Sosyal Medya

Makale

Olan ve bitmeyen

Kadim nasihattir: 'Sevmen aşırı, sevmemen yıpratıcı olmasın.' Son seçimlere, partilerden ziyade, iÅŸte bu iki grup katıldı.
Aşırı sevmek yahut baÄŸlılık, bırakın eleÅŸtiriyi, iyi niyetli tavsiyeleri bile neredeyse imkânsız hale getiriyor. Örnek verelim: Geçenlerde, sosyal medyada ÅŸöyle bir ÅŸey gördüm: Tanımadığım biri, kardeÅŸlik duyguları içinde, malum hocaefendiyle ilgili bir cümle kurmuÅŸ. Üslup güzel, yaklaşım insani ve islâmi. Hemen altına ÅŸu yorum eklenmiÅŸ: “Ahiretini berbat ettin."
DüÅŸmanlıkta aşırıya kaçmak ise insana mahsus birçok inceliÄŸin, güzelliÄŸin kaybedilmesine neden oluyor. Åžiddetli sevgisizlik, kırılması pek mümkün olmayan bir önyargıyı beraberinde getiriyor. Her geçen gün kalınlaÅŸan, sertleÅŸen ve asla halden anlamayan bir önyargı. Bütün güzelliklere, hatta hayırlı iÅŸlere bile kusur bulan. Niyet okuyan. Sürekli tersini söyleyen.
Sıklıkla 'keskin ve tehlikeli bir ayrışmanın içindeyiz' diyorduk. Seçimler bunu bize daha iyi gösterdi.
***
On yedi yaşından beri aktif olarak mütedeyyin camianın içindeyim. 'İslâmi hareket' de diyebiliriz.
Daha o yaÅŸlarda, irticayla mücadelenin hedefiydik. Ağır tehdit altında çalıştık. Yoklukla ve zorlukla imtihan edildik. Bugün bunlardan pek bahsedemeyiz. İmtihanımız, çoklukla ve varlıkla.
Bazen yorulduk, bazen gücendik. Her ÅŸeye raÄŸmen yürüyüÅŸümüz devam etti. Çünkü olaya bir parti meselesi olarak bakmadık. Bizim bir derdimiz, davamız vardı. Siyasetin deÄŸil, hakikatin peÅŸindeydik. Daima üslubu ve güzel ahlakı savunduk. Åžunu da söyleyelim: 'Bu üslup size oy kaybettirir' diye uyardığımızda, üzücü cevaplarla karşılaÅŸtık. Açık bir ÅŸekilde, üslup elden gidiyordu.
Siyaset dedik ya, onu biliyoruz. Birinci görünenler, iÅŸler ters gidince, devran dönünce, sonuncu olabiliyor. Hakikat yolunda yürüyenler ise maÄŸlup olsalar bile daima galiptirler.
***
Åžunu ifade ve itiraf edelim: Gelinen yer, gelmek istediÄŸimiz yere pek benzemedi.
Kendini kurtaranın, bir adım öne çıkanın dönüp geriye bakmadığı günlere eriÅŸtik.
Sosyal medyanın yakıcı, yıkıcı, yorucu, yıpratıcı diline teslim olduk. Bu dilin bizi yönlendirmesine müsaade ettik.
PeÅŸinde olduÄŸumuz ÅŸey neyse, bir zaman sonra ona benzemeye baÅŸlıyoruz. 'Seçim sonuçları borsayı, dövizi ve altını nasıl etkiler' gibi.
Bir mesele daha var: Özellikle Fazilet Partisi tecrübesi, devÅŸirme isimlerle, hormonlu kimselerle yola çıkılmaması gerektiÄŸini bizlere öÄŸretmiÅŸti. Demek ki unutulmuÅŸ.
Perukla üniversite sınavına girenler, ÅŸimdi başını örterek öÄŸretmenlik yapıyor. Bu ve buna benzer kazanımlarda, Milli Nizam'dan bu yana, milyonlarca insanın hakkı, emeÄŸi, acısı, maÄŸduriyeti var. Bu hakkın / hukukun savunulması, rüzgârla birlikte gelip giden isimlere bırakılamaz.
***
Bana kalırsa, Ak Parti'nin seçim kusurlarından biri de, hep maddi çalışmaların dile getirilmesi oldu. Manevi hizmetlerden neredeyse hiç bahsedilmedi. Sözgelimi, TİKA, Türkmenistan'ın Merv ÅŸehrinde Sultan Alpaslan'ın kayıp kabrini arıyor. İstanbul'da topraÄŸa karışmış, düÅŸmanlığa maruz kalmış mescitler bulunup ihya ediliyor. Balkanlarda ecdad yadigârı eserler tekrar hayata döndürülüyor. Unutulanlar hatırlanıyor. Listeyi daha da uzatabiliriz. Fakat bunlar deÄŸil, duble yollar, duble yollar...
Åžunu da unutmayalım: Ä°ktidar olmak, yorucu ve yıpratıcı bir süreçtir. Bu iÅŸin yıpranma payı yüksektir. Ayrıca, on üç yıl boyunca, ÅŸu veya bu nedenden dolayı, bir kırgınlar / küskünler kümesi de meydana gelmiÅŸtir. Bunu görmek gerekir.
Bir de bu: Nihayetinde, Ak Parti'ye karşı olanlar da, ders vermek isteyenler de bu vatanın mensuplarıdır. Onları dışlamaya, karalamaya, ötekileÅŸtirmeye kimsenin hakkı yoktur.
***
Biliyorum; tekerlek kırılınca yol gösteren çok olur.
Tesellimiz ÅŸudur: Bugünlerde yazılanları, itiraz edilen konuları, dört yıldır burada dile getiriyoruz. Okuyan kardeÅŸlerimiz, arkadaÅŸlarımız bilir.
Bu eleÅŸtirileri yaparken hep hasbi davrandım. Kimseden bir isteÄŸim, beklentim olmadı. Televizyona, kürsüye çıkan, ortalıkta dolaÅŸan biri deÄŸilim. Bugüne kadar hiçbir ihalenin, imkânın, uçağın, sarayın önünden geçmedim. Yazılar da hep bu duyguyla / yaklaşımla kaleme alındı.
Cumartesi günkü son yazımızda, 'soru neredeyse, cevap oradadır' demiÅŸtik. Bir ÅŸeyimizi düÅŸürmüÅŸsek, kaybetmiÅŸsek, onu önce geçtiÄŸimiz yollarda ve uÄŸradığımız yerlerde aramalıyız.

YENİŞAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.