Sosyal Medya

Makale

Kalbimizi koruyalım

Peygamberimiz (s.a.) buyuruyor:

“Sözümü duyan ve ezberleyen sonra da duyduÄŸu gibi duymayanlara aktaran kiÅŸinin Allah yüzünü ak eylesin! Nice bilgi taşıyan kimse vardır ki, kendisi taşıdığını hakkıyla anlayamaz, kendisinden daha iyi anlayana hadis nakledenler de az deÄŸildir.

Üç ÅŸey vardır ki, onlara sahip olan ve gereÄŸini de yapan müminin kalbinde kin, garaz ve kötülük yer edemez: 1. Yaptığını sırf Allah rızası için yapmak, 2. Ãœmmetin baÅŸkanına nasihat, 3.Ãœmmetin birliÄŸine baÄŸlı olmak (ümmet manasındaki cemaatten ayrılmamak, ayrı baÅŸ çekmemek); çünkü ümmetin duası onu kuÅŸatır ve korur.”

Açıklama:

Geçmişten günümüze kadar ümmetin okur yazarlarını iki gruba ayırmak mümkündür: 1.Bize vahyi taşıyan ifadeleri ezberleyenler ama Şâriin maksadını ya hiç ya da kamil manada anlayamayanlar. 2. Kendilerine intikal eden sözü hakkıyla anlayan, yorumlayan ve Şâriin maksadına uygun hükümler, sonuçlar ve çözümlere ulaşanlar.

Din ve ilim hayatının bu iki grup insana da ihtiyacının olduğu açıktır. Kendi anlayışları, yorum ve ictihadları sınırlı olsa bile hayatlarını, Efendimiz'den rivayet edilen sözlerin doğru ve tam olarak elde edilmesine, korunmasına ve bunlardan hakkıyla istifade edebilecek kimselere nakledilmesine adayan insanlar büyük bir hizmeti ifa etmişlerdir.

Mütefekkir, fakih (müctehid) ve müfessirler de her çağda insanların yoluna ışık tutacak ve onlara hayat rehberi olacak âyet ve rivayetleri hakkıyla anlamak, Şâriin maksadını daima göz önünde tutarak bunları yorumlamak ve müminlerin hayatlarına her durumda rehber olmasını sağlamak suretiyle Allah Resulü'nün övgü ve duasına hak kazanmışlardır.

Müminin kalbini kin, garaz ve kötülükten koruyacağını Allah Elçisi'nin müjdelediği üç güzel ahlak ve davranışa bugün de ne kadar çok ihtiyacımız var!

En önemlisi ve başta geleni ihlas. Bu beş harflik kelime kulluğun özünü, ruhunu, kemalini ifade ediyor. İhlassız amelin içi boştur, boş olmakla kalsa iyi, daha kötüsü gizli şirk söz konusudur. Bu konuda fıkıh ve ahlak kitaplarında okuduğumuz şu ölçü ne kadar dikkat çekici!

“Bir tacir samimi olarak zaman zaman Allah'ı açıkça zikrediyor olsa ve dükkana müşteri geldiÄŸinde de bu alışkanlığı sebebiyle duyulacak ÅŸekilde 'Allah, la ilahe illallah, elhamdü lillah…' dese alış-veriÅŸi mekruh olur. EÄŸer bu zikri müşteriyi kendine yönlendirmek maksadıyla yaparsa ticareti haram olur.”

Birgün bir camide namaz kılıyordum, öğlenin ilk sünnetini kıldık, hemen bütün cemaat sünneti bitirmiÅŸti, ön safta beyaz takkeli, yeÅŸil sarıklı, sarığının bir ucunu da arkasına sarkıtmış olan bir genç namaza devam ediyordu. Kafamdan ÅŸu düşünce gelip geçti: EÄŸer bu genç ÅŸu anda Allah'tan baÅŸka bir ÅŸeyle meÅŸgul deÄŸilse, bilincini Allah kaplamış ise ne mutlu, Allah hepimize nasip buyursun, yok böyle deÄŸil de ya göstermek için yapıyorsa veya maksadı bu olmasa bile kendisine bakıldığının farkına varıyor da bundan azıcık da olsa bir haz duyuyorsa Allah hepimizi bundan korusun. Mümin yine de ihlasını böyle tehlikelere atmamalıdır…

Kalbinde dünyalık hesapları bulunan kimseler yöneticilere nasihat edemez, onların yaptıklarının doğrusuna doğru, yanlışına yanlış diyemez, takdir ve uyarı vazifelerini yerine getiremezler. Bir mümin bu vazifeyi yapıyorsa onun kalbinde iyi niyetten başka bir amaç barınamaz.

Sürüden ayrılanı kurt kapar. Ortak akıl en iyi akıldır. Bir mümin ne kadar bilgili ve akıllı olursa olsun yanılma, yanlış yola girme ihtimali daima vardır. Efendimiz (s.a.) “Ãœmmetim yanlış yolda ittifak etmez” buyuruyor. Åžu halde ümmetin ittifak ettiÄŸi hükümler, tutumlar, tavırlar, anlayışlar doÄŸrudur. Mümin birey, kendi düşünce ve davranışını ümmetin ittifakı ile test etmelidir. Kale, içindekileri nasıl koruyorsa ümmet bütünü de mensuplarını öyle korur. Ä°ttifak edilemeyen konularda ise ehliyeti olan her mümin farklı düşünce ve ictihad hakkına sahiptir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.