Sosyal Medya

Makale

Gerçeklikle İmtihanımız...

Bir önceki yazı (İslami Doğruların Gerçeklik Zemini Var Mı?) 'nın devamı niteliğinde....

Düşünce dediğimiz olgunun pespaye hale gelişinin tanığı olmanın dayanılmaz acısını içimde hissediyorum... Adını koymadan adım- adım kendi düşünce sistematiğinden vazgeçerek yol almanın dayanılmaz cazibesine kapılanlar kendilerini düşünce egzersizi yapmanın olumlu havası ile kandırmayı başarıyorlar...

Hayat böyle bir şey işte...

Düşünce adına üretilmiş düşüncelerle geviş getirmeyi bir düşünce üretme zemini olarak görmenin dayanılmaz hafifliği...

Bir düşünceden söz edilecekse bu ancak aktarıla gelen bilgi ve düşünceyi aktarmak değil, bilakis o aktarılan şeyin neye taalluk ettiği ve yorumunun gücü ile ölçülmelidir. Bu düşünce sefaleti maalesef her düşünce zemininde mevcut bulunmaktadır.

Düşünmek beraberinde bir asiliÄŸi ve asilliÄŸi taşımalıdır. Öyle her dile gelen ÅŸeye tav olunursa buna aÅŸk denmez, şıpsevdi denir. AÅŸk, feragat ve fedakârlık isteyen bir ÅŸeydir. Düşünce de aÅŸk gibi feragat ve fedakârlık ister. Yalnız, baÅŸkalarının ödediÄŸi bedeller üzerinden caka satarak olmaz... Adam ne kahramandı demekle kahraman olunmadığı gibi...

Anlayan anlar, kim ne anlamak isterse onu anlar, anlamanın önüne geçilemez... Bu temel espriyi de kaçırmamak gereklidir… Bu anlaşılan ÅŸeyin doÄŸruluÄŸunu göstermez. KiÅŸinin tutumunun dışa vurumunu iÅŸaret eder.

Düşünce ve siyasetin deÄŸiÅŸim, dönüşüm ve geliÅŸim sürecini iyi takip etmeliyiz ki düşüncemizin kıymeti artsın... Modernlik kendine ait bir gerçeklik zemini kurdu. Rakiplerini alt etti. Kendisinden baÅŸka bir düşünceye hayat hakkı tanımadı. Post modernlik o gerçekliÄŸi bozdu ve yeni bir gerçeklik kurdu. ModernliÄŸin pabucunu dama attı. ModernliÄŸin kabullerinin çoÄŸunu yeniden yorumlayarak onu aÅŸtı. Ayrıca modernlik dışında kalan düşünce biçimlerine gülümseyerek onları da iÄŸfal etmenin zeminini kurdu. Åžimdi post- post modernlik/ artırılmış gerçeklik üzerinden yeni bir gerçeklik kurulmasının zemini oluÅŸuyor. Bu yeni gerçeklik zemininde varlığın modernliÄŸin mutlakçı eÅŸitliÄŸi üzerinden insan çağı yerine yaÅŸam çağı imgesi öne çıkartılıyor. Yani post hümanist çaÄŸa geçiÅŸ öne sürülüyor. Buna uygun düşünce zeminleri her yerde öne çıkarılmaya baÅŸlandı. Yeni ekolojik tartışmalar, hayvan haklarının öne çıkartılması vesaire bu yeni duruma göre uyarlanıyor. Ä°nsan, hayvan veya bitki arasında bir fark olmayacaktır. Yeni tanrılarımız bunu buyuruyorlar. Bunu yaparken de açıkça deÄŸil ama garantili adımlar atarak yapıyor. Åžu an yapay zekâ dönemi baÅŸladı ve artırılmış bir gerçeklik ile karşı karşıya kalacağız, çok az kaldı. Gözlerimizi kapamamız bu gerçekliÄŸi deÄŸiÅŸtirmiyor. Her düşünce kendi gerçeklik zeminini kurarak var olabiliyor.

Meseleye Ä°slam zaviyesinden bakacak olursak, bu tarihsel süreklilik açısından oluÅŸan gerçekliklerin Ä°slam ile bir bağı yoktur. O yüzden Ä°slam’ın güncel yorumunun bu gerçeklikleri dikkate alınmadan yapılması sadece Ä°slam’ın yanlış yorumlanmasını beraberinden getirmez. Aynı zamanda yanlış bir zeminde baÅŸlayan sürecin yanlış olarak devamını da beraberinde taşır. Bu yüzden Müslüman kendi doÄŸrularını yaÅŸayacağı kendi gerçeklik zeminini kurmanın imkânlarını ve ÅŸartlarını araÅŸtırmalıdır. O zaman mesele açıklığa kavuÅŸmuÅŸ olur.

Bugün geçmiÅŸinde Müslüman olup bugün Müslümanlığın yetersizliÄŸine kani olan arkadaÅŸların din eleÅŸtirisinin Ä°slam açısından bir deÄŸeri yoktur. Zaten onlar kararlarını vermiÅŸlerdir. Bir Yahudi veya Hıristiyan’ın eleÅŸtirisinden bağımsız deÄŸil yaptıkları eleÅŸtiri…  Bir baÅŸka görüş ve inanca mensup birisi gibi hükmedilir.

O yüzden ortaya atılan kavramların içerik analizleri yapılmadan sanki herkes tarafından doÄŸru anlaşılıyor gibi bir kanı ile hareket etmek makul görünmüyor. Sonuçları da pek hayra neden olmayacak gibi duruyor… Sorumluluk sözü söyleyenin kendi uhdesinde bulunmaktadır. 

Allah kendi dinini koruyacaktır. Vahyin metni sapasaÄŸlam ortada... Peygamberin hayatı tartışmalara raÄŸmen ana hatları açık bir ÅŸekilde bize kadar ulaÅŸmıştır. Peygamber çağı sonrası Müslümanların müktesebatına sahibiz. Tarihsel müktesebatımızla tarihsel sürekliliÄŸimiz içinden hareketle iliÅŸki kurmalı, çatışma yerine ortak kabulün kendisini dikkate alarak ümmetin bütünlüğünü öne çıkartan bir bakışa sahip olunmalıdır. Yani Müslüman bir âlimin/bilgininin mazereti yoktur. Bugün kendi gerçekliÄŸini inÅŸa edecek bir düşünme zeminine yaslanarak dinin sahih yorumunu ortaya koymak ve yorumun gerçekliÄŸini oluÅŸturacak bir zemini kurmanın birincil sorumluluÄŸunun kendisine ait olduÄŸunu unutmamalıdır.

Müslüman için inandığı değerleri eveleyip gevelemeden yaşamaktan başak seçeneği ve sorumluluğu da yoktur.

Selam beka yolunda yürüyenlerin üzerinedir...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.