Sosyal Medya

Makale

Kudüs Meselesi, Yine, Yeniden...

Herhangi bir olayı, olguyu veya siyasal durumu deÄŸerlendirmeye tabi kılarken; aşırı duygusal tepki vermekten uzak kalarak, kin, nefret ve öfkemizin bizi baskı altına almamıza da, almasına da izin vermemeyi öğrenmeliyiz. Yoksa meseleyi daha çetrefil hale getirirken, vereceÄŸimiz tepkinin aleyhimize dönüşüne imkân tanımaktayız. Meseleyi derinlikli analize tabi kılarak tek, tek unsurları doÄŸru bir ÅŸekilde ortaya koyarak mevcut durum ile iliÅŸkisi ile birlikte geleceÄŸe dair bakışı ve beklentisi üzerine de doÄŸru bir analize yaslanmayı elden bırakmamalıyız. 

ABD BaÅŸkanı Trump'ın son Kudüs üzerine yaptığı konuÅŸması ile birlikte yine Filistin meselesi üzerine sloganlar atmaya baÅŸladık. Ki daha önce bu sloganların iÅŸe yaramadığını gözlemlememize raÄŸmen… Hamasetin iÅŸe yaramadığını artık kesinlik derecesinde bilmeliyiz, yerli yerinde yapılacak eylemlerin küçük de olsa daha önemli iÅŸlevselliÄŸe sahip olduÄŸunu görmeliyiz. Çabuk parlayan alev gibi çabuk sönecek eylemliliklerden uzak durmayı öğrenmeliyiz ki bu durum, sosyal mühendislik faaliyetlerinde en önemli etkendir. Bu yüzden kamuoyu oluÅŸturma ve denetleme pozisyonunu güçlendirmekten baÅŸka bir iÅŸe yaramamaktadır, yapıp ettiklerimiz… Dikenli bir arazide dolaÅŸan kiÅŸinin dikkatini taşımalıyız ki dikenler bir tarafımıza batmasın… 

KonuÅŸmanın kime yapıldığını, kimlerin orada hazır olduÄŸunu ve kimlerin alkışlarını çektiÄŸini de dikkatle izlemeli ve not almalıyız… O sözleri söyleten sebebi doÄŸru ortaya koymanın ehemmiyetine haiz bir ÅŸekilde çabalar ortaya koymalıyız... Sonra bu sözlerin bir karşılığının olup olmadığı hususunu da doÄŸru bir ÅŸekilde ortaya çıkarmanın gerekliliÄŸine uygun ÅŸekilde çalışmalar yapmamız elzemdir... 

Yani meseleyi derinlikli düşünmek, olup bitenin neye tekabül ettiğini görmek ve kendi gerçekliğimiz içinde bu meseleyi nasıl çözümleyebiliriz üzerine de fikir üretmek önemli...

Kendi gerçekliÄŸimizi ortaya çıkarmalı, kendi gücümüzün sınırlarını keÅŸfetmeli, kendi imkânlarımızın neye tekabül ettiÄŸini doÄŸru analiz etmeli, kendi istidadımızın niteliÄŸini bilmeli, kendi niceliÄŸimizin ağırlığını doÄŸru tartmalı, kendimizin neye taalluk ettiÄŸini gözlemleyerek ona bina edilecek yükü de adaletle yüklediÄŸimizde sonuç almaya matuf iÅŸler yapmaya ehliyetli hale geliriz…

Sorunu, sloganlar atarak tepkisel tavırlar ortaya koyma yerine, bizim, bize düşeni yapıp yapmadığımız noktasında düşünmeye baÅŸladığımız zaman meseleyi çözüme kavuÅŸturmanın imkânını ve zeminini bulacağımızdan emin olabilmeliyiz. Ortak bir sorumluluk alanı olarak Kudüs meselesinin, hepimizi, yani Müslümanların bütün unsurlarını ilgilendirdiÄŸini bilmeli ve ona göre davranışlar geliÅŸtirmeyi öğrenmeliyiz. İçimizdeki tartışmaların neye tekabül ederse etsin, dış düşmana karşı birlikte yekpare bir vücut olabilmeyi baÅŸardığımızda sorunlarımızın üstesinden gelebileceÄŸimize inanmalıyız. Biz farklılıklarımızı ayrılıklarımızın nedeni kıldığımız sürece o farklılıklar üzerinden düşmanlarımızın bizi etkileyeceÄŸini ve bizi birbirimize kırdıracak bir pozisyonu inÅŸa etmekten kaçınmayacaklarını tecrübe ile sabit olduÄŸu konusunda ortak bir düşünceye sahip olmanın vakti geldi, geçiyor…

O yüzden öncelikli olarak bir fert olarak Müslüman bir kiÅŸi bu konuda ne yapabilir, hangi duyarlılıkları göstermeli üzerine sorumluluÄŸumuzu üstlenmeliyiz... Herhangi bir meselede üzerimize düşen kiÅŸisel sorumluluÄŸumuzu üstlenmediÄŸimiz sürece meselenin, mesele olarak ortada kalacağını görebilmeliyiz, bu konuda üzerimize düşen basireti kuÅŸanmaktan erinmemeliyiz. KiÅŸisel sorumluluÄŸumuzun toplumsal sorumluluÄŸumuzun temeli olduÄŸu gerçeÄŸini dikkate alarak meselelere dair bakışımızı netleÅŸtirmeyi irade etmeliyiz. Ä°rademiz, bilgimizin sıhhati çerçevesinde iÅŸ görecektir. Bilgimizin sıhhati ise amelimizin sahihliÄŸi ile iliÅŸkisi üzerinden anlam kazanır…

Kişisel sorumluluğumuzu üstlendikten sonra sivil toplumsal sorumluluğumuzu üstlenmeyi becerebilmeliyiz ki siyasal sorumluluğu harekete geçirecek bir zemin kurabilelim... Yani kişisel sorumluluğumuz, toplumsal sorumluluğumuzu, toplumsal sorumluluğumuz ise siyasal sorumluluğumuzu kuşanmayı beraberinde sağlayacaktır.

Yani adım, adım yürümeli, küçükten büyüğe doğru adımları sıkılaştırarak atmalıyız... O zaman sadece Filistin meselesi değil, her soru ve sorunun çözümünün anahtarını da elde etmeye başladığımızı görecek vaktimiz olacaktır...

Her iÅŸin başı da sonu da kiÅŸisel sorumluluÄŸumuzu kuÅŸanıp kuÅŸanmamaktan geçtiÄŸini unutmamalıyız… Kendi kiÅŸisel sorumluluÄŸunu üstlenen ÅŸahsiyetler, tarihsel sorumluluÄŸunu üstlenmiÅŸ ve tarihsel ÅŸahitliklerini de yerine getirmiÅŸ sayılacaklardır. Kendi kurtuluÅŸunu saÄŸlayan kiÅŸinin baÅŸkalarının kurtuluÅŸunun anahtarı olacağı ise tartışmasız bir hakikattir…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.