Sosyal Medya

Makale

Ticaretinde Zarar Edenler

Ticarette aslolan kazanmaktır. Bunu baÅŸarabilmek için ticaretin kurallarını, kâr-zarar hesabını bilmek lâzım. Bilmek yetmez; kararlı, tutarlı ve ilkeli olmak lâzım.

Peki, ticaret sadece mal ile yapılan mıdır?

Hayat rehberimiz Kur’an’a baktığımızda en büyük ticaretin ve kazancın âhirete yönelik olduÄŸunu görürüz.
Yani insan fıtratına ve ahlâkına uygun olmayan davranışların terk edilmesi, yerine insanî deÄŸerler taşıyan davranışların sergilenmesi – ki bu aynı zamanda Rabbin rızâsını kazanmaktır – en büyük ticaret ve kazançtır.

Rabbimiz, “Ey iman edenler! Sizi elem verici bir azaptan kurtaracak ticaret (yolunu) göstereyim mi?” (Saff 61:10) derken insana yakışır yolun kodlarını vermektedir.

Bu vesileyle zarar edenlerin kimler olduÄŸunu âcizâne tanıtmaya çalışacağım:

– Aklı olduÄŸu hâlde akletmeyen; gözü, kulağı ve dili olduÄŸu hâlde gerçeÄŸi görmeyen, duymayan ve konuÅŸmayan zarar etmiÅŸtir.
– Allah’a inandığını söylediÄŸi hâlde tâÄŸutu reddetmeyen; tevhit ehli olduÄŸunu söylediÄŸi hâlde, kendisine ÅŸah damarından daha yakın olan Rabbi ile arasına birilerini koyan zarar etmiÅŸtir.
– Bilgisi olduÄŸu hâlde idrak etmeyen, bu bilgisini insanlığın istifadesine sunmayan zarar etmiÅŸtir.
– Tövbe ettiÄŸi hâlde yanlışlarına devam eden; mü’min olduÄŸunu iddia ettiÄŸi hâlde kendisine güvenilmeyen zarar etmiÅŸtir.
– Hayatın çok kısa olduÄŸunu söylediÄŸi hâlde gereÄŸi gibi deÄŸerlendirmeyen; yıkarak, yok ederek zafer kazanacağını uman zarar etmiÅŸtir.
– Büyüklüğünü saldığı korku ve kapladığı alan kadar deÄŸerlendiren; düşüncenin aydınlığından ve merhametin bahÅŸettiÄŸi huzurdan mahrum olan zarar etmiÅŸtir.
Ahsen-i takvîm üzere yaratıldığını unutarak; makam ve mevkiini, insan onur ve ÅŸerefinin üstünde tutan zarar etmiÅŸtir.
– Nefis ile iradenin, akıl ile kalbin, hüküm ile vicdanın arasındaki bağı koparan zarar etmiÅŸtir.
– Kendisiyle yüzleÅŸecek yüzü olmadığı hâlde, gününü hep baÅŸkalarının hatalarını aramak ve konuÅŸmakla geçiren zarar etmiÅŸtir.
– İkbal’in dediÄŸi gibi, denizlerde balık gibi yüzen; havada kuÅŸlar gibi uçan, ama yeryüzünde insan gibi yaÅŸamayan zarar etmiÅŸtir.
– Dincilik, dilcilik, ırkçılık yaparak insanları aÅŸağılayan; renklerin ve dillerin Allah’ın âyetleri olduÄŸu gerçeÄŸini ihmal ya da ihlal ederek muhalefet eden zarar etmiÅŸtir.
– Öfkeli iken; diliyle ve davranışlarıyla terbiye sınırlarını aÅŸan, saygısını ve haysiyetini koruyamayan zarar etmiÅŸtir.
– Tartışmalarda kalpleri kazanmanın, galip gelmekten daha erdemli bir davranış olduÄŸunun farkında olmayan zarar etmiÅŸtir.
– Makam ve mevki elde etmek için etrafındakileri harcamanın bir galibiyet deÄŸil, günün sonunda yalnız kalacağının habercisi olduÄŸunu kavrayamayan zarar etmiÅŸtir.
– Bilge bir mimarın dediÄŸi gibi, ÅŸehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal eden; ihmal ettiÄŸi neslin, imar ettiÄŸi ÅŸehri tahrip edeceÄŸi ÅŸuurunda olmayan zarar etmiÅŸtir.
– Tavrı, tarzı, hedefi, çizgisi ve prensipleri olmayan; davranışı taklit, zihni satılık, aklı kiralık, “Efendim ne derse onu yaparım” mantığıyla hareket eden zarar etmiÅŸtir.
– Haset, hırs, kin ve kıskançlığın ÅŸeytanî bir tutku; sevgi ve merhametin ise melekî bir haslet olduÄŸunu ve gönül kazanmanın tek yol olduÄŸunu kavrayamayan zarar etmiÅŸtir.
– BaÅŸkasının el emeÄŸini ve alın terini ayaklarının altına basamak yaparak yükselmeye çalışan zarar etmiÅŸtir.
– Kendisi serpme kahvaltılarda, lüks villalarda, beÅŸ yıldızlı otellerde, ihale salonlarında hayatını sürdürürken; Allah Rasûlü’nü, “kurumuÅŸ et yiyen kadının oÄŸlu” olduÄŸundan, yarı çıplak üzerinde uyuduÄŸu hasırın vücudundaki izinden, yaÅŸadığı evin hurma dallarından ve kerpiçlerden yapıldığından, açlıktan karnına taÅŸ baÄŸladığından öve öve bahseden ve insanları böyle bir hayata teÅŸvik eden zarar etmiÅŸtir.
