Sosyal Medya

Makale

Rüyamıza Sahip Çıkmak

Bir gün Mekke’de… Kız çocukları doÄŸar doÄŸmaz acımasızca gömülmeyecekti. Hatta kız çocuÄŸu olanların suratları simsiyah kesilmeyecek, haberle müjdelenenin yüzünde güller açacaktı. Ä°nsanların yolları kesilmeyecek, hatta bir kadın tek başına çok uzak iki mesafe arasında güvenli bir ÅŸekilde seyahat edebilecekti. Ä°nsanlar bir mal gibi alınıp satılmayacak, herkes eÅŸit ve hür olacaktı. Hatta özgür doÄŸan köle çocuÄŸu, sahip olduklarıyla birçok insanı hürriyetine kavuÅŸturacaktı. Kadınlar vücutlarını satmadan hayatlarını idame ettirecek iffet örtülerine bürüneceklerdi. DoÄŸan her çocuÄŸun nesebi belli olacak ve ailesinin umudu olarak özgür yetiÅŸecekti. Birileri tıka basa yerken diÄŸerleri kemikleri yalamayacak, komÅŸusu açken kimse tok yatmayacaktı. Bütün parayı elinde toplayan, ihtiyaç sahiplerinin maÄŸduriyetlerinden istifade eden tefeciliÄŸin kökü kesilecekti. Dikili putlar üzerinden çevre kabileleri aldatıp, mallarına sahip olma sahtekârlığına son verilecekti. Servetin ve kabile asabiyetinin saÄŸladığı sahte unvanlarla insanların sınıflara ayrılması gözden düÅŸecek, haksız rekabetin yerini kardeÅŸlik alacaktı. Hanif Ä°brahim’in tertemiz hatırası olan Kâbe, din sömürüsünden temizlenecekti…

Ama bütün bunlar nasıl olacaktı?

Ä°ÅŸte, mutlu yuvasına, günden güne bereketlenen ticaretine, Hılfu’l-Fudul’da adalet için çırpınmasına, herkesin onu ‘Emin’ olarak anmasına raÄŸmen o, Mekke’ye ait rüyasının peÅŸine düÅŸmüÅŸ ve kendisini karanlık, dapdaracık bir maÄŸaranın içinde buluvermiÅŸti. Evet, rüya gerçekleÅŸmeliydi ama nasıl? Doluya koyuyor almıyor, boÅŸa koyuyor dolmuyordu. Nereden baÅŸlamalı ve hangi sıra takip edilmeliydi? Kimlerden yardım istenilmeli, gösterilecek tepkilere karşı nasıl hareket edilmeliydi? Bu mücadeleye kimler davet edilmeliydi?

Elinde bir rüyası vardı ve çaresiz bir ÅŸekilde maÄŸarada iki büklüm yardım bekliyordu.

Oku, yaratan Rabbinin adıyla oku. O insanı alaktan yaratmıştır.”

Oku, çünkü Senin Rabbinin cömertliÄŸinde sınır yoktur.”

O, kalemle öÄŸreten, insana bilmediklerini öÄŸretendir.” (Alak / 1–5)

Allah, rüya sahibine, yani bu güzel rüyayı görene sahip çıkmış ve ona hayatı doÄŸru okumayı göstermiÅŸti. Rasulullah (sav), Allah’ın hükümleriyle hükmedip egemenliÄŸi sadece Allah’a has kılarak her ÅŸeyini paylaÅŸmış ve tüm unvanları reddedip izzet ve ÅŸerefi Allah’ın yanında arayarak takvayı seçmiÅŸti. Böylece Mekke, rüyasına uygun ÅŸekilde yine tevhidin merkezi olmuÅŸtu. Yani Resulullah (sav), rüyasının peÅŸinden gidip onu hakikat kılmıştı. Artık vahiy onun rüyasına inmeye ve bu rüya gerçekleÅŸmeye baÅŸlamıştı. Aynı atası Hz. Ä°brahim ve Hz. Ä°smail’in rüyalarının peÅŸinden gidip de teslimiyetle rüyalarını hakikat kıldıkları gibi…

