Sosyal Medya

Makale

Hiç komik değil

“Halkımıza. BilindiÄŸi gibi halkımızın deÄŸerleri ve hepimizin ortak yaÅŸam alanı olan suyumuzu, toprağımızı ve ormanlarımızı korumak amacıyla HPG olarak bazı kararlar almış ve tüm kamuoyu ile paylaÅŸmıştık. Bu kararlara uymayanlar çeÅŸitli yaptırımlara tabi tutulacaklardır. O nedenle ÅŸimdiden bu kararlara uymayan ve bazı yaptırımları hak edenleri halkımızla paylaÅŸmaz istedik.
 
1)Ovacık’ta Ada ve Koyun Gölü (Gedek) köylüleri usulsüz yöntemlerle bol miktar balık avlamakta ve balık kalıntılarını satarak ticaretini yapmaktadırlar. Åžu anda Munzur suyundaki balık popülasyonuna en fazla zarar veren faaliyet bu olmaktadır. Vazgeçilmelidir.
2) HG, GD, SK bir ekip olarak hareket edip orman kesimi ve avlanma yapmaktadır.
3) SÖ avlanma yapmaktadır.
Bu kiÅŸiler ve gruplar faaliyetlerinden vazgeçmelidir. BirçoÄŸu defalarca uyarılmıştır. Bu söylediklerimiz bazılarına uyarıdır, artık yapmamaları durumunda affedilebilirler. Ama bazıları için artık geç olmuÅŸtur, kesin cezalandırılacaklardır. Åžimdiden ÅŸehri terk etmeleri salık verilir. Kamuoyunun bilgisine. Devrimci Selam ve Saygılarımızla HPG Dersim Saha Komutanlığı...”
Kasım 2014 tarihli bildiriyi haber yapan Anadolu Ajansı deÄŸil Dicle Haber Ajansı. Yine de AA’nın yaptığı HPG’nin tehdit mektubu haberinden espriler çıkaran Selahattin DemirtaÅŸ haklı. Balık avlayıp satan köylüleri ekolojik  dengeyi bozdukları için ÅŸehri terk etmeleri aksi halde cezalandırılacakları konusunda uyaran bir silahlı örgüt komik, hatta trajikomik.
Ama her zaman bu kadar komik deÄŸiller.
Bu da Kasım 2014’ten:
“Tarihimizde yiÄŸitliÄŸin ve kahramanlığın yoÄŸun yaÅŸandığı ve kutsal deÄŸerlere öncülük yapan gençliÄŸimize aynı zamanda laneti dayatan yaklaşımlar hep yaÅŸanmıştır… DüÅŸmanın toplum içerisindeki en güçlü sacayağı olan ajanlara karşı mücadelemizi Kürdistan ajanlardan temizlenene dek sürdüreceÄŸiz. DeÄŸerli halkımız 7 Kasım 2014 tarihinde Abdullah Budak isimli ajan unsuru ajanlık yürüttüÄŸü tespit edilerek tarafımızdan infaz edilerek cezalandırılmıştır...”
Espri yapmadıkları, gayet ciddi olduklarının kanıtı ise Cizre’nin ortasında başından tek kurÅŸunla vurulmuÅŸ olarak bulunan 22 yaşındaki Abdullah Budak’ın cesediydi.
2008 yılında HPG sitesinde çıkan bildirilerden biri de hiç komik deÄŸildi. Diyarbakır’ın orta yerinde askerî servisin geçiÅŸi sırasında patlatılan bombayla aralarında dershane önünde bekleyen gençlerin de olduÄŸu beÅŸ sivilin hayatının kaybetmesi üzerine ÅŸehirden yükselen tepkilere kızan militanlar HPG sitesine yazdıkları yazılarda  Diyarbakırlılara savaÅŸ bölgesinde yaÅŸadıklarını hatırlatmış, aralarında sonra AK Parti milletvekili olan Oya Eronat’ın da olduÄŸu aileleri “Ölen gençlerin ailelerinin TC devletinin kirli politikalarına alet olmamaları gerekiyor” diye uyarmış, hatta “Kürdistan’ın baÅŸkentinde kendince sefa sürenlere insani tepki gösterildi” diye atarlar bile yapmışlardı. Sahiden komik deÄŸildi.
