Sosyal Medya

Makale

Kur'an Kadına Bir Kişilik Kazandırmıştır

Arap Cahiliyesinden, Roma, Bizans, Ä°ran ve diÄŸer Cahiliye türlerine kadar çarpık kadın ve aile anlayışları var olmuÅŸtur.  Öyle ki kadınlar, bazen erkeÄŸin hem kadını, satılık malı, kölesi olmuÅŸ. Bazen cinsel sermayeye dönüştürülmüş. Bazen de toplumun ortak malı haline getirilmiÅŸ. Klasik cahiliyede olduÄŸu gibi, madem cahiliyede de kadın aÅŸağılanmakta, dışlanmakta, cinsel obje olarak bakılmakta velhasıl sahipsiz ve yalnızlığını yaÅŸamaktadır. Kadın, ÅŸiddet sarmalı içerisinde yaÅŸamını sürdürmektedir. Çünkü evde, sokakta, iÅŸyerinde bu olumsuz yönlerle karşı karşıyadır. Kadınlık onuru elinden alınmıştır. Sanayi diÅŸlileri arasında uzun iÅŸ gücü, eÄŸlence merkezlerinde bir figür, pazar ve reklam sektörünün vazgeçilmez elemanı ve fuhuÅŸ ticaretinin hammaddesi haline getirilmiÅŸtir. Modern cahiliyenin diÅŸlerini en kolay geçirdiÄŸi av durumuna düşürülmüştür kadınlar.

 

Kur’an-ı Kerim insanları Mümin-Müşrik, Müslüman-Fasık vs. kategorilerine ayırırken, temelde kadını erkek üzerine odaklanmaz. Kadın ve erkeÄŸin kendi fıtratından gelen asıl özellikleri üzerine inÅŸa ettiÄŸi sorumluluklar haricinde, onu etken ya da edilgen kılan baÅŸka bir özelliÄŸi üzerinde durmaz Ä°slam. Mesela, Kur’an-ı Kerim’de kadının ya da erkeÄŸin baÅŸkalaşımına yani bu kimlik üzerinden bir dejenerasyon yaÅŸadığına ÅŸahit olmayız.  Fıtratı bozulan kadın ve erkeÄŸin davet edildiÄŸi ana eksen kadınlık ve erkeklik deÄŸil aksine genel ahlaki zemin ve ana ilkelerdir. ÖrneÄŸin ahlaksızlıkta ileri giden Lut’un kavmini Allah, erkek gibi davranmaya deÄŸil, fıtri olan davranış tarzına davet eder. Ä°slam toplumun da kadına ve erkeÄŸe, varlık olmasını, sahip olduÄŸu cinsel kimlik vermez…  Kadın ve erkek için geçerli olan, tesettür ve bunun üzerine inÅŸa edilen görünürlük kadını ve erkeÄŸi farklı kılar ki, niteliksel bir baÅŸkalıktır. ‘’Kimlik’’ kavramının inÅŸa suresi sürekli baÅŸkalaÅŸma merkezlidir ve inÅŸa ettiÄŸi bireyin toplumsal tabakada sınıfsal statü gösterenidir.

 

Kur’an çerçevesinde, kadının yeri ve deÄŸeri tartışılırken üç önemli noktanın göz ardı edilmemesi gerekir.

 

Birincisi, Ä°slam’da kadının yerinin Ä°slam dışı sistemlerle mukayesesi, ikincisi, Ä°slam’ın kadını nerede bulup nereye getirdiÄŸi üçüncüsü ve belki de en önemlisi. Ä°slam kadına hedef olarak ne gösterdi. GetirdiÄŸi prensiplerle geliÅŸme yolunu açtı mı yoksa getirilen bu noktada kalsın mı dedi? Bu kapı açık bırakılmıştır.

