Şevket Hüner: Özgürlük alanınız kaç metrekare?

Modern kentli insan, belirlenmiÅŸ özgürlük alanının haricine çıkıp yeni imtihanlara muhatap olmayı riske girmek olarak gördüÄŸü ve bunun sıkıntısına katlanmaya yanaÅŸmadığı sürece onu asla itminana erdirecek bir hayatın özlemini çekemez. Tanımlanmış olanın, fıtratının dışına çıkarma ÅŸüphesini duymayan, önüne konan her tarzın aydınlık yarınlara ulaÅŸtıracağını zannedenler, tüm yaptıklarını vahyin kontrolünden geçirmedikleri sürece üretilmiÅŸ kalıplara mahkûm yaÅŸayan gönüllü köleler olmanın ötesine geçemeyeceklerdir.
"Özgürlük alanı" diye tanımlanan modern kafes, bireyin alıştığı düzenin dışına çıkmasını engeller. ÜretilmiÅŸ ve köpürtülmüÅŸ korkularla dışarıdan ve içeriden kuÅŸatılan birey, fıtratını ve vicdanını hiçe sayan bütün kısıtlamalara riayet ettiÄŸi halde neden kendini hala emniyette hissetmediÄŸini bilemez. Benzer bireylerin de aynı soruna muhatap olmasından dolayı, üretilmiÅŸ sorunu gerçek özgürlüÄŸe varmak için çekilmesi gerek bir çile olarak algılar.
Halbuki özgürlük alanına riayet etmesinin sebebi kendisini emniyette hissetmek istemesi deÄŸil miydi? Özgürlük alanları aslında kiÅŸinin kendi rızasıyla pasifleÅŸtirilip robotlaÅŸtırılması deÄŸil midir? Robotları insanlaÅŸtırmaya çalışanlar aynı zamanda insanı da robotlaÅŸtırmaya çalışmaktadırlar. Bu da bireye, korkuları ve zaafları üzerinden devamlı kötümserlik pompalanması sayesinde gerçekleÅŸtiriliyor. Üstelik hayattan koparak çevrimiçi yaÅŸayanlar, özgürlük adına tektipleÅŸtirilip bir sürüye dönüÅŸtürüldüklerinin farkında bile deÄŸiller.
İslam’ın tanımladığı insan, sadece Allah’a kul olmak için geldiÄŸi ve ne kadar kalacağını bilmediÄŸi bu ayrılık yurdunda “Es-Selam” olan Allah’ın saÄŸladığı emniyet üzere yaÅŸar. Selam vererek, mal, can ve ırz emniyetini ihlal etmeyeceÄŸini, merhamet üzere davranacağını ve karşısındakini rakip deÄŸil kardeÅŸ görüp bereketini isteyeceÄŸini ilan eder. Müslümanlar, özgürlüÄŸü kısıtlayan deÄŸil, kardeÅŸ saydıkları müminlerin fıtratına uygun destek veren çözümün ta kendileridir. Bu da bireyi, özgürlük alanı adlı hapishanenin bir mahkûmu kılmak yerine es-Selam’ın kulu olarak itminana ermeye yönlendirir.
İmtihan olmak, insanın iddia ettikleri ile yaptıkları arasındaki farkı, daha yaÅŸarken farkına varmasıdır. İmtihan olmak bir nimettir. Üstelik her imtihan, üretilmiÅŸ bir korkudan kurtulmaya vesiledir. Yani Allah, imtihan ederek kulunun ÅŸeytanileÅŸenler tarafından köle kılınmasını önler. Halbuki sonradan ihdas edilen, fıtrata ve vicdana sığmayan modern kalıplar insanları hiçbir zaman korkularından emin kılmak istemez. Zira onların niyeti bireyi özgürleÅŸtirmek deÄŸil bir avuç mutlu azınlığın kölesi kılmaktır.
Tek liman olarak lanse edilen özgürlük alanı, yalnızlaÅŸtırılarak bireyselleÅŸtirilen modern insanın sığınma arzusunu bir korkuya çevirmek ve tek çözümün kendilerinde olduÄŸunu ilan edenlerin bir oyunudur. Halbuki “EûzubillahimineÅŸÅŸeytanirracim” diyerek Allah’a sığınan Müslüman, aynı zamanda tüm ÅŸeytanların ve iÅŸbirlikçilerin ÅŸerrinden emin kılınır. Yani sığındığı yer onun korkularını köpürten deÄŸil itminana ulaÅŸtıran Allah’tır.
OluÅŸturulan rekabet ortamında korkularından emin kılınması için ihdas edilen özgürlük alanı, kimseye güvenmeyen, terk eden ve terk edilen savunmasız bireylerin oluÅŸmasını saÄŸlar. Bu bireyler her gün deÄŸiÅŸen göreceli tanımlamaların kobayı kılındığının farkında deÄŸildir. Allah ile iliÅŸkisi kesilmiÅŸ, evrenden isteyen, mumlara üfleyip dilek dileyen, meditasyon ve yoga ile hayattan koparılmış, ancak antidepresanlar ile uyum saÄŸlanılan bu modern simülasyon, korkuların üstüne giden deÄŸil korkulardan kaçmayı ve yok saymayı salık veren ÅŸeytanlardır. Halbuki müminler, üretilmiÅŸ korkulardan emin kılan kardeÅŸlikler içinde asla yalnız kalmazlar. Onlar Allah’a sığınarak korkuların üzerine giderler ve imtihan olmaktan razıdırlar.
Bireyin bu özgürlük alanının koruması için okuması, çalışması ve sosyal güvencelere sahip olması mecburidir. Bundan dolayı okulda, iÅŸyerinde, sosyal hayatta uÄŸradığı tecavüzlere ses çıkaramaz. Zira onu zor durumda güveneceÄŸi herkes ona rakip kılınmıştır Özgürlük alanı onu bu tecavüzlerden emin kılmaz. Yani ne sığınacağı bir Rabbi ne akrabası ne de mümin kardeÅŸleri vardır…
Korkutularak yalnızlaÅŸtırılmış bireyin çözüm olarak gördükleri birer bağımlılıktır. Ama bu bağımlılıktan kurtaran psikiyatristler veya psikologlar da bu çözümsüzlüÄŸe razı eden çaÄŸdaÅŸ rahiplerdir. KiÅŸinin bu açmazdan çıkacağı Hira’sını bulması elzemdir. Korkularıyla yüzleÅŸmekten kaçanlar için korkularıyla yüzleÅŸerek, Allah’a sığınan ve kötülükte ısrar etmeyen müminler birer kurtuluÅŸtur. Fakat onların da birçoÄŸu muhafazakârlık ve milliyetçilik adlı korku bataklıklarına çakılmışlardır.
Gazze’de soykırım ve katliamlara raÄŸmen kardeÅŸçe ve hep beraber sürdürülen mücadeleyi yapan yetimler mi daha özgürdür? Yoksa özgürlük alanlarına mahkûm yaÅŸamak zorunda bırakılarak günden güne yalnızlaÅŸtırılan bizler mi daha özgürüz?
Åževket Hüner / 5 Rebiülahir 1447
Henüz yorum yapılmamış.