Ekonomi
Ekonomide karamsar bir tablo yok

2015 yılının, 2014 yılından daha iyi bir yıl olacağını vurgulayan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, ekonomik büyümenin lokomotifinin dış talep olacağını dile getirdi. Enflasyonun bu yıl kademeli olarak düşeceğini ifade eden Olpak, sanayici ve işadamı olarak faizlerle ilgili beklentilerinin düşmesi yönünde olduğunu ancak masanın diğer yanında olan MBnin enflasyondaki düşüşü gerçekleştiremediği için faizleri düşürmesinin de geciktirdiğini vurguladı.
Döviz kurunda şu an gelinen seviyenin üretim maliyetlerini artırmak suretiyle sanayi sektörünü nisbi olarak etkiliyor. Ancak sanıldığı ya da söylendiği gibi karamsar bir tablo ortada gözlenmiyor. Türkiye gibi dış finansman ihtiyacının yüksek olduğu ülkelerde, kur seviyesinin volatil olmasını normal karşılıyoruz. Mevcut kur seviyesinin 2015 yılında da devam etmesi durumunda sanayi üretimi nispeten hız kaybına uğrasa bile, olumlu seyir süreceğini tahmin ediyoruz. Döviz kuruna yönelik hafızamız, bizi döviz kurundaki hareketliliğe karşı hassaslaştırıyor. Ancak kurun bu veya başka bir seviyede olacağının makul toleranslar içinde öngörülebilirliği son derece önemli.
2015 YILI 2014’TEN DAHA İYİ OLACAK
"Cari Açığa Karşı KOBİ'ler ve Tarım” ismini taşıyan 2014 Ekonomi Raporu'muzda 2014 yılına dair büyüme beklentimizi 3,8-4,0 arasında belirlemiştik. 1. çeyrekte beklentilerin biraz üzerinde 4,7 puan büyüyen ekonomi, 2. Ve 3. çeyrekte hız kaybetmiş ve sırasıyla 2,1 ve 1,7 puan büyümüştü. Böylece yılın ilk üç çeyreğinde büyüme oranı yüzde 2,8 olarak gerçekleşti. 2. ve 3. çeyrekte nisbi olarak yavaşlayan ekonominin 4. çeyrekte yeniden hız kazanması ile birlikte, büyüme hedeflerimize alttan yaklaşacağını tahmin ediyoruz.
Yılın son çeyreğinde hız kazanması beklenen ekonominin, 2014'ün ilk çeyreğinde olduğu gibi, bu performansını yeni yıla da taşıyacağını ve 2015'in büyüme rakamlarının 2014 yılına göre daha olumlu olmasını bekliyoruz.
Mevcut dolar/TL paritesinde ise 2015 yılında herhangi bir sürpriz öngörmüyoruz. Faizlerle ilgili beklentimiz sanayici ve işadamı olarak tabii ki düşmesi yönündedir. Bununla birlikte, masanın diğer tarafında bulunan TCMB ise enflasyona bağlı olarak sıkı para politikası duruşunu devam ettirmektedir. Enflasyon oranlarında ise, yılın son ayında gerçekleşen düşüşün dışında, kalıcı bir düşüşün henüz sağlanamamış olması; TCMB’nin faizleri düşürmesini geciktiriyor.
Bununla birlikte 2015 yılı için küresel piyasalarda özellikle ABD'nin faiz politikası ve AB'nin genişlemeci politikası belirgin olacaktır. Bundan da ülkemizin etkilenmemesi mümkün değildir.
ÖZEL SEKTÖR BORCUNU ÇOK RAHAT ÇEVİRİR
TCMB'nin açıkladığı özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcunun, Ekim 2014 itibariyle 164,8 milyar dolara yükseldiğini görüyoruz. Bu, 2013 yılsonuna göre 8,4 milyar dolarlık bir artış anlamına geliyor. Özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcunun sektör dağılımı incelendiğinde, toplam borcun yüzde 52,1'ini oluşturan finansal olmayan kuruluşların yurt dışından sağladığı 85,8 milyar dolar tutarındaki borcun, yüzde 60,5'i hizmetler sektörü, yüzde 39’u sınai sektörler ve yüzde 0,5'i de tarım sektörü tarafından kullanıldığını görmekteyiz.