– Keza sünnet diye Allah Rasûlü’nün sakalından, misvâkından, saÄŸ eliyle yemesinden, suyu kaç yudumda içtiÄŸinden, tırnağını nasıl kestiÄŸinden dem vuran; yine aynı Rasûl’ün haram kazancı ve sömürüyü nasıl engellemeye çalıştığından, faizi nasıl ayaklarının altına aldığından, ırkçılığı nasıl lânetlediÄŸinden, zulme nasıl karşı çıktığından bahsetmeyen zarar etmiÅŸtir.
– Aracı amaca, tecvidi tertîle, nâfileyi farza, ifrat ve tefriti itidâle tercih eden zarar etmiÅŸtir.
– TedbirsizliÄŸini, dengesizliÄŸini, yetersizliÄŸini ve neticesinde kaybettiÄŸini kader diye Allah’a fatura eden zarar etmiÅŸtir.
– Astronomiyi astrolojiye, tesbih etmeyi boncuk çevirmeye, zikri tepinme merasimlerine, kerîm olmayı kerâmete, velîliÄŸi; gece müntesibinin yatağında kaç defa saÄŸa sola döndüğünü bildiÄŸini iddia eden ÅŸarlatana bir paye ve unvan yapan zarar etmiÅŸtir.
– MertliÄŸi nâmertliÄŸe, cömertliÄŸi cimriliÄŸe, iktisadı savurganlığa, dostluÄŸu “adam sende”ciliÄŸe, sırdaÅŸlığı bâneneciliÄŸe tercih eden zarar etmiÅŸtir.
– Kelime-i ÅŸehâdeti son nefese, tövbeyi ölüm döşeÄŸine, helalleÅŸmeyi iskâta, Yâsîn’i mezarlığa, telkini kabre erteleyen zarar etmiÅŸtir.
– Kırk gün boyunca kılıcını bileyerek Hz. Ali’yi öldürmeyi kendisine nasip etmesi için Allah’a dua eden İbn-i Mülcem gibi; din adına, Allah adına, dava adına kardeÅŸlerini harcayan, sırt çeviren, acımasızca eleÅŸtiren zarar etmiÅŸtir.
– UÄŸruna mücadele verdiÄŸi deÄŸerleri ihmal eden; ideallerini unutan, hedeflerinden sapan, bilincini kaybeden, kardeÅŸliÄŸini katleden, eminliÄŸini yok eden zarar etmiÅŸtir.
– Namazı kötülüklerden alıkoymayan, tesettürü kendisini örtmeyen, ilmi kendisine istikamet vermeyen, nasihati tesir etmeyen zarar etmiÅŸtir.
– Ölümden ibret almayan; helâli harama tercih etmeyen; sokakta görünce yüz çeviren; bütün ahlâksızlıkları ve sapkınlıkları “kimse görmüyor” diye karanlıkta yapan zarar etmiÅŸtir.
– Senede bir ay Ramazan’da açıktan orucunu yiyene düşman olan; ama her ay gizli gizli faiz yiyen; abdest, gusül, teyemmüm ilmihaline candan baÄŸlı; kul hakkı ilmihaline ihtiyaç duymayan; kul hakkını ihlal ettiÄŸi hâlde haktan hukuktan bahseden zarar etmiÅŸtir.
– Randevusuna dikkat etmeyen; verdiÄŸi sözde durmayan; gıybet etmekten çekinmeyen; yüzüne güldüklerini arkadan çekiÅŸtiren; akrabalarına dargın, arkadaÅŸlarına kırgın, muhabbete bıkkın olan zarar etmiÅŸtir.
– Hayatı “dînî” ve “dünyevî” diye ikiye ayırıp; imar etmek için gönderildiÄŸi hayatı aÅŸağılayan; keza ilmi “din ilmi” ve “dünya ilmi” diye ikiye ayırıp bilime kayıtsız kalan zarar etmiÅŸtir.
– Âdil bir sistemi, ehliyeti, liyâkati ve istiÅŸareyi öncelemek yerine liderini/efendisini yücelten zarar etmiÅŸtir.
– Duyumlarını ve duygularını önceleyip aklı ve mantığı küçümseyen; alnı secde görüyor diye birilerinin zorbalıklarını ve hırsızlıklarını görmezden gelen zarar etmiÅŸtir.
– Camilere gösterdiÄŸi ilgiyi üniversiteye göstermeyen; hâfızlığa gösterdiÄŸi ilgiyi, hıfzedilen kitabın içeriÄŸine göstermeyen; din adamlarını yüceltip bilge ve filozofları aÅŸağılayan zarar etmiÅŸtir.
– Sözü yüksek olanı deÄŸil, sesi yüksek olanı; açık bir eli deÄŸil, sıkılmış bir yumruÄŸu; tevazuyu deÄŸil, öfkeyi güçlü gören zarar etmiÅŸtir.
– Sürekli atalarının yaptıklarıyla övünen; rivayetleri hayatının merkezine koyan; dolayısıyla ölülerin gölgesinde ve emrinde yaÅŸayan zarar etmiÅŸtir.
– Bir emeÄŸin, bir çaba ve çalışmanın karşılığı olmaksızın; baÅŸkasının bin bir zorlukla kazandığı malını hileli yollarla elde etmeye çalışarak insanlık onurunu zedeleyen zarar etmiÅŸtir.

“İşte onlar hidayet karşılığında sapkınlığı satın alanlardır. Onların (bu) ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doÄŸru yola girmemiÅŸtir.”(Bakara 2:16)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.