Sosyal Medya

'Arkadaş' lafı kibrin göstergesi

İslam tarihçisi Prf. İhsan Süreyya Sırma, Fethullah Gülen'in, Erdoğan için 'Başbakan' yerine 'bu arkadaş...' tabirini kullanmasının kibirden kaynaklandığını söyledi. Sırma, 'Bu ne ihtiras! Davos'ta İsrail'in burnunu sürtmüş birine 'Yezid' yaftası yapıştırıyorlar. Bunlar Yezid'in kim olduğunu da bilmiyorlar' dedi.



Türkiye'nin sarsıntılı ve kaotik bir ortama itilmek istendiÄŸi günlerdeyiz. Demokratik iÅŸleyiÅŸi ve ekonomik istikrarı bozmayı amaçlayan giriÅŸimin öncülüÄŸünü yapan Gülen grubunun sergilediÄŸi saldırgan tutum ise pek çok kesimi hayli ÅŸaşırttı. Gülen grubunun kendisini Ä°slâm'a izafe ettiÄŸi dönemden farklı olarak bütünüyle siyasî bir çatışma dilini benimsemesi üzerinde dikkatle durulması gereken bir durum. Bu noktada bu kez sorularımı, Türkiye'nin mümtaz ilim adamlarından Prof. Dr. Ä°hsan Süreyya Sırma Hoca'ya yönelttim. Pek çok kuÅŸağın eserleriyle büyüdüÄŸü Ä°hsan Süreyya Sırma Hoca, ilmi ve Türkiye'nin geldiÄŸi noktayı daha yakından görmeyi mümkün kılan tecrübesi ile sorularıma aydınlatıcı cevaplar verdi.

Son dönemde Gülen hareketinin BaÅŸbakan ErdoÄŸan'a ve hükümete çok ÅŸedit bir biçimde saldırdığı görülüyor. Siz bu meseleye nasıl bakıyorsunuz?

Ben meseleye, bir Müslüman ve bir insan olarak bakıyorum. Müslüman olarak baktığımda da ÅŸunu görüyorum: Müslümanların Müslümanlarla iliÅŸkilerinde nasıl davranacaklarını Allah'u Te'ala Kur'an-ı Kerim'de, 'Kafirlere karşı ciddi, sert; ama kendi aralarında merhametlidirler' ayetiyle belirtiyor. Ama ortama baktığımızda durumun bu ayette belirtildiÄŸi gibi olmadığı görülüyor. Meselâ, Fethullah Gülen'in bedduası her Müslümanı deriden üzdü. KeÅŸke o sözleri söylemeseydi.

Bu saldırının asıl amacı size göre nedir?

Son yaÅŸanan olaylar, dışarıda planlanmış ve Türkiye'yi bitirmeyi hedefleyen bir tezgâh görüntüsü vermektedir. Bu saldırı, mevcut iktidarın ötesinde Türkiye'yi hedef almaktadır. Türkiye'nin büyümesini çekemeyenler var. Bunların başında da Ä°srail geliyor. Türkiye'deki hükümetlerin, eskiden olduÄŸu gibi askeri darbelerle indirilemeyeceÄŸini anlayanlar, sivil bir darbe yapmak için birleÅŸtiler. Hükümeti indirmek isteyen koalisyon, 'Bu sivil darbe, kapitalistlerle, büyük lobilerle ve Müslümanların içerisinden bir grupla desteklenirse, bu hükümet gider' ÅŸeklinde düÅŸünerek harekete geçtiler.

Mesele yolsuzluk deÄŸil yani...

Mesele yolsuzluk filan deÄŸil. Bundan 10, 15 sene önce de yolsuzluk vardı. Azalmış olsa da bu gün de vardır. Fakat burada amaç, yolsuzluÄŸu önlemek deÄŸil, yolsuzluÄŸu bir araç olarak kullanmaktır. Yolsuzlukların hepsi on beÅŸ güne mi sığdı?

KÄ°BÄ°RDEN DE ÖTE...

Cemaat hükümete yönelik bu sivil darbeyi mi destekliyor?

Belki desteklemekten de çok öte. Mesela çok pervasızca konuÅŸuyorlar. Ve medyaları aracılığıyla bu tavrı sürdüreceklerini de ortaya koyuyorlar. BBC röportajında bu cemaatin başında olan ÅŸahıs, 'baÅŸbakan' demeyi kendisine yediremiyor da 'arkadaÅŸ' ifadesini kullanıyor. Bu ifade ve tavır, kibirden de öte bir ÅŸeydir. Bu ÅŸekilde bir konuÅŸmanın bir kanaat önderi tarafından yapılamayacağına inanıyorum. Çünkü kanaat önderi olmak için Müslümanlar için iyi kanaat sahibi olmak lazım.

