Sosyal Medya

Kürsü

Sadık Sefa: Tuhaf



Gecede büyülü bir zaman dilimi vardır. Bu anı yakalamayı başardıysanız, meftunu olursunuz gecelerin. Garip bir hâl serer omuzlarınıza. Bir an ki, tüm ihtişamıyla kurulur başköşeye. Huzur mu, huzursuzluk mu, karar veremediğiniz bir duygu kaplar benliğinizi. İşte, gecenin o anındayım...

Uykusuz gözler, bardağında soğumuş bir çay ve ince bir sızı gibi geceye dolan bağlama sesi. Her kelimesine bin kat daha hasret yükleyen bir ses tonuyla şiir okuyan bir adam... Bense yalnızlığımdan, soğumuş çay bardağındaki yansımama saklanıyorum. Ve şiir bitiyor.

Sonrası uzun bir gece...
Mutlaka uyunması gereken bir gecenin o büyülü anı... Seriyorum önüme heybemde ne varsa. Ayıklamak yok; doğruları, yanlışları, her şeyi sermeli orta yere. Sonra dönüp bir kez daha bakmalıyım tüm olan bitene. Kendime ve kendimce dünyaya. Öyle de yapıyorum. Yine kendimden başlıyorum. Benden başka herkes iyi ve doğrudan yana. Bir başıma kalıyorum yine, kötünün ve yanlışın safında. Tuhaf, kötüyken de yalnızım. İyi oldum mu hiç, bilmiyorum. Şayet iyi olduysam, orada da yalnızdım; biliyorum. Ne kadar masum herkes, ne kadar da merhametli! Omuzlarımda çocukluğum, heybemden yalnızlık döküldü payıma; kötülük ve gurbet sinemde asılı. Heybemde kendim için de bir parça iyilik taşımak nasip olacak mı bir gün? "Söz," diye mırıldanıyorum: "Söz, bir gece daha yakalayacağım gecenin büyülü anını. Ölmeden. Bir daha dökeceğim heybemi önüme. Söz. İyilik düşecek bu kez benim payıma, yalnız da olsam." Ve ekliyorum yine: "Tuhaf..."

Şiir bitmişti. Bağlamanın yalnızlığımı dağlayan sesi kalmıştı geriye. Belki de benim kulaklarımda kalmıştı yalnızca. Bilmiyorum.

"Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar," demiş şair. Arafta yaşayıp, kıyısında dolaştım tüm insani duyguların. Her şey ben yaşarken oldu. Zamanın doğru tarafında ne kadar durabildim acaba? Ne kadar umut olup yayılabildim yeryüzüne, ne kadar güven ve huzur? Hatırlıyorum, en kötüsü de bu. Tüm unutkanlığıma rağmen, hayatta önem verdiğim her şeyi en az bir kez unutabilmişken hem de! Hatırlıyorum işte, tüm çıplaklığıyla bütün yanlışlarımı. Tuhaf...

Göz kapaklarım ağırlaşıyor iyice. Oysa yalnızca kendime bakabilecek kadar dökülmüştü heybemdekiler. Soğumuş çay bardağındaki yansımama bakıyorum bir kez daha. Daha bir yaşlı görünüyorum kendime. Göz kapaklarıma hükmedemiyorum artık. Son bir gayretle, "Tuhaf..." diyorum belli belirsiz bir şekilde. Tuhaf!..

4 Yorum

  1. S.Özlü

    Nisan 13, 2025 Pazar 15:55

    Ruha ilaç,hislere tercüman..Pek leziz olmuş kaleminize,yüreğinize sağlık..

  2. Musa Tayyip

    Nisan 12, 2025 Cumartesi 12:39

  3. Günyüzü

    Nisan 12, 2025 Cumartesi 12:35

    Tskler sadık sefa

  4. Büşra

    Nisan 12, 2025 Cumartesi 12:28

    Okurken heybemi sermek istedim önüme hiç ayıklamadan... yüreğinize ve kaleminize sağlık, güzeldi "Tuhaf"

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.