Sosyal Medya

Makale

Tümüyle bitirmeden tüketimi durdurmak

Hakikati hayata hâkim kılmak davasının müntesibi olmanın lazım şartı, asgari koşulu, başlangıç noktası, benlik davasını bitirmek, benlik meselesini halletmektir. Zira ancak bu aşamadan sonra nefs itminana ermekte, dinginleşmekte, zihni-ruhi-şahsiyet-sosyal-ilişkisel ve benzeri tatminlerini yakalamada, sorularına cevap bulmada, amaçlarını bulup hedeflerini netleştirmede, kararlarını verip ahsen-u amel işleyebilmek kıvamına gelmektedir.

Buraya kadar nefs, ham benliğinin güdümünde ve korkularıyla: kabul edilmek, beğenilmek, onaylanmak, sahip olmak, güç sahibi olmak ve benzeri duygularıyla; başkalarından beklentileri, korkuları, zaafları ile hareket etmektedir. Bu durum; anlamamayı, fark etmemeyi, hakiki amaçlara ve kararlara sahip olmamayı doğurmaktadır. 

Ancak nefs itminana erip, benlik meselesi çözülünce rıza gelir. Bu, halin hakikatine ve Rabbine rıza biçiminde tahakkuk ettiği gibi; Rabbinin de senden rızası biçiminde tecelli eder. Rabbin senden razı olunca, kullarının arasına alır. İşte bunlar, hakikat davasının erleridir.

Bu safhaları gerçekleştirip aşamamış olanların, dava erliği ve süreçleri kendinden menkuldür. Zira Allah'ın hidayet etmediği, korumadığı, gözetmediği, yol verip istihdam etmediği kimsenin; ne şeytan karşısında ayakta kalabilmek ne de fitneyi ortadan kaldırıp, fıtrat hükümleriyle bir hayat inşa edebilmek gücü, firaseti, basireti, iradesi olamaz.

Bu konunun nirengi noktasını da bu mevzu oluşturmaktadır. Bataklık güllerinin beslendiği gıda ile ve yaşadığı vasatta, cennet güllerinin yetişmesi, eşyanın tabiatına aykırıdır. Öncelikle bu keyfiyeti fark etmek ve buradan başlayan bir mücadele vermek lazımdır.

Bu mücadele, sahip ve farkında olmadıklarınla ötekilere hakikat ve cennet vadetmek, onlara öğretmeye çalışmak mücadelesi değildir. Zira bu sürecin esası, öncelikle kendimizin hakikate inanıp, bu çerçevede ahsen-u amel işlemesi; daha sonra bundan elde ettiğimiz yakin bilgi, inanç, hal ve tecrübe ile diğerlerine hakkı tavsiye etmektir. 

Bu nedenle öncelik, kişinin itminana ulaşmasıdır. Dışa dönük süreç bundan sonra başlar.

Oysaki neredeyse herkes ötekilere öğretmek, tavsiye etmek çabasındadır. Bu çaba içerisinde olanların bir kıvam testi yapmaları gerekmektedir. 

Benlik davasından, kulluk mertebesine geçişte nerelerdeyiz? 

Bir bakmak lazım; ne kadar Allah'tan bekliyor ve umuyoruz? 

Ne kadar bunun edebiyatını yapıyoruz? 

Ne kadar insanlardan, kurumlardan ve toplumdan beklentiler içerisindeyiz?

Hakikat davasının yolcuları, buldukları her imkânı, fırsatı, kaynağı, iş birliği veya yardımlaşma olarak değerlendirmek eğiliminde olmak zorundadırlar. Bunu, yolun mecburi koşulu olarak görmelidirler.

Böyle tahakkuk etmeyen süreçler de hizmet değil midir? Yapılmasında ne mahsur vardır? diye sorulabilir.

Ancak, hakikatine ve fıtratına uygun olan gayret ve süreçler, üretir ve inşa ederler, diğerleri ise tüketir ve imha ederler. Yani faydadan hali değildir argümanı haklı olamaz. Elbette bir şeyler yapılmamış değildir ve fakat harcanan tüm imkânların ne için nereye sarf edildiği varlık anlamlarıyla mütenasip olduklarında, kullanıldıklarında üretirken başka sebep ve hesaplar ile ilişkilendirildiklerinde görüntüde hak tabelalı ama tüketilen imkânlardan başka bir sonuç üretmeyeceklerdir.

