Makale
Silah bırakmak için öldüren bir örgütün çok acıklı hikâyesi...
SavaÅŸlarda önce hakikat öldürülür. Radikal’de Ezgi BaÅŸaran’ın iyi bir gazetecilik yaparak konuÅŸturduÄŸu HDP lideri Selahattin DemirtaÅŸ’ın ince bıçak darbeleriyle yaraladığı hakikat ise neyse ki hâlâ hayatta ve bize başına gelenleri Google’a girip arÅŸivlerden anlatacak ÅŸimdi...
3 Ocak 2013 günü Ayla Akat, Ahmet Türk ve Altan Tan’dan oluÅŸan ilk İmralı heyeti adaya gitti. (Bunu ilk olarak Twitter’da duyurduÄŸumu da kayıtlara geçirelim.)
PKK’nın sınır dışına çekilmesi ilk baÅŸtan itibaren yapılacak ilk iÅŸ olarak öne çıktı. PKK/Öcalan/HDP bunun için Meclis’ten yasa çıkmasını istediler. AKP ile çözüm sürecinden pek hoÅŸlanmayan uzmanlar, gazeteciler “Yasa çıkmazsa geri çekilme olmaz” demeye baÅŸladılar.
DemirtaÅŸ’ın hikâyesindeki ilk iddiası: “O yasa çıkmadığı için PKK 2013’te çekilmeyi durdurdu. Bunu da ErdoÄŸan yaptı.”
Biraz uzunca olacak. Çünkü insan hayatı söz konusu hiçbir boÅŸluk kalmamalı. Önce DemirtaÅŸ’a söz verelim:
“Benim de katıldığım İmralı görüÅŸmelerinin ilk zamanlarında Öcalan geri çekilmenin çok hızlı olması gerektiÄŸini düÅŸünüyordu. ‘Bu iÅŸ gecikmemeli, devletle anlaÅŸtık ve çekilme için gerekli yasayı çıkaracaklar… Biz de çekilmeyi hızla gerçekleÅŸtirmeliyiz ki provokasyonlar yaÅŸanmasın.’ Böyle diyordu. ‘Biz devlet heyetiyle anlaÅŸtık, yasa çıktı çıkacak’ diye ifade ediyordu. -Åžöyle anlatayım… DaÄŸlarda silahlı insanlar var deÄŸil mi… Çekilme demek bu insanların ÅŸehirlerden, köylerden, kasabalardan geçerek bir yere ulaÅŸması demek. Peki bu kiÅŸileri gören güvenlik güçleri ne yapacak?... İşte tüm bu nedenlerden çekilmenin bir yasası olmalı idi. Ve devlet bu yasayı çıkaracağına söz verdi… Biz de İmralı’dan döndükten sonra devlet heyetiyle bir toplantı yaptık. ‘Siz İmralı’da böyle bir çekilme yasası çıkaracağınızla ilgili mutabakata varmışsınız’ dedik, ‘DoÄŸrudur’ dediler. Bunun üzerine gittik, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile görüÅŸtük. Sadullah Bey dedi ki; ‘Åžu anda yan odada hukukçu arkadaÅŸlarımız bu yasa üzerinde çalışıyor.’ Ben de ‘Bizim hukukçularımız da çalışıyor, ortaya çıkan metinleri parlamentoya geri çekilme yasası olarak sunalım’ dedim…. Bakan Ergin’le konuÅŸmamızdan sonra Kandil’e gittik ve hem Bakanlık hem biz çalışıyoruz, yasa çıkacak dedik. Bunun üzerine Murat Karayılan çıkıp ‘Biz geri çekilme kararı verdik, yasa çıkar çıkmaz geri çekilmeyi baÅŸlatacağız ve en hızlı ÅŸekilde sonlandıracağız.’ dedi. Sonraki süreçte yasanın çıkması için biz de Adalet Bakanı Sadullah Ergin de çok uÄŸraÅŸtı fakat iÅŸ geldi dönemin BaÅŸbakanı ErdoÄŸan'da tıkandı. Yasa masa yok dedi ErdoÄŸan. Bunun üzerine kriz çıktı...”
Burada bir duralım. Önce DemirtaÅŸ’ın İmralı’ya ancak Mart’ın ortasındaki 3. heyetle gittiÄŸini hatırlayalım.
