Sosyal Medya

Makale

Takva En Hayırlı Elbise

 

Cahiliye geçmiÅŸte kalan tarihsel bir dönemden ibaret deÄŸildir. Cahiliye, kula kulluÄŸa dayanan, ırkçılığın, kabileciliÄŸin, putperestliÄŸin, asabiyetin hakim olduÄŸu bir hayat bir yaÅŸam biçimidir.

Ä°lk ırkçılığı yapan ÅŸeytandır. Fiziksel bir kıyasla ben Ademden üstünüm demesiyle, tarih boyunca süregelen ve zamanımızda da yeni boyutlar kazanan, iç savaÅŸlara çatışmalara sebep olan, bütün dünyanın yüzkarası ırkçılık ve bunun yanında bedevilik hastalığı olan kabilecilik devam etmektedir.

Ä°nsanların ırklarına, renklerine ve kabilelerine ve dillerine göre ayırarak farklı davranmak ancak Ä°slamsız toplumlarda görülen bir olgudur. Ä°slam’ın hakim olmadığı bir dünyada her alanda bir dengesizlik, adaletsizlik hüküm sürmektedir.

Müslümanların, kabilecilikten, liyakatsizlikten, ulus devlet saplantısından ırkçılıktan, gelenekçilikten particilikten soy-sop üstünlüÄŸünden, mezhepçilikten bütün ulusal kutsallardan kurtaran bir zihinsel özgürlüÄŸe sahip olmaları gerekmektedir. Bütün insanlığı kuÅŸatan bir paradigmanın adıdır bu. Zihinsel bir bağımsızlaÅŸma içine girmemiz gerekmektedir. En büyük problem budur. DüÅŸünce devrimine ihtiyacımız var. Tevhidi bir ahlaka kavuÅŸmamız lazım. Din algısı ÅŸekilciliÄŸe büründü ve bir ÅŸekilde din algısı Müslümanların zihninde dünyevileÅŸince her türlü tevhidi temel parçalandı. Åžu anda böyle bir zeminde dini hayatımızı sürdürüyoruz. DiÄŸer yandan tevhidi duyarlılık, bütün her türlü putlaÅŸtırmayı aÅŸmak anlamına geldiÄŸi halde sürekli bir put üretiyor. EfsaneleÅŸtirilmiÅŸ isimlerin tahakkümü altında, her kabile, cemaat tekel oluÅŸturuyor, kimsenin ümmeti oluÅŸturmak gibi bir kaygısı yok. Her cemaat dini ulusal bir algı haline getiriyor.Bütün ümmetin ilgisini çekecek çerçeve yok. Bunun içinde ırkçılığa-milliyetçiliÄŸe müracaat ediliyor. Ä°slam’ı millileÅŸtirme çabaları bunlar. Ä°slam dünyasının manevi hastalıkları maalesef, kabilecilik, ulusçuluk , mezhepçilik ırkçılıktır. Sünnilik-Åžiilik bugün Müslümanların parçalanmışlığın, periÅŸanlığın göstergesidir.

Bir kabilecilik gibi çalışan cemaatlerin, insanları sürüleÅŸtirdiÄŸini, koyunlaÅŸtırdığını, onları bir nesne gibi gördüÄŸünü biliyoruz. Elbette, düÅŸünmeyen, tecessüs etmeyen, sorgulamayan yalnızca itaate koÅŸullandırılan bireyler hiçbir zaman ÅŸahsiyet özne olamazlar. Onlar sadece propaganda nesnesi olurlar. Åžunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki , siyasal diktatörler halkları hareketsiz kılarken, manevi diktatörler düÅŸüncesiz kılıyor. Kabilecilik, mezhepçilik, ırkçılık hastalığına yakalanmış insanlarda Ä°slami bir akıldan söz edemeyiz maalesef günümüz dünyasında Müslümanlar akla bir hayli mesafeliler.

Ä°slam bedeviliÄŸi ortadan kaldıran ÅŸehirli bir dinin adıdır. Bugün ise taÅŸralıların dini haline geldi. Hicret ne demekti? Hicret, medeniyete ÅŸehre yürüyüÅŸün adıydı. Bugün bu gerçekliklerle yüzleÅŸmemiz lazım. Hayatın içinde Ä°slam’ın vicdanı olmamız gerekir. Åžu anda Müslümanlar sahip oldukları kimliklerinin meÅŸruluÄŸunu sorgulamalıdırlar. Bunu Kuran’la yapmak durumundayız. Referansımız Kur’an olmalı. Peygamberin getirdiklerine farkında olmadan karşı çıkışların karşı seslerin yükseltildiÄŸi dönemdeyiz. Gönüllerinde putlar büyüten, ırkçılığı hortlatan bedevice duruÅŸlar sergileyen bencil olanlar, imanın, tevhidin bütünlüÄŸünü parçalayanlar, dinini oyun ve eÄŸlence yapanlar Kur’an ı ahlak edinmeyenler cahiliye hayatını yaÅŸamaktadırlar.