 

İslam kadını oldukça kötü bir durumdan iyi bir duruma getirmiş ve şartlar geliştikçe kadının yolunu açık bırakmıştır. Şunu öncelikle belirtelim ki, kadın ve erkekle ilgili ahkamın büyük kısmının ayet ve hadise dayanmadığı bilakis yorum ve içtihada dayanmaktadır. Bu yorum ve içtihatlarda kadının arka plana itildiğini bu yorumlarında çağın değişmesiyle değişebileceğini belirtelim.

 

Kadına en büyük deÄŸeri veren, esirgeyen, koruyan, yücelten cenneti ayaklarının altına seren ve cennete gitmeyi onun rızasına baÄŸlayan Ä°slam’dır. Kadın insanlığın annesidir. Cennet annelerin ayakları altındadır. Ancak annelerin de cennete gitmesinin yolu Allah’ın öğretilerine uygun bir inanç bir kulluk bir yaÅŸamdan geçmektedir.

 

Müslüman kadın, Kur’an’ın tanımladığı saÄŸlam prensiplerle apaçık delillerle, iyi öğüt ve nasihatlerle, doÄŸru uygulamalarla kültürel ve ahlaki yapısıyla toplumdaki etkisini gösterendir. Asrın ÅŸeytanlarının uydurduÄŸu çaÄŸdaÅŸlık, modernlik yenilik ve moda adıyla ortaya çıkan sapıklıklardan ve basit taklitçilerden uzaklaÅŸandır. BoÅŸ ve faydasız durumlarda basit nazariyelerden kurtulandır. Müslüman kadın, inancında, davranışlarında, hareketlerinde sabır ve sebatında Ä°slami hassasiyeti gösterendir.

 

Müslüman kadın maddi ve cahili medeniyetin reklam ve propagandalarına karşı ahlaki ve ilkesel tavrıyla cevap verendir.

 

Her ÅŸeyden önce Ä°slam kadını kadın olarak, tabiatını koruyan ve Müslümanca yaÅŸamayı öğreten yalnızca Allah’ın çizdiÄŸi programda yürüten, hükümleriyle muhakeme eden yaratılışıyla baÅŸ baÅŸa bırakan, iyiliÄŸi emredip kötülüğü yasaklayan bir sistemdir. 

 

<<Onlardan birine kız çocuğu olduğu müjdelendiği zaman içi öfkeyle dolarak yüzü kapkara kesilir. Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Şimdi ne yapsın onu hakaretle tutsun mu yoksa onu toprağa mı gömsün bak ne kötü hüküm veriyorlar.>> (16/58-59)

 

Kur’an’ın indiÄŸi toplum ayette açıkça belirtildiÄŸi gibi kız çocuÄŸunun utanç verici sayıldığı ve hor görüldüğü bir toplumdur. Bu toplumda kadına yaÅŸam hakkının bile çok görülmesine raÄŸmen Allah’ın vahyi kadın-erkek ayrımı yapmaksızın bütün insanlığa inmiÅŸtir. (4/1) Bunun yanından Kur’an kadın ya da erkek bir Müslüman için Allah ve Resulünün hükmü dışındaki bir hükmü seçme haklarının olmayacağını (33/36) belirterek kadın ve erkeÄŸin Allah karşısında sorumluluk açısından eÅŸit olduÄŸunu vurgulamış yine her ikisinin amellerinin zayi edilmeyeceÄŸini (4/124) söylemiÅŸ ve Allah katında üstün olabilmenin ancak takva ile saÄŸlanacağını (49/13) belirtmiÅŸtir. Böylelikle Ä°slam, insanlık deÄŸeri açısından kadın ve erkeÄŸi eÅŸit görmesiyle Arap toplumunda kadın hakkında zihinlerde oluÅŸmuÅŸ tabulara darbe indirmiÅŸtir. O toplum ÅŸartlarında ticaretle ilgilenmediÄŸi halde kadının ticari konularda bile ÅŸahitliÄŸini kabul etmiÅŸ (2/282) mirastan da pay ayırmıştır. (4/7) Allah inananlara firavunun eÅŸini ve Meryem’i örnek vermiÅŸ onlardan övgüyle bahsetmiÅŸtir. (66/11-12) Resulullah döneminde bu ayetlerle hayatına yön veren Müslüman kadın eski pasif konumundan sıyrılarak zulme baÅŸ kaldıran ve gerektiÄŸinde müminlerin emirine muhalifte olsa görüşünü ifade edebilen bir insan olarak topluma katılmıştır.

