Batı’nın iÅŸe yarayan yanlarının alındığı, eklektik ve hibrit bir modernizasyon sürecine dönüÅŸmüÅŸtür.
 
Burada dikkat çeken husus, stratejik bir pragmatizmin Çin’in yönetiminde “kendine özgülük” ÅŸeklinde zuhur etmesidir. Reform ve yükseliÅŸ dönemlerinde yaÅŸanan süreç ve sonucunda yaÅŸanan iktisadi kurumsallaÅŸma ve devletin birebir ticaretin içinde yer alarak ÅŸirketleri piyasanın belirsizliÄŸinden koruyan bir mekanizma geliÅŸtirmesi, belki de Çin’in bu yükseliÅŸinin altında yatan en önemli dinamiklerden biri olarak okunabilir.
 
Çin’i yoÄŸun bir geliÅŸme dinamizmi içine sokan bu hususun sistemin diÄŸer unsurları tarafından yoÄŸun bir itirazla karşılandığı görülüyor. Sosyalist imajı çizen, fakat kapitalist bir ülke gibi davranan Çin, hibrit modeliyle alternatif bir yaklaşım oluÅŸturabilir mi? Bu eklektik yaklaşım, sistemin sorunlarına bir çözüm sunabilir mi? Soruları çoÄŸaltmak mümkün. Çin uzun zamandır yayımladığı hükümet raporlarında, ortaya koyduÄŸu çabanın geliÅŸmekte olan ülkelere ilham verebileceÄŸini belirterek, sürekli "yaklaÅŸan yeni bir dönem"den bahsediyor.
 
Çin’in “yeni dönem” vurgusu
 
Çin’in son zamanlarda yayımladığı hükümet raporlarında vurguladığı “yeni dönem” kavramı, küresel düzende yaÅŸanan dönüÅŸümün çok kutuplu bir yapılanmaya doÄŸru gittiÄŸine dair inançtan kaynaklanıyor. Bu nedenle, ülkenin yönetimini ilgilendiren çeÅŸitli konularda yeni dönemde neler yapılacağına dair raporlar yayımlanmaya devam ediyor.
 
27 Eylül 2019 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi Enformasyon Bürosu “Yeni Dönemde Çin ve Dünya” baÅŸlıklı bir hükümet raporu yayımladı. Çin ve dünya arasındaki iliÅŸkiyi açıklayan rapor, Çin’i daha geniÅŸ bir perspektiften ele alırken aynı zamanda Çin'in “sistemik bakış açısını” öÄŸrenmek açısından da önemli veriler içeriyor. Rapor genel olarak “Çin böyle bir baÅŸarıyı nasıl yakaladı?” sorusunun cevabını arıyor. Çin'in geliÅŸme eÄŸilimlerinin nasıl anlaşılacağının uluslararası toplum için önemli bir konu haline geldiÄŸi belirtilen raporda, Çin’in yeni türde uluslararası iliÅŸkileri ve ortak geleceÄŸi birlikte inÅŸa eden bir toplumun kurulmasını aktif olarak desteklediÄŸi vurgulanıyor.
 
Raporun en ilginç anekdotlarından biri de KuÅŸak ve Yol giriÅŸiminin yeni bir ekonomik küreselleÅŸme modeline yol açacağının iddia edilmesi. Çin’in söz konusu raporda hem yeni bir uluslararası iliÅŸkiler türünden bahsetmesi ve hem de küreselleÅŸmeye alternatif bir yol önermesi dikkat çekiyor. Burada özellikle Çin’in Batılı modelleri benimsemediÄŸi ve her ülkenin kendi yolunu keÅŸfedebileceÄŸini vurgulaması, aynı zamanda geliÅŸmekte olan ülkelere “üçüncü bir yol” önerdiÄŸini de gösteriyor.
 
Söz konusu raporda yer alan istatistiki veriler de önemli bilgiler içeriyor: Çin’in son kırk yılda yedi yüz milyon insanı yoksulluktan kurtardığı özellikle vurgulanıyor. 2001 yılından 2018 yılına kadar Çin’in mal ithalatı 244 milyar dolardan 2,1 trilyon dolara çıkmış durumda. 2018’de Çin’in mal ihracatı 2,5 trilyon dolar düzeyinde gerçekleÅŸmiÅŸ. Bununla beraber, 2018 yılında yurtdışına giden Çinli turist sayısı yaklaşık 150 milyon. Çin’de çalışma çağında bulunan yaklaşık 900 milyonluk nüfusun 700 milyona yakını istihdam ediliyor. Her yıl 8 milyondan fazla kiÅŸi üniversiteden mezun oluyor.
 