İlk İmralı heyetinin adaya gidiÅŸinden bir hafta sonrasına gidelim. 10 Ocak 2013. Bakalım her ÅŸeyi bitiren “yasa masa yok” dediÄŸi iddia edilen ErdoÄŸan ne demiÅŸ? BaÅŸbakan ErdoÄŸan Afrika ziyaretini izleyen gazetecilere uçakta konuÅŸuyor:
“Ha biz onlara neyi garanti edebiliriz. Bunlar önce biliyorsunuz bazı denemeler oldu. Sınır boylarında bunlara vurgun yapıldı. Biz buna elimizden geldiÄŸince müsaade etmeyiz. Çünkü burada eÄŸer bu iÅŸe böyle bir söz veriyorsa, onlar da ülkemizi terk ediyorlarsa, terk edeceklerse, silahlarını da bırakmak suretiyle bir ülkemizi terörden arındırma noktasında böyle bir ÅŸeye bizler muvafakat ederiz. Atılan adım budur. Daha önceki çıkışlarda bazı operasyonlar yapıldı. Silah bırakarak yapacakları çıkışlarda bu tür ÅŸeylere müsaade etmeyiz. Onlar çok ciddi bedel ödüyorlar. Bu bedeli ödemekten kurtulacaklar. Åžu anda onların daÄŸdaki hayatı normal mi? O çekilir bir hayat mı? Åžimdi bu hayattan kurtulup belki normal bir hayatı benimsiyorlar ve ona dönecekler...”
Süreci bitirecek ne korkunç sözler!
Evet İmralı/Kandil cephesi Meclis’ten çekilmeyle ilgili yasa çıkmasını istedi. Adalet Bakanlığı da bu yasa için çalışma yaptı. Daha sonra da bu yasadan “DiÄŸer örgütlerden olanlar nasıl ayırt edilecek” gibi hukuki itirazlar, Meclis’ten böyle bir yasa çıkarmanın siyasi maliyeti gibi sebeplerle vazgeçildi. Müzakereler böyledir. Benim dediÄŸimi yapmadılar diye bir müzakere biçimi yok.
Ayrıca ortada “yasa masa yok” diye çözümsüzlük dayatan bir taraf da yoktu. 25 Åžubat 2013’te ErdoÄŸan, BirleÅŸik Arap Emirlikleri’nden dönüÅŸ yolunda geri çekilmelerde operasyon yapılmayacağı pozisyonu yeniden deklare etmiÅŸti: “Biz ne diyoruz? 'GeçmiÅŸte düÅŸülen yanlışlara tekrar düÅŸülmesin.' Gerekli olan tedbirleri biz alırız.”
Peki ne yapıldı?
Meclis’ten yasa çıkarmayan Hükümet, çatışmasızlığın ÅŸu zamana kadar korunmasını saÄŸlayan çok tarihî bir adım atarak İl İdaresi Kanunu’nun 11. Maddesinde deÄŸiÅŸiklik yapıp, askerin operasyona çıkış iznini valiliklere baÄŸladı.
Zaten bu saatten sonra İmralı/Kandil cephesinden bir daha çekilme için yasa itirazı gelmedi. Ta ki DemirtaÅŸ’ın “Elektrikler kesildi, çekilemediler” konulu röportajına kadar. Zaten DemirtaÅŸ da bunu röportajda açıklıyor:
“Biz tekrar Kandil’e gittik, devlet heyeti de İmralı’ya. Sayın Öcalan yasa olmadan çekilmenin risklerini anlattı ama sonra anladık ki bu yasa çıkmayacak. Bunun üzerine bir sonraki görüÅŸmede Abdullah Öcalan ‘Bu yasanın önemini kavratamadık oysa söz vermiÅŸlerdi. Ben yine de geri çekilme olsun istiyorum’ dedi... Kandil çok riskli bulmasına raÄŸmen Öcalan’ın yine de 'baÅŸlayın' sözleriyle çekilmeye baÅŸladı. Türkiye’deki tüm güçlerin toplanıp çekilmesiyle ilgili bir takvim öngörmüÅŸlerdi. Üç ay kadar bir süre hesaplamışlardı. Biz bu takvimi hükümete ilettik, hükümet de memnuniyet duyduÄŸunu açıkladı. Çekilmenin baÅŸlamasının üzerinden birkaç gün geçmiÅŸti ki…”
Oraya geçmeden, peki hükümetin Meclis’ten yasa yerine İl İdaresi Kanunu’nda deÄŸiÅŸiklik çözümüne Öcalan, Kandil ve DemirtaÅŸ ne demiÅŸti o zaman?
