Sosyal Medya

Makale

Hüznün Tepeleri

Seherlerde duaya açılan ellerini uzat, mazlumların ve mahrumların üstüne. Mütevekkil oluşunla, tutarak kalbini, tüm yurtsuzların, muhacirlerin sevgisini doldurarak aç kucağını.

Bir adım ötemizde duran Halepli çocuklara bak. Acının ve zulmün yeryüzünde egemen olduÄŸu, kan ırmaklarında boÄŸulan çocukların cesetleri yan yana dizilmiÅŸ sokak ortasında gömecek bir mezar dahi yok…

Halepli çocukların gözyaÅŸları, bizi hüznün tepelerine yaklaÅŸtırıyor…

Yarasaların gecesinde sağır kesilmiş insanlık şu trajediyi sadece seyrediyor sıcak odalarında, ekran başlarında.

Çırpınıyor Halep, ateşler içinde kardeşlerim. Kalbine, yüreğine acılar dağlanan çocuklar zaferler getiren mevsimlere erişecek mi?

Taze ölümlere bakıp yeryüzü kadar geniÅŸleyen isyanım, sıcak namlulara mermi oluyor. Allahu Ekber… vakti geniÅŸleten ayetlere sığınıp bir inÅŸirah diliyorum Rabbimden.

Cellatlar alkışlanıyor ÅŸu cinnetin vadisinde. Toplu katliamların sahnelendiÄŸi iÄŸrenç dünyada paramparça olmuÅŸ Müslümanların arasında bir de engerek sesleri yok mu bu iÅŸte daha da kahrediyor beni… YüreÄŸini kafasını zulme teslim etmiÅŸler… Kabil günleri yaşıyoruz. Akıllar tuzaklara akıyor habire… Ne olursa olsun Habil’in durduÄŸu yerde durmak tüm mesele…

Sabır ve namazla yardım dileyip, yarınların güzelliğini yontmalıyız. Bunca ihanetlere rağmen karçiçeği gibi ayaktaysak hayatın ayazında... Olgunlaşıyoruz demektir.

Ä°ki dünyanın göz aydınlığı peygamberin söylediÄŸinden öte deÄŸildir söylediÄŸimiz. ‘’Gözümüz yaÅŸ döker, kalbimiz hüzün çeker ancak Rabbimizi razı etmeyecek söz söylemeyiz.’’ Bu sözü gözlerinden damlalar dökülürken ve en acı günündeyken söylemiÅŸti sevgilimiz.

SavaÅŸlar, katliamlar, ihanetler, çıkar savaÅŸları. Aynı havayı, toprağı ve gökyüzünü paylaÅŸtıklarımız tarafından, hakir görüldük, horlandık, dışlandık, götürülüp kuyulara atıldık ve bedenimizi, ruhumuzu  saran bir Yusuf serinliÄŸidir. Åžimdi kavimlerin kibrini sarsacak çünkü gömüldüğümüzü sandıkları kuyular kazamız olur. Yeniden kanatlanırız hayata rengarenk kelebekler gibi ama istikrar adına, tükettikleri biz olmayacağız…

Kan tacirlerine, kardeÅŸ katillerine, savaÅŸ çığırtkanlarına, mezhepçi holiganlara karşı siperlerimizi kaybetmeyeceÄŸiz. İçimizdeki iman ateÅŸine doÄŸru habire koÅŸup, zaferlerle buluÅŸacağımız günleri iple çekiyorum… Ãœmit var olmak, mü’minin ÅŸia’rındadır.

Medeni dedikleri o tek diÅŸi kalmış canavarı parçalayıp, yem olarak hayvanlara yedirmenin vaktidir. Asla ezilmeyeceÄŸiz… DireneceÄŸiz.

Unutma kardeÅŸim, ÅŸehadet parmağımızın gösterdiÄŸi yönün aydınlığında yorulmak vardır. Tükenmek vardır. Ä°niÅŸler çıkışlar vardır. Gün olur alnımızın tam ortasında ateÅŸler yakarız, gün olur ıssızlığında dolaşırız insanlık coÄŸrafyasının yamaçlarında…

Her gün başka siperlere ellerimizi uzatırız diriliş ve direniş umutlarıyla, hüzün ve kahırlı.

Evrensel istikbarın, evrensel yangınları altından çığlık çığlık sesler iÅŸitiriz, yardım edemeyiÅŸimizden kahroluruz, utanırız çok yerde insanlığımızdan ve seyreder bakarız, arkadaÅŸ, sadece bakarız… Bizde  seyirciler hizasında dururuz lokmalar düğümlenir boÄŸazımızda inan…

Bir gün ayaÄŸa kalkarsak, tefrikayı bırakıp, kardeÅŸ olursak, biz olursak, ümmet paydasında buluÅŸursak, çileli, mahrum, mahzun, ezilmiÅŸ insanlığın susmaları, hüzünleri bitecek. Halepli, Filistinli, Iraklı, Afganlı, Somalili, Türkistanlı, Özbekistanlı çocukların sesleri bir bulut gibi üstümüze akmayacak.  Gökkubbe altında, vatanlarında adaletin ve özgürlüğün serinliÄŸinde boy atacaklar yarınlara…

Özlenen güneÅŸin doÄŸması için çırpınan yürekleri selamlıyoruz…

Ve bir gün hüzün bitecek…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.