Sosyal Medya

Makale

Milletin gönlüne girmek...

Sayın DavutoÄŸlu, fetih kutlamaları sırasında, 'gönüllerin fethi'nden de bahsetti. Biz buna, 'bir gönle girmek' diyoruz.
BoÄŸaziçi köprüsü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en önemli projesiydi. Çünkü Osmanlı'nın yapmak isteyip de yapamadığı bir ÅŸey gerçekleÅŸtirilmiÅŸti. Belki de ilk kez. Sahi, köprünün açılışı sırasında baÅŸbakan kimdi? Ecevit? Demirel? Maalesef bilemediniz.

Bu örneÄŸin bize söylediÄŸi çok ÅŸey var. Gönüllerde yer tutamadıktan sonra en modern yolları, köprüleri yapsak da nafile. Asıl marifet, hakiki iÅŸ, milletin gönlüne girebilmek. Orada kalıcı bir yer edinebilmek. Hem nasip, hem üslup meselesi. Tekrar edelim; nasip ve üslup.

Bugün birileri 'ahlaklı kalkınma'yı seçim vaadi olarak milletin önüne koyuyor olabilir. 'İnsan unutkandır, bunu unutma' diye yazmıştım.

28 Åžubat sürecinde, memleketin zenginlikleri yaÄŸmalanırken, yerli sermayeye savaÅŸ açılmışken, türlü ekonomik ahlaksızlıklar yaÅŸanırken, iktidarda hangi partiler vardı? Hayır, o kadar da unutkan deÄŸiliz.

Hiç kimsenin kafası milletten daha fazla çalışmaz. Ne benim, ne senin. Milletin irfanı, her türlü üst aklı etkisiz hale getirecek derinliktedir.

Yurt gezilerimizden birinde öÄŸrenmiÅŸtim. Yollardaki kasislere, arabaları yavaÅŸlattığı için 'yatan polis' adını vermiÅŸler. Kimin aklına gelir? İşte böyle bir irfandan bahsediyoruz.

Bizler teennîden yanayız. Yani yavaÅŸ davranmaktan, tedbirli olmaktan. Fakat bu baÅŸka. 
Kasis örneÄŸi, yeni benzetmelere de kapı aralıyor. Milletimiz ferasetlidir, basiretlidir. YürüyüÅŸünü durduracak yahut yavaÅŸlatacak olanları görür, kararını ona göre verir.
Ne demiÅŸler? Yatanın yürüyene borcu vardır. Yatan kim, yürüyen kim? Soru neredeyse, cevap da oradadır.
***
Memleketimizle ilgili türlü tasarımlar oluyor, olabilir. Milletin mektebinde neler okutuluyor, asıl ona bakmak lazım.
Batı ülkelerini seyrediyoruz. Dün olduÄŸu gibi, bugün de bize birtakım dersler vermeye çalışıyorlar. Oysa dertlerinin demokrasi olmadığı, haklar ve özgürlükler bahsini aslında hiç umursamadıkları çok açık. İnsanımızın iyiliÄŸini istediklerine inanmıyoruz. Bir yandan halkın tercihiyle iktidara gelenlerle uÄŸraÅŸacaksın, bir yandan da eli kanlı diktatörlerle, darbecilerle iÅŸ tutacak, yollarına kırmızı halılar sereceksin. Evet, menfaat. İşte bu ikiyüzlülüÄŸü içimizden bazıları görmüyor olabilir. İşlerine gelmiyordur, ÅŸudur budur. Fakat milletin ana gövdesi, olan ve bitmeyenin farkında.

Biz bu batı konusunu niye açtık?
Milletimize, memleketimize her türlü fenalığı yapan Fransa ve Almanya, tarihlerindeki onca büyük savaÅŸa raÄŸmen, artık birleÅŸmeyi konuÅŸuyorlar. Fransalmanya olacaklar.

Ne garip. Aynı ülkeler, bizi de bölmeye çalışıyorlar. DiÄŸer İslâm ülkelerine, beldelerine yapılanlar gibi.

Az önce 'ders' demiÅŸtik. Bu aziz millet, Balkan Harbi'yle baÅŸlayan ve Birinci Dünya Savaşı'yla noktalanan felaket yıllarında, yeterli dersi almıştır. O ders, milli hafızada kayıtlıdır. Nesilden nesile geçer.
Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın, biz ÅŸunu söylüyoruz: Türkler ve Kürtler, birbirleri için yaratılmış iki kardeÅŸtirler. Gün gelecek, ipotek kalkacak, kara bulutlar dağılacaktır. Yani ÅŸu: Selahaddin Eyyubi Havalimanı'nın açılışının yapıldığı saatlerde, esnafı kepenk kapatma eylemine zorlamak. Neden, niye, niçin? Aynı sorular, İstanbul'a yeni havalimanı yapılmasını istemeyenler için de geçerli. Bu iki grup arasındaki benzerlik dikkatinizi çekti mi? Åžu sıralar ortak hareket ediyorlar.
***
Kaç zamandır, yabancı memleketlere ait gazete ve televizyonlarda ülkemiz aleyhine yazılar yayınlanıyor, haberler çıkıyor. Sistemli bir ÅŸekilde. İslâm düÅŸmanlığından sabıkalı bazı kiÅŸi ve kurumlar biçimsiz açıklamalar yapıyor. Ne yazık ki, dışardan gelen bütün bu saldırılar, içerde de destek görüyortaraftar buluyor. Bu da bizim kaderimiz, imtihanımız. Topraklarımızın hain kontenjanı her zaman yüksek olmuÅŸtur. Malazgirt'ten beri böyledir bu. 'İstedikleri her ÅŸeyi verdik' deseniz bile, huyları / tavırları deÄŸiÅŸmez.

İtirazımız evvela ÅŸuna: Devletin bir numarası olan cumhurbaÅŸkanının bu tür haberlere / yorumlara kürsüden cevap vermesi, bizi iyi göstermiyor, daha kuvvetli yapmıyor. Onların liderleri, kendileriyle ve ülkeleriyle ilgili burada yazılanlara / konuÅŸulanlara cevap veriyor mu? Vermiyor. Obama'nın bir Yeni Åžafak yazarına, editörüne karşılık verdiÄŸini düÅŸünün. Böyle bir ÅŸey mümkün mü?
Toparlayalım. 'End, bend oldu hayretinden'diye bir atalar sözü var. Kullanımdan düÅŸeli çok olmuÅŸ. Burada ne anlatılmak istenildiÄŸini bugüne kadar çözememiÅŸtim. GeldiÄŸim yer: Sanki içinde bulunduÄŸumuz seçim ortamını anlatıyor.

YENİŞAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.