Sosyal Medya

Makale

Yeni bir sosyal sözleşmeye doğru -8- Barış...

Herhangi bir ÅŸeyin kendi doÄŸallığı içinde var oluÅŸunu sürdürebilmesi için gerekli olan vasat barışıklık halidir. Barış, kendi doÄŸal akışını sürdürme ve sahiciliÄŸini yitirmeden var olma becerisini gösterme zeminidir. Bu yüzden kiÅŸinin kendisi, Tanrısı, dini, kültürü, geleneÄŸi, tarihi, medeniyeti ve toplumu ile barışık olması demek; onlara dair uyumluluÄŸu ve olumsallığı taşıması anlamına gelecektir. Yani bir ÅŸeyin sıfırdan baÅŸlayarak olgunlaÅŸmasını saÄŸlamak ve onu hep sahici bir zeminde tutmanın yolu onunla kurulan psikolojik vasatın barışık/olumsallık taşımasıdır. Barışın, olumsallığın temelini kurduÄŸunu ve her ÅŸeyi iyiye doÄŸru yönelten bir özelliÄŸi kazandırdığı bilinmektedir.

Yeni bir sosyal sözleÅŸmenin temelini kuracak olan barıştır. Barışık olmak, sosyal sözleÅŸmenin varlığının idamesi için kaçınılmaz olana tekabül eder. Barışık olmak, barış içinde var olmak, bir insanın, toplumun kendini var eden koÅŸulları bütün içtenliÄŸi ile sahiplenmek ve sahiciliÄŸi süreklileÅŸtirmek anlamına gelecektir. Bu koÅŸullar içinde var olan birey, toplum ve sosyal sözleÅŸme kalıcı bir özellik kazanır.

Adaletin ikamesi için gerekli ve yeterli ÅŸart; barıştır. Adalet duygusunun zedelenmemesi için gerekli olan barışık olma halinin kiÅŸiye, topluma, kültüre ve deÄŸere yansıması önemlidir. Barışıklığın olumsal boyutu özellikle insan ile ve insanın kendi dışındaki ÅŸey ile kuracağı iliÅŸkide sahih ve sahici bir boyutun varlığını ilzam eder. Çünkü kiÅŸi, sahih ve sahici bir iliÅŸki üzerine bina edildiÄŸi zaman hakikatin, adaletin, doÄŸrunun, karşılığın, sorumluluÄŸun, anlamın ikamesi kolaylaÅŸacaktır.

Anlam, hem insan ve hem de toplumsalın üzerine kurulu olması gerekenidir, diye betimledik. Ä°ÅŸte bu anlamın sahici bir karaktere sahip olması için kiÅŸinin ve toplumun kendisi ile tam olarak barışık olmasını elzem kılar. KiÅŸinin kendisi ile barışıklığı aynı zamanda bir özgüven meselesidir de… Özgüven ise anlamın eleÅŸtirel bir süreçte elde edilmesine zemin oluÅŸturur. Özgüven, anlamın, sorumluluÄŸun oluÅŸmasında kalıcı bir etkisi vardır. Aynı zamanda yeni bir sosyal sözleÅŸme de özgüven üzerine kurulu olursa kalıcılığı için yeterli nedeni saÄŸlar.

Barış, olumsuz etkilenmeye karşı bir direnç saÄŸlar. Barışık olan kiÅŸi, kendisine yönelik yöneltilmiÅŸ tehditleri daha saÄŸlıklı bir ÅŸekilde deÄŸerlendirmeye alarak, tepkisellikten uzak sahici bir karşı koyuÅŸ geliÅŸtirerek olumsuzluÄŸu bertaraf eder. Barışık olma hali, psikolojik vasatı saÄŸlıklı ve sahici bir zemine kurmayı önceleyeceÄŸi için olumsallık içinde kurucu unsurlar kendisine yer bulur ve oradan aÄŸaç gibi büyümeye baÅŸlarlar. Bu iklimi ancak barış ortamı saÄŸlar. Bu barış ortamının siyasi, sosyolojik, psikolojik vasatı önemlidir. Böylece topyekûn bir barışıklığın kötülüÄŸü engelleyen boyutu ve iyiliÄŸi çoÄŸaltan özelliÄŸi ile sosyal sözleÅŸmeyi kalıcı hale getirir.