Fakat ikisi Allah’ın emri (olarak gördükleri)ne kendilerini teslim edince ve (Ä°brahim) onu yüzüstü yatırınca, kendisine seslendik: ‘Ey Ä°brahim, sen ÅŸimdiden o rüyanı hakikat kılmış oldun...’ ” (Saffat / 103–105)

Dostlar! Siz de insanlığın hayrına yönelik rüyalar görüyor musunuz?

Rüyanızın gerçekleÅŸtirilmesindeki zorlukları gördüÄŸünüzde kendinizi yalnız hissediyor musunuz?

Rüyanızın tesiriyle bütün sahte gündemlerden sıyrılıp hakikatı arıyor musunuz?

Sahi siz rüyanızda neler görüyorsunuz?

Yoksa bütün gününüzü iÅŸgal eden dünyalık telaÅŸlar, rüyalarınızı da mı ele geçirdi?

Rüyasının peÅŸinde bütün rahatından vazgeçen Rasulullah (sav) rüyanıza teÅŸrif etse, size ne söylemesini veya nasıl bir yol göstermesini beklerdiniz?

Gündüzünüze inmeyen vahyin gecenize ne yapmasını umuyorsunuz?

En son gördüÄŸünüz rüyanızı hatırlıyor musunuz?

Hani bir zamanlar Kur’an ve sünneti önemli sayan beraberliklerinizde gördüÄŸünüz, ama bu yoldan dönmedikçe dünyalık edinemezsin diyenlere kanıp vazgeçtiÄŸiniz rüyanız var ya, iÅŸte o…

Hatırladınız değil mi?

Hani henüz demokrasi havarisi kesilmediÄŸiniz, ÅŸeriatın bir gün geleceÄŸini düÅŸlediÄŸiniz günlerde…

Hani ÅŸehit olanların ardından bekleÅŸenlerden olmakla gururlandığınız günlerde gördüÄŸünüz…

Dostlar! Rüyalar baÅŸkalarına anlatılmak için deÄŸil, onu hakikat kılmak için görülmelidir…

Sakın rüyanızdan ulu orta bahsetmeyin…

Ümmet olmaya dair rüyalarınızı, sakın “Åžii” ve “Sünni” kardeÅŸlerinizle paylaÅŸmayın…

Yoksa Suriye’de yaÅŸananlar üzerinden sizi rüyanızdan vazgeçirmeye çalışırlar…

Hele rüyanız tüm “gâvurlarla” mücadeleye yönelikse zinhar bunu % 50 ile paylaÅŸmayın…

Rüyanızdan vazgeçmezseniz sizi damgalayıp hayat dışı etmeye çalışırlar…

O zaman ne mi yapmalı?

Rüyasından bahseden Yusuf’a, babasının verdiÄŸi nasihate kulak kesilmeli.

(Yakup:) ‘Ey oÄŸulcuÄŸum! Rüyanı kardeÅŸlerine anlatayım deme, yoksa sana karşı bir tuzak hazırlarlar; doÄŸrusu Åžeytan insan için apaçık bir düÅŸmandır! Çünkü (rüyanda sana gösterilene göre) demek ki Rabbin seni de seçecek; sana olayların iç yüzünü görüp yorumlamayı öÄŸretecek ve tıpkı ataların Ä°brahim ve Ä°shak'a olan nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakub’un soyuna verdiÄŸi nimeti de tamamlayacak. DoÄŸrusu, senin Rabbin doÄŸru hüküm ve hikmetle edip eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir.’ dedi.” (Yusuf / 5–6)

Acele etmeyip sabırla rüyanıza sahip çıkın.

Size rüyayı gördürenin yardımı yakındır…

Rüyanız hayrolsun inÅŸaalah…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.