O BENZETME VÄ°CDANSIZLIK

ErdoÄŸan'a yönelik 'Yezid' benzetmesi yapıldı. Buna ne diyorsunuz?

Ben siyasetçi deÄŸilim, ama sözlerimi de sakınmam. Tayyip Bey gibi Davos'ta bütün dünyanın gözleri önünde Ä°srail'in burnunu sürtmüÅŸ olan birisine Yezid yaftasını vurmak tamamen vicdansızlıktır ve kötü niyetliliktir.

Siz cemaatten böyle bir saldırı bekliyor muydunuz?

Beklemiyordum. Zannediyorum ki, hiç kimse beklemiyordu. Derin bir hayal kırıklığı yaÅŸadım. Bu ne ihtiras! Bu ne kendinden baÅŸkasını insan yerine koymama? Maalesef açıkça bir savaÅŸ yaÅŸanıyor ve bu bana olduÄŸu gibi bütün aklıselim sahibi Müslümanlara hem hüzün hem de ürküntü veriyor? Açıkça menfur bir 'psikolojik savaÅŸ' yaÅŸanıyor.

Ä°nanan insanlar hem ÅŸaÅŸkın hem de üzüntülü. Bir Ä°slâm âlimi olarak ne tavsiye edersiniz?

Müslümanlar, inançlarını gözden geçirmeli. Ä°nandıklarımızın Kur'an'a ve Resûlullah'ın sünnetine uygun olup olmadığını bilmek zorundayız. Müslümanlar Ä°slâm'ı bilseler, bu kafa karışıklığı yaÅŸanmaz. Kur'an, Müslümanların 'kâfirlere karşı sert, Müslümanlara karşı merhametli' olması gerektiÄŸini söylüyor. 'Acaba ben böyle miyim?' diye kendi kendimize sormamız gerekiyor. 'Dinlerarası diyalog' projesiyle Ä°slâm düÅŸmanlarıyla sükûnet içinde oturup konuÅŸurken, Müslümanlara karşı haÅŸin ve saldırgan bir üslup kullanmak, kabul edilecek bir durum deÄŸildir.

Ecevit'i hiç Stalin'e benzetmedim

BaÅŸbakan ErdoÄŸan'a ve onu destekleyen bütün cemaatlere yönelik çok ağır hakaretlere ÅŸahit oluyoruz. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?

Ben sol partilere oy vermedim hiç. Ama Ecevit'i, KılıçdaroÄŸlu'nu Stalin'e veya Hitler'e de benzetmem. Ama bu çevreden kimileri tutup bu ülkenin, Müslümanlığı bütün dünyaca müsellem baÅŸbakanını 'Yezid'le özdeÅŸleÅŸtiriyorlar veya o anlama gelecek sözler söylüyorlar. Bunlar herhalde Yezid'in kim olduÄŸunu bilmiyorlar. Bu gibi sıfatları Müslümanlara yakıştırmak dinen câiz deÄŸildir. Gençler belki bilmez, bir zamanlar bu ülkede 'Müslümanım' demek ayıp ve suç olarak görülüyor, Müslümanlar hiçbir dinî kitap okunamıyordu. Ama bugün liselerde

Peygamber Efendimizin hayatı demek olan Siyer ve Kur'an okunuyor. Åžimdi bunu gerçekleÅŸtirenlere karşı çıkmak vicdansızlık deÄŸil midir?

Tarih boyunca cemaatin bugün geldiÄŸi nokta gibi dinî kökenli olan ama siyasete yön vermeye çalışan yapılar var mıydı?

Dünya tarihine baktığımızda maalesef sadece Müslümanlar arasında deÄŸil, Yahudilerin ve Hristiyanların arasında da zaman zaman din adına hareket ettiÄŸini iddia eden, fakat aslında dinin özüne, ruhuna karşı hareket eden gruplar olduÄŸunu görüyoruz. Osmanlı döneminde de birçok dini cemaat ortaya çıkmıştır. Bu yapılar devlet tarafından ortadan kaldırılmışlarsa da, senelerce devleti meÅŸgul etmiÅŸlerdir.

Cemaate ait otele gitmeye korkar olduk

Kasetler de bir süredir savaşın bir parçası oldu. Mahremiyetin ifÅŸa edilmesi Müslümanlıkta nasıl karşılanan bir tavırdır?

Benim bu süreçte en çok üzüldüÄŸüm hususlardan birisi de kiÅŸi veya aile mahremiyetinin ortaya çıkarılmasıdır. Peygamberimizin hayatını, Sîretini etüt ettiÄŸimizde 23 senelik peygamberlik hayatında bir tek Müslümanı devlet dışına sürdüÄŸünü görüyoruz. O da 'Hakem' ismindeki birisiydi. Bunun suçu, Müslümanların kapısından, penceresinden içeriye bakmaktı. Yaptığı ahlaksızlık buydu; ancak aile mahremiyeti o kadar kutsaldır ki, bu kiÅŸi Hz. Peygamber tarafından Taif'e sürülmüÅŸtür.

