Sosyal Medya

Makale

Ä°ntikam Duygusu Terbiye Edilebilir mi?

Aksakallı gençlerle sohbetinde “baÄŸcıyı mı yiyelim, üzümü mü dövelim?” diye dili sürçünce gülümsedi. Aslında bu bir dil sürçmesinden çok herkesin diÄŸerini ötekileÅŸtirip suçladığı, intikam duygusunun tavan yaptığı, linç kültürünün yaygınlaÅŸtığı yaÅŸadığımız cinnet halini resmediyordu.

Bazı ÅŸeyleri anlamak insanı rahatlattığı kadar onu anlatamamanın sıkıntısı bunaltıyor.Ä°slami mücadelemin büyük kısmı birilerinden intikam almak için kutsal metinlerle kandırıldım diye özetlenebilir. Alemlere rahmet olarak gönderilmiÅŸ Resulullah’ı(sav) sadece Müslümanlara zulüm edenlerden intikam almaya yönlendiren bir lider olarak deÄŸerlendirenlerle takılmak intikam duygumu terbiye etmemi önledi. Ama hesap gününde bundan da sorumlu tutulacağım…

Peki intikam duygusunu terbiye etmiş bir liderin varlığından haberdar oldum mu?

Ne yazık ki vefaatinden sonra okuduğum eserlerinden onu gördüm ama o artık yoktu.

1992 yılında Bosna Hersek referandumla Yugoslavya denilen proje devletten ayrılma kararı aldı. Hırvatistan ve Slovenya Avrupa’nın da desteÄŸiyle bu ayrılışı gerçekleÅŸmiÅŸti. Fakat Bosna bu talebi dile getirince kızılca kıyamet koptu. Yugoslavya’nın tüm silahlarına sahip Sırplar bunu bir katliama dönüştürmek için sebep saydı. Ä°nsanlar diri diri gömüldüler, sistematik tecavüze uÄŸradılar, çocukların ve yaÅŸlıların parçalanmış cesetleri ortaya saçıldı... O zamanlar sanal alem bu kadar yaygın olmadığından ceset fotoÄŸraflarını paylaÅŸarak ÅŸuurlanmayı deneyemedik(!)

Nasıl olur da Allah yolunda savaÅŸmayı ve "Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu topraklardan kurtar(ıp özgürlüğe kavuÅŸtur) ve rahmetinle bizim için bir koruyucu ve destek olacak bir yardımcı gönder!" diye yalvaran çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaÅŸmayı reddedersiniz? (Nisa / 75) O sıralar bu ayeti bayrak yapanlar intikam duygularımızı en üst düzeye getirdi. Acziyetimiz intikam duygumuzu körüklüyor, bir ÅŸey yapamamak acziyetimizi arttırıyordu. Bazılarımız her ÅŸeyi terk edip tanımadığı bir coÄŸrafyada, hiç bilmediÄŸi bir düşmandan hiç bilmediÄŸi kardeÅŸlerini kurtarmak için canlarını verdiler. ÇoÄŸumuzun kalbinde Ä°smet Özel’in Münacat ÅŸiirinde söylediÄŸi gibi ‘Bir gençlik ölümü saklı kaldı bende’ duygusuyla kendimizi münafık hissettik. Topladığımız Mark’ları göndermemiz bile asla bize yetmedi...

Bu hengamenin içinde onun adı yoktu. Onu Ä°slam’ın bütün düşmanları tanıyordu ama bize tanıtılmamıştı. Sakallı deÄŸildi üstelik yaşı yetmiÅŸ idi. Ama iÅŸi bitmemiÅŸti. Henüz 20 yaşındayken askeri birliÄŸinden izinli olduÄŸu bir gün Belgrat’taki bir kütüphanenin önünde, iktidardaki Komünist çetnik gençlere Ä°slam’ın en doÄŸru yol olduÄŸu tebliÄŸinden dolayı  “Genç Müslümanlar” örgütü üyesi olmak suçundan 05.03.1946 gecesi tutuklanıp 5 yıl en ağır ÅŸartlarda 3 ayrı Sırp hapishanesinde çeÅŸitli iÅŸkencelere uÄŸradığından ümmetin haberi yoktu…

1983 yılında yayınladığı Ä°slam Deklarasyonu adlı eser nedeniyle 5 yıl daha muhtelif Sırp hapishanelerinde insanlık dışı eziyete uÄŸradığında da Müslümanlar ondan habersizdi. O kendisini bir kurtarıcı olarak görmüyor ve bedelini ödediÄŸi bu eserde kurtarıcı fikrine karşı diyordu ki; ‘Ä°nsanların çalışma ve bilgi sonucunda ürettikleri mucizeler dışında mucize yoktur. Düşmanları mucizevi yolla kovacak, fakirliÄŸi ortadan kaldıracak, refah ve aydınlığı (eÄŸitimi) ekecek herhangi bir Mehdi yoktur. Mehdi bizim tembelliÄŸimizin adıdır veya sıkıntılar ve sorunların ağırlığı, imkanlar ve mücadele vasıtalarla kıyaslanamayacak kadar büyük olduÄŸunda, güçsüzlüğümüzden büyüyen yalancı bir umuttur Mehdi.’…

