Sosyal Medya

Makale

İnsan Eksiktir, Aşk Tamam Eder

Bekle dost kapısın sadık kul isen 

Gönüller tamir et ehl-i dil isen 

Sevda çölünde Mecnun değilsen

Ne Leyla'yı çağır ne çölü incit 

Aşık Hüdai 

İnsanoÄŸlu eksik doÄŸar; temiz, saf ama eksik. İlk olarak anne tamamlar onu, o yüzden en büyük minneti anneyedir insanın. Önce sütüyle ve hizmetiyle bağına basar, sonra sıcak nefesi ve merhametiyle tamam eder. Çocuk yüreÄŸinin ilk aÅŸkı, cenneti ayakları altına serilen bu sevda çölünün ilk bekçisidir anne. 

Sonra baba tutar elinden çocuÄŸun, korur kollar, gözetir, kuÅŸatır. Bir daÄŸ gibi durur ardında, en zor anlarının kapısı. Ne zaman başı sıkışsa eksiÄŸini tamam eder evladının, güvenli bir liman olur. AÅŸk mevsiminin ikinci durağı, babadır. 

Derken gençlik çağı, kanun deli aktığı zamanlar, okul yılları, karşı cinsin cazibesini fark eder insan, eksikliÄŸin diÄŸer adını keÅŸfeder; adı aÅŸk. DiÄŸer aÅŸkları gölgede bırakan bir fırtınadır bu. DiÄŸerleri bir saÄŸanaksa bu tutulan "tufan", diÄŸerleri rüzgârsa bu esen "tayfun". Ömrünün bundan sonraki seferini belirleyecek en önemli safhasıdır, adı aÅŸk. İnsanlık tarihinin en kadim meselesidir. Âdem ve Havva'dan miras... 

Erkek kadınla, kadın erkekle tamam olur, bütün kadim kültürler böyle söyler. Bu hem cinsel anlamda böyledir hem de ruhsal anlamda. Erkek ve diÅŸi birbirini tamamlar. Günümüzün eÅŸitlikçi söylemlerine aldanmayasın sevgili okur. Kadın erkekten eksiktir, erkek ise kadından. Evlilik onları tamam eder. BaÅŸlığımız her ne kadar "aÅŸk" olsa da benim aÅŸktan kasıtım, sevgidir. Masalların anlattığı aÅŸk, çok az kiÅŸiye nasip olur. İyi mi olur? Ondan çok da emin deÄŸilim. Ama sevginin iyi geldiÄŸi onlarca insan tanırım. Sizin de vardır etrafımızda, aynı yastıkta kocamış sevgiyle çarpan koca yürekler. 

Biz ona aÅŸk diyelim, siz sevgi anlayın. İnsanın en önemli eksiÄŸidir demiÅŸtik. İnsanın sükûnet bulduÄŸu limandır maÅŸuk. Elbette burada dikkat etmemiz gereken en önemli konu, doÄŸru kiÅŸiyi bulmak olarak önümüze çıkıyor. Peki, nasıl bulmalı? Modern zamanlarda elektrik almak diye bir tabir icat edildi. Aslında çok da yanlış deÄŸil sanki. Ama sevgili okur, elektrik dediÄŸin bazen kısa devre yapar, yakar tarumar eder, bazen de yüksek voltajlı olur, adaptöre ziyan verir, dikkat etmek lazım. Sonra bunun doÄŸru akımı var, alternatif akımı var, ne bileyim barajdan çıktığı gibi prize gelmiyor ki meret. Hülasa her aletin alacağı voltaj da farklıdır haddi zatında. Yoksa maazallah devreleri yakar. Dedik ya, genç insanın kanı deli akar, mıknatısın cazibesine kaplan demir tozları gibi kapılır, savrulur, hevâyı aÅŸk sanır, teması sevgi. EksiÄŸini tamam edeyim derken, maazallah olanı heder eder. 

Somuna uygun vida bulmak elzemdir. Yoksa zorlarsan yatak yalama olur. Yalama olan iliÅŸkiden de kimseye hayır gelmez, hiçbir eksiÄŸi tamam etmediÄŸi gibi mevcut olanı da tarumar eder. Nikahta keramet vardır, derler. Keramet nikahta deÄŸil, eksikleri tamam eden aÅŸktadır. Peki, "AÅŸk nedir?" dersen, öncelikle ahlaktır derim. AÅŸka doÄŸru anlam yükleyen ahlak, eksik parçasını arayan asil ruh. EÅŸinde ev, araba ve makam aramaz; doÄŸru söz arar, harama uzanmayan temiz bir el, kıbleye yönelmiÅŸ bir temiz alın. Sonra insanın kendi aynasında parlayan güzelliÄŸin yansıması. Leyla'nın çirkin bir kız olduÄŸu rivayet edilir. Mecnun'a sorulur. "Sen bu çirkin Leyla'nın nesine vuruldun?" diye. "Siz ona bir de benim gözümle bakın" der, Mecnun. Demek ki maÅŸuk dört başı mamur, moda dergilerinden fırlamış bir zamane ikonu deÄŸil, aşığına hoÅŸ gelenidir. Onu güzel bulur, aşık da maÅŸukuna metfun, gerisi önemsiz. Sonrası sabır ve nezakettir. Hayatın iniÅŸinde ve çıkışında sevgiyle baÄŸlanan ruhları, örseleyen dış etkenlere karşı nezaket ve sabır zırhları korur. 

Önce aÅŸka sonra bu zırhlara sahip olmayan kiÅŸi, çöl yolculuÄŸuna çıkmasın diyor Aşık Hüdai. Yoksa çöl incinir ki, çöl hayattır. Hayatın sahibi incinir. Sonra ve nihayet hem kendi incinir hem de Leyla'yı incitir. Bunun adı ayrılıktır, aÅŸk olmaz. 

Peki Mecnun Leyla'sına, Leyla da Mecnun'a kavuÅŸtu da tamam oldu mu insan? 

Elbette hayır. Dedik ya sözün başında, insanoÄŸlu eksik yaratılmıştır. Sadece önemli bir yara ÅŸifa bulmuÅŸ, mühim bir açık tamam olmuÅŸtur. İmtihan, bir ömür boyu eksikleri tamamlama çabasıdır. Varlık sebebi olarak her daim sınanır insan, bir çukur açılır ve o çukur (eksik)un tamamlanması beklenir. Her eksik tamamlandığında biraz daha olgunlaşır insan, bu bir kemal yolculuÄŸudur. Son nefeste tamam olur. 

Kemal yolculuÄŸunun ilk adımı aÅŸk ise ikinci adımı haddini bilmektir. Çünkü haddini bilen kendini bilir denmiÅŸtir. Sonrasındaysa eksiÄŸinin farkında olmak ve onu tamamlama gayretinde mesafe almaktır. KardeÅŸini kendi nefsine tercih etmektir. Yaratılanı, yaratandan ötürü hoÅŸ görmektir. Haramdan yüz çevirmek, şüpheli ÅŸeylerden uzak durmaktır. Hülasa her adım bir kemal durağıdır. Kemal dediÄŸimiz ham insanın olgunlaÅŸma sürecidir. GeçtiÄŸimiz yüzyılda yaÅŸamış NakÅŸi büyüklerinden Mehmet Zahit Kotku Efendi’nin deyimiyle, “Her meyvenin olgunu makbul olduÄŸu gibi insanın da olgunu makbuldür”. Onlar salihler ve salihalar diye tesmiye olunur. 

Mehmet Bulayır

Not: Bu makale, “Muhal ile Mümkün arasında” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.