Sosyal Medya

Makale

Siyaset ve ahlak

Siyaset, yükselmek için deÄŸil, yükseltmek için yapılmalıdır. Bu iki kelime yahut durum arasında bir harflik fark vardır. O fark, Türkiye'dir. 
Malazgirt'ten bu yana, Anadolu üzerinde milyonlarca insanın hakkı birikmiÅŸtir. Evvela o hakkı korumak. Fırsatları deÄŸil, bunu kollamak.İnancımız odur ki, yaratılanın hakkı, yaratıcının hakkıdır.
Anadolu, dünyadan kurtarılmış bir toprak parçasıdır. Sadece son yüzyılda bu topraklara kimlerin saldırdığına bakalım. “Kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela.” 'Bela'yı da açalım: Ruslar, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Bulgarlar, Yunanlılar, Sırplar vs. Bir Türk'ü bilmem de, Türkiye'nin dünyaya bedel olduÄŸu kesin.
TaÅŸlıtarla semtinde bir sokak gördüm: Plevne Kahramanları Sokağı. Bu sokak isminin bana söylediÄŸi ÅŸudur: Artık Plevne burasıdır.
Bunları yazma nedenim, nasıl bir ülkede siyaset yapıldığının farkında olunmasıdır. Toprağımızın ve milletimizin ruhunu iyi kavramalıyız.
Åžöyle ki, hayretiniz neyse, gayretiniz de ona göre ÅŸekillenir. Milletimizin bugünlere nasıl geldiÄŸine hayret ediyorsanız eÄŸer, gayretiniz, bu mücadeleyi hem unutturmamak, hem de sürdürmek yönünde olur.
***
İnsanın ömrü, günleri deÄŸil, eserleri, hizmetleri kadardır. Hizmet, sektör olamaz, ancak sanattır. Yunus Emre, Dâvûd el-Kayserî, Sadreddin Konevi, Molla Fenari, Mehmet Akif, Nurettin Topçu, Süheyl Ünver, Muzaffer Sarısözen, Nida Tüfekçi, Celalettin Ökten ve Turgut Cansever'in hizmetlerini kim unutur? İnsanlar unutsa, millî hafıza unutmaz. 
Fark ÅŸudur: Hizmet ettirme deÄŸil, etme. Memleketin imkânlarını kendi lehine kullanmak yerine, kendi imkânlarını memleket için feda etmek.
Dünyadaki hayatımız, yorucu bir yolculuktan ibarettir. Hizmet dediÄŸimiz ÅŸey, yol boyunca güzel eserler meydana getirmektir. Yolcuların dinlenebileceÄŸi, sevinebileceÄŸi, durup düÅŸünebileceÄŸi, aslını hatırlayabileceÄŸi, yaralarını sarabileceÄŸi ÅŸeyler.
Åžahsi ikballerini maddiyatta, mevki-makamda arayanlar, bazı konularda geri kalmış kimselerdir. Onlardan güzel eserler ve doÄŸru kararlar bekleyemeyiz.
***
Siyasete atılanların veya siyasilere yakın duranların orantısız ÅŸekilde zenginleÅŸtiÄŸi bir ülkede yaşıyoruz. Partiler deÄŸiÅŸiyor, gidiÅŸat deÄŸiÅŸmiyor.
Bazı zaaflar gösteriyor, sonra da bunun siyasetin doÄŸasında olduÄŸunu söylüyoruz. Oysa, insanın doÄŸası neyse, yaptığı iÅŸin doÄŸası da odur. İyiysen iyi, deÄŸilsen deÄŸil.
Cavit Orhan Tütengil, konuyla ilgili olarak, elli dört sene önce (1961) ÅŸunları yazmış: “Siyaset ile ahlak arasındaki baÄŸdaÅŸmayı kuramayanların çok defa yaptıkları gibi, kusuru kendilerinde arayacakları yerde, siyasette, onun kirli ve kötü bir ÅŸey olduÄŸunda aramalarıdır. Böyle bir görüÅŸ, sahibini çıkmazdan kurtarsa da, temize çıkarmaz. Çünkü siyasetin amaçlarından biri de belirli bir ahlak düzeninin kurulması veya devam ettirilmesidir.” (AÄŸrı Dağındaki Horoz, Çan Yayınları, 1968, sayfa 128.)
Bozulan bir ÅŸey kendi kendine düzelmez. Yaparsınız. Yapılan da mutlaka tekrar bozulur.
Dünya, insanı onarmaz; aksine, bozar. Kazandıkça kaybettiklerimizi hatırlayalım. Nedir onlar? Sözgelimi, o modern konutlarda ne vardır, neler yoktur? Ä°nanılmaz emlak fiyatları, neyin bittiÄŸi yerden baÅŸlamaktadır? İnsafın mı?
Dünyayı severseniz, o da sizi sever. Böylece, hayatınızı birleÅŸtirmiÅŸ olursunuz. Böyle bir evlilikten, vatanın ve milletin hayrına ne çıkabilir?
İnancımız, imkânımızdır. Fakat bunu, baÅŸka anlama getirmemeli, farklı yerlere çekmemeliyiz.
***
28 Åžubat olayında, siyasetin karanlık yüzünü yakından tanıma fırsatımız oldu. Ä°yi bir insanın iyi bir yerde olmasına herkes tahammül edemez. Bunu gördük ve üzüldük.
“Benim bir hayalim var” diyenlerdendik. Sonrasında, Yahya Kemal'in ÅŸu cümlesiyle karşılaÅŸtık: “Zamanla hayal zayi oldu.” (Süheyl Ünver, Yahya Kemal'in Dünyası, Tercüman Yayınları, 1980, sayfa 43.)
Åžimdi, ülkemiz, yeni bir seçime doÄŸru gidiyor. Özellikle bu seçimde, öyle görünüyor ki, oy vermek, bir iÅŸlemden çok daha fazlası olacak.
Olan bitenin ve yapılmak istenenin elbette farkındayız. Bunları yazdık, yazıyoruz. Fakat ÅŸu yazılmıyor, yazılmalıdır: Parti liderleri, bu son seçimde, insanları birbirine düÅŸürme yarışı içindeler. Bu durum, keskin ve tehlikeli bir ayrışmayı da beraberinde getiriyor. “Taraftarlarını kızıştırarak, alınabilecek en fazla oyu almak.” Tırnak içinde verdiÄŸimiz cümle DiriliÅŸ Işığı'ndan. Öyle tahmin ediyorum ki, Sezai Karakoç'a ait.
Devamında ÅŸunu da söylememiz gerekir: Seçim meydanlarında, çoÄŸunlukla, 'paranın konuÅŸtuÄŸuna' ÅŸahitlik ettik. 'Ben ÅŸu kadar vereceÄŸim' gibi. Bize, yeni bir hayat satmaya çalışıyorlar. 
Bütün bu yazdıklarımızın özeti ÅŸu olsun: Pazar varsa, ertesi de vardır.

YENİŞAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.