Ä°slam dünyası toplumlarında, Müslümanlar Ä°slami düÅŸünce hayatı cemaat hareketleri, cemaat liderleri, modern-seküler liberal sistemle tarihsel bir hesaplaÅŸma yapmayı göze alamadılar bu konuda tarihsel çözümlemeler , eleÅŸtiriler geliÅŸtiremediler. Toplumlarımız, Batı modelini taklitten ibaret hiçbir özgünlüÄŸü, derinliÄŸi ve ahlaki olmayan bir tarih içerisinde yaşıyor. Böyle bir tarihten siyasal bir özne çıkarılamayacağını öÄŸrenebilmeliyiz.

Toplumlarımıza emperyal dünyanın ırkçı tasarısı doÄŸrultusunda dayatılan istikrarsızlıkların ardı arkası kesilmiyor. Müslümanların hali içler acısı. Her yorumun, her cemaatin hareketin mezhebin etnik aidiyetin kendi tarzını yöntemini mutlaklaÅŸtırdığı bir dünyada hiçbir dayanışma ve barış gerçekleÅŸtirilemez, ümmet ÅŸuuru inÅŸa edilemez.

GeçmiÅŸlerine körü körüne baÄŸlı bulunan asabiyetçi toplumlar cahiliye adetini sürdürüyorlar. Nüfusu iki milyarı bulan mevcut Müslüman dünyanın hali hazırdaki kuÅŸatılmışlığı ve zilleti üzerinde düÅŸündüÄŸümüzde ne zaman ihtilafları Allah ve Resulüne götürme buyruÄŸunu hatırlayacağız diye sormamız gerekir. Ä°htilafları ortadan kaldırmanın yolu, edinilmiÅŸ alt kimliklerle soyla-sopla-kabilecilikle-mezhepçilikle – Åžiilikle-Sünnilikle iftiharı bırakmak ve Allahın adlandırmasına yani evrensel asgari müÅŸtereklerimize sahip çıkmaktan geçer. Bu ise ilahi vahyin muhtelif vesilelerle birçok kez ihtar ettiÄŸi hanif olan Ä°brahim’in milletindenim demektir. Medeniyete ve Ä°slam milletine mensubiyetten daha ÅŸerefli ne vardır. Müslümanlardanım demek neyimize yetmiyor << Allah’a çağıran salih amelde bulunan ve gerçekten ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir>>( Fussilet 41/33)

Bütün mezhepler, fırkalar, tarikatlar, kavimler yeniden Ä°slam milletinin ehli olmaları gerekir. Hala neden , ÅŸia, ehli sünnet hanefi-ÅŸafii , vahhabi, selefi yüzlerce ihdas edilmiÅŸ kimliklere sahip çıkılıyor…

YaÅŸadığımız yüzyılda , ortak inanç birliÄŸine dayalı eleÅŸtirel akıl anlayışını iÅŸleten ferdin yeteneklerini geliÅŸtirmede önünü açan istiÅŸareyi önceleyen ve gereklerini yerine getirmede objektif davranan, bütün inananları kardeÅŸ gören, mütevaziliÄŸi elden bırakmayan ve liyakate önem veren yapılanmalara önem verip bunun inÅŸası için çaba sarf etmeliyiz.

Asırlardır Müslümanların gerilemesini sebeplerinden biri de gerçeklerden kaçan, hayatı ıskalayan, kendinden emin olmayan sorgulamayan, seslerini yükseltmeyen esaret ve adaletsizliklere ses çıkarmayan teslimiyetçi tebaaların çokluÄŸudur. Oysa Kur’an teslimiyetciliÄŸi yasaklamıştır çok sayıda sahte büyüklük ve otorite yerine Kur’an , sadece tek ve biricik teslimiyeti tesis etmiÅŸtir, Allah’a olan teslimiyet…

Üstünlük Takvadadır:

<<Ey inananlar Biz sizi bir erkekle bir diÅŸiden yarattık ve sizi birbirinizle tanışasınız diye kabilelere ayırdık. Åžüphesiz ki Allah katında sizin en ÅŸerefliniz takvalı olanınızdır.>> ( Hucurat 49/13)

Bu ayeti kerime, insanlığın birliÄŸi ve eÅŸitliÄŸi ilkesini diÄŸer taraftansa insanlıkta üstünlük ölçüsünün ne olduÄŸunu açıklıyor. Yeni Müslüman olan bedevi çöl aÅŸiretlerinin kabil dürtülerini vesile kılarak onlar üzerinden bütün çaÄŸlar için geçerli evrensel bir mesaj veriyor. Tüm insanlığın atası ‘Adem’dir. Ä°nsanlar eÅŸittir. Halklar, milletler, uluslar (ÅŸuub) ÅŸeklinde toplanmış olmaları onların da aÅŸiret/kabile ÅŸeklinde dallara ayrılmaları bir üstünlük deÄŸil veya aÅŸağılık vesilesi deÄŸil, tanışma, kaynaÅŸma yardımlaÅŸma içindir. Ä°nsanlar arasında deÄŸerli ve üstün olan ancak en çok Allah bilinciyle yaÅŸayan, Allah a karşı sorumluluklarını yerine getiren, en çok Allah’ın öfkesinden çekinen, en çok Allah’ı seven-sayan, bunlardan dolayıda çevresine zarar vermekten çekinen, suç ve günah iÅŸlemekten en çok sakınan kimse odur ki; en çok deÄŸerli ve üstün o’dur.