 

Ä°slam’ın tebliÄŸ edildiÄŸi ilk zamanlardan baÅŸlayarak, erkekle beraber kadında ilahi vahye muhatap olmuÅŸ tebliÄŸi kabul etmiÅŸ, iÅŸkencelere maruz kalmış, ÅŸehit olmuÅŸ, Resul’e biat etmiÅŸ, hicret etmiÅŸ, savaÅŸlara katılmış, kısacası Allah’ın rızası için onun yolunda mücadele etmiÅŸtir. Rabbimiz ise bu ortak mücadelelerinin karşılıksız kalmayacağını ÅŸu ayette müjdelemiÅŸtir. <<Rableri onlara karşılık verdi. Ben sizden erkek-kadın hiçbir çalışanın iÅŸini zayi etmeyeceÄŸim. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar. Yolunda iÅŸkence edilenler vuruÅŸanlar ve öldürülenler. Elbette onların kötülüklerini örteceÄŸim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. Allah katından bir karşılık olarak (Onlara bu nimetleri vereceÄŸim) karşılıkların en güzeli Allah katındandır.>> (3/195)

 

Nasıl ki münafık erkekler ve münafık kadınlar birlikte kötülüğü emredip, iyilikten men etmiÅŸlerdir. (9/67) Müslümanlarda <<Ä°nanan erkekler ve kadınlar birbirlerinin velisidirler iyiliÄŸi emrederler, kötülükten men ederler, namazı kılarlar zekatı verirler, Allah’a ve elçisine itaat ederler.>> (9/71) ayetinde görüldüğü gibi tüm Ä°slam dışı unsurlara birlikte karşı koymuÅŸlardır.

 

Ancak çeÅŸitli siyasi olayların etkisi farklı kültürlerin Ä°slam’a mal edilmesi ve nefsani arzuların bir araya gelmesiyle Ä°slam’ın temelini oluÅŸturan kavramlar bile anlam kaymasına uÄŸrayarak oluÅŸan karma kültür, Allah’ın vahyi ile yer deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir. Bu yer deÄŸiÅŸtirmenin en ağır faturalarından birisini ise Müslüman kadın yüklenmiÅŸtir ve kadın konumu eski cahili bakış açıları ile yeniden sarsılmaya baÅŸlanmıştır.         

 

Daha ilk dönemlerde, Adem ile Havva’nın cennetten kovulmasına sebep olan yasak meyveden yemelerinin sorumlusu Havva’dır diyen israiliyyat, Müslüman müfessirlerin kitaplarında da görülmeye baÅŸlanmıştır. Kadınların fizyolojik sıkıntıları Havva’nın bu davranışına baÄŸlanmış, kadın günaha sürükleyen fitne unsuru sayılmıştır. Resulullah’a atfedilen <<Kadınları göze çarpan mevkilere oturtmayın yazıyı da öğretmeyin dikiÅŸ öğretin ve sure-i nuru da öğretin.>> Sözü arzu edilen kadın imajını gözler önüne sermektedir. 

 

Kur’an’da Bakara suresindeki 228. ayette erkeklerin kadınlar üzerinde bir dereceye sahip olmaları yine Kur’an’da erkeklerin kadınlar için mallarını harcamaları ile (4/34) tefsir edilirken kadının toplum içindeki statüsünü cahiliye dönemindeki algılama biçimleriyle açıklayanların sayısı artmaya baÅŸlamıştır. Zaten tarihi süreç içinde kadın konusunda olduÄŸu gibi daha birçok konuda çoÄŸunluÄŸun Kur’an naslarına yaklaşım biçimi, dini algılama biçimindeki ve yaÅŸayan kültürdeki dejenerasyondan etkilenmeye baÅŸlamıştı.