Hiç ama hiç komik olmayanları ise kesinlikle “pardon” bildirileriydi.
2011’de Siirt’te, Hatay’a üniversite için gidecek Nergiz Evin’e (22) veda yemeÄŸi için lokanta arayan altı kızın arabası “içinde polis var” diye taranmış, 114 kurÅŸun sıkılan arabadan Nergiz Evin,  onun kuaför kız kardeÅŸi Zeynep Evin (31), yüzme antrenörü Nurcan Olgaç (25) özel güvenlikçi Kevser Çekin (20)’in cesetleri çıkmıştı. PKK bir bildiri yayınlayarak “acı kazadan dolayı kızların ailelerinden özür” diledi. Saldırıda  ayaklarını kaybeden Nuran Evin ve Gülcan Olgaç, musluk tamirinde fayans kırılmış gibi gelen o özre kızgınlıklarını anlatmışlardı.
Herhalde bu aralar “Yeni Hayat”, “Büyük İnsanlık” laflarını duyunca da benzer hislere kapılıyorlardır.
2011’de Bingöl’de bayram alışveriÅŸi sırasında evlatlarını korumak için canlı bombanın üstüne “Ne olur yapma” diye yalvararak kendini atan Hatice Belgin için yayınlanan özür bildirisi de onlardan. Genç bir kadın olan canlı bomba için anma yapıp, sitesinde ÅŸehit olarak son görüntülerini yayınlamış bir örgütten gelen özür, herhalde anneler gününde bir mezarın başına fotoÄŸraflanan o üç çocuÄŸun ömürleri boyunca unutmayacağı bir eÅŸek ÅŸakası olacak. 
2012 yılında görmemeleri gereken bir ÅŸeyi gördükleri için vurulan Foçalı köylülerin arkasından dalga geçilircesine bir özür bile gelmedi. İki gün sonra düzenlenen askerî servise saldırının hazırlıklarını yapan militanları görünce baÅŸlarından vurulup su kanalına atılan Foçalı çiftçiler Yusuf Kafalı (59), Zekeriya Toksuz (55) ve Bahri Åžirin’in (46) çocukları da önceki akÅŸam hâlâ  silah bırakmamakta direnen örgütün siyasi kanadının liderini ana haber bültenlerinde mutfakta yumurta kırarken izlerken biraz olsun burkulmuÅŸ olabilirler.
Ondan duymayı bekledikleri herhalde “seni baÅŸkan seçtirmeyeceÄŸiz” vaadinden önce, bir daha kimsenin omlet yaparken kırılan yumurtalar hükmünde harcanmayacağı bir ülkenin, silahsızlanmanın, barışın sözüydü.  
Ya 2011, 2012’de BDP eÅŸbaÅŸkanı olarak Selahattin DemirtaÅŸ’ın “Çukurca-Åžemdinli arasındaki 400 kilometre PKK’nın denetiminde” diye PR’ını yaptığı Devrimci Halk Savaşı’nda Uluslararası Kriz Grubu’na göre birkaç aylık eÄŸitimlerle gönderildikleri baskınlarda öldürülen çoÄŸu çok genç yaÅŸlardaki 1000’den fazla PKK’lının ailesi acaba bu “Büyük İnsanlık”ın neresinde hissediyor kendini? Evlatları, “Büyük İnsalık''a “Yeni Hayat''a deÄŸil de geriye ölümlerden baÅŸka hiçbir ÅŸey kalmamış bir beyhude devrimci halk savaşına, “barajları yıkmaya” “ErdoÄŸan’ı baÅŸkan seçtirmemeye” deÄŸil de alan hakimiyetine, Åžemdinli’yi ele geçirmelere denk geldikleri için ÅŸanssızlıktan fazlasını düÅŸünüyor olmalılar. 
