Makale
Bu bir gezi yazısıdır

Yazar:
İbrahim TenekeciGündemin ve ÅŸehir hayatının yoÄŸunluÄŸundan yorulduk. Üzüldük. Sıkıldık. Biraz nefes alma zamanı.
Baharın ÅŸu ilk günlerinde, kış mevsimini görmeye gidiyoruz.
Kar yağışı, köylülerin yüzünü güldürür, ÅŸehirlileri ise çoÄŸunlukla üzer veya tedirgin eder. Birinin ‘bereket’ dediÄŸine, diÄŸeri ‘felaket’ diyebiliyor. Böyle bir dünyada yaşıyoruz.
İstikamet Kapıorman daÄŸlarında bulunan Susuz Yayla. Gecenin sonuna doÄŸru, İstanbul’dan çıkıyoruz.
Her seferinde, Karapürçek beldesine uÄŸrayıp uÄŸramama konusunda kararsız kalıyoruz. Yine öyle oluyor.
Sabahla birlikte Dokurcun’dayız. İçinden Mudurnu Çayı’nın geçtiÄŸi belde. Bizi buraya neyin çektiÄŸini hâlâ tam olarak anlayabilmiÅŸ deÄŸiliz. Düzenli aralıklarla geliyoruz.
İki kilometre ötesi TavÅŸan Suyu köyü. Belde Sakarya’ya, köy ise Bolu’ya baÄŸlı. BeÅŸ dakikada bir ÅŸehirden diÄŸerine dâhil olmak, insanda hoÅŸ duygular bırakıyor.
Bahara yakın yerlerden geçiyoruz. Erikler çiçek açmış, kuÅŸların neÅŸesi yerine gelmiÅŸ, suların sesi yükselmiÅŸ, toprak hareket etmiÅŸ. Bunun gibi ÅŸeyler.
Köyden saÄŸa dönüp Sülüklü Göl yoluna giriyoruz. Fakat yolculuÄŸumuzun gölle bir ilgisi yok. Hedefimiz su deÄŸil, kar.
Rakımın yükselmesiyle beraber, kar da görünmeye baÅŸlıyor. Önce yolun kuzeye bakan yamaçları, sonra güneÅŸ görmeyen yerler. On dakikaya kalmadan, beyaz, tek hâkim renk olarak karşımıza dikiliyor. Artık karlı bir yolda ilerlemeye çalışıyoruz. Bir müddet sonra, aracımız ilerleyemeyecek duruma geliyor. Ve yürüyüÅŸ baÅŸlıyor.
Aşağıda bahar, yukarıda kış.
Böylece, kendimizi doÄŸaya salmış oluyoruz. Bu bölgede hareketli bir yaban hayatı var. İlk karşımıza çıkan, karaca izleri.
Karda yürümek meÅŸakkatlidir. Önde olan daha çok yorulur. Zaten buralara yorulmak için gelmiyor muyuz? Bedenin yorulması karşılığında ruhun dinlenmesi. Gönlümüzün varlığını hatırlaması.
Sarıçam, gürgen, kayın, meÅŸe, ÅŸimÅŸir gibi aÄŸaçlardan oluÅŸan ormanda ve karlar içinde, yürüyüÅŸ halindeyiz. Nefesimiz yettiÄŸince, ‘karlı kayın ormanında’ türküsünü söylemeye çalışıyoruz. BaÅŸarısız darbe giriÅŸimleri.
İnsan insanın sesine muhtaçtır. Ses olmak ne demek, bu ıssız daÄŸ baÅŸlarında daha iyi anlıyoruz.
Yolculuk, insanı terbiye ediyor. Yürümek, bizi evvela kendimize getiriyor. Dostluklarını pekiÅŸtirmek isteyenlerin ÅŸehirlerdeki çeÅŸitli mekânlara deÄŸil, daÄŸlara / tabiata gitmeleri gerekiyor. Buralara birlikte gelip de sonradan koptuÄŸumuz, ayrıldığımız pek arkadaşımız olmadı. Çok ÅŸükür.
Rakım yükseliyor, yürüyüÅŸümüz sürüyor. Derler ki, yatanın yürüyene borcu vardır. Sabit olan, nabit olur.
Kardelenlerle, sarı ve mor çiÄŸdemlerle karşılaÅŸmaya baÅŸlıyoruz. Buldukları her boÅŸlukta açmışlar.
Kar, çeÅŸitli hayvanlara ait izlerle dolu. Seçebildiklerimiz: Ayı, kurt, tilki, çakal, domuz ve geyik. ‘Toynak’, ne güzel bir kelime.
Üç saatlik ağır yürüyüÅŸten / tırmanıştan sonra Susuz Yayla’ya varıyoruz. Rakım bin dört yüz elli. Adını saydığım aÄŸaçların bu yüksekliÄŸe çıkmaya güçleri yetmiyor. Dolayısıyla, orman bitiyor. Sadece, kır serdarı gibi duran alıç ve ahlat aÄŸaçları var. Onlar da aralarındaki mesafeyi koruyorlar.