21 Mart 2013 Newroz’unda Öcalan ilk tarihî çaÄŸrısını yapmıştı:
“Silahlı direniÅŸ sürecinden, demokratik siyasi sürece kapı açılıyor... Artık silahlar sussun fikirler konuÅŸsun noktasına geldik. Yine diyorum ki artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aÅŸamasına gelinmiÅŸtir... Bu mücadeleyi bırakmak deÄŸil daha farklı bir mücadeleyi baÅŸlatmadır...”
Peki Türkiye, PKK’nın Türkiye’den sınır dışında çekilme takvimini ilk kimden duydu? BaÅŸbakan? Atalay? Hayır Karayılan’dan.
26 Nisan 2013’te Kandil’de tv'lerden naklen yayınlanan basın toplantısında yüzlerce gazeteciye konuÅŸan Karayılan PKK’nın 8 Mayıs’tan itibaren ön ÅŸartsız geri çekileceÄŸini açıkladı. Dile getirdiÄŸi 6 maddede herhangi bir ön ÅŸart yoktu.
Karayılan’a gazeteciler uzun sure tartışılan çekilme için Meclis’ten yasa geçirilmesi ÅŸartını da sormuÅŸlardı. Karayılan ÅŸöyle demiÅŸti:
"Biz Meclis’te komisyon kurulmasını istedik. Akil İnsanlar Komisyonu istedik ve Meclis’in karar almasını istedik. Meclis’in karar alma iÅŸini hükümet kendi üzerine aldı. Akil İnsanlar Heyeti ve çözüm komisyonu kurulunca da Öcalan’ın çaÄŸrısıyla geri çekilme kararı aldık.”
Karayılan, hükümetin Meclis’ten yasa yerine yaptığı kanuni düzenlemeyle çekilme güvenliÄŸini saÄŸlama formülünü kabul etmiÅŸti. Ayrıca DemirtaÅŸ’ın röportajında bir kere bile bahsetmediÄŸi yine müzakereler sonucunda kurulan Akil İnsanlar Heyeti ve Meclis’te çözüm komisyonunu -ki HDP’nin ittifak/koalisyon kurmak için kapısını zorladığı CHP’nin üye vermediÄŸi- hatırlatarak…
Peki ÅŸimdi tarihin yeniden yazmaya çalışan DemirtaÅŸ ne demiÅŸti o zamanlar. 7 Mayıs 2013 günü Diyarbakır’da konuÅŸan DemirtaÅŸ’ı dinleyelim:
"Geri çekilme yarın resmen baÅŸlıyor. 3-4 ay süreceÄŸini tahmin ediyoruz. Bölge halkında duyarlılık var. Aynı duyarlılık ve dikkatin, devlet ve askerî yetkililerde de olacağını tahmin ediyoruz. Geri çekilme konusunda hükümet de bazı idari tedbirleri almış durumda."
Herkes gayet mutlu görünüyor. Peki DemirtaÅŸ’a göre bu harika ortamı kim bozmuÅŸtu?
DemirtaÅŸ, yasa deÄŸiÅŸikliÄŸinden, Akil İnsan Heyetleri faaliyetlerinden, Meclis’teki komisyondan hiç bahsetmeden suçluyu bulmuÅŸ; Arınç:
“… hükümet sözcüsü Bülent Arınç bir basın toplantısında bir soru üzerine ‘Cehennemin dibine kadar yolları var, buyursunlar istedikleri yere çekilsinler’ dedi. Bu açıklama Kandil’de ÅŸok etkisi oluÅŸturdu. O zamanlar ben de gidip geldiÄŸim için bizzat ÅŸahit oldum...”