HZ. EBUBEKÄ°R ÜLKEYE ALMADI

Akıbeti ne oldu bu kişinin?

Peygamber Efendimiz'in vefatından sonra Hz. Ebubekir'den Medine'ye dönmek için izin istiyor. Hz. Ebubekir 'Resulullah'ın sürdüÄŸü birini Medine'ye sokmam' diyor. Hz. Ömer döneminde bunu Hz. Ömer'in mizacı sebebiyle teklif bile edemiyor. Hz. Osman geldiÄŸinde 4-5 sene direniyor ama daha sonra bu ÅŸahsın dönmesini kabul ediyor. Müsaadenizle bu kelimeyi kullanayım, bu ahlaksız adam ve oÄŸlu Mervan, daha sonra Hz. Osman'ın ÅŸehadetine sebebiyet verenler arasında yer almışlardır.

Bu tarz bir eylem baÅŸka bir iyilik, ibadet veya iyi niyetle örtülebilir mi?

Mümkün deÄŸil efendim. 'Belki ileride bize lazım olur' diye insanların mahremine gireceksiniz, görüntülerini alacaksınız; böyle bir ÅŸey olamaz! Bizim dinimizde böyle bir ÅŸenaat yoktur. Bu ülkeye öyle bir korku saldılar ki, bir Müslüman, hanımını alıp dinlenmek için sayfiye yerinde bulunan bir otele, özellikle de cemaate ait bir otele gidemeyecek hâle geldi. Hiç kimsenin insanlar arasında böyle bir korkuyu yaratmaya hakkı yoktur.

Sünnet ehli takiyye yapmaz

Ä°slâm'a hizmet gâyesi güttüklerini söyleyerek 'kaset' iÅŸleri yapanlar var. Ä°slâm'ın bu hususta ölçüsü nedir?

Cenab-ı Allah diÄŸer suçlardan farklı olarak, zina için dört ÅŸahit ÅŸartı koymuÅŸtur. Hz. Ömer döneminde bir kiÅŸi hakkında zina isnadında bulunuluyor. Dört ÅŸahitten üçü 'biz gördük' diyor. Dördüncü ÅŸahit 'ben tam görmedim' diyor. Bunun üzerine diÄŸer ÅŸahitlere dayak atılıyor; çünkü Ä°slam'a göre bu kiÅŸilere, iftira attıkları için dayak atılması gerekiyor. Peki, yarın Allah bu kasetçilerden ÅŸahit istese, bunlar ne yapacaklar? Yani Ä°slam hükümleri cari olsa, bu gibi kasetleri yapanların, darp edilerek cezalandırılmaları gerekir.

Bu fiili iÅŸleyenler cezalandırılmayı hak ediyorlar öyleyse...

Ä°slâm ahkâmı söylüyor bunu. Çünkü aile mahremiyeti çok önemlidir. Mahremiyet üzerine bir hususu daha paylaÅŸmak isterim; hilafeti döneminde bir kiÅŸi Hz. Ömer'e gelerek bir ÅŸahsın evinde içki içtiÄŸini söylüyor. Hz. Ömer de o kiÅŸinin evine girerek 'Sen nasıl içki içersin?' diyor. O ÅŸahıs, 'Sen benim içkime karışmadan önce benim evime, benim iznimi almadan nasıl girersin' diye soruyor. Bunun üzerine Hz. Ömer özür dileyerek geri çekiliyor. Aile mahremiyeti Ä°slam'da bu kadar önemlidir.

SAHABE NE Ä°SE OYDU

Cemaatin bazı ÅŸartları gerekçe göstererek kendini belli etmeyecek bir biçimde davranmaları tartışma konusu. KimliÄŸin ve niyetlerin saklanmasına dayalı bu davranış biçimini nasıl deÄŸerlendirirsiniz?

Ehl-i Sünnete göre böyle bir takiyye anlayışı yoktur. EÄŸer öyle olsaydı, sahabe onca eziyete katlanmazdı. Onlar, her türlü sıkıntıya raÄŸmen 'Biz Müslümanız' diyorlardı. Buna istisna bir örnek var. Mekke'nin fethinden sonra Hevâzin Devleti Müslümanların üzerine yürüme hazırlığındayken Peygamber Efendimiz o bölgeden gelen bir sahabeyi onların arasına casus olarak gönderiyor ve ona, 'Kimseye Müslüman olduÄŸunu söyleme' diyor. Bunun dışında benim hatırladığım bir örnek yok.

Bugün Gülen hareketinin BaÅŸbakan'a ve diÄŸer cemaatlere yönelik hücumunu Sıffin hadisesine benzetenler var. Sıffin'de ne olmuÅŸtu?

