Sosyal Medya

Kürsü

Sadık Sefa: Arayış



Hangi mevsimin renkleridir böyle yüreğimde açan? Bayram çiçekleri ile dolu kırlara dönüşmüş olmalıydım şu günlerde. Oysa solgun renkli yaprakları ile tüm benliğimi kaplamış mevsim. Astım krizlerine sokan kokusuyla nefes dahi aldırmayan baharlar. Binlerce yıldır birlikte yaşamışız gibi beni bağrına basan hazan... Daha önce hiçbir mevsimde ve memlekette görmediğim garip çiçekler yeşeriyor gönül bahçemde.

Bir kavga var içimde, bir yerlerde gizlenip duran. Bitmeyen, belki de hiç bitmeyecek olan bir kavga. Her fırsatta tüm kargaşasıyla baş başa kaldığım. Ne için ve kime karşı olduğunu bilmediğim bir kavga. Adını, sanını duymadığım bir yerlerde, bilmediğim ve anlamadığım bir dilde, tek başıma verdiğim bir kavga.

Sabah ezanı yeni bitmişti. "Yeniden dönmeliyim, beni bekleyen sıcacık yatağıma," diye düşünürken buluyorum kendimi. Öyle büyük bir sessizlik kaplıyor ki yeryüzünü. Sonraları –ama çok sonraları– anlamsız gelecek birçok şey için endişeleniyorum. Bunca kalabalığa rağmen beni ürperten bu sessizlik için dahi kendimi suçlar buluyorum. Yine zihnimin bakmak istemediğim köşelerinde dinmek bilmeyen bir huzursuzluk.

Yeniden başlamanın yollarını ararken buluyorum kendimi, gün yavaş yavaş aydınlanırken. Sonunda kavgaların bittiğini, hesapların bir daha açılmamak üzere kapatıldığını görmek istiyorum. Bütün senaryo boyunca iyi olmayı başaran kahramanın kazandığı filmlerin finallerini düşünüyorum sonra. Sonunda kahramanların mutlu, kocaman bir aile tablosu içinde görüldüğü kitapların son sayfalarını. Biliyorum, böyle bir son mümkün değil insanoğlu için. Ne kadar uzun yaşadığından bağımsız olarak yarım bırakıp gidecektir mutlaka her şeyi. Kendisini bile tamamlayamadan gidecektir belki de. Lakin yine de başka türlüsünün mümkün olduğu hayatları düşününce insan...

Yeniden başlayabilmek...
Yolun kalanını bambaşka yürümek mümkün diye düşünürken, "Ama..." diyen bir fısıltı büyüyor zihnimin uykuya direnen köşelerinden birinde. Yolun kalanını bambaşka yürümek. Yolun ne kadar kaldığının önemi yok, elbette. Bambaşka dediğim o başkalık her ne ise, onu arayıp bulmak düşüncesi beni yüreklendiriyor. "Beni, tarifini dahi yapamadığım bu bahçeye çıkaran yolun ezberlerini yıka yıka yürümek önemli olan," diye mırıldanıyorum. Nihayet, en ufak bir boşluğu bile bulup değerlendiren ve bütün benliğimi sarıp sarmalayan o yorgunluk hissi kaplıyor her zerremi. Ufacık umutlarımı diriltmek için bu kadar uğraş verirken, küçücük umutsuzluk noktalarının hızla büyümesine hayret ediyorum bu defa.

Sabahın ilk ışıkları heyecanla yayıldı yeryüzüne çoktan. Uzun sürmez zihnimin bu amansız çelişkilerle dolu kavgası. Zihnimdeki çatışmaların yankılarını duymazdan gelerek çekiliyorum usulca. Benliğimi tutsak alan bu çatışmalar küllenir bir süreliğine, lakin sönmez, bilirim.

Umut gibi...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.