30 yıldır Kandil’de epeyce ölüm emri vermiÅŸ komutanların hassas kalplerini kıran Arınç’ın sözlerinin tamamını okuyalım o zaman:
"Her yerde bu huzurdan dolayı sevinç meydana çıktıysa bizim de bundan sevinmemiz lazım. Kötü bir ÅŸey yapmıyoruz ki. Yine güvenlik güçlerimiz iÅŸlerinin başında. Yine eylem yapmaya kalkarlarsa, önce önlemeyi sonra da hesabını sormayı kendilerine bir vazife biliyorlar. Ama eylem yapmadıkları için onlara kızacak halimiz mi var? 'Niye gidiyorsunuz? Daha karpuz kesecektik' deme imkânımız mı var? Cehennemin dibine gitsinler. Gidiyorlarsa bizim buna sevinmemiz gerekmez mi?..”
Off. Sahiden ÅŸok edici. 30 yıl sonra silahlı mücadeleyi bitirme kararı vermiÅŸ bir örgütün, içinde çocuÄŸu ve eÅŸi varken asker arabası tarayabilen bir örgütün hassas duyguları bu kadar incitilmez.
DemirtaÅŸ’ın hatırlamadığı, röportajı yapan gazeteci arkadaşımızın da herhalde siyasi heyecandan bakıp check etmediÄŸi bu sözleri Arınç ne zaman ve nerede söylemiÅŸ peki?
9 Mayıs 2013’te Koç Üniversitesi’nde katıldığı bir öÄŸrenci kulübü panelinde. Yani Karayılan’ın, DemirtaÅŸ’ın pek de ÅŸok olmuÅŸ gibi görünmeyen umut dolu açıklamalarından sonra.
EÄŸer “ağır sözlerle ÅŸok olup” süreci bitirmek diye bir seçenek olsa herhalde ErdoÄŸan’ın her hafta masayı bir kere tekmeyle devirmesi gerekirdi.
Mesela Cemil Bayık, Alman Die Welt gazetesi muhabirinin bile “Barış görüÅŸmeleri yürüttüÄŸünüz bir ülke hakkında böyle mi konuÅŸuyorsunuz” diye isyan ettiÄŸi “IŞİD’in gerçek halifesi BaÄŸdadi deÄŸil ErdoÄŸan’dır sözlerinden sonra. Ya da DemirtaÅŸ’ın “Hitler’in bıyığı senden biraz daha kısaydı” sözlerinden sonra...
Åžimdi röportajın en dürüst yerine geliyoruz. PKK, 2013’te çekilmeyi aslında neden durdurdu sorusuna DemirtaÅŸ’ın mevzuları bilmeyenlerin yiyeceÄŸi kuru gürültüden sonra verdiÄŸi esas cevaba.
Ama öncesinde küçük bir patinaj denemesi daha var. Okuyalım:
“Fakat sonrasında Kandil ve bölge ziyaretlerimizde hep ÅŸunlar konuÅŸuldu: ‘Bizim boÅŸalttığımız gerilla alanlarına hızla kalekollar yapılmaya baÅŸlandı. Madem çözüm olacak, madem biz daÄŸdan iniyoruz, bu daÄŸların başına kalekollara ne lüzum var…’ BaÅŸbakan ise bir devletin baraj ve karakol yapması son derece doÄŸaldır diyor. BaÅŸbakan bunu anlamıyor, anlatmak istiyorum. Yaptıkları ÅŸey sulama veya enerji için kullanılacak bir baraj deÄŸil. Askerî bir baraj. Gerillanın daÄŸları ovaları kullanarak geçiÅŸ yapmasını engellemek için oraları suyla doldurmak için yapılan bir baraj. Dağın tepesine yapılan askerî yollar... Duble yol deÄŸil bunlar.”
DemirtaÅŸ, literatüre soktuÄŸu 'askerî baraj'dan kastını biraz daha açmış. Artık elimizde bir tarif var:
“Gerillanın daÄŸları ovaları kullanarak geçiÅŸ yapmasını engellemek için oraları suyla doldurmak için yapılan bir baraj...”
