Sosyal Medya

Makale

Düşünce Kirliliği İçinde Ümmet Gündemi Oluşturamıyoruz.

     Ä°slami düÅŸünceye, derin tefekküre,  tedebbüre,  alınterine,  Ä°slami   çaba  ve gayretlere  deÄŸer verilmeyen,  önemsenmeyen  bir ülkede  yaşıyoruz.

     Ä°mani  ve Ä°slâmi  varoluÅŸumuzun taleplerini,  sorumluluklarını,  ilkelerini  yansıtan  bir dünya  oluÅŸturmayı  gerçekleÅŸtiremediÄŸimiz  için,  tuÄŸyan  etmiÅŸ,  sapkın bir  dünyanın,  haddini  aÅŸmış  bir  tarihin  istediÄŸi günde savruluyoruz.

     Olaylar, hadiseler, vakıalar  karşısında  müthiÅŸ  bir  körlük  yaşıyoruz,  algı  kirliliÄŸi  yaşıyoruz.  Allah’ın  bak dediÄŸi  yerden  bakamıyoruz. Nefsimiz,  zanlarımız,  meÅŸrebimiz,  mezhebimiz,  Ä°slam’ın  önüne  geçmiÅŸ  durumda.  Olayları,  vakıaları,  savaÅŸları  ve  bu günlere  nasıl geldik-getirildik  tüm  bu olup  bitenler  hakkında  bütüncül  bir  analiz, çözümleme  yapamıyoruz.  Analitik   bir  mantıkla  olayları  okuyamıyoruz.  Ümmetin  gündemini  oluÅŸturamıyoruz.  Dünyaya,  hayata,  Tevhidi  bir bakış  açısı  ile  bakamıyoruz.  Mezhepci, ulusalcı,  tarikatçı,  hizipci,  cemaatci,  millici,  gerilimlerle,  deÄŸerlendirmelerle uÄŸraşıyoruz.  Bu nedenle ümmet  bilinci de  yara  aldı  ve yok edildi.  Her yerde  Müslüman kanı  akıtılmasına  raÄŸmen,  ne yazık ki Müslümanlar  olarak  ortak bir  payda da birleÅŸemiyoruz.  Nedeni  ise,  parçalanmışlık,  algı  kirliliÄŸi,  cılık-culuk,  meÅŸrebcilik,  cemaatcilik  hastalıkları.   Her  hizip,  her  erip, her cemaat  kendi  yorumunu  gündeme  getiriyor,  kendi  çıkarını  destekliyor,  bu  çıkarlarını  destekleyen  bilgileri  kullanıyor,  olayların  arka  planını  bilmeden,  parçalar,  cüzler  üzerinde,  tartışmalar  görüÅŸler  ileri  sürülmekte  velhasıl,  ütopyalardan  kurtulup,  hakikate  dayanan  bir  gündemi  ümmet  olarak  oluÅŸturamadık.

     Müslümanlar  arasında maalesef  kiÅŸilik,  ÅŸahsiyet  bilinç  zaafları  ve  yozlaÅŸmaları  yaÅŸanmakta.  Bu  alanda  müthiÅŸ  bir  trajedi  var.

     Ä°nandığını  iddia  edenlerin  hayatına ahlaki  normlar  deÄŸil, çıkarcı,  enaniyetci  bencil  tavırlar  yön veriyor. Ä°slâmi olan  ile  zanna  dayanan  bilgiler  birbirine  karıştırılıp,  zanlar  hakikatmiÅŸ  gibi  algılanıyor  ve bu  yaklaşımlar  takdis  ediliyor,  kutsallaÅŸtırılıyor.  Hakkı-Batıldan  ayıran  Furkan  bir  zihniyet  kaybolmuÅŸ  durumda.  Hoca efendiler,  Åžeyhler,  din  tüccarları, din  baronları,  islâmi  hizmeti  tekeline  almışlar  ve  elinde  tutuyorlar.  Bu kılıf  altında  ne  haltlar  karıştırdıklarını  sıcak  gündemle  hepimiz  gördük  ve  görmeye  devam edeceÄŸiz.  Daha  nice  hizmet ehlinin  hezimetlerini,  çukurluklarını,  Tevhidi  Müslümanlara  karşı  akıttıkları  salyaları  göreceÄŸiz.  Nice hizmet ehlinin,  ABD  ve  Ä°srail’in  uÅŸaklığını,  ajanlığını  yaptığını  görüyoruz…

     Her bir hizmet- grubu  elindeki  din  parçasıyla  övünüyorlar,  körlerin  fili  tarif  ettikleri  gibi,  her  cemaat  kendi reklamını  pazarlamasını  yapıyor.  Kendi  kuruntularını  din diye  pazarlıyorlar.