DerinliÄŸi iki metreye kadar ulaÅŸan bir kar. Rüzgâr, buralarda iyi oyun oynamış.
Ahmet Muhip Dıranas, Kar ÅŸiirinde, “beyaz dokusunda bu saf rüyanın” demiÅŸti. İşte, bembeyaz bir zeminde, insansız bölgedeyiz. Buradan bakınca, aÅŸağıda kalan dünyaya dair hiçbir iÅŸaret görünmüyor. Çünkü bir sis denizinin, duman bulutunun üstündeyiz. Dünyayla olan irtibatımız tamamen kesilmiÅŸ gibi. Her ÅŸeyden uzakta olmanın verdiÄŸi tarifsiz his. Evet, cep telefonunun çekmediÄŸi yerler.
YürüyüÅŸümüz sırasında türlü kanatlar görmüÅŸtük. Bu kez tepemizde iki kuzgun beliriyor. Durmadan dönüyorlar. Yüksek kanatlar.
Hava soğuk, dostluk sıcak. Kardeşliğin sıcaklığı, soğuk havayı bastırıyor. Yine de ateş yakmak zorunda kalıyoruz.
BulabildiÄŸimiz odunların, çalıların hepsi ıslak. Yanımızda getirdiÄŸimiz çıralar, suyu bile tutuÅŸturacak beceriye sahip.
AteÅŸ yakılıyor, hasırlar çevresine seriliyor. AteÅŸ, ÅŸefkatli bir aile reisi gibi, bütün evlatlarını başına topluyor. BoÅŸuna ‘baba ocağı’ dememiÅŸler.
AteÅŸi görünce üÅŸüdüÄŸümüzü anlıyor ve ısınmaya baÅŸlıyoruz. Yemekler yeniliyor, çaylar içiliyor, kıyafetler kurutuluyor. Haliyle, durum deÄŸerlendirmesi de yapılıyor.
Artık dönüÅŸ, iniÅŸ vakti. AkÅŸam olmak üzere. Ayaz çıktı.
Biz yoldayken hava kararıyor. Her an bir ÅŸey olabilir. Karşınıza ne çıkacağını asla bilemezsiniz. Orman içindeki gece yürüyüÅŸlerinde, bir adım sonrası, ancak giderseniz vardır. Temkinli ve tedbirli olmak ÅŸart.
Åžu sözün Nurettin Topçu’ya ait olduÄŸunu biliyorum: “Tabiatla konuÅŸmasını bilmeyen insanın ruhu dilsizdir.” KonuÅŸmanın birinci kuralı ise karşımızdakini dinlemektir. Bunu, gece olunca daha iyi anlıyorsunuz. Çünkü buralarda, çalılar bile dile geliyor. Ne söyledikleri ise sizin hayal gücünüze kalmış.
yenisafak.com.tr
İbrahim Tenekeci
-
Mayıs 02, 2018 Çarşamba Kardeşlik ahlâkı nedir?
-
Nisan 04, 2018 Çarşamba Ülkü Tamer için
-
Mart 14, 2018 Çarşamba Son günlerde
-
Kasım 01, 2017 Çarşamba Kirli dil, kibirli hâl
-
Ekim 14, 2017 Cumartesi Bir kütüphane kurmak
-
Kasım 12, 2016 Cumartesi İnsan dönmeli artık insana...
-
Kasım 09, 2016 Çarşamba Terörle imtihanımız
-
Kasım 02, 2016 Çarşamba Sadık ile Hain
-
Eylül 07, 2016 Çarşamba Yanlış giden bir şeyler var
-
Eylül 03, 2016 Cumartesi Düşmanlar, hainler ve gâfiller arasında…
-
Ağustos 31, 2016 Çarşamba Allah devletimize zeval vermesin
-
Ağustos 24, 2016 Çarşamba Korkakların kıyameti
-
AÄŸustos 20, 2016 Cumartesi EndiÅŸe var, korku yok
-
Ağustos 17, 2016 Çarşamba Devletin ve milletin bekâsı için
-
Ağustos 13, 2016 Cumartesi Millet kazandıkça kimler kaybediyor?
-
Ağustos 10, 2016 Çarşamba Artık daha kuvvetliyiz
-
AÄŸustos 06, 2016 Cumartesi Åžu saatten sonra...
-
Ağustos 03, 2016 Çarşamba Göreceğimizi gördük, anlayacağımızı anladık
-
Temmuz 27, 2016 Çarşamba Biz bu dili tanıyoruz
-
Temmuz 20, 2016 Çarşamba 15 Temmuz 2016
-
Temmuz 06, 2016 Çarşamba Olmadı
-
Temmuz 02, 2016 Cumartesi Örgütlü kötülük
-
Haziran 25, 2016 Cumartesi Bir insandan insana...
-
Nisan 30, 2016 Cumartesi Nasılsın?
-
Nisan 27, 2016 Çarşamba Ertelenmiş bir yazı