Sıffin'de olan ÅŸudur: Suriye valisi Muaviye, meÅŸru halife olan Hz. Ali'ye biat etmesi gerekirken, isyan ederek onun halifeliÄŸini tanımadı. GörünüÅŸte Hz. Osman'ın katillerinin bulunmasını isteyen Muaviye'nin tek derdi, devleti ele geçirmekti. MeÅŸru olmayan bir biçimde isyan eden Muaviye, hileli yollarla hilafeti ele geçirmeye çalıştı. Ve bilindiÄŸi gibi Sıffin hadisesi yaÅŸandı. Sıffin'de isyancı Muaviye taraftarları savaşı kaybedeceklerini anlayınca mızraklarının ucuna Kur'an sayfalarını astılar. Bu bir hile idi ve Kur'an'ı kullanmaktı. Daha sonra hile ile Muaviye'nin nasıl halife ilan edildiÄŸini de biliyoruz. Bugün kim Hz. Ali'ye karşı Muaviye'yi savunuyorsa, ya olayın mahiyetini bilmiyor, ya da bile bile 'Ali düÅŸmanlığı' yapıyor!

GÜLEN CEMAATÄ° RÄ°SALEYE AYKIRI DÜÅžTÜ

Risale-i Nur ile irtibatlandırılan Gülen cemaatinin tavrı ile Bediüzzaman'ın hizmet çizgisi baÄŸdaşıyor mu sizce?

Benim ilk tanıştığım kitaplar Said-i Nursi'nin kitaplarıydı. Onun kitaplarına ve hayatımıza baktığımız zaman ÅŸunu net olarak söyleyebiliriz: O asla Müslümanlarla çatışmazdı. Yazdığı kitaplar ortadadır. Onun eserlerinde Müslümanlara karşı herhangi bir ÅŸey bulamazsınız. Son olaylarda Gülen cemaatinin Müslümanlara karşı takındığı tavır Risalelere aykırı düÅŸüyor. Bediüzzaman'ın tek kaygısı imanını kaybetmiÅŸ kiÅŸilere imanı hatırlatmaktı. Asla siyasetle ve siyasilerle uÄŸraÅŸmıyordu. Gülen cemaati, her ne kadar ona atıfta bulunsa bile Üstad'ın o çizgisinden farklı bir yola sapmış görünüyor. Bediüzzaman'ın idealindeki dünya ayrı, bunların peÅŸine düÅŸtükleri dünya ayrı. Ben öyle görüyorum.

Hükümete ve hükümeti destekleyen diÄŸer cemaatlere yönelik saldırı Gülen grubunda da bir bölünmeye yol açar mı?

Ben cemaatin yapısını çok iyi bilmiyorum. Ama malumunuz dünyayı çok geziyorum. Bu cemaatin dünyanın birçok yerinde okulları var. Orada çok fedakârane çalışan gençler var. Ben o çocuklara çok acıyorum. Onlar melek gibi çocuklar ve bu olaylardan da hiç haberleri yok. Büyük ihtimalle onlar da çok büyük bir üzüntü içindedirler. Ama görünen o ki, üst kademede yer alan bir çekirdek kadro, kendilerini hükümete ortak olacak seviyede görüyorlar. Bu da hiçbir devletin kabul edeceÄŸi bir ÅŸey deÄŸildir.

DÄ°ÄžER MÜSLÜMANLARI MUTEBER GÖRMÜYORLAR

Cemaatin diÄŸer Ä°slâmî yapılara karşı tavrını sorunlu görenler bir hayli fazla. Siz de böyle bir durum görüyor musunuz?

Tarihin çeÅŸitli dönemlerinde meÅŸrep taassubu görülmüÅŸtür. Bu taassup, kendileri dışındaki Müslümanları muteber saymama neticesini doÄŸurur. Bugün de böyle bir durumla karşı karşıyayız.

Gülen cemaatine iliÅŸkin yaygın eleÅŸtirilerden birisi de, bu grubun kendilerinden olmayanlara karşı dışlayıcı ve hatta yok edici yöntemler kullandıkları yönünde. Bu yöntemlere siz de ÅŸahit oldunuz mu?

Tabi! Benim gibi bütün üniversite mensupları, bu yapılanların farkındalar. Üniversitelerde, kendilerinden olmayan hiç kimseyi kadrolara kabul etmiyorlar. Bırakın baÅŸka cemaatleri, Risale-i Nur'un diÄŸer kollarını bile kabul etmediler. Üniversiteler akademik kurumlardır ve buralarda ilmi ehliyete sahip olanlar yer almalıdır. "Bizden deÄŸildir" diyerek ehil insanları akademik kurumlardan uzaklaÅŸtırmak yobazlıktır, ilmi tanımamaktır.

Son olarak tavsiyeleriniz nedir?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.