Sosyal Medya

Makale

Yerli ve millî olmak

Yazılarımızda en çok kullandığımız kavramlardan, ifadelerden biri de 'yerli ve millî olmak.' Bu baÅŸlık altında ve tekrara düÅŸmek pahasına iki yazı yazmışız: 24 Aralık 2014 ve 18 Mart 2015 tarihlerinde. Bugünkü de üçüncü yazımız olsun.

Sayın ErdoÄŸan, meclise seçilecek vekillerin yerli ve millî olması gerektiÄŸini söyledi. Hemen ardından tepkiler geldi, tartışmalar baÅŸladı. Bazı biçimsiz haberler yapıldı. Edip Cansever'in dediÄŸi gibi: “Elleri tetikte bütün gazetelerin.” (GelmiÅŸ Bulundum, sayfa 30.)

Kendi adıma, böyle bir istekten, talepten çok memnun kaldım.

Bir sözü, nerede duruyorsak ona göre duyarız. Nasıl bakarsak öyle görmek gibi.
Yerli ve millî olmak, milletin hakkını korumaktır. Mesela elli yedinci hükümet, milletin hakkını ve hukukunu korumuÅŸ mudur? Elcevap: Hayır.

Yerli ve millî olmak, milletin ve memleketin aleyhine iÅŸ tutmamaktır. Vatanın iyiliÄŸini istemek ve ona göre çalışıp çabalamaktır. Åžunu da söyleyelim: Görünürde herkes vatanın iyiliÄŸini istiyor. Vatan Partisi bile.
Yerli ve millî olan, ne yaÅŸarsa yaÅŸasın, ülkesini yabancılara ÅŸikâyet etmez. Yıkıcı faaliyetlerde bulunmaz. Karanlık ve kirli iliÅŸkiler içine girmez. Bunun bir imtihan olduÄŸunu bilir. Ona göre davranır. Türlü haksızlığa ve iftiraya maruz kalan Adnan Menderes'in son sözlerini hatırlayalım: “Hayata veda etmek üzere olduÄŸum ÅŸu anda, devletim ve milletime saadetler dilerim.”

Yerli ve millî olan, insanlar arasında ayrım yapmaz. Milletine itimat eder, insanını sever.
Yerli ve millî olan, her ÅŸeyi doksan sene öncesinden baÅŸlatmaz. Selçuklu, Germiyan, Saruhan, Candar, DaniÅŸment, Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti. Bu toprakların hikâyesi, eksik olmakla beraber, budur. Unutmayalım: Kaybettiklerimizi hatırladıkça, elimizde kalana daha sıkı sarılırız. Daha doÄŸrusu, sarılmalıyız.
Yerli ve millî olan, devletin gücünü ve milletin birikimini imkân olarak görmez, kullanmaz. Emanet bilir. Kendi menfaatini, kiÅŸisel ikbalini öncelemez.
***
Yerli ve millî olmak, örneÄŸin Süleymaniye'ye sadece dışardan deÄŸil, içerden de bakmaktır, bakabilmektir. O ruhu duymak, o terkibi anlayabilmektir.

Dışardan bakarsak; cami, türbe, çeÅŸme, hamam, imarethane ve ÅŸifahaneden oluÅŸan bir yapılar bütünü görürüz. Mimari özellikler dikkatimizi çeker. Kubbenin çapı, minarenin boyu, parçaların uyumu. Elbet bu teknik bilgiler de lazımdır.

Peki, içerde ne var? Bizim için Süleymaniye, taÅŸlardan, sütunlardan deÄŸil, insanlardan ve manâlardan oluÅŸur. Yunus Emre, Mevlana ve EÅŸrefoÄŸlu Rûmi'den. Kınalızâde, Dâvûd el Kayserî ve Kâtip Çelebi'den. Mekke, Medine ve Kudüs'ten. Üsküp ve Bursa'dan. Göynük ve İznik'ten. Çaldıran, Mohaç ve Preveze'den. Süleymaniye, Müslüman Türk milletinin emeÄŸi, alın teri, cesareti, manevî derinliÄŸi ve yüksek sanatıdır. Bu toprakların bereketidir.Süleymaniye, manânın görünür hale gelmesidir.
Evet, içerden bakmak. Yani kalbimizle, ruhumuzla, inancımızla.

Böyle bakarsak, yaÅŸayan, devam eden kadim manâyı görürüz. Örneklerden bir örnek: Sultan Süleyman Han türbesinin kıble duvarında kabri olan Ahmed Ziyâüddîn-i GümüÅŸhânevî Hazretleri. (1893) Birkaç metre ilerde, 1980 senesinde vefat eden Mehmed Zahid Kotku Hazretleri. Hemen yanında, Mahmud Esad CoÅŸan Hocaefendi'nin babası Hafız Halil Necati Efendi. (2008) Ben ona 'amca' derdim. Biraz uzaklarında, asırlık sığla aÄŸacı.
Süleymaniye, sadece İstanbul'da bulunan bir caminin ve semtin adı deÄŸildir. Bu aziz milletin ve kutlu memleketin özetidir, toplamıdır.Namaz ve niyazın yanı sıra, nizamdır.
***
İnsan doÄŸup büyüdüÄŸü toprağın, ortamın, muhitin hususiyetlerini alır. Almamışsa, sorun var demektir. Herhangi bir ünsiyet oluÅŸmamışsa. YabancılaÅŸma, iÅŸte buradan baÅŸlar. İçinden çıktığı çevreyi ve insanları beÄŸenmemek, onları hor görmek. Benzememek için türlü yollara girmek. BaÅŸkalarına dikkat kesilmek, medet ummak.
Yerli ve millî olmak, sadece insanlara deÄŸil, topraÄŸa da vefa göstermektir. Üzerinde yaÅŸadığımız toprağın / toplumun tarihine, deÄŸerlerine, kültürüne, edebiyatına, tabiatına vefa. BaÄŸlılık, sadakat ve adanmışlık.

Yerli ve millî olmak, bu milletin mayasının Ä°slâm olduÄŸunu bilmektir. Bizi millet yapan, İslâm dininin ve dilinin tâ kendisidir.
Bu ülkeye içerden deÄŸil de dışardan bakanlar, yetmiÅŸ sekiz milyonluk büyük bir pazar görebilirler. Süleymaniye, onlar için turistik bir öÄŸedir, mekândır. En iyi ihtimalle, kilise ve havra gibi, dinî semboldür.
Elbette dünyadan haberdar olacağız. Yapılandan, yazılandan. Buna karşılık, Hacı TaÅŸan ve Tenekeci Mahmut'u da bileceÄŸiz.
Evet, ayaklarımızın yere basması yetmez. Kalbimizin de bu topraklara bağlı olması gerekir.
İçerden bakınca; niçin müstemleke valisi gibi siyasetçilerin istendiÄŸini daha iyi anlarız.
Milletin hakikatini karartmaya çalışan aydınların neden desteklendiÄŸini daha kolay görürüz.
Åžunu da: Hayâsı olmayanın insafı da olmaz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.