Sosyal Medya

Makale

AB/ABD-Türkiye ilişkilerinde gerginlik

Bir yazarımızın köşe yazısında, “Batı ülkeleriyle yaÅŸanan benzer gerginliklerde olduÄŸu gibi bu gerginliÄŸin temelinde de iki temel faktör yatıyor: Çıkar farklılaÅŸması ve deÄŸer farklılaÅŸması...” ÅŸeklinde bir cümle okumuÅŸtum.

Bu tespite katılıyorum, ancak çözümle ilgili görüşe katılmıyorum.

Yazar çözüm olarak mesela Ortadoğu politikasında ABD ile çatışmamak gerektiğini, Arap Baharı, Mısır, PYD, İhvan vb. konularda ve olaylarda ABD ile ters düşmenin gerilim yarattığını, dolayısıyla uyumlu bir politikanın uygulanması gerektiğini işaret ediyor.

“DeÄŸer farklılaÅŸması” meselesinde de demokrasi ve özgürlükler konusundaki farklı anlayış ve yaklaşımları zikrettikten sonra şöyle diyor:

“…Bu dönemde Batı'ya itiraz eden, karşı medeniyeti temsil eden ve taşıyan bir tarz içinde ErdoÄŸan'ın Batı karşıtı bir siyasi dil kullanmış, bunu yaparken sadece Batı'nın politikalarına deÄŸil, deÄŸer sistemine de yönelmiÅŸti. Bir önceki dönem Batı değerleriyle pozitif bir etkileşim yaşanırken bu kez aynı değerler üzerinden bir itişme evresi açılmıştı… O zaman sorun, bir kaç yıl öncesinin aksine, deÄŸer sistemleri arasındaki geçiÅŸ ve sentezi iÅŸaret eden yolun deÄŸil çatışma patikasının izleniyor olmasıdır.”

Bizim kutsal kitabımız, farklı inanç ve değerler sahibi toplumlarla ilişkimizin, biz onların din ve değerlerini benimsemediğimiz sürece iyi olamayacağını, onların bizden hoşnut olamayacaklarını söylüyor.

Türkiye'de Cumhuriyet devrimini yapanlar Batı medeniyet ve deÄŸerlerini benimsediler, ama halkı bu yönde deÄŸiÅŸtirmeye muvaffak olamadılar; çünkü yaptıkları cebrî kültür deÄŸiÅŸimi idi ve bilim bu yöntemin baÅŸarılı olamayacağını söylüyordu. DoÄŸru olan yöntem kendi medeniyet ve deÄŸerlerimize zarar vermeden alınabilecekleri almaktı ve bunu da milletin hür iradesine danışarak yapmaktı. Batı devrimin baÅŸarıya ulaÅŸmadığını bildiÄŸi için (çünkü halkımızın büyük çoÄŸunluÄŸu Müslümandır, dinine ve deÄŸerlerine baÄŸlıdır) bizden hoÅŸnut olmuyor, AB'ye almıyor, “deÄŸerlerimize baÄŸlı kalmamız ABD ile de gerginliklere sebep oluyor.”

Bu iktidar halkın büyük çoÄŸunluÄŸunun hassasiyet ve deÄŸerlerini koruyarak politika yapmayı tercih ediyor, bunun ülkeye zarar vereceÄŸini söyleyenler ise farklı politikalardan daha iyi sonuç alamadılar. Ayrıca tek medeniyet dâvasının modası geçmiÅŸ, “tarihin sonu” tezi çürütülmüştür; birden fazla medeniyet vardır, her biri mensuplarınca deÄŸerlidir, yaÅŸatılmaları gerekir.

Yıllardır elimden geldiğince takip ediyorum, Batı'nın bizden aldığı, almak istediği bir şey yok, o devamlı kendi çıkar, değer ve medeniyetini bize dayatıyor. Bunu yaparken de daha üstün bir değere değil, güce dayanıyor; yani güç hakkın emrinde değil, hak gücün emrinde oluyor.

Çıkar çatışması konusunda da “çıkar mı, adalet ve ahlak mı” ikileminde bu iktidar “adalet ve ahlaka ters düşmeden çıkar” tercihinde bulundu, politikasını da bu tercihe göre oluÅŸturuyor. Adalet ve ahlakı bir yana bırakarak çıkar için zalimlerle iÅŸbirliÄŸi yapanların baÅŸarıları kısa dönemli olur, uzun vadede hak ve adalet kazanır, zalimler ile uyduları rezil ve periÅŸan olurlar. “BaÅŸları beladan kurtulamayacak” baÅŸlıklı yazımda bu hükmü, Batı'nın âkıl adamlarından yaptığım alıntılarla da teyid etmiÅŸtim.

Demokrasi ve özgürlükler konusuna gelince: Bütün dünyada tek tip bir demokrasi ve özgürlükler demeti yoktur; ülkeler olmazsa olmaz şartları gerçekleştirerek demokrat olurlar, bunun ötesi özel şartlara göre belirlenir, doğru olan da budur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.