Makale
Boş şeylerle tıka basa dolu!
Hepimizin elinin altındaki dijital belleklerin belli bir kapasitesi var, o kapasitenin izin verdiği ölçüde veri depolayabiliyorlar. İnsan belleği de bundan farklı değil; bizim de belleklerimizin bir sınırı, bir dolma noktası var. Saklamaya değer şeyleri belleğimize kabul etmek, değmeyenleri geri çevirmek bu yüzden önemli. Aksi halde önemsiz şeyler önemlilere ayırmamız gereken yerleri dolduruyor ve belki de hayati bilgilerden, tecrübelerden, hatıralardan mahrum bırakıyor.
Bir önceki günümüzün seyrini düşünelim mesela; nelerle ilgilendik, zihnimizi nelerle meÅŸgul ettik, bu meÅŸguliyetlerden neleri belleÄŸimize data olarak gönderdik; basit bir döküm çıkaralım. Muhtemelen tek tek ilgilendiÄŸimizde zararsız gibi görünen birçok ‘boÅŸ’ ve ‘yararsız’ mesele, söz, bilgi ve hadise boy gösterecektir o dökümde. Bir arada olduklarında çok da sakıncalı görmediÄŸimiz bir sürü çerçöp malzeme muhtemel ki zihnimizde kapladıkları kocaman alanlar itibariyle çok can sıkıcı gelecektir çoÄŸumuza.
Günün akışkanlığı içinde zihnimize düşen ‘ÅŸey’leri ayıklayabilecek bir filtreleme sistemimiz yok. ÇoÄŸumuz böyle bir ÅŸeye ihtiyaç da hissetmiyoruz. Hal böyle olunca zihnimize düşenlerin büyük kısmı belleÄŸimize sızarak orada yer kaplamaya baÅŸlıyor ve birike birike büyüyor.
Bilgisayarlarımızda, telefonlarımızda pratik olarak yaşıyoruz bu problemi. İnternet üzerinden neredeyse her temas ettiğimiz adresten otomatik olarak bilgisayar ana belleğine az ya da çok yer kaplayan bir şeyler iniyor. Bunları sık sık temizlemezsek bir süre sonra bilgisayar hafızasındaki bu doluluk sebebiyle yavaşlamaya, arıza vermeye başlıyor. Sınırlı bir belleği olan her şey için, bu arada insan için de geçerli bu durum! Bugün pek çoğumuz aşırı yüklü belleklerimiz sebebiyle bu zihinsel ağırlaşmaları, bellek tıkanmalarını yaşıyoruz. Ancak bir şey yapamıyoruz; yine bu çağın bir başka arızasından malul oluyor; belleklerimizi bu yüklerden arındırarak yola daha zinde, daha berrak zihinlerle devam etmeye güç yetiremiyoruz. Nedir o arıza? Duramamak, yanlış tarafa gittiğini bildiği/hissettiği halde duracağı yeri bilememek!
Arthur Conan Doyle, Sherlock Holmes serisinin bir yerinde zihnimizin selameti için çok kıymetli, çok kritik bir bilgi veriyor: “İnsan zihninin, boÅŸ bir çatı katına benzediÄŸini ve insanın bu çatı katını kendi seçeceÄŸi mobilyalarla döşeyeceÄŸini düşünüyorum. Yalnızca bir aptal, önüne gelen bilgiyi kapar, böylece ona faydası dokunabilecek bilgiler kalabalıklaşır ya da birçok ÅŸey birbirine girer ve o bilgiye ihtiyacı oldu mu güçlükler yaÅŸar. Ama becerikli ve usta bir kimse, zihnine ya da çatısına bir ÅŸeyler alırken son derece dikkatlidir. İşini yapmasına yardım edecek aletlerden baÅŸka hiçbir ÅŸeyi yoktur ama bunları sınıflandırmış ve kusursuz bir düzene sokmuÅŸtur. O küçük odanın duvarlarının esnek olduÄŸunu ve her ölçüde geniÅŸleyebileceÄŸini düşünmek hata olur. Emin olun ki, zaman geliyor, zihninize kattığınız her bilgiyle önceden bildiÄŸiniz bir ÅŸeyi unutuyorsunuz. Bu yüzden, önemsiz bilgilerin önemlilerin önünü tıkamaması çok büyük önem taşıyor”
Bendeniz ÅŸunu sıkça yaşıyorum; bir ÅŸeyi hatırlamaya çalıştığımda o ÅŸey ile arama baÅŸka lüzumsuz bir ÅŸeyler giriyor, onlar önde durup perdelediÄŸi, hafızamın görüş alanını lüzumsuzca kapattığı için asıl lüzumlu olanı bir türlü göremiyor, dolayısıyla belleÄŸimden zihnime geri çağıramıyorum. Muhtemelen sizler de bunu yaşıyorsunuz! Tam da Doyle’un söz ettiÄŸi ÅŸey bu! Adını hiçbirimizin koymak istemediÄŸi bir maluliyet hali!
“Kendisi için çok deÄŸerli ÅŸeyleri bir türlü hatırında tutamamak mı daha çok kahrediyor acaba insanı” dedi beyaz saçlı adam, “yoksa saklamaya deÄŸmeyecek pek çok ÅŸeyi bir türlü belleÄŸinden silip atamamak mı?”
https://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhan-ozcan/bos-seylerle-tika-basa-dolu-4704342
Henüz yorum yapılmamış.