Sosyal Medya

Makale

Korkularımız bizi yalnızlığımıza gömmesin...

Kırılganım… Kırılganlığım için bir sebep aramıyorum. Kelimeler boÄŸazıma takılıyor, kanırtıyor ve sürekli kan kusuyorum. Dünya kana bulanmış, hem de mazlum ve müstazaf (siyasi ve iktisadi olarak zayıf bırakılanlar) insanların kanına… Zulüm kol geziyor ve insanlar günlük hayatlarına hiç bir ÅŸey olmuyormuşçasına devam ediyor, yiyor, içiyor, geziyor, gülüyor ve eÄŸleniyor…

Hüznün sarhoÅŸluÄŸunu özledim... YüreÄŸim beni terk edecek gibi.. Hayat bu deyip geçmek istiyorum... Ama kendimi ikna edemiyorum. Hüzne bulanmak istiyorum. Derin bir hüzünle yıkanmak ve yeniden aÅŸk üzere düşünmek istiyorum. YaÅŸam acıya kesilmiÅŸ! Acı fışkırıyor her kelimede, ayinde ve eylemde… Acılarım, yaÅŸamın koÅŸulsuz acı üretmesine bağımlı... Dünya yalnızlığı çoÄŸaltıyor ve kendi yalnızlığımla baÅŸ baÅŸa kalıyorum.
Utanıyorum… YüreÄŸimdeki sızıyı, sarsıntıyı, acıyı giderme konusundaki çabamdan dolayıdır bu utanç... Ä°nsanlık ölüyor ve ben sessizce oturuyorum, hiçbir ÅŸey yapamadan! Yapma gücünü istemeden durmak yoruyor beni... Yoruluyorum, aÅŸksız bir dünyada nefes almak... Yoruyor, sevgisiz bir hayat, aile, sokak, mahalle, ÅŸehir, kent ve kendimle didiÅŸmem... Nefret bağımlı bir dünya yoruyor, insanların ölümü istatistikî bilgiye dönüşmüş. Yanı başımızda silahsız insanlar öldürülürken biz televizyonun karşısında haberlerini yemek yiyerek veya çay içerek karşılıyoruz. Utanıyorum, çünkü insanlar hak, özgürlükler ve demokrasi adına öldürülüyor. 

Dünya büyük bir karartma ile karşı karşıya ve bunun adı konulmuyor. Büyük yalanlar, büyük hakikatler olarak kurgulanıyor ve pazarlanıyor. Her ÅŸey tüketim tanrısı adına yapılıyor ve meÅŸruiyetini de oradan alıyor, bunu bilmek cidden bir yorucu… Durumu anlatamamak veya insanların hakikate uzak kalışları ise bir baÅŸka yorucu dünyanın eksenini oluÅŸturuyor. Yoruyor, yoruluyor ve yorma bizzat yaÅŸam formunun kendisine dönüşüyor.
Umutlanmak için sebep arıyorum, ama bir türlü umudu bulamıyorum, buldum dediÄŸimde elimden kaçıveriyor sanısı bile ürkütüyor yüreÄŸimi, engin yüreÄŸin daralması iç burkuntusu oluÅŸturuyor bende. Dayanmak, direnmek için dayanmak istiyorum bir saf yüreÄŸe umutlanmanın kendisi olsun diye… Masumiyet yitmiÅŸ, saflık bozulmuÅŸ, safiyet ise çok uzaklarda… Ama umutlu olmak için bunlar olmazsa olmazlardan deÄŸil mi? Haydin namaza gibi haydin saflığa, samimiyete ve safiyete desem…

Uçmak, ayağımı yerden kesmek istiyorum. Yanıltan, yönlendiren ve saptıran bütün unsurlara inat… Destursuz baÄŸa girenlere inat... Varlığımı anlamsızlığın girdabından çekip çıkarmak ve yeniden umuda yaslanmak istiyorum fütursuzca... Samimiyete ve safiyete aşığım… Çünkü umutlanmak için onlara olan ihtiyacımı çok derinden ve yürekten biliyorum… Ä°nsanlık nefreti ancak sevgi ile yenebilir. Saf aÅŸkın yenemeyeceÄŸi bir ÅŸey yok… Safiyet bütün yalanları deÅŸifre eder, yanılgıları ortadan kaldırır. Saflığın ve safiyetin aynasında umuda tutunarak varlığımı ifÅŸa etmek istiyorum. Bütün zalimlere inat…