Rapora göre Çin hâlâ sosyalist bir aÅŸamada ve geliÅŸmekte olan bir ülke. Ä°yi bir refah seviyesine sahip olmasını saÄŸlamak için, Çin'in hâlâ kat etmesi gereken uzun bir yolu var. Çin’in barışçıl yükseliÅŸ arayışının diplomatik bir söylem ya da stratejik bir belirsizlik olmadığının altını çizen raporda, Çin’in hiçbir zaman hegemonya ya da geniÅŸleme peÅŸinde olmadığı belirtiliyor. Ayrıca uluslararası durum deÄŸiÅŸse bile, kendine etki alanı aramayacağı özellikle vurgulanıyor.
 
Raporda sistemik açıdan dikkat çeken önemli tespitler de yer alıyor; dünyanın büyük bir geliÅŸme, dönüÅŸüm ve uyum çağında olduÄŸu ve bu yüzyılda çok büyük deÄŸiÅŸikliklerin yaÅŸandığı ve yaÅŸanabileceÄŸi belirtiliyor. Sistemin ciddi ve karmaşık güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya olduÄŸunu belirten rapora göre, stratejik rekabet keskinleÅŸtikçe bölgesel güvenlik sorunlarının artacağından bahsediliyor. Çin tam bu noktada SoÄŸuk SavaÅŸ zihniyetine karşı çıkıyor ve rekabetten ziyade ortaklığı ön plana çıkaran bir yaklaşımı savunuyor. “Tarih, hegemonya arayışının ve uluslararası iliÅŸkilerde gücün kötüye kullanılmasının kaosa ve hatta savaÅŸa neden olacağını göstermektedir” denilen raporda, “yeni bir tür uluslararası iliÅŸkiler” ÅŸeklinde kavramsallaÅŸtırılan modelin “çok kutuplu uluslararası sistem” modeline yakın olduÄŸu görülüyor. Bu baÄŸlamda Çin’in daha çok lidersiz ve eÅŸit ortakların inÅŸa ettiÄŸi bir uluslararası sistem tahayyülü içinde olduÄŸunu söylemek mümkün. Böyle bir sistemin ideolojik çeliÅŸkilerden arınmış bir ekonomi ve refah zemini üzerinde somutlaÅŸabileceÄŸini varsayan bu tahayyülün, sistemik ve stratejik gerçeklikler karşısında kendine nasıl bir yol çizeceÄŸi önemli bir husus olarak göze çarpıyor.
 
Çin’in önündeki temel problemler
 
Åži Cinping’in göreve gelmesinden bu yana pek çok fırsatta “Çin Rüyası” kavramını dile getirmesi ve Çin halkına bu hedefe ulaÅŸmak için çaba göstermeleri çaÄŸrısında bulunması, bu hedefe ulaÅŸma yolunda Çin’in karşılaÅŸacağı zorlukları ve meydan okumaları da yeniden gündeme getirdi.
 
Çin ustalıkla yönetilmediÄŸi takdirde ciddi sarsıntılara neden olabilecek ekonomik ve politik zorluklarla karşı karşıya. Çin’in öncelikli problemleri ÅŸöyle sıralanabilir: Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olarak içine girdiÄŸi ekonomik yavaÅŸlama eÄŸilimi, Güney Çin denizinde yaÅŸanan sorunlar ve bunun bölgesel açıdan ortaya çıkaracağı anlaÅŸmazlıklar, Tayvan’ın durumu, Hong Kong’da aylardır devam eden protestolar, ABD ile giderek derinleÅŸen ticaret ve tarife savaÅŸları, içeride giderek büyüyen orta sınıfın sorunları, göçmen iÅŸçilerin yaÅŸadıkları problemler, hızlı sanayileÅŸmenin getirdiÄŸi ekolojik sorunlar, toplumsal uyum ve istikrar sorunları.
 
Çin’in yeni yayımlanan "beyaz kitap"ta önerdiÄŸi yeni uluslararası iliÅŸkiler türü ve alternatif ekonomik küreselleÅŸme modeli hem politik hem de ekonomik zorlukları beraberinde getiriyor. Bu noktada ABD tarafından ortaya konulan güçlü itirazlarla karşılaÅŸan Çin, bir yandan ticaret savaÅŸları kapsamında ABD ile uyum ararken öte yandan içeride, Hong Kong’da devam eden protestoları “bir ülke iki sistem” yaklaşımı çerçevesinde çözmeye çalışıyor.
 