-
Nisan 23, 2016 Cumartesi Kıymet, bilinmek ister
-
Nisan 13, 2016 Çarşamba Eden kurtulmuş, diyen kurtulamamış
-
Nisan 06, 2016 Çarşamba Merhaba
-
Nisan 02, 2016 Cumartesi Bu sondur
-
Mart 30, 2016 Çarşamba Anadolu insanı
-
Mart 23, 2016 Çarşamba Seferberlik çağrısı
-
Mart 19, 2016 Cumartesi Vefa
-
Mart 16, 2016 Çarşamba Korkma
-
Şubat 24, 2016 Çarşamba Ölüm
-
Åžubat 20, 2016 Cumartesi Ermeni meselesi
-
Şubat 13, 2016 Cumartesi Kötülükten medet ummak...
-
Şubat 10, 2016 Çarşamba Cesaret ile esaret arasında
-
Ocak 30, 2016 Cumartesi Şaşkın ve üzgünüz
-
Ocak 16, 2016 Cumartesi Bizim zor günlerimiz
-
Ocak 09, 2016 Cumartesi Hasan Aycın için
-
Ocak 06, 2016 Çarşamba Merhamet ediniz
-
Ocak 02, 2016 Cumartesi Sibel Eraslan için…
-
Aralık 30, 2015 Çarşamba Eleştiri ahlâkı
-
Aralık 26, 2015 Cumartesi Vatan yahut ihanet
-
Aralık 23, 2015 Çarşamba Bizi öldürüyorlar
-
Aralık 19, 2015 Cumartesi Amacımız nedir?
-
Aralık 16, 2015 Çarşamba Daha dirayetli olmalıyız
-
Aralık 12, 2015 Cumartesi Kendimizden razı mıyız?
-
Aralık 09, 2015 Çarşamba Allah şaşırtmasın
-
Aralık 05, 2015 Cumartesi Hayat
-
Aralık 02, 2015 Çarşamba Fitne
-
Kasım 28, 2015 Cumartesi Uçak düştü, kel göründü
-
Kasım 25, 2015 Çarşamba Tehlike bize doğru büyüyor
-
Kasım 21, 2015 Cumartesi Zulüm 1918’de başladı
-
Kasım 18, 2015 Çarşamba Ateş ateşi söndürmez
-
Kasım 14, 2015 Cumartesi Ne durumdayız?
-
Kasım 11, 2015 Çarşamba Artık hakiki gündemimize dönelim
-
Kasım 07, 2015 Cumartesi Müşterek dert, ortak şikâyet
-
Kasım 04, 2015 Çarşamba Allah mahcup etmesin
-
Ekim 28, 2015 Çarşamba Türkiye mecburiyeti
-
Ekim 24, 2015 Cumartesi Birbirimizle yeniden tanışmalıyız
-
Ekim 17, 2015 Cumartesi Ayıptır, günahtır, yazıktır
-
Ekim 14, 2015 Çarşamba Henüz bitmeyen...
-
Ekim 07, 2015 Çarşamba Halis niyet, salih amel
-
Eylül 30, 2015 Çarşamba Yerli ve millî olmak
-
Eylül 12, 2015 Cumartesi Yangın büyürse...
-
Ağustos 29, 2015 Cumartesi Davamız devamızdır
-
Ağustos 26, 2015 Çarşamba İnsanın sonu
-
Ağustos 19, 2015 Çarşamba Bu yangın üfleyerek sönmez
-
Temmuz 22, 2015 Çarşamba Örgütlü kötülük
-
Temmuz 15, 2015 Çarşamba Allah’ını seven defansa gelsin
-
Temmuz 11, 2015 Cumartesi Hal ve gidiÅŸat
-
Temmuz 01, 2015 Çarşamba Yalanlara karşı hakikati savunmak…
-
Haziran 10, 2015 Çarşamba Olan ve bitmeyen
-
Haziran 06, 2015 Cumartesi Milletin gönlüne girmek...
-
Haziran 03, 2015 Çarşamba Siyaset ve ahlak
-
Mayıs 20, 2015 Çarşamba Muhammed Mursi’yi savunmak...
-
Mayıs 16, 2015 Cumartesi Ürkek ve tedirgin
-
Mayıs 13, 2015 Çarşamba Türkiye’nin anlamı
-
Mayıs 09, 2015 Cumartesi Sana üsluptan soruyorlar
-
Mayıs 02, 2015 Cumartesi İnsanın çelişkisi
-
Nisan 29, 2015 Çarşamba Yapan, yaptınız diyendir
-
Nisan 25, 2015 Cumartesi Bir çabaya şahitlik etmek...
-
Nisan 11, 2015 Cumartesi Åžiir ne iÅŸi yarar?
-
Mart 28, 2015 Cumartesi Sürekli kayıp
-
Mart 14, 2015 Cumartesi Siyaset ve ahlâk
-
Mart 07, 2015 Cumartesi Bu bir gezi yazısıdır
-
Mart 04, 2015 Çarşamba Siyaset ve samimiyet
-
Şubat 25, 2015 Çarşamba Söz vermek, almak...
-
Åžubat 21, 2015 Cumartesi Bize ne oldu?
-
Şubat 18, 2015 Çarşamba Şerrin azı da çoktur