Peki gerilla daÄŸları ovaları kullanarak nereye geçiÅŸ yapacakmış? Röportajın tamamına bakılırsa PKK, silah bırakmak, geri çekilmek için ölüp biterken ErdoÄŸan bunu engelledi. Herhalde siyasi bir partinin lideri gerillaların daÄŸlarda rahat dolaÅŸamayacak olmasından ÅŸikayet etmiyordur di mi? Mesele sınır dışına çekilmekse, o barajların çoÄŸu bitmedi, hâlâ çekilebilir. Hiç olmadı gerillalara hızlandırılmış yüzme dersleriyle çözülebilir sorun.
Röportajda her paragrafa üç çarpıtma düÅŸmüÅŸ. Mesela Kandil’dekiler "Bizim boÅŸalttığımız gerilla alanlarına hızla kalekollar yapılmaya baÅŸlandı” diyormuÅŸ. Kandil, 8 Mayıs’ta çekilme kararı Verdi. Tam o tarihte 114 adet kalekol bitmiÅŸ, 166’sının da inÅŸaatı devam etmekteydi.
BaÅŸbakan, Akil İnsanlara yeni kalekol yapılmayacağını söylemiÅŸ, parti sözcüsü Hüseyin Çelik 63 karakolun yenilenmeyerek kapatıldığını açıklamıştı.
Peki ne zaman PKK ve HDP kalekol meselesini bir krize dönüÅŸtürdü? Haziran 2013’ün sonlarına doÄŸru. Lice’de olaylar çıktı. Peki neden önce deÄŸil de, Haziran 2013’ün sonlarında baÅŸladı kalekol itirazları.
İşte röportajın en dürüst yerine geldik. DemirtaÅŸ’tan dinleyelim:
“Biz geri çekiliyoruz ama devlet bunları yapıyorsa barış niyetleri yok, 'biz çekileceÄŸiz onlar savaÅŸ baÅŸlatacak’ diye yorumladı Kandil bunları. Bu tartışmalar Kandil’de ‘Çekilme yavaÅŸlamalı’ tartışmalarını baÅŸlattı. Biz de bu durumu hükümete aynen ilettik. Tam bu döneme denk gelen bir Gezi direniÅŸi süreci yaÅŸandı. Ve hükümetin Gezi’deki gençlere verdiÄŸi tepki Kürt tarafındaki güvensizliÄŸi iyice arttırdı. ‘Böyle davranan bir hükümet bizimle barış istiyor olabilir mi’ denildi.
-Öcalan’ın da Gezi olaylarının çok iyi anlaşılması gerektiÄŸiyle ilgili bir açıklaması olmuÅŸtu o dönemde…
-İşin doÄŸrusu daha Öcalan o açıklamayı yapmadan Kandil çekilmeyle ilgili frene basmıştı. Ardından Öcalan, ‘Elbette böyle bir durumda çekilme devam edemez’ diyerek onların tutumunu pekiÅŸtirdi. Çekilmenin hikâyesi budur. Kim kime ne sözü verdi, kim niye tutmadı detaylarını incelemeden olayları öne çıkarmak çarpıtmaktır...”
Aynen öyledir. Demek ki 2013’te çekilmenin durmasının sebebi, yasa, kalekol, baraj deÄŸil AK Parti’nin de uzun süredir dillendirdiÄŸi gibi Gezi ile PKK’nın yeni duruma bakıp, deÄŸerlendirmek istemesidir.
Peki sonra ne oldu? DemirtaÅŸ oralardan da pek bahsetmemiÅŸ. Unutmak istiyor olabilir.
ErdoÄŸan, Gezi’nin baÅŸladığı günlerdeki Akil İnsan Heyeti’nin raporlarını sunduÄŸu toplantıda PKK’nın yüzde 15’inin ancak çekildiÄŸini söyledi. Sonra Kandil’den 1 Eylül’e kadar hükümet adım atmazsa, demokratikleÅŸme paketi açıklamazsa süreç biter tehditleri gelmeye baÅŸladı.
KCK'nın başına ÅŸahin Bayık geldi. 9 Eylül’de de KCK, “Çatışmasızlık içinde geçen dokuz ay, savaÅŸ ortamında yapılamayan askerî nitelikteki çalışmaların yapılmasıyla geçirilmiÅŸtir. Türkiye'nin demokratikleÅŸmesi konusunda hiçbir adım atılmamıştır. Demokratik siyasetin önünün açılması açısından tüm KCK tutuklularının serbest bırakılıp terörle mücadele yasasının ortadan kaldırılması bile gerçekleÅŸmemiÅŸtir” diyerek çekilmeyi durdurduÄŸunu açıkladı.