Ä°slam insanlara bu sesleniÅŸi yapar, üstünlük takvadadır. Bu çaÄŸrı , insanların yaratılış ve yaÅŸama hakkı bakımlarından eÅŸit olduklarının aralarındaki üstünlüÄŸün yalnızca yaptıkları iyiliklere ve Allah’tan korkma derecelerine baÄŸlı olduÄŸunun açık ifadesidir.

Ä°slam da sınıfsal farklılık ve kast sisteminin gerektirdiÄŸi insanların derecelendirilmeleri keyfiyeti olmadığı gibi, Ä°slam soy-sop mal ve evlattan kaynaklanan zenginlikleri ve bunların saÄŸladığı tüm imtiyaz ve ayrıcalıkları ortadan kaldırmıştır. Ä°nsanlar arasındaki üstünlükleri, kiÅŸilerin bireysel gidiÅŸat ve davranışlarına bir denge oluÅŸturan takva kelimesiyle << en takvalınız en üstününüzdür>> diyerek belirlemiÅŸ gizli ve açık her ÅŸeyin Allah’ın gözetiminde olduÄŸunu vurgulayarak hoÅŸnutluÄŸunu kazanmanın yolu olarak Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmayı göstermiÅŸ, hak, adalet, iyilik, takva ve gerek Allah’a , gerekse insanlara karşı olan görevleri muhtevasına alan her türlü hayır iÅŸinin yapılmasını emretmiÅŸ olduÄŸu gibi içerisinde günah, azgınlık, inkar , nimetlere nankörlük ve gerek Allah’a gerekse insanlara karşı kusur etmeyi ve üzerlerine düÅŸen görevleri yapmamayı barındıran her ÅŸeyinde yapılmasını yasaklamıştır.

Ä°lk defa ÅŸeytan tarafından ortaya konan ırkçılığın günümüzde de uygulanan ırk taassubunun siyah beyaz ayrımının Afrika ve Amerika da siyah cinsten olanlara yaptırdığı zulüm ve iÅŸkenceyi tüm açıklığıyla görüyoruz. Tek diÅŸi kalmış canavar Batı medeniyetinin uyguladığı ırkçılık-kabilecilik Avrupa ve Amerika kıtasının her yerinde görülmektedir. VahÅŸi Amerika’nın Kızılderililere uyguladığı soykırımı tüm insanlar bilmektedir. Emperyalist zalimler Asya ve Amerika’nın zayıf milletleri üzerine hâkimiyet kurarak yaptıkları zulümlerin altında hep kendi millet ve ırkın çemberi dışında olanların can-mal ve namusunun kendilerine mübah olduÄŸu düÅŸüncesi yatmaktadır. Ve bu düÅŸünce onlara baÅŸka milletleri yaÄŸmalamalarını köle yapmalarını hatta gerekirse varlık âleminden silip atmalarını hakları kabul etmektedir.

Velhasıl, Ä°slam, Müslümanlardan kurulu dünya çapında renk-ırk-dil, vatan ve millet farkı olmayan bir kardeÅŸliÄŸi tesis etmiÅŸtir. Bu kardeÅŸlikte , üstünlük, aÅŸağılık, ayrımcılık ve taassubun hiçbir izi yoktur. Bu kardeÅŸliÄŸe giren her insan hangi millet, ırk memleket ve vatandan olursa olsun tamamen eÅŸit haklarda bu kardeÅŸliÄŸe ortak olmuÅŸtur ve olmaktadır.

Islama karşı olanlar bile Ä°slam toplumunda insan eÅŸitliÄŸi ve birliÄŸinin baÅŸarılı bir ÅŸekilde uygulanmasını baÅŸka herhangi bir dinde ve düzende bulamadıklarını itiraf etmektedir. Sadece Ä°slam dinidir ki yeryüzünün her tarafına dağılmış sayısız milletleri ve ırkları birleÅŸtirerek bir ümmet yapmıştır.

Ä°nsanların kendi kendine koydukları üstünlüklerle, aÅŸağılık ölçüsü Allah katında geçersizdir. Dünyada çok üstün deÄŸerde kabul edilen bir insan, Allahın kesin hükmünde yarattıkların en sefili ve en adisi olmuÅŸ olabilir. Ve insanlar yanında çok aÅŸağı kabul edilen biri yine Allah katında en üstün mertebede olabilir. Önemli olan dünyada verilen deÄŸer ve kıymet deÄŸil, Allah katında kiÅŸinin sahip olduÄŸu deÄŸer ve deÄŸersizliktir.

Unutmayalım ki ,<<Takva , insanı sarmalayan en hayırlı elbisedir>>(Araf 7/26)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.