-
Şubat 14, 2015 Cumartesi Batının gerçek yüzü
-
Şubat 09, 2015 Pazartesi Darbe planı yap, terör örgütü kur, Türkiye-İran savaşı çıkar
-
Şubat 07, 2015 Cumartesi İmha ve ihya
-
Şubat 04, 2015 Çarşamba Yoldaki işaretler
-
Ocak 31, 2015 Cumartesi Sözün özü
-
Ocak 28, 2015 Çarşamba Sözün namusu
-
Ocak 17, 2015 Cumartesi Her gecenin bir sabahı var
-
Ocak 14, 2015 Çarşamba Dostluk ve düşmanlık
-
Ocak 10, 2015 Cumartesi Hepimiz tehlikedeyiz
-
Ocak 07, 2015 Çarşamba Sarıkamış için
-
Ocak 03, 2015 Cumartesi Bıldır
-
Aralık 31, 2014 Çarşamba Son zamanlar
-
Aralık 27, 2014 Cumartesi Sana kalpten soruyorlar
-
Aralık 24, 2014 Çarşamba Yerli ve millî olmak
-
Aralık 20, 2014 Cumartesi Bir insana sarılmak
-
Aralık 17, 2014 Çarşamba Tarihte bugün
-
Aralık 13, 2014 Cumartesi Rahatsız eden rahatlık
-
Aralık 10, 2014 Çarşamba Kelime ve zihniyet
-
Aralık 06, 2014 Cumartesi Said Halim Paşa
-
Aralık 03, 2014 Çarşamba İslamcılığa saldırmanın dayanılmaz hafifliği
-
Kasım 29, 2014 Cumartesi Gerçek Hayat
-
Kasım 22, 2014 Cumartesi Yaşatırsanız, yaşarsınız
-
Kasım 19, 2014 Çarşamba Kudüs için
-
Kasım 15, 2014 Cumartesi Ağaçlar ve odunlar
-
Kasım 08, 2014 Cumartesi Zengin çeşit, fakir insan
-
Kasım 05, 2014 Çarşamba Yoksulun sırtı, zenginin karnı
-
Kasım 01, 2014 Cumartesi Yeniden Bursa
-
Ekim 29, 2014 Çarşamba Türkiye'ye inanmak
-
Ekim 25, 2014 Cumartesi Bursa'nın kıymeti
-
Ekim 22, 2014 Çarşamba Türkiye, umudun yurdu
-
Ekim 18, 2014 Cumartesi Uslu iyiler, şımarık kötüler
-
Ekim 15, 2014 Çarşamba Yüksek hayat tecrübesi
-
Ekim 11, 2014 Cumartesi Olmadı
-
Ekim 08, 2014 Çarşamba Nerede o eski insanlar?
-
Ekim 01, 2014 Çarşamba Batı bataklığı
-
Eylül 24, 2014 Çarşamba Millete haset etmek
-
Eylül 20, 2014 Cumartesi Ölüm var
-
Eylül 17, 2014 Çarşamba İnsaf
-
Eylül 13, 2014 Cumartesi Toprağı savunmak
-
Eylül 10, 2014 Çarşamba Kalbin betonlaşması
-
Eylül 03, 2014 Çarşamba Kitabın ahlakını korumak
-
Ağustos 23, 2014 Cumartesi Derdimizin dermanı
-
Ağustos 20, 2014 Çarşamba Kardeşime dokunma!
-
Ağustos 13, 2014 Çarşamba Fesadın işi: Haset
-
Ağustos 06, 2014 Çarşamba Yolda olmak...
-
Temmuz 26, 2014 Cumartesi Müslüman'ı savunmak
-
Temmuz 23, 2014 Çarşamba İnsanlar ve Yahudiler
-
Temmuz 16, 2014 Çarşamba Barış ödüllü katiller
-
Temmuz 09, 2014 Çarşamba Hakikat nedir?
-
Temmuz 05, 2014 Cumartesi Kalbin Kararı
-
Temmuz 02, 2014 Çarşamba Yeni bir dünya
-
Haziran 28, 2014 Cumartesi Emeğe hürmet etmek…
-
Haziran 25, 2014 Çarşamba Bilmem anlatabildim mi?
-
Haziran 21, 2014 Cumartesi Derenin kuşunu derenin taşıyla vurmak...
-
Haziran 11, 2014 Çarşamba Hatırla ve sıkı tut
-
Haziran 07, 2014 Cumartesi Kardeşlik âdabı
-
Haziran 04, 2014 Çarşamba Emek neydi?
-
Mayıs 14, 2014 Çarşamba Milletin önünden çekilin
-
Mayıs 07, 2014 Çarşamba Sana dilden soruyorlar
-
Nisan 19, 2014 Cumartesi İtimat ehli olmak...
-
Nisan 16, 2014 Çarşamba Acı kaybımız
-
Mart 15, 2014 Cumartesi Genç ölmek...
-
Mart 05, 2014 Çarşamba Her düşüş, bir öğreniş
-
Åžubat 15, 2014 Cumartesi Dostluk nedir?
-
Şubat 12, 2014 Çarşamba Değişen bir şey var mı?
-
Şubat 01, 2014 Cumartesi Bugün Allah için ne yaptın?