Bir sorumluluÄŸu yerine getirirken, kiÅŸi farklı duygular yaÅŸayabilir. Bu sorumluluÄŸu üstlenmenin negatif pozisyonunu da doÄŸurabilir. Bu negatif boyut iliÅŸkide olduÄŸu sorumluluÄŸu zedeler, yerine getirmede çekinceler meydana getirir. Bu sadece kiÅŸi için deÄŸil, toplum içinde geçerli bir zemini iÅŸaret eder. Bir ÅŸeyi yaparken çekinceler ile hareket etmek demek, ÅŸüpheyi içerde taşımak ve ÅŸüpheyi güçlendirmek anlamına gelecektir. Ä°ÅŸte sorumluluÄŸu yerine getirmede oluÅŸturacağı sakınca ile tetiklenen tavırlar önce toplumsal barışı zedeler, sonra da karmaÅŸaya neden olarak sosyal sözleÅŸmeyi anlamsız hale getirir.

Bir insanın kendisi ile barış içinde var olması, özgüveni saÄŸlar. Bu özgüven üzerine diÄŸerleri ile iliÅŸkiyi de güven üzerinden tesis eder. Güven üzerinden tesis edilen iliÅŸki, baÅŸkaları için örneklik teÅŸkil eder. Bu örneklik bir sosyal sözleÅŸmenin anlamını izhar eder. Bu anlamın izharı beraberinde bir sorumluluk duygusu geliÅŸtirir. Ä°ÅŸte bu sorumluluk duygusu hayata geçtiÄŸinde bu sorumluluk duygusunu zedeleyecek durumlara karşı bir karşılık oluÅŸturur. Adalet duygusu bu karşılığı makulleÅŸtirerek sosyal sözleÅŸmeyi güçlendirir. Barış bütün bu sürecin saÄŸlıklı ve sahici bir ÅŸekilde yürütülmesine imkân tanır.

Toplumsallığın üzerine bina edildiÄŸi barış, kendi içinde bir güveni tesis eder. Bu güven üzerinden toplumun kendi varlığını anlamlandıracak bir vasatın kurulmasına imkân tanır. Ä°ÅŸte bu imkân ile anlamın buluÅŸması sonucu sorumluluk devreye girerek bir sosyal sözleÅŸmenin kurucu ilkelerini hayata geçirmede kolaylık saÄŸlar. Güven, toplumsal barışın tutkalıdır.

Bir sosyal sözleÅŸmede en önemli ÅŸey teslimiyettir. Bu teslimiyet olmadan bir sözleÅŸmenin varlığı söz konusu edilemez bile… Teslimiyet ise bir güven sonucu oluÅŸur. Barış bu iki tutumun varlık kazanmasına aracılık eder. Bu anlamda barış, hem baÅŸlangıç ve hem de sonucu etkileyen en önemli zemindir. Adaletin ikamesi ve sonuçlarının olumsuzluÄŸa yöneltilmemesi için yeterli ÅŸartı barış saÄŸlar. Bu çerçeve içinde barış, özgürlüÄŸün teminatını oluÅŸturur. Özgürlük, herhangi bir baskı altında olmadan rahat bir psikolojik vasat ile hayatını idame ettirmek ve yönlendirme çabasına sahip olmaktır. Bu özgürlüÄŸü saÄŸlayacak olan ÅŸey ise barıştır. Bu barış, ister bireysel özgüvene dayalı, ister toplumsal güvene dayalı, ister siyasi ve sosyal etkenlere dayalı olsun, kurucu bir iÅŸleve sahiptir.

Anlam, sorumluluk ve karşılık evrelerini saÄŸlıklı ve sahici bir zeminde tutarak onun iÅŸlevsel kılacak olan adalet ve barış kavramları önemini her aÅŸamada gösterir. Meselenin saÄŸlam bir temele dayalı olarak iÅŸlerlik kazanabilmesi için her aÅŸamada güven esastır. Güvenin saÄŸlamlığı için gerekli olan adalet duygusu ve bu duygunun varlığının devamı için gerekli olan barış zeminidir. Ä°ÅŸte bu noktada adalet ve barış diÄŸer kurucu üç kavramın varlığının teminatı haline gelir. Bütün bu süreçlerde dengenin varlığı ve kaçınılmazlığını daha önce yazmıştık. Denge her aÅŸamada süreklileÅŸerek varlığını sürdürmeli ki sahicilik ve olumsallık zarar görmesin, zedelenmesin, anlam kaybına uÄŸramasın…