Danışalım akıllarımıza, gönüllerimize; ne kadar güven, umut, sevgi, saygı, kaynak, ilişki, inanç, ufuk israf edildiğini göreceksiniz. Bunlar inşa edici süreçlerin olmazsa olmazlarıdır. Bunları tüketince neyle çalışıp, mücadele edeceğiz?

Adam afilli başlıklar bulup, esaslı sloganlar atıyor. Belki de kendince bir şeyler yapabilirim zannediyor. Oysaki kendisi ve başkaları bilmem kaç defa denemiş ve hepsi fiyaskoyla neticelenmiş. Bir işin olabilmesinin doğasına ilişkin fikri ve tecrübesi olmayanların ya da levazımatını yerine getirmeyenlerin oluşturacakları neticeler de hep aynı olacaktır. 

Bu zevat elinden geleni yapmış mıdır? 

Yaptıkları, faydadan hali değildir yargısı ile tarif edilebilir mi? 

Oluşturduğu fiyaskonun bedeli yok mudur? 

Olmaz mı; etkisiz kocaman başlıkları, içeriksiz ve tesirsiz sloganları ile kim bilir, kaç tane çok önemli kavramı etkisiz hale getirdi. Kim bilir, kaç gönülde bizim bir şey başaramayacağımız inancı oluşturdu. Kaç kişide biz bir şey yapamayız umutsuzluğu geliştirdi. Veya tersinden, kaç kişiye boş beleş iş yapmak örnekliği yaptı…

Devletten, kurumlardan, toplumdan kaynak devşirebilmek imkânına sahip olup, bunlarla sadece gösterişe hizmet edenlerin atıl yatırımları, etkisiz harcamaları neleri tüketmektedir?

Birbirleri ile yardımlaşmak ve iş birliği yapmak yerine basit hesaplarla ilişki tüketenlerin tercihlerinin bedelleri neler olmaktadır?

Adam gibi adamlık ahlakı yerine benlik davasının düşkünlüğü çerçevesinde, kurulamayan ilişkiler, gerçekleştirilemeyen iş birlikleri ve harcanan sevgiler, saygılar, haysiyetler, neleri tükettirmektedir?

Hikmetsiz, gayri sahih ve etkisiz işler, iletişim ve ilişkilerle oluşan, toplumsal güven ve saygınlık kaybının israf ettiği imkânlar ve ödettiği bedeller hususunda neler söylenebilir?

Hikmetle davranılamadığı için kaçırılan fırsatların, kaybedilen imkânların faturaları ve bedelleri neler olabilir?

İnsafla ve adaletle davranılsa yüzlerce somut örneğin verilebileceği bu keyfiyet sadece, benlik meselesini aşıp itminana ererek, Allah'ın kulları arasına girmenin, hakikat davasının öncülü olduğunu ifade edebilmek için söz konusu edilmiştir. Aksi durumda, geride hiçbir şey bırakmayacak tüketici bir süreçle karşı karşıya kalabiliriz.

Bu meseleye ilgisiz yaklaşıp, mevcut hallerini olumlayarak, sahte bir itminan duygusu ile hareket etmeyi tercih edenlere dua edip; kulluk sorumluluğuna sahip olanları tefekküre, muhasebeye ve yüzleşmeye davet ederek her sorumluluk sahibi kulun süreçlerde bizatihi olarak bulunması esas olmalıdır. Zira bu durum hâlihazırın mahiyeti ve dönüşü olmayanın keyfiyeti ile alakalıdır. Tümüyle bitirmeden, tüketmeyi/israfı durdurmayı önermektedir. Zira tümüyle tüketince topyekûn helak gelmektedir. Hali muhasebe açısından dikkat çektiğimiz bu başlığın, konuya dikkat kesilenlerde oluşturduğu duygular bile bir gösterge olarak kabul edilebilir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.