Ekim ayının sonunda gerçekleÅŸen ve ülkenin temel politik ve ekonomik sorunlarının üst düzeyde deÄŸerlendirildiÄŸi Çin Komünist Partisi (ÇKP) 19. Merkez Komitesi'nin basına kapalı dördüncü genel oturumunda ele alınan konular, Çin’in önümüzdeki dönemde önüne çıkacak zorluklara karşı nasıl bir tutum takınacağı hususunda önemli iÅŸaretler veriyor. Söz konusu oturumdan sonra yayımlanan bildiride “Çin yönetiminin tüm çalışmaları ve faaliyetleri, 'Çin karakterli sosyalizm' sistemine uygun olarak yürütülüyor” vurgusu var. ABD ile Çin arasında devam eden ticaret savaşıyla ilgili herhangi bir atıf bulunmayan bildiride “Bir Ülke Ä°ki Sistem” yaklaşımına dair inancın altı çiziliyor ve söz konusu sistemin güçlendirilmesi gerektiÄŸi belirtiliyor. Öte yandan bildiride, partinin iktisadi kurumsallaÅŸma açısından devlet mülkiyeti ilkesine baÄŸlı kalmaya ve kararlı bir ÅŸekilde “devlet ekonomisini saÄŸlamlaÅŸtırmaya ve geliÅŸtirmeye” devam edeceÄŸi vurgulanıyor. Bu hususun altının çizilmesi gerekiyor, çünkü özellikle ABD ile devam eden ticari gerilimde, ABD tarafının en çok ÅŸikâyet ettiÄŸi konuların başında, Çin’in devlet destekli ÅŸirketleri geliyor. Çin’in bu konuları en üst düzeyde vurgulaması, sistemin diÄŸer unsurlarıyla yaÅŸadığı fikrî çatışmalarda geri adım atmayacağına ve yönetiÅŸimini bu minvalde geliÅŸtirmeye devam edeceÄŸine iÅŸaret ediyor.
 
Çin’in karşı karşıya kaldığı problemleri ekonomik ve politik, ulusal ve uluslararası ölçeklerde deÄŸerlendirmek mümkün. Özellikle uluslararası sistemin geçirdiÄŸi dönüÅŸümün ortaya koyduÄŸu ivmelendirmeden yararlanmak isteyen Çin, yapay zekâ ve teknoloji sektörlerine yaptığı muazzam yatırımlarla bu geçiÅŸ sürecini kayıpsız atlama çabasında. Bu baÄŸlamda Çin’in uluslararası sistemin geçirdiÄŸi dönüÅŸümü deÄŸerlendirme çabası, aynı zamanda içeride yaÅŸadığı ekonomik ve politik problemleri de öne çıkarıyor. Bununla beraber, uluslararası ölçekte, özellikle KuÅŸak ve Yol giriÅŸimiyle beraber halihazırda yaÅŸanan sorunlar, Çin’i "emperyal bir yayılma" ithamıyla karşı karşıya getirmiÅŸ durumda. Çin ise bu ithamlara karşılık “hegemonya aramadığını” sürekli bir ÅŸekilde beyan ediyor.
 
Öte yandan Çin, yaÅŸanan tüm sorunlara karşılık olarak, yetmiÅŸinci kuruluÅŸ yıldönümünde Devlet BaÅŸkanı Åži Cinping’in dillendirdiÄŸi “Hiçbir güç Çin halkının ilerleyiÅŸini durduramaz” cümlesi etrafında yapılanan milliyetçi bir söylem belirlemiÅŸ durumda. Bu söylem, içeride yaÅŸanabilecek zorluklara karşı birleÅŸtirici bir uyum yakalamaya çabalarken, dışarıda önceliÄŸi ekonomik olarak daha da güçlenmek olan bir amaca yönelmiÅŸ vaziyette.
 
Sonuç olarak, Çin’in önünde uzun ve zorlu bir yol var. Bu uzun yolda, özellikle Çinli liderlerin göstereceÄŸi stratejik esnekliÄŸin ve tarihsel tecrübeler sonucunda oluÅŸmuÅŸ “eklektik yapının”, yeni dönemde oluÅŸması muhtemel ideolojik, politik ve ekonomik problemlere nasıl bir direnç ya da uyum göstereceÄŸi önem kazanıyor.
 
 
Hüseyin Korkmaz / Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü
Kaynak: Anadolu Ajansı / analiz Departmanı

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.