En küçük olaydan en büyük olaya kadar, toplumun en küçük biriminden en büyük birimine kadar iliÅŸkilerin saÄŸlıklı ve sahici bir karaktere sahip olabilmesi için yeter ÅŸart barıştır. Gerek ÅŸartı ise adalettir. Bu iki temel unsuru dikkate almayan bir sözleÅŸmenin kalıcılığı saÄŸlanamaz…

Bir toplumsallığın varlığını aÄŸaca benzetecek olursak; tohumu anlam, gövdesi sorumluluk, dalları karşılık, büyümesi ve meyve vermesi ise adalet, tohumun aÄŸaca dönüÅŸmesi ve meyve vermesini saÄŸlayacak olan süreci baÅŸtan sona saÄŸlayacak olan ÅŸey ise toprağı barıştır. Bu süreçte nefes alması ve kendini zararlı ÅŸeylerden koruması ve her adımda ileri bir merhaleye geçiÅŸini de özgürlüÄŸü saÄŸlayacaktır. Ä°ÅŸte bir sosyal sözleÅŸmenin ana hatlarını bu örnek bize vermektedir.

Barış, toprak gibi kendisinde nüve bulunduran ÅŸeylerin büyümesini saÄŸlar. Bu büyüme esnasında onu koruma görevini gerektiÄŸi gibi yapar. Barış, büyülü bir kavramdır. Birçok imkânsız ÅŸeyin imkâna dönüÅŸmesini saÄŸlar. Toplumsal veya bireysel yaÅŸamda sorunları aÅŸmada ve engelleri geçmede motive edici bir güçtür.

Kin, nefret, bozgunculuk, kıskançlık gibi psikolojik hastalıklar, önce kiÅŸinin kendi barışıklığını ortadan kaldırır, sonra da onun dış âlemde kurduÄŸu iliÅŸkilerdeki barışı ortadan kaldırır ve böylece fesadın/yapı bozuculuÄŸun açığa çıkmasına zemin oluÅŸturur. Kötülüklerin, kötülüÄŸü çoÄŸaltan tabiatlarını ortadan kaldıracak olan ÅŸey barış halidir. Barış hali bir yere girdiÄŸi andan itibaren orada sorunların çözüm odaklı olarak yeniden düÅŸünülmeye baÅŸlandığı zemine iÅŸarettir.

Çatışma ve karmaÅŸa barışın düÅŸmanıdırlar. Bu iki kavramsallaÅŸtırma barışın yokluÄŸu üzerine yaÅŸam alanına çıkarlar. Sürekli bir çatışmanın kodlarını hayata geçirerek anlamın yokluÄŸunu tevdi ederler. Anlam kendini hiçliÄŸin kollarına terk ettiÄŸinde artık hem özgüven yitimi baÅŸlar ve hem de barış kaybolur. Anlam yoksa sorumluluk duygusu oluÅŸmaz. Dolayısıyla verilen her mükâfat veya ceza sadece bir sorun alanı oluÅŸturur. Bu durumda adalet duygusu geliÅŸmez. Barış ise namevcuttur.

Barışın ve barışıklığın her varlık zerresi için önemini keÅŸfetmek insana anlam yolculuÄŸunda bir üst aÅŸamaya geçiÅŸ vizesidir. DoÄŸallığın kendi doÄŸallığı içinde neÅŸvünema bulabilmesinin yolu, barışın ikamesi ve adalet terazisinin varlığının saÄŸlayacağı umut ve güvendir. Umudu ve güveni ise barış iklimi saÄŸlar. Yani ilk ve son, hangisinden baÅŸlarsanız veya hangi aÅŸamada olursanız olun, barış bir iksir gibi orada kendini hazır eder, siz ona göre hareket ederseniz, sizi sürekli bir yeni aÅŸamaya taşır. Her kavramın derinliÄŸine anlaşılması kiÅŸiyi, insan kılar ve insanlığını derinleÅŸtirerek insanlığının açığa çıkmasına zemin olur. Barış kavramı ise her kavramın kendisini kendi derinliÄŸinde oluÅŸturması için zorunlu bir kavramdır. Bu temel gerçeÄŸi dikkate alarak son Din’in adının Ä°slam olmasını yeniden düÅŸünmekte fayda vardır. Fıtrat dini olan Ä°slam aynı zamanda kelimenin tam anlamı ile ‘barış’ dinidir.

Yeni bir sosyal sözleÅŸmeyi barış gibi derinlikli bir kavramın üzerine bina ederek onu muhafaza etmeye çalışmaktan baÅŸka elimizde daha doÄŸru bir seçenek yoktur.

Selam; anlam ve sorumluluk sahibi insanın üzerine olsun…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.