Sosyal Medya

Büyük putun cilâsı dökülüyor!

Büyük putun cilâsı dökülüyor. Zaten önce cila dökülür ve ne kadar yeni cila sürülse tutmaz. Büyük yıkılışın ilk tezahürü budur!



Batı” okur yazarlarımızın 19. Yüzyıldan itibaren en büyük ve parlak putu idi. Elbette ilmi, edebiyatı, sanatı, fikri, felsefesi de göz kamaÅŸtırıcı idi, fakat asıl teknolojisi muazzamdı. Tabiî batının hayat tarzı, idare ÅŸekli, dünyaya bakışı, hatta ahlakı ve onun arkaplanındaki dini… örnek alınacak ÅŸeylerdi. Zaten, ilmini hemen edinmek mümkün deÄŸildi. Edebiyatını, sanatını taklitle yüksek bir seviyeye varılamazdı. Fikir, felsefe de ilim gibi zaman isterdi. O zaman ne oldu? Hayat tarzı, kılık kıyafeti, idaresi, ahlakı, hatta dini örnek alındı. Güç yettiÄŸince de teknoloji ithal edildi.

Ä°ki büyük edebiyatçımız batı hayranlığına ve taklitçiliÄŸine güçlü ÅŸekilde karşı koydu. Ölçü ÅŸuydu: Kendimiz kalarak modernleÅŸmek, Müslüman kalarak zamanı yaÅŸamak. Mehmet Âkif bunu teori, akide üzerinden; Yahya Kemal medeniyet ve kültür üzerinden dile getirdi. Fikir cephesinde ise topluma onlar kadar mal olmayan gösteriÅŸsiz ve nümayiÅŸsiz bir düÅŸünür vardı: Nureddin Topçu. Topçu, Cumhuriyet döneminin ilk fikrî muhalefet dergisi Hareket’in 1. Sayısında batının pozitivizmi dünyayı sömürmek için araç olarak kullandığını, kendi dışındaki dünyayı küçümsediÄŸi için yeni ve insani bir Rönesans yapamayacağını yazdı.

Türkiye batı tabusunu 1970’lerde sorgulayabildi.

Bugüne gelirsek, Batı 19. Yüzyıldan itibaren alıştığı konforu, hayat standardını sürdürmek için deÄŸer olarak ilan ettiklerini çiÄŸnemeye devam ediyor. Konforu sürdürmenin önümüzdeki yıllarda daha da zorlaÅŸacağı görülebiliyor. Bu hırçınlık, bu saldırganlık boÅŸuna deÄŸil!

Batının ezeli düÅŸmanı Ä°slâm’dır. Biraz kazınınca zihinlerinin haçlı altyapısı ortaya çıkar. Avrupa hiçbir zaman islâmla birlikte yaÅŸamayı göze alamadı. Yüzyıllarca batılı devletlerin Müslüman vatanda;ları olmadı. Ä°spanya’yı dinî ve etnik soykırımla temizlediler. Ancak Komünist-Kapitalist çatışması Müslümanlara sınırlı bir alan açtı. Bugün Avrupa ülkelerinde alt sınıf olarak Müslümanlar var. Çünkü sömürgecilik sonrası böyle bir alt sınıfa ihtiyaç duyuluyor.

Fakat zaman geçtikçe bu alt sınıf yerleÅŸik hale geliyor, ekonomik ve sosyal olarak görünürleÅŸiyor. Avrupa nüfusu duraklar ve gerilerken hem çevredeki Müslüman nüfus hem de Avrupa’daki Müslüman nüfus artıyor. Ä°ÅŸte islâmofobi için saÄŸlam bir zemin! Bu zemini besleyen ise Avrupa’daki devlet siyaseti.

Son on yıl içinde Akdeniz’in batısında Fransa’nın nüfusu 1 artarken, hemen karşı kıyılardaki MaÄŸrib ülkelerinin nüfusu 4 artıyor! Artış böyle sürerse, eski Fransız sömürgelerinden göç devam edecek. EÄŸer göç engellenirse, bu keskin bir Fransa düÅŸmanlığına yol açacak.

20. yüzyıl ortalarına kadar bu ülkeler Fransız sömürgesi idi (En kısası Fas yarım asır). Bu ülkelerde Fransız kültürü yaygın. Fransızca bazı zamanlar Arapçanın önüne geçiyor. Bu sebeple ülkeye intibakları daha kolay. Bir de artık Fransa’ya yerleÅŸmiÅŸ, hatta vatandaÅŸlık almış hatırı sayılır bir Müslüman nüfus var. Bunlar terörize edilerek sürekli en alttakiler kategorisinde tutulabilir mi? Daha doÄŸrusu nereye kadar tutulabilir?

Fransa en çok neyle öÄŸünürdü? LaikliÄŸi ile! HoÅŸgörüsü ile! Bizim aydınlarımızı cezbeden de bu deÄŸil miydi? Åžimdi neden Fransa kendi yaygın kültürünün dinine ayar vermek yerine Müslümanlığa ayar vermeye kalkışıyor? Bu laikliÄŸi nasıl tarif edelim?

Bu tavrı ÅŸöyle anlaşılır kılabiliriz: Türkiye ülkesinde bir azınlık inancı olan ortodoks kilisesinde reform yapmaya kalkışıyor. Kıyamet koparılmaz mı?

Makron, Fransız aklının çaresizliÄŸini temsil ediyor. Ä°ç ve dış tek düÅŸman algısı üzerinden Fransa’yı toparlamaya çalışıyor. Bugüne kadar dışa vurulmuÅŸ en ÅŸiddetli Müslüman düÅŸmanlığı, bir karikatür üzerinden sürdürülüyor ve bu devlet desteÄŸine mazhar oluyor.

Nasıl oluyorsa, ötekinin dini deÄŸerlerine kuduzca hakaret “fikir özgürlüÄŸü” olarak savunuluyor.

Büyük putun cilâsı dökülüyor. Zaten önce cila dökülür ve ne kadar yeni cila sürülse tutmaz. Büyük yıkılışın ilk tezahürü budur!

 

Mehmet DoÄŸan / Kaynak: Karar Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.