     Müslüman  olarak  erdemli  izzetli  onurlu  bir uslup-usul  sahibi  olmamız  lazım.  Ä°stikamet  açımızdan  sapmamalıyız.  Müslüman  kimliÄŸinden  baÅŸka  kimlik  kabul etmeden  duruÅŸumuzu,  tavrımızı  sergilemeliyiz.  Mazlumların,  onurlu  mustazafların  yanında  yer  almayı  ÅŸiar  edinmeliyiz.

     Tarihin  ÅŸahitleri  olarak  zamanın  dili,  bilinci  ve kalbi  olmalıyız. 

     Yukarda  belirtmeye  çalıştığım,  düÅŸünce-algı  kirliliÄŸi  genelde,  elde  edilen  bilgilerin  vahyin  süzgecinden  geçirilmediÄŸinden  oluÅŸmaktadır.  Onun için  vahiyle  test  edilmemiÅŸ  görüÅŸ  ve  yaklaşımlardan  uzak  kalmamız  lazım.  Atıl,  sorumsuz,  eylemsiz,  gayesiz,  idealsiz,  ufuksuz,  hayatların  içinde  deÄŸil,  okuyan,  anlayan,  yaÅŸayan,  uygulayan,  sorgulayan,  ÅŸahsiyet  ve karakter  sahibi  biri  olarak  ümmetin  içinde  yerimizi  almalıyız.

     Tevhid-vahiy  ümmet ekseninde  kulluk  yürüyüÅŸümüzü  sürdürmeliyiz.  Ä°nkılapçı  ve ıslah  edici  bir direniÅŸle  hayatı  dönüÅŸtürücü  bir  düÅŸünce  tasavvuruna  sahip olmalıyız.  Her türlü  zihinsel  ve  algı  kirliliÄŸinden  kurtulmamız  lazım.

     Barbarlığın,  vahÅŸi  kapitalizmin  temel  bir  gerçeklik  haline  geldiÄŸi  küresel emperyal  güçlerin  kuÅŸatması ve  ihtirasları  sonucu  ekinin ve  neslin  yok  edildiÄŸi,  bozulduÄŸu  ifsad  edildiÄŸi  bir  zamanda  ütopyalardan  sıyrılıp  artık  gerçekçi  bir  vahiy  zemini  yakalamamız  ve  Allah’ın  istediÄŸi  gibi  bir  tavır  ve düÅŸünce  eylem  bütünlüÄŸü  içinde  olmamız  gerekir. 

     Gökkubbe  altında onurlu  ÅŸerefli  bir  ses  ve iz  bırakmak  istiyorsak  gündemimizi  Rabbimizin  istediÄŸi  ÅŸekilde  belirlememiz  zamana  ve zemine  sıbgatullah (Allah’ın  boyasını) solmaz  ve  pörsümez  rengini  vurmamız  lazım.

     Bu  son ve mükemmel  bir  din  olan  islâm’ı,  bir mikroskop  haline getirenleri,  sahtekarları,  din  tüccarlarını  ahde  vefa  göstermeyenleri  fikir  fahiÅŸelerini,  naylon  mücahitleri,  kapitolist  mütahitleri,  dar  kafalıları,  mezhep-meÅŸrep,  cemaat  taÅŸeronlarını,  tarikat  hurafelerini  güdük  ve tutarsız,  mesnedsiz,  aydın taslaklarını  ve  insan  müsveddelerini iyi  ama çok iyi tanımamız  lazım.

     Vahyin  tüm  imkanlarını  her  durumda  gereÄŸi  gibi kullanmak  suretiyle halen  karşı  karşıya bulunduÄŸumuz  suskunluk  ve  düÅŸkünlükten kurtulmamız  kabil  olacaktır…

     Müslüman  halkların  hemen her  alanda  derin  bir  deÄŸiÅŸime,  dönüÅŸüme ihtiyacı  vardır. 

     Åžunu  unutmayalım ki, hayata  yön  verme  iradesi  hayatı  yaratanın iradesidir.  Günümüzde  egemen  iradeye  yenik  düÅŸen  Ä°slam deÄŸil,  Müslümanlardır.  Bu  nokta da  Müslümanlar  tevbe  sadedinde  bir özeleÅŸtiri  yapmak  mecburiyetindeler.  Bu özeleÅŸtiri  bizi,  durmaktan,  yorulmaktan,  eskimekten,  buharlaÅŸmaktan,  donukluktan,  tavırsızlıktan  korur…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.