140.000 insanı katledilmiÅŸ, 50 bin hanım tecavüz maÄŸduru, 2,5 milyon mülteci vermiÅŸ olması onu yıpratıyordu. Ama, 50 yıldır kendisine iÅŸkence eden Sırplardan bunun intikamını almak için fırsat kollamıyordu. KurduÄŸu Bosna ordusunun kurmay subaylarına hitap ettiÄŸi ve daha sonra ‘KonuÅŸmalarım’ adlı eserde uzun uzadıya yayınlanan tarihi konuÅŸması intikam duygusunu terbiye etmiÅŸ bir liderin sözlerine ÅŸahit olmak sarsıcıydı. Aliya şöyle diyordu;         

Sevgili askerler! Emrinizde olanlara söyleyin savunmasız insanlara zulmetmesinler. Ancak halkın ordusu olduÄŸumuzda ve insanlar bizden korkmadığında muzaffer olabiliriz. Ä°nsanlarını tehdit eden bir ordu sefildir. Bütün gücünüzün kaynağı halkınızdır. YiyeceÄŸimiz ve içeceÄŸimiz halkımız tarafından karşılanıyor. Halkımızın ordumuzdan korkmadığından emin olun. Böylece yenilmez olacağız. EÄŸer adalet ve merhametle halkımızı yanımıza çekersek dünyanın bütün ÅŸeytanları toplansa da bizi yenemez. Ayrıca halkınızdan şüphelenmek yerine onlara inanın. Sizin emrinizde asker olan bir gencin ailesinin her ÅŸeyi olduÄŸunu asla unutmayın ve onların hayatlarına deÄŸer verin. Bizler özgürlük için mücadele eden ve kimseden nefret etmeyen bir halkız. Kısmen cesaretimiz, kısmen de bilgeliÄŸimiz ve iyiliÄŸe yönelimimizle amacımıza ulaÅŸacağız. Tüm acı tecrübelere raÄŸmen insanlardan nefret etmeyeceÄŸiz. Her ÅŸeyin güzel sonuçlanacağı ve bu cehennemden bir çıkış olduÄŸuna dair beslediÄŸim ümitlerin nedeni budur.Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eÄŸik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar Batı medeniyeti adına bunların tamamını yaptı. Hem de Batı’nın gözü önünde;. Ben Müslüman’ım ve Müslüman olarak kalmaya kararlıyım. Bu hayatımın sonuna kadar böyle devam edecek. Çünkü Ä°slam benim için iyi ve asil olmanın en doÄŸru ifadesidir.Hiç kimse intikam peÅŸinde koÅŸmamalı, sadece adaleti aramalıdır. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. GeçmiÅŸi unutmayın ama onunla da yaÅŸamayın.

Uhud’da müşriklerin, Musab ve Hamza’nın(rah) cesetlerine yapılan insanlık dışı uygulamalar nedeniyle yakınlarınca bile zor tanınır hâline getirildiklerini gören gözü yaÅŸlı Resulullah’ın (sav ) sahabeye “sakın siz düşmanınıza öyle yapmayın” uyarısı bizde bir ilkeye dönüşmedi. Zira gün intikam günüydü ve böyle fantezilerle(!) vakit kaybedilemezdi. Aliya ise intikam alması için tüm ÅŸartlar elveriÅŸli olmasına raÄŸmen tek önder Muhammed’in(sav) sünnetini sürdürmekten baÅŸka yol aramıyor ve göstermiyordu.

Hatta ordusunda Hıristiyan subaylar ve askerler de vardı. Bir gün yüksek rütbeli bir Müslüman subayın ‘tüm Hıristiyanlara bunun hesabını sorulacak’ demesini ÅŸikayet eden Hıristiyan yüzbaşı haklı görülüp o komutanı görevden alınıyordu…

Düşmanın elinden çocukları kurtarmak için kurulmuÅŸ orduyu oluÅŸturan genç  askerleri de kendi çocukları gibi görüp “Sizin emrinizde asker olan bir gencin ailesinin her ÅŸeyi olduÄŸunu asla unutmayın ve onların hayatlarına deÄŸer verin.”emrini veriyordu.

O, Resulullah’tan baÅŸka önder kabul etmemiÅŸ ne olursa olsun onun sünnetine tabi idi.

O, ateşin üzerine benzin dökmemiş savaş ateşini söndürmeye uğraşmıştı.

O, hiçbir zaman Müslümanların içine kin ekme siyasetini kullanmamıştı.

Kendine yapılanları affetmiş topluma yapılanların ise hesabını sormuştu.

Onu anlamayan hemşerilerinin düşmanlıklarına rağmen onların haklarını savunmuştu.

O ‘benden sonra…’ ile baÅŸlayan söylemlerle gelecek korkusu üretmemiÅŸti.

Onun niyeti üzüm yemekti ve kesinlikle Sırp bile olsa bağcıyı dövmemekti.

Aliya İzzetbegoviç intikam hislerini terbiye etmiş bir mümin olduğuna şahadet ederim.

Ebû Abdurrahman Abdullah Ä°bni Mesud (rah)şöyle dedi: Resûlullah’ın (sav), gönderildiÄŸi kavim tarafından dövülüp  yüzü kanatılan, bir taraftan yüzündeki kanı silen bir taraftan da  “Ey Allah’ım, halkımı bağışla, çünkü onlar bilmiyorlar” diyen bir peygamberi anlatması hâlâ gözlerimin önündedir. (Buhârî Enbiyâ, 54 ; Müslim, Cihâd 104; Ä°bni Mâce, Fiten 23)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.