Ya 2014  6-7-8 ekiminde “7’den 77’ye bütün halklarımızı sokaÄŸa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz. Bundan böyle her yer Kobani’dir” bildirisinde komik olan ne vardı?  Sivil itaatsizliÄŸi “alan tutmak” zannetmek mi komikti? Yoksa ciÄŸerciyi IŞİD’çi, arabesk ÅŸarkıcısını Nusra Lideri yapıp kitleleri aylarca AKP-IŞİD iÅŸ birliÄŸi diye (Bizzat Barzani’nin yalanladığı) zehirlemiÅŸ olmak mı?
O zehirlenmiÅŸ öfkeli kalabalığın bir evde sıkıştırdıkları üç gence yaptıklarını “Denizde köpek balığı saldırır ya kan olur aynen o ÅŸekildi” diye tarif eden ev sahibesinin anlattıklarında da komik olan hiçbir taraf yoktu.
DemirtaÅŸ’ın altında imzası olan “alan tutun” çaÄŸrısıyla, balina avına dönmüÅŸ o evin fotoÄŸrafıyla, “Selahattin DemirtaÅŸ beÄŸenisi bize, özlediÄŸimiz demokratik, adil, güleryüzlü Türkiye’nin hâlâ mümkün olduÄŸunu söylüyor” diyen akademisyenin gördüÄŸü manzaranın aynı olması da komik deÄŸil.
Çözüm sürecinin amacı barışı saÄŸlamak, PKK’yı silahsızlandırmak, savaşı bitirmek, hayatı normalleÅŸtirmek, silahları gömmek, siyaseti tek seçenek yapmak, Kürtlerin haklarını iade etmek.
Bütün bunlar için HDP’nin siyaseten baÅŸarılı olmasını istemek, Meclis’e girmesini desteklemek, normalleÅŸmeye, TürkiyeleÅŸmesine katkı yapmak her demokratın görevi.
Ama epey can yakmış silahlı bir örgütün siyasi kanadından, silahı hâlâ yedekte tutarken Türkiye’yi demokratikleÅŸtirecek büyük umut, onun liderinden de bir popstar çıkarmak, “Büyük İnsanlık”, “Yeni Hayat” laflarını bu kadar rahat tüketmek,  bu siyasi kavgada pek umurunuzda olmasa da bütün bu “küçük insanlar”ın trajedileri ortadayken en azından ayıptır.
Ayıbı bir tarafa, esas patronu hâlâ arada gidip istiÅŸare edilen komutanlarken, HDP’ye açılan bu sonsuz kredi, yapılan hippi partisi muamelesi bugün barış sürecinin ilerlemesi için silaha, silahlı mücadeleye karşı bir öz eleÅŸtirinin ortaya çıkması önündeki de en büyük engel haline geldi.  Bir elinde silah varken de böylesine teveccühü aldığını gören bir örgüt neden bu saatten sonra silah bıraksın ki?
Halbuki bunu yapana kadar isterse “Büyük İnsanlık” deyip, Voltaire posterleriyle seçim kampanyası yapsın,  insan hakları bildirgelerini parti programına çevirsin, adaylarının hepsini kadınlardan seçip, vegan yaÅŸama geçsin fark etmez, silahlı kanadı olan HDP, silahlı kanadı olmayan MHP’den bile daha sivil ve daha demokrat bir parti deÄŸildi ve bu mesafede muamele görmeliydi.
Haydi artık çok geç. Bu saatten sonra HDP’nin, DemirtaÅŸ’ın PKK’nın silahıyla, bu siciliyle hesaplaÅŸmasından vazgeçtik. Bunu beklemek beyhude. Öyle bir gücü de yok. Ama biraz mahcubiyet beklemek en baÅŸta maÄŸdurların hakkıdır.
En azından esprisini yapmayabilir.
Çünkü hiç komik deÄŸil…

TÜRKİYE GAZETESİ

22.5.2015

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.