Sosyal Medya

Makale

EÅŸitliÄŸimizi Tekbirlerle Ä°lan Etmek

BeÅŸ vakit namazını nafileleriyle kılanlar her gün 200 defa “Allahu Ekber” diyor.

Kıyamda kuran okumayı bitiren “Allahu Ekber” komutlarıyla rüku ve secdeye yönleniyor.

Kıraat edilen ayetler hepimize sadece Allah’ın en büyük olduÄŸu hatırlatılıyor.

En büyük derken, Allah dışında başka büyüklük yok algısına ulaşıyoruz.

Bu da Müslüman olanların birbirilerine büyüklük taslayamayacaklarını öğretiyor.

Böylece hiçbir insana büyüklük atfedilemeyeceğini tekbirlerle kavrıyoruz.

Namazın daveti ezan içinde Muhammed hepimiz gibi bir kuldur denilmesi de bunu gösteriyor.

Bu ÅŸekilde Âdem’in oÄŸulları olarak kimsenin kimseye bir üstünlüğü olmadığını anlıyoruz.

Öyleyse, ülkemizde namaz kılanların sayısı günden güne artarken aramızdaki eşitlik niye artmıyor?

Ya da, hâlâ parasıyla, mevkiiyle, kavmiyle, soyuyla, bilgisiyle büyüklenenler niye azalmıyor?

Çünkü “Allahu Ekber” demesine raÄŸmen birilerini kendinden üstün gören köle ruhlu insanlar var.

Bunların 200 defa tekrarladıkları tekbir, asla herkesin kul ve eşit olduğu anlamına gelmiyor.

Hâlbuki büyüklük atfettiklerine dikkatlice bakıp biraz düşünseler anlayacaklar. Zira,

Biri zenginliği ile büyükleniyorsa bu onun paylaşmayan bir cimri olduğunu anlatır.

Biri mevkisi ile büyükleniyorsa bu onun insanlara hizmet etmediğinin en açık delili sayılır.

Biri ilmiyle büyükleniyorsa bu onun samimi olmadığını ve ilmiyle amel etmediğini gösterir.

Biri ırkı ile büyükleniyorsa bu onun kavmini eşitliğe ve kardeşliğe çağırmadığının işaretidir. Yani,

Biri mevki sahiplerini pohpohladığında hizmetkâr olarak aşağılanır.

İlim sahiplerinin önünde el pençe divan duranlar ölene kadar cahil kamaya mahkumdurlar.

Zenginlikle övünenin önünde iki büklüm duranlar hayatlarını üç kuruşa muhtaç geçirirler.

Irkı ile büyüklenenlere gönül verenler  bu uÄŸurda yapılan bütün zulümlere alet edilirler.

Hatırlayalım, cahiliye Mekke’sinde yaÅŸayanlar da “Allahu Ekber” deyip dururlarmış.

Ama birileri malıyla, mevkisiyle ve asaletiyle övünüp onları üstün gösteren putlar peydahlamış.

DiÄŸerleri ise kendilerini fakirliÄŸe ve köleliÄŸe mahkûm edenlerin dindarlığına  hayran kalmış.

Ä°ÅŸte Allah’ın kulu ve elçisi Muhammed (sav) böyle bir zulmü bitirmek için gönderilmiÅŸ.

Resulullah (sav) tüm Mekke’ye sadece Allah’ın “Ekber” olduÄŸunu ilan etmiÅŸ.

O insanlara, Müslümanlığın hiç kimseyi gözetmeden eşitçe paylaşmak olduğunu öğretmiş.

Resulullah tarafından “Allahu Ekber” böyle talim ve terbiye edilince,                   

Hz. Ebubekir malını Allah yolunda harcayıp bitirmiÅŸ. Yani, “Allahu Ekber” demiÅŸ.

Hz. Hamza, zayıfları ve kimsesizleri koruyup kollamış. Yani, “Allahu Ekber” demiÅŸ.

Hz. Bilal, kayanın altında bile asla kibirleneni büyüklememiÅŸ. Yani, “Allahu Ekber” demiÅŸ.

