Şevket Hüner: Medeni Cesarete “Sumud” bir Örnek

Kaçınmama, geri durmama, tehlikeli veya zor bir işe girişme kuvvetini ve atakça hareket etmeyi göze aldıran atılganlık, cüret veren duygu, yüreklilik, babayiğitlik, korkusuzluk diye nitelenen cesaretin medeniyet üzerinden tanımlanması ilginçtir. Arapça kökenli “Medeni” kelimesi “şehirli, uygar, toplum içinde yaşayan” anlamına gelir. Zamanla bu kelime, davranış biçimlerini, toplum kurallarına uygunluğu ve insan haklarına saygıyı ifade eder halde kullanılır olmuştur.
Kendini olduğu gibi kabul eden, yeterli olduğu konularda öne çıkabilen ve bunun üzerinden kendini değerli bulan kişilerin varlığıdır medeni cesareti öne çıkaran. Bu cesaretin özü, insanın kendini nasıl algıladığıyla doğrudan ilişkilidir. Ailesinden destek ve takdir görerek, yapıcı eleştiriler ile yönlendirilerek büyütülen insan, yaşadığı tecrübeler ile özüne olan inancı şekillenir. Başarısız olduğu durumları bir öğrenme süreci olarak değerlendiren bu insanlar kendilerine olan inançlarını yitirmezler. Birileriyle kıyaslanmayı değil kendilerine uygun olarak seçtiklerinin tecrübelerinden yararlanmayı önemserler. Her konuda cesaretli olarak öne çıkmayı haddini aşmak veya dolduruşa gelmek olarak görür ve geri dururlar. Bu da kendine dair sınırları keşfetmelerine ve bu sınırlar içinde gelişmelerini kolaylaştırır. Bundan dolayı medeni cesaret sahibi bu insanlar ne korkutularak geri adım atarlar ne de abartılı övgülerle satın alınabilirler.
Medeni cesaret, kişinin toplum içinde doğru bildiğini savunma, haksızlığa karşı durma ve gerektiğinde yalnız kalma pahasına olsa da fıtratına uygun bu ahlaki duruşunu koruma becerisidir. Bu cesaret türü, kaba kuvvetten değil, ahlaki ve vicdani bir duruştan beslenir. Medeni olmak, başkalarının haklarına saygı duymayı içerir. Medeni cesaret ise bu haklar ihlal edildiğinde ses çıkarabilme yürekliliğidir. Burada söz edilen sadece cesur olmak değil; ne zaman, nasıl ve neden cesur olunması gerektiğini bilmektir. Bu kişiler bir konuda başarısız olsalar dahi, asla köşelerine çekilmez, yeniden denemeye devam ederler. Rahat ve girişkendirler, fikirlerini söylemekten korkmazlar. Doğru bildikleri konularda risk almaktan çekinmezler. Bu duruş, yaşanan zorluklarla baş etmeyi ve sorunlarla gerçekçi bir şekilde mücadele etmeyi kolaylaştırır.
Ancak, aşırı bir güven duygusu ile hareket ederek kendisini ve diğer insanları tedirgin etmemeye de özen gösterirler. Bu tip davranışları haddi aşmak olarak görürler. Kendileri gibi doğru karar verip inisiyatif kullanamayan insanları eleştirip yermek yerine onlara ilham olmaya taliptirler. Kendilerine duydukları öz güvenleri onları diğer insanlarla yardımlaşmaktan ve paylaşmaktan uzaklaştırmaz. Olumsuz neticelerde birilerini suçlamak, mazeretlerin ve bahanelerin arkasına sığınmak yerine bu durumdan ders çıkarır ve bundan sonrası için bunu bir nimet olarak görürler.
7 Ekim 2023 tarihinden itibaren tüm zalim paydaşlarının desteğiyle soykırım ve katliamlara devam eden siyonistlere karşı 2025 yılında yola çıkan ve Gazze ablukasını kırmak ve insani yardım ulaştırmak amacıyla oluşturulmuş uluslararası sivil deniz konvoyunun adı “Sumud filo” sudur. Filoda, doktorlar, sanatçılar, siyasetçiler, gazeteciler ve sivil toplum gönüllülerinden oluşan, 46 ülkeden 497 aktivist yer alıyor.
Sumud Filosu, bir etnik ya da dini buluşma değil; aksine, bir halkın inancından ve kökeninden dolayı yok edilmesine karşı yükselen evrensel bir itirazın sembolüdür. Türkiye, İspanya, Yunanistan, Tunus, Fransa, İtalya, Kanada ve Mısır gibi 50’den fazla ülkeden yüzlerce medeni cesaret sahibi gönüllü, tekneleriyle Gazze’ye yardım taşımak için birleşti. Filo, sadece yardım taşımakla kalmıyor; aynı zamanda uluslararası kamuoyuna güçlü bir mesaj veriyor. Örneğin, İrlandalı komedyen Tadhg Hickey ve Afrikalı yazar Zukiswa Wanner gibi isimler, kendi ülkelerinin Gazze’ye dair işbirlikçi politikalarını protesto etmek için filoya katıldılar.
Sumud filosunda yer alan insanlar, kendi hayatlarını riske atarak Gazze’ye umut taşıyorlar. Bu gönüllüleri bir araya getiren medeni cesaretleri, onları insanlık tarihine bir kardeşlik ve dayanışma destanı yazmalarına sebep oluyor. Bunu unutmamalı ve unutturmamalıyız.
Filonun soykırımcı siyonistler tarafında basılıp etkisiz hale getirilmesi ve tüm resmi kuruluşların buna sessiz kalmasının abartılarak haberleştirilmesinin nedeni dünya çapındaki bu gönüllü eylemi gerçekleştirenler üzerinden bundan sonra yapılan zulümlere itiraz edecek tüm medeni cesaret sahibi gönüllülerin ümitlerini kırmaktır. Makamlarını, varlıklarını ve statülerini kaybetmemek için bu zulme karşı ses çıkarmayanları ve bugüne kadar oluşturulan tüm beraberlikleri ve kurumları yerin dibine geçirmek yerine onlara, doğruda direnerek ilham olmak ve medeni cesaretlerini arttırmaları konusunda bir ümide dönüşmek bugünün vacibidir.
Kuran’ı ve Resulullah’ın(sav) hayatını okuyanlar suçlamak yerine örnek olmayı seçerler. Küresel zulme karşı bu vicdani ve gönüllü birlikteliği Allah’ın bir yardımı ve hidayeti olarak görürler. Bu yapılanmayanlara ağıtlar yakmak veya yapmayanları yerine dibine geçirmekten daha önemlidir.
Selam, Gazzeli kardeşlerine destek olmak için Mavi Marmara gemisi ile yola çıkan ve soykırımcı siyonistler tarafından şehit edilen medeni cesaret, haysiyet ve izzettin sahiplerinin üzerine olsun…
Selam, küresel zulme karşı her türlü zorluğu ve tehlikeyi göze almaktan çekinmeyen bu asalet, hamiyet, medeni cesaret, haysiyet ve izzettin sahibi “Sumud ehlinin” üzerine olsun…
Şevket Hüner /13 Rebiyülahir 1447
Henüz yorum yapılmamış.