Küresel piyasalardaki para bolluğu, borçlanmanın kolaylaşması, faiz oranlarının düşük olması özel sektör borç stokunun büyümesinde başta gelen nedenler arasında görünüyor.
Döviz kurunda meydana gelen dalgalanmalar, özel sektörün kredi borcunun risk faktörünü oluşturan en belirgin unsur olarak ortaya çıksa da mevcut döviz kuru seviyesi kısa ve orta vadede, özel sektör tarafından tolere edilemeyecek bir durum teşkil etmemektedir. 2013 yılı, 2014 yılında yaşanan gerek iç siyaset ve ekonomi gerekse dış konjonktür dalgalanmalarından daha sakin değildi. Keza, iç ve dış konjonktür beraber ele alındığında 2015 yılında da önceki yıllarda yaşananların üzerinde ilave dalgalanmalar mevcut haliyle beklenmiyor.
Bu sebeple, özel sektör mevcut borcunu 2014 yılında çevirebildiyse, 2015 yılında da çevirebilecek şekilde hazırdır. Diğer taraftan, özel sektörün dış borcunun önemli bir kısmının, kendi dış varlığının teminatıyla sağlandığı dikkate alındığında, döviz borcunun çevrilme riski, özel sektör için gözüktüğünden daha düşük seviyelerdedir.
FED FAİZ ARTIRACAK AMA NE ZAMAN
Uzun süredir piyasalarda ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımına gideceğine dair beklentiler halen sürüyor. ABD ekonomisindeki son gelişmeler de bu beklentiyi kuvvetlendirmektedir.
Ancak ABD'de yapılacak bir faiz artırımının, Brezilya ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden sermaye kaçışına neden olacağına dair söylentiler, yatırımların teşviki adına yurt içi piyasalarda TCMB'nin faiz politikasının yeniden değerlendirilmesi gerektiğine dair beklentileri artırmaktadır. Bu bağlamda, TCMB'nin en azından psikolojik eşiği pozitif yönetmek anlamında dahi olsa, bir miktar indirim yapmasının doğru olacağını düşünüyoruz.
Cari açığın finansmanı için Türkiye ekonomisinde dış finansmana ihtiyaç yüksek seviyededir. Ancak petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün devam etmesi durumunda Türkiye'nin maliyetlerinin ve dolayısıyla dış finansmana ihtiyacının azalabileceği söylenebilir.
DIŞ TALEP BÜYÜMEDE ETKİLİ OLACAK
Türkiye’nin büyüme konusunda dış talebin bu trende önemli ölçüde etki ettiği görülüyor. BDDK tarafından tüketici kredilerindeki artışı sınırlayıcı yönde alınan önlemlerle TCMB’nin faiz oranlarında yaptığı artışın özel tüketim harcamaları üzerindeki etkisi iç talepteki hız kaybını ortaya çıkardı. Ancak geçen yılın ilk yarısında Türkiye ekonomisinde büyümenin lokomotifinin dış talep olduğu belirginleşti.
2015 yılında da dış talep kaynaklı büyümenin devam edeceğini öngörüyoruz. Yine de AB ekonomisinin ilave tedbirlerle canlanması durumu, Merkez Bankası'nın enflasyon ve FED kısıtı ile faiz indirimine gitmeyeceği, ilaveten yurtiçi tüketimi canlandıracak makro ihtiyati tedbirlerin aynen devam ettirileceği bir ortamda 2015 yılında da net ihracatın büyümeye olumlu katkı vermesi beklenmelidir.
ENFLASYON 2015’TE KADEMELİ OLARAK DÜŞECEKTİR
Enflasyon oranlarının iyileştirilmesine dair, Aralık ayı haricinde, henüz ciddi bir ilerleme kaydedilmedi. Bu durum faiz politikasında TCMB'nin elini güçsüzleştirmektedir. Aralık ayında enflasyon; nisbi bir düşüş göstererek %8,17 olarak gerçekleşti. Bunun yanında 2015-2017 yıllarını kapsayan OVP'de birinci önceliğin enflasyona verilmesi, enflasyonla mücadelenin önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. OVP'de 2015 yılı için yüzde 6,3 olarak belirlenen enflasyon hedefine varılabilmesine, başta petrol olmak üzere, emtia fiyatlarında gözlenen düşüş katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda; enflasyon oranlarında 2015 yılında kademeli bir düşüş bekliyoruz.
Henüz yorum yapılmamış.