Sosyal Medya

Makale

Zakkum Acılığında Hayat

Estirilen şirk ve küfür rüzgârları nesli ve ekini kurutmaya devam ediyor. Ahlaksız güçlerin,

Modernizmin ve vahşi kapitalizmin kuşatması altındaki nesiller ısırgan otları gibi bahçemizi doldurdu. Bu tahrifat ve yalancılık ruhu beyinlere sirayet etti! Fani hayata düşkünlük ebedi ve gerçek olanı unutturdu. Modern medeniyetin dış görüntüleri çağın insanının içini kuşatmıştır ve basiretini köreltmiştir... Ne idrak kaldı ne sevgi... Bir uyuşturma ve saptırma operasyonu yapılmaktadır. İçsel damarlarda manevi değerler, ulvi hakikatler dolaşımı durmuş bir organizmaya dönüştü toplum...

Gittikçe, yaşadığımız yeryüzünde derin bir ıssızlık yoğunlaşıyor. Nesnelerin tutsağı haline gelen insan sonuç itibariyle özneliğini kaybedip nesneleştirme operasyonuna tabi tutuluyor. İnsan kendi anlamını savunmaz hale gelmiştir.

Çağın insanı zekâsının karanlık gecesinde ömrünü tüketmektedir. İç dünyasında çağın putlarıyla inandığı değerler kıyasıyla mücadele ediyor.

Şahsiyetler yok olmaya başladı, gölgeler çoğaldı.

Çağ yorgun...

Allah’ın kendilerini,  kendilerine unutturduÄŸu insanların çokluÄŸu dikkat çekici.

Her yönüyle kopyacılık ve karbon dönemi... zanlara dayalı bir yaşam biçimi var. Cahiliye, bir yaşam biçimi olarak karşımızda duruyor.

Ä°nsanlar, “sen ve rabbin gidin savaşın” deyiÅŸlerini andırır tutumlar içindeler.

Çağın Samireleri insanları sömürmekte, insanları saptırmakta, oyalamakta, avutmakta, bağımsızlaÅŸtırma, özgürleÅŸtirme ve Allah’ı hatırlamaktan alıkoymakta, insanlıktan soyutlamakta...

İnsanlık tümüyle israiloğullarının tihteki yaşamının bir benzerini sürdürmekte.

Bu insanlığı ne boyun eÄŸdikleri teknik, ne ardına düştükleri refah ve tüketim çılgınlığı ne de güç kurtarmayacaktır. Bu insanlık, bu güçlerin etrafında dolaÅŸmakla ancak çaÄŸdaÅŸ Samirelerin kasasını doldurmaktadırlar. Hatta hatta bu yaÅŸam tarzı Tih’dekinden bile bin beter...

Bu çağdaş Samireleri yakasından tutup sarsacak, etten, kemikten, altından, tunçtan, taştan olan buzağıları parçalayıp denize atacak Musalara ihtiyacımız var, hasretimiz var...

Günler git gide insanlığın avuçlarında solmakta...

Sokaklar kendi ölümüne kurtuluş diye sarılmış insan cesetleriyle dolu...

İnsanların gözlerinde çoğalttıkları ruhların ölümüdür. Kimsesiz ölüler gibi kendi soğuğunda ve yalnızlığında üşüyor insanlar.

Üşümelerine rağmen halâ Lat, Menat, Hubel putlarını ithal etmektedirler.

Taş parçalarının gölgesinde üşümeye devam edeceklerini pratiklerinde gösteriyorlar ve bunları maalesef gözlemliyoruz...

Bu taş parçalarını kesip dağıtacak, un ufak edecek mutlak fikre ne kadar çok ihtiyacımız var.

Kafaları ve kalpleri kaplamış batının kirinden, pasından insanları arındıracak, temizleyecek bir hareket lazım...

Bir özgürlük ve direniş kalkışı lazım...

Zinde, iman ve inançla, umutla, aşkla donatılmış bir müminler topluluğu, enerjisini iyi kullanarak zakkum tadındaki hayatı iyiye, güzele, doğruya çevirme azmini ve mücadelesini gerçekleştirebilir.

Aşk, merhamet ve sevgi dolu mümin erler barışta ve kardeşlikte devasa çığırlar açarak, geçmişte olduğu gibi bugün de ideal olan, ıslah olmuş bir toplumsal değişimin öncüleri olacaklardır.

Gönüllerimizin bahçesinde zakkum acılığı değil, güllerden yayılan rahiyaların güzelliği koksun ve bu koku kalplere sürur versin.

Müthiş bir şuur çizgisi içinde direnişin içinden fışkıran, dimdik ayağa kalkan bir zaferin şahidi ve şehidi olarak inkârın üstüne gidip, bu acı zakkum tadındaki hayatı gül bahçesine çevirmektedir bütün mesele...

Her doğan günün direniş ruhunu tazelemesi umuduyla...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.