Peki hükümet ne yaptı? 30 Eylül’de DemokratikleÅŸme Paketi’ni açıkladı.
PKK cevaben ne yaptı peki? Åžehirlerde milis güçler olarak YDGH’yi örgütledi, ÅŸehirlerde mahkemeler kurdu, vergi toplamaya, adam kaçırmaya baÅŸladı.
Yine DemirtaÅŸ’ın hiç bahsetmediÄŸi Haziran 2014’te AK Parti Diyarbakır’da çözüm süreci için çalıştay yaparak süreci yeniden canlandırdı. Temmuz 2014’te çözüm süreci için Meclis’ten yasa geçirip, süreci hukuki bir zemine oturttu.
PKK’ysa bu arada Rojava Devrimi ve AKP’yi Nusracı ilan etmekle meÅŸguldü. Barış süreciyle ilgili hiçbir adım atmadılar. Kendi kamuoylarını barışa deÄŸil, Rojava'da da savaÅŸa hazırladılar. Gençleri askere almayı artırdılar. Yaylalarda gerillayla gençleri aÄŸaç dikme gibi bahanelerle buluÅŸturan festivaller düzenlemeye baÅŸladılar. Çocukları bu festivallerle daÄŸa giden anneler Diyarbakır’da oturma eylemi baÅŸlattı, DemirtaÅŸ onlara satılmış dedi, belediye ekipleri refüje kovaladı.
Sonra Kobani geldi. PKK bu kez AK Parti’yi IŞİD’çi ilan etti. 6-8 Ekim de Kandil ve DemirtaÅŸ’ın çaÄŸrılarıyla baÅŸlayan IŞİD’çi cadı avı bir pogroma döndü ve 50 kiÅŸi hayatını kaybetti.
Buna raÄŸmen DavutoÄŸlu Akil İnsanlarla buluÅŸtu. Yeniden çözüm için adımlar atılmaya baÅŸlandı. İmralı trafiÄŸi arttı. Hızlanalım. Öcalan üç kez PKK’ya silahlı mücadele bitti, "kongre topla” çaÄŸrısı yaptı. PKK dinlemedi.
Dolmabahçe’ye kadar gelindi. Åžimdi ErdoÄŸan’ın Dolmabahçe açıklamasıyla bütün tarihi yeniden yazmaya çalışan DemirtaÅŸ Dolmabahçe’deki deklarasyondan 10 dakika sonra kendisinin o deklarasyon hakkında epey öfkeli, yapılan iÅŸe pek de kıymet vermeden yaptığı açıklamalarını hatırlamıyor galiba.
Diyelim ErdoÄŸan, PKK/HDP’ye güvenilemeyeceÄŸini gördü, seçim için Dolmabahçe mutabakatını kabul etmiyorum dedi. Bence de açıklaması yanlıştı, izleme komitesi de kurulmalıydı.
Peki ErdoÄŸan, kendi baÅŸlattığı bu çözüm sürecini bu sözleriyle bitirmiÅŸ mi oldu yoksa operasyon emri mi verdi?
Yani söylendiÄŸi gibi masayı devirmedi ErdoÄŸan. Çatışmasızlık sürdü. KonuÅŸma da sürebilirdi. (O ana kadar kongre için hiçbir açıklama yapmamış PKK bu açıklama üzerine “Ah tam da biz kongre toplayacaktık” diye cevap verdi. HDP bütün kampanyasını ErdoÄŸan karşısında kurdu. Hatta CHP ve MHP okey dese onlarla koalisyon bile kurmaya hazırdı.)
Esas soru hâlâ ÅŸu; Peki çatışmasızlığı kim bitirdi, masayı kim devirdi deÄŸil, devrilir kaldırılır, esas masayı kim kurÅŸunladı, kim ateÅŸe verdi?
Hepsi gözümüzün önünde oldu Sayın DemirtaÅŸ. Tarih bunları da kaydetti.
Hakikati bıçaklamaktan vazgeçin. En azından onu öldüremiyorsunuz...
Henüz yorum yapılmamış.