 

Kadının statüsünü Kur’an’ın tanımladığı çizgiye çekme noktasındaki çabalar kadın ile erkeÄŸi karşı karşıya getirecek olumsuz bir rekabet ortamı yaratacak çabalar olmamalı. Müslüman doÄŸal eÅŸitsizlikleri reddeden bütün eÅŸitlikçi doktrinlere karşıdır.

 

Ancak yaratılıştan gelen farklılıklarının birinin üstünlüğü diÄŸerinin eksikliÄŸi olarak deÄŸil de toplumda uyum ve denge unsuru olduÄŸu bilinerek Ä°slam’a ters düşmeyen, örflerinde yardımıyla kadın-erkek arasında tüm iliÅŸkiler boyutunda bir gelenek oluÅŸturmak amacımız olmalı.

 

Allah, göklerin, yerin ve dağların yüklenmekten korktuğu emaneti yüklenerek sorumluluk sahibi olan insan için akıbetin erkek ve kadınlar için olacağını müjdeliyor. (33/72-73)

 

<< Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, gönülden Allah’a saygılı erkekler ve gönülden Allah’a saygılı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve Allah’ı çok zikreden kadınlar iÅŸte Allah bunlar için bağış ve çok büyük bir mükafat hazırlamıştır.>> (33/35)

 

Kur’an kadın erkek bütün insanlara gönderilen ilahi bir kitaptır. Arap dilinin özelliklerinden dolayı erkeklere yapılan hitaplar aynı zamanda kadınlara da yapılmıştır. Çünkü kadın ve erkeklere yapılacak ortak hitaplarda müzekker sigası kullanılır. Kur’an’a göre kadın yaratılışta erkek gibidir. Her ikisi de aynı ÅŸeylerden yaratılmıştır. Her ikisi birbirini tamamlar. Biri olmadan diÄŸeri eksik kalır. (4/1 – 6/2 – 7/189 – 30/20 – 35/11 – 39/6 – 40/67)

 

Kur’an Hz. Adem ve Havva’nın cennetten çıkarılmalarını gerektiren suçu beraberce iÅŸlediklerini bildirir. (2/35-36) (7/19-22) (20/117) Hatta bu suç tek başına Hz. Adem’e de nispet edilir. Kadından erkek gibi inanılması gereken esaslara inanmak mecburiyetindedir. Bu konuda kadınla erkek arasında hiçbir ayrım bulunmamaktadır. (2/8 – 62- 177 -285) (5/69)

 

Bir ayette şöyle buyrulur.

<<Ey inananlar Allah’a peygamberine, indirdiÄŸi kitaba ve daha önce indirdiÄŸi kitaba inanmakta sebat gösteren kim Allah’ı meleklerini kitaplarını peygamberlerini ve Ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa sapmıştır.>> (4/136)

 

İbadetlerden namaz, erkeğe olduğu gibi kadına da farzdır. Ancak kadın her ay belli günlerde ve doğum sonrası devrede temizleninceye kadar bu ibadetten muaf tutulmuştur. (5/6)

 

Kadın ekonomik konularda erkek gibidir. Kazandığı para kendine aittir. Parasını ve malını tam bir yetki ile kullanabilir. Zengin erkeÄŸin mesul olduÄŸu mali ibadetlerden zengin kadında mesuldür. (2/43 – 110 - 25 - 4) (16/97) (33/35)

 

Kur’an’ın kadına verdiÄŸi en önemli hakların başında ona tam bir kiÅŸilik kazandırmasıdır. Kadın bir insan olarak mükellef sayılmış, yapacağı iyi ve kötü iÅŸlerin sorumluluÄŸunun kendilerine ait olduÄŸu bildirilmiÅŸtir. (3/195) (16/97) (30/35)

 

<<Kim yararlı işler yaparsa kendi lehinedir kimde kötülük işlerse kendi aleyhinedir. Rabbin kullara karşı zalim değildir.>> (41/46)