Bir sevgi seline kapılmak istiyorum, bütün benliÄŸimle ama safça ve safiyet içinde... AÅŸkla tutuÅŸmak istiyorum, beÅŸeri her ÅŸeyi geride bırakarak sadece aÅŸkın kendisine âşık olmak istiyorum. Kanatlanmak ve sadece kanatlarıma tutunarak en yükseÄŸe tırmanmak istiyorum. Yeryüzünde nefretin yerini sevgi, zulmün yerini adalet, bencilliÄŸin yerini ise paylaşım alana dek… Kötülüğü iÅŸaret eden ve iyiliÄŸi davet eden bir ışığa dönüşme umuduyla… Hakikat, bütün çıplaklığı ile aydınlatsın bizi, doÄŸru her zaman yalana galebe çalsın… DoÄŸruyu ve hakikati bildiÄŸi halde kötülüğün ortadan kaldırılması için bir çaba içine girmeyen insanların derin kırılganlıkları ve yabancılaÅŸmalarını aÅŸana dek…

Acı ve hüzün ikiz kardeÅŸ... Dünya bu ise bundan kurtuluÅŸta yok, umudu da tüketiyor. Ama her ÅŸeye inat umudu diri tutmak ve aÅŸkla yürümek istiyorum ki yeni umutların varlığını izhar edeyim... Korkmuyorum, tarihin, geleneÄŸin, toplumun ve kültürün zindanından... Her yer zindan olabilir bana… Ama bütün zindanlara inat özgürlüğü kovalayacağım ve ben özgür olduÄŸuma inandığımda Ä°stiklal Åžair’inin dediÄŸi gibi: ‘Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, ÅŸaÅŸarım. KükremiÅŸ sel gibiyim bendimi çiÄŸner taÅŸarım’…

Yaşamak, acı ve hüzün üzere ise umudu taşımakta bir sorumluluktur... Bu sorumluluğun gereği hakikat üzere basiretle davranarak bir farkındalık oluşturmak ve yalanın, nefretin ve zulmün ortadan kaldırılmasının imkânlarını yeniden inşa etmektir.

Hayat yenilgiler üzerine kurulu... Yenilgilerden güç alarak yeni yenilgilere yelken açmak ise insana mahsus... İçimdeki yenilgileri büyütüyorum… Hem de derin bir farkındalıkla... Ölüyorum… Çünkü sürekli yaÅŸadığım yenilgiler beni çok yoruyor. Ama ben gerçekten ölümü özlüyorum, aÅŸka doÄŸabilme adına... Bu dünya sevgi ile yaÅŸanabilir, ama insan nankörlüğü yüzünden bunu kavramıyor. Sürekli sevgili eksiltiyor ve ona uygun bir yaÅŸamı içselleÅŸtiremiyor. Bu yüzden ben acı çekmesem de insanlık acı çektiÄŸi için acıları en derunumda hissediyorum ve bunun verdiÄŸi hüznü anlatmak çok zor... Kelimeler, kelimeler, kelimeler, boÄŸazımda diziliyor. Kelimelere yaslanmak ve kelimelerle yürümek istiyorum, kelimelere inat, kelimelerle yoldaÅŸlık etmek ve oradan hayata bakmak…

Sadece yüreÄŸimdeki yangından haberdar edebilirim sizi... Ama bana yangının yakıcılığı ve yanıcılığını sormayın! Çünkü duygular dile gelemeyecek bir zemine yaslandığı söz sukuta dönüşür. Artık konuÅŸma zamanı deÄŸil derin bir suskunluk ve sessizlik zamanı… Tıpkı Cahit Koytak dizelerinde olduÄŸu gibi: Vıdı, vıdı, vıdı… Sen sus ki Tanrı konuÅŸsun…

Yenmeyi düşünmeye baÅŸladığı zaman insan, yenilgiler tarihi ters-yüz oluverir. O yüzden umutla sarılmak ve neÅŸe ile yürümek gerek… Yeni baÅŸlangıçlar neÅŸeden neÅŸet eder… Haydin o zaman korkularımızı, geçici tabiata sahip olan korkularımızı geride bırakarak kendimizle yüzleÅŸelim. BulunduÄŸumuz durum bizi Allah’tan uzaklaÅŸtırıyor mu yoksa yakınlaÅŸtırıyor mu? Ona göre kararımızı gözden geçirelim ve vira bismillah diyelim…
Unutmayalım, biz yaÅŸarken olup biten her ÅŸeyden bizde sorumluyuz… Bu sorumluluÄŸumuzun gereÄŸi Orta DoÄŸu ve dünyanın bir çok bölgesinde mazlum ve mahrum insanların öldürülmesine sessiz kalmayalım… Kendi yalnızlığımızın derinliÄŸine gömülerek hayata gözlerimizi yummayalım… Varlığımızı en yüksek perdeden haykıralım ve ana hakka sadakatle baÅŸlayalım…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.