Mehmet Beyhan: Terörsüz Bölgeyi Savunmalıyız

Şevket Hüner: Derin Kuyu Nere Gazze Nere

İşgal ordusu resmi rakamları gizliyor! Yılbaşından bu yana 18 İsrail askeri intihar etti

Mustafa Akmeşe: evlilik, var olanı paylaşmaktan çok, olmayanı birlikte var etmektir

Hamas İsrail’in Şam’a düzenlediği saldırıları kınadı

Ahmet Mercan: Sanal Alemle Dönüşen Fıtrat

Veysel Tepeli: 15 Temmuz'un Konuşulmayanları

El-Kassam Tugayları: Han Yunus’ta işgal ordusuna ait personel taşıyıcıyı vurduk

Mehmet Bulayır: Çocukları Anlama Kılavuzu

Gökhan Özcan: Hiss-i müşterek

Şevket Hüner: Derin Kuyu Nere Gazze Nere

İşgal ordusu resmi rakamları gizliyor! Yılbaşından bu yana 18 İsrail askeri intihar etti

Mehmet Beyhan: Terörsüz Bölgeyi Savunmalıyız

Mustafa Akmeşe: evlilik, var olanı paylaşmaktan çok, olmayanı birlikte var etmektir

Hasan Aycın: Ünlem

Hasan Aycın: Kaval

Hasan Aycın: Yumruk

Hasan Aycın: Ufuk

Hasan Aycın: Merdiven

Hasan Aycın: Ada

Hasan Aycın: Kör

Hasan Aycın: Çerçeve

Hasan Aycın: El Sıkma

Henüz yorum yapılmamış.