İnsanı düÅŸkünlüÄŸe uÄŸratan ÅŸeyler listesinde, 'çok düÅŸman' maddesi, genellikle birinci sıradadır.
Osmanlı'nın yıkılışına da buradan bakmak gerekiyor. Mehmet Akif'in Çanakkale ÅŸiirini hatırlayalım. Yedi düvele karşı.
Birinci Dünya Savaşı; Malazgirt, Çaldıran ve İstanbul'un fethi gibi, milletimizin milatlarındandır. Çaldıran için bir parantez açalım. Yahya Kemal'e göre, Çaldıran, Türklerin 'ben Acem olmam' savaşıdır.
Yenilgiden sonra, milletimiz, yankıları ve etkileri bugüne kadar süren bedeller ödemiÅŸtir, ödüyor. Bizde ve çevremizde yaÅŸanan sıkıntıların temel kaynağı, iÅŸte bu yenilgidir. O kader ve kıyamet günlerinde kendi menfaatlerini düÅŸünenlerin neredeyse hepsi, ÅŸimdi düÅŸkün vaziyettedir. Türkiye ise kabul edilsin veya edilmesin, iyi sayılabilecek bir geri dönüÅŸ yaÅŸamaktadır.
Birinci Dünya Savaşı'nda milletimizin kolunu kanadını kırmışlardır. Ne var ki, kol kırılsa da beylik yerinde kalır; nitekim kalmıştır.
İnsan, herkesten kaçar da kendisinden kaçamaz. Biraz açarsak; Türkiye, tarihinden, deÄŸerlerinden, davasından, coÄŸrafyasından kaçamamıştır. Daha doÄŸrusu; adalet, mesuliyet ve güzel ahlak üçlüsünden oluÅŸan alandan / çizgiden milletimizi çıkaramamışlardır. 'Eskinin cevheri ve yeninin ışığı' sayesinde; Mısır'da darbecilere karşı gelinmiÅŸ, Filistin halkının yanında olunmuÅŸ, Suriye'de mazlumlar desteklenmiÅŸtir. Buna 'dış politika' deÄŸil, 'ahlak' diyoruz.
Yerini bilmeyene, kader yerini öÄŸretirmiÅŸ. Bosna mezaliminden ve Irak'ın iÅŸgalinden beri yaÅŸananlar, inanılmaz haksızlıklar, batı dünyasının riyakâr politikaları, türlü oyunları vs, milletimizin yerini öÄŸrenmesine vesile olmuÅŸtur. Yerimiz, burasıdır: İslâm dünyası.
Feridüddin Attar, 'olmayacak bir ÅŸeyi isteyen, gece gündüz ÅŸaÅŸkınlığa uÄŸrar' der. Åžu kadar yıllık batılılaÅŸma isteÄŸimize ve maceramıza bu söz eÅŸliÄŸinde tekrar bakılabilir.
***
Sahafiye merakı taşıyan biri olarak söylüyorum: Eski kitaplar, insana daha çok ÅŸey öÄŸretiyor.
Nüzhet Erman'ın Anadolu 1970 isimli ÅŸiir kitabından iki dize alalım: 'Dörtlü yonca bulmak marifet deÄŸil / Bana Harran ovasında bir aÄŸaç bul.' (Ceylan Yayınevi)
Bu durum, yani yokluk ve imkânsızlık, sadece bir bölge için mi geçerliydi? Hayır. İmtiyazlı kimseleri / grupları saymazsak, insanımız topyekûn sıkıntı yaÅŸamıştır. KırÅŸehirli, NiÄŸdeli, Bayburtlu kardeÅŸlerimiz, mesela Urfalılardan daha az üzülmemiÅŸlerdir. İstanbul'da bu kadar çok Amasyalı, Kastamonulu, Sivaslı, Tokatlı olmasının izahı nedir? Gezmeye gelmiÅŸler ve beÄŸenip yerleÅŸmiÅŸler midir?
Evet, üç yüz yıldan fazla süren saldırılar, maddi ve manevi olarak milletimizi yorgun düÅŸürmüÅŸtür. Mazlum kılmıştır. Çile sahibi yapmıştır. Nereden bakarsak bakalım, 'yetimliÄŸin mektebinde' büyümüÅŸüzdür. Buna raÄŸmen, 'yılların hakkı' asla unutulmamıştır.
Åžimdi, iki ÅŸey aynı anda oluyor: Bir millet uyanıyor ve maÄŸlubiyetin yüzüncü yılında, Osmanlı bölgesi yeniden yapılandırılmak isteniyor. Türkiye dahil.
Ülkemizde son yaÅŸananları biraz da böyle okumalıyız. Yine, isteniyor ki, bölge yeniden dizayn edilirken, Türkiye kendi iç meselelerinden dolayı başını kaldırıp bakamasın. 'Ne oluyor' diyemesin.
Türkiye, İslâm dünyasında kurtarıcı düÅŸüncenin adıdır. Ferahlık sebebidir. İsteniyor ki, bunun tersi olsun, hastalıklı görünsün. Bunları kimlerin istediÄŸi ise Çanakkale ÅŸiirinde, İstiklâl Marşı'nda ve Birinci Dünya Savaşı tarihinde yazılıdır. Lozan'da yine bunları görürüz.
***
Tekrar baÅŸa dönelim: Yine, çok düÅŸman birikmiÅŸtir, oluÅŸmuÅŸtur. İçerde ve dışarda. Yeri gelmiÅŸken, ÅŸunu da söyleyelim: Bir partiye yahut ÅŸahsa muhalif olmak baÅŸkadır, millî meseleler baÅŸka. Bu ikisini birbirine karıştıranlara, öyle olduÄŸu için böyle yapanlara, tam manasıyla 'vatanperver' diyemeyiz. Partiler ve ÅŸahıslar geçici, vatan kalıcıdır.
Devam edelim. Çok düÅŸman birikmiÅŸtir. Fakat bu kez karşılarında, doksan yıldır dinlenen bir millet vardır. Dinlenmek bahsini, yanlış anlaşılmayı önlemek için açalım: Osmanlı-Rus Harbi, Türk-Yunan Savaşı, Girit İsyanı, Türk-İtalyan Savaşı, Balkan SavaÅŸları, Birinci Cihan Harbi, Mütareke yılları, iç meseleler, Milli Mücadele; yani 1877 ile 1923 arası. Yirmi yaşındaki bir insanın altmış beÅŸ yaşına gelene kadar gördükleri, yaÅŸadıkları. Büyük yıkımlar, telafisi mümkün olmayan kayıplar. Nihayetinde, 'yüksek hayat tecrübesi' dediÄŸimiz ÅŸey. Sizi, her zamankinden daha dikkatli yapan.
Doksan yıl boyunca, onca olumsuzluÄŸa ve oyuna raÄŸmen, aziz milletimiz, sinesinden, yetenekli ve yürekli evlatlar çıkarmasını bilmiÅŸtir. Hayınlar da olacaktır, oluyor. Ayrıca, iyilik ve kıymet bilmeyenler. Herkes kumaşına göre elbise giyinir. Bunda yeni ve ÅŸaşılacak bir durum yoktur. İhya da, imha da insandandır.
YENİŞAFAK
Henüz yorum yapılmamış.