 

Cahiliye toplumunda kadına karşı iÅŸlenen suça çoÄŸu kez misilleme yapılmazdı. Kur’an bu eÅŸitsizliÄŸi kaldırdı. Kadına karşı iÅŸlenen suçlar, ister ÅŸahsına, ister malına, isterse ÅŸerefine karşı olsun, erkeÄŸe karşı iÅŸlenen suçlar gibi kabul edilmiÅŸ hatta bazı hallerde erkeÄŸe göre daha çok ön plana çıkmıştır.(24/4)

 

Kur’an, yaşının hiçbir döneminde kadına zulmedilmesine müsaade etmez. Kadının ekonomik hakları konusunda ve bilhassa yetim kızların malları hususunda Müslümanların çok titiz davranmalarını emreden Kur’an onların mallarına tecavüzü yalaklar (4/2 – 6 – 10 -19) (6/152)

 

Kadının mirasta erkeÄŸe göre daha az pay alması erkek ve kadının vecibelerinin ayrı olmasındandır. Erkek evleneceÄŸi kıza veya kadına rıza olacağı miktarda mihir vermek mecburiyetindedir. (4/4 – 19 – 20) Yine erkek eÅŸinin ve çocuklarının geçimlerini ve masraflarını karşılamak durumundadır. (2/233)

 

Ä°slam, kadın ya da erkek – insana bir bütün olarak bakıyor ve insanların kaynağı bir olduÄŸu için her tür ayrımcılığı yasaklıyor.

 

Ä°slam insanlar arasındaki üstünlüğü ahlaki üstünlük olarak tanıyor. Ä°slam toplumunu kadın ve erkeÄŸin ortak çabaları inÅŸa ediyor. Müslüman kadın ve erkekler birbirlerinin koruyucusudur. Kadın haklarını güvence altına alan Ä°slam’dır. Kadın ve erkek birbirlerini tamamlayan özelliklere ve iÅŸlevlere sahiptirler. Peygamberimiz (s.a.v.) döneminde hayatın bütün alanları kadına açıktı bugünde ilahi sınırlara, yasalara, edeplere riayet koÅŸuluyla kadınlar kendi özellikleriyle bütünleÅŸen alanlarda sosyal, toplumsal, siyasal sorumluluklar alabilirler… Ä°slam cinsiyeti asla aÅŸağılamaz. Ä°slam kadın-erkek haklarını deÄŸil,  insanlık haklarını temsil etmekte ve savunmaktadır. Ä°slam kadını toplumdan soyutlamaz.

 

Müslümanların kadın konusunda hem modern söylemi hem de geleneksel ve tarihsel söylemi bütünüyle sorgulamaları gerekiyor. Günümüz dünyasında kadını kadın tanımlamıyor. Kadını moda, reklam ve medya endüstrileri tanımlıyor. Bugünün kadını asla kendisi değildir. Kadını tarihte benzeri olmayan bir şekilde sömüren modern kültürdür.

 

İslam toplumlarında bugünde kadının statüsünü İslam belirlemiyor, gelenek ve görenekler kadın aleyhinde belirliyor.

 

Velhasıl, Ä°slam nazarında kadın-erkek her insan hem Allah’a karşı sorumludur hem de bütün yaratılmışlara karşı sorumludur…

 

Cehalet ve çıkarların kadını deÄŸil, kiÅŸilik sahibi, iffetin ve hicabın aynası olan, Allah’a kulluk eden yüksek tepelerde coÅŸup kaynayan billur pınarlar gibi tertemiz batıla ve haksızlıklara karşı durmadan savaÅŸan, fedakar, cesur, ÅŸefkatli bir kadın ya da kocasına gönülden sadık bir eÅŸ, hakka doÄŸru yücelen cesur terbiyeli ve yiÄŸit evlatlar yetiÅŸtiren bir anne, nur ve iman pınarı yuva kuran bir kadın… 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.