Resulullah (sav) hayatı boyunca takva hariç her türlü üstünlükle övünmeyi cahiliye ilan etmiş.

Ardından, tekbirin yaşatıldığı evleri, paylaşım, adalet, eşitlik, kardeşlik ve bereket bürümüş.

Yani, bu sefer, toplum hep beraber sadece “Allahu Ekber” demiÅŸ.

Fakat büyüklenenler bu daveti “bizi ayak takımıyla eÅŸit gören bir dine girmeyiz.” diye reddetmiÅŸler.

Yani, onların tekbiri “bizi diÄŸerlerinden üstün kılan Allah, en büyüktür” ÅŸeklindeymiÅŸ.

Rasulullah’tan kısa süre sonra, “Allahu Ekber” demek birilerinin taraftarı olmak ÅŸekline bürünmüş.

Daha düne kadar adalet, cömertlik ve eşitlikte yarışanlar birbirlerinin boynunu vurur olmuş.

Zaman geçmiş,mezhepleri meşrepleri dayatan saltanatların biri gitmiş diğeri onu kovalayıp durmuş.

Resulullah’ın kardeÅŸi olması gerekenler halifenin kulları olmaya indirgenmeyi kabul etmiÅŸler.

Namazda  “Allahu Ekber” demelerine raÄŸmen eÅŸitlik adalet ve paylaşım yok olmuÅŸ.

Artık üstünlük  “Allahu Ekber” deyip takva sahibi olup insanlara hizmet etmek deÄŸilmiÅŸ.

Üstünlük, iktidarları ve onun yandaşlarını övüp birilerine boyun eğip itaat etmeye dönüşmüş.

Bu zafer sarhoÅŸluÄŸunda yüzyıllar böyle geçip gidince, “Allahu Ekber” in manası buharlaÅŸmış.

Müslümanların son büyük(!) devletleri de yıkılınca sudan çıkmış balığa dönmüş.

İnsanlar padişahı büyüklemekten vazgeçirilip kurtarıcılarını büyüklemeye mecbur bırakılmış.

Bu büyükleyecekleri yeni kimseler onları “Allah uludur” demeye zorlayanlarmış.

Yıllar sonra onların elinden “Allahu Ekber” sözünü kurtaranların reçetesi herkesi saÄŸcı olmasıymış.

Yıllar, ilkeler inkılâplar diyenler ile “Allahu Ekber” diyenlerin çatışmasıyla geçip gitmiÅŸ.

Her darbe, eşitsizlikleri gidermekten uzak, sadece iktidara ait yüzleri değiştirip durmuş.

Ve bir gün, “Allahu Ekber” diyenler(!) inkılâpçılara galip gelmiÅŸ.

Ama, onlar da yeni protokolleri hortlatan “Demokrasi Havarisi” kesilmiÅŸler…

Velhasıl üç günlük dünyada hesap günü gelmeden “Allahu Ekber” demenin zamanı ÅŸu an.

Zenginlik, makam, mevki, milliyet ve ideoloji hamasetini bırakıp kurtulmanın zamanı…

Bir düşünün dostlar, ülkemizde namazda tekbir getirenler buna uygun ameller sergileseler;

“Allahu Ekber”  diyenler varlıklarını, baÅŸa kakmadan ihtiyaç sahipleriyle paylaÅŸsalar,

“Allahu Ekber”  diyenler makamlarında insanları ayırt etmeden hizmet etseler,

“Allahu Ekber”  diyenler ilmiyle amel edip örnek olup insanları o dehÅŸetli güne hazırlasalar,

“Allahu Ekber”  diyenler kavimlerine ÅŸeffaflığı, eÅŸitliÄŸi, adaleti ve paylaÅŸmayı öğretseler,

“Allahu Ekber”  diyenler unvan sahiplerini alkışlamayı bırakıp Allah’ın kulluÄŸuyla övünseler,

Ä°ki cihan saadetine ermenin tadına varılırdı…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.