Sosyal Medya

Yasin Aktay / Ramazan bize bizi ne kadar anlatabildi?

Yasin Aktay / Yeni Åžafak



Rahmet ve maÄŸfiret ayı olduÄŸu kadar tefekkür ve nefis muhasebesi ayı olan Ramazan ayına bu yıl da veda ediyoruz. Tefekkür ve nefis muhasebesini bir ay boyunca bütün inananlarına farz kılan Ramazan ayı Allah’ın büyük lütfu ve keremi. Çünkü insanın dünya gaileleri içinde Allah’a, baÅŸka insanlara ve dolayısıyla kendine ÅŸu veya bu ölçekte uzaklaÅŸması mukadder. Bu insan toplumsallığının, dolayısıyla varoluÅŸunun kaçınılmaz bir tabiatı. Yılda bir ay da olsa bir kendine dönüÅŸ fırsatını müminlere farz kılan Allah, insanlara bir külfet olsun diye deÄŸil, kendilerine dönsünler, kendilerini onarsınlar, saÄŸaltsınlar, birliÄŸe, tevhide ulaÅŸsınlar diye yapmıştır.

OkuduÄŸumuz Kur’an bu tefekkürümüzü, kendimize dönüÅŸümüzü, varlıktaki tevhidi daha saÄŸlıklı yürütebilmemiz için de rehberlik ediyor. Bunu kim ne kadar yapabiliyor ki diye kılçık itirazların hiçbir yeri yok. Bunu bilerek veya isteyerek yapmayanlar bile iÅŸin sadece ÅŸekline uyduklarında bile Ramazan’ın rahmet ve bereketinden bir ÅŸekilde nasipleniyorlar.

Ancak yine bütün bu rahmet ve bereket yanından geçmesin diye direnenler, nasipsizliÄŸi seçenler de olabiliyor. Bu da Kur’an’ın bize bolca anlattığı bir karakter. Nasibe karşı direnenlere, kalbini katı, gözünü kör, kulağını sağır tutmaya devam edenlere yapılacak bir ÅŸey yok.

ARAPÇA DÜÅžMANLIÄžI NEYÄ°N Ä°FADESÄ°? SUÇLULUÄžUN MU DÜÅžMANLIÄžIN MI?

Bu ülkenin insanlarına kendini sanatçı diye yutturmuÅŸ, bilmeyenler nezdinden piyasa yapmış birilerinin veya yine bilmeyen cahiller nezdinde bilim adamı sayılmanın tadını sömürerek çıkaran profların sığınmacılara karşı nefretlerine de bolca ÅŸahit olduk. Sığınmacılara karşı merhametsizce, duyarsızca tutumlarının arkaplanında aslında Arapçaya karşı bir nefretin olduÄŸunu gizlemeye bile ihtiyaç duymamaları bu ülkede aslında cahilce bir cüretkarlık. Orada burada karşısına çıkıveren Arapça kendilerine ne hatırlatıyordur acaba? Kur’an’ı mı? Kendilerini yaratan Allah’ın insanlığa en son hitap ettiÄŸi dil bazı insanları neden rahatsız eder bu ülkede?

Kendilerini yaratmış, varlıklarına, vücutlarına, rızıklarına, herÅŸeylerine sahip olan Allah’tan bu kaçış nedir? Nereye kadardır?

Eninde sonunda Allah’a yakalanacaklar, muhtemelen son duaları o dilde yapılacak, telkinleri de o dilde verilecektir. Zerre kadar beyin olsa, azıcık sanatçı duyarlılığı, birazcık bilim adamı ÅŸuuru olsa o dille biraz daha barışık olmayı denerler. YaÅŸadıkları ülkenin tarihinin, kültürünün o dille olan iliÅŸkisine hiç girmiyoruz bile. Gayet iyi yürüttükleri ekmek teknelerinin dönmesini saÄŸlayan ekonominin biraz da çokkültürlülüÄŸün böylesi bir tecrübesini gerektiriyor olduÄŸu gerçeÄŸine de.

YaÅŸadığımız dünya çokkültürlülük dünyası ve bu sadece Türkiye’de deÄŸil, dünyaya açık, dünyada varım diyen her ülkede farklı kültürel tezahürleri gerektiriyor. Sanatçı, bilim adamı, siyasetçi, dünyayı en çok tanıyan insan olmalı, ama bunlar ya gittikleri yerlerde kör kör geziyor veya gördüklerini sözkonusu Arapça olunca unutuveriyorlar.

Bir baÅŸka ihtimal, Arapçaya karşı ve Arapçanın temsil ettiÄŸi Ä°slam’a karşı bu ülkede yıllarca iÅŸlenmiÅŸ olan suçlarını mı hatırlıyorlar? O iÅŸlenmiÅŸ suçların doÄŸrusu ne hesabı görüldü doÄŸru dürüst ne de yüzleÅŸmesi yapıldı. Yoksa, Avrupa modernizminin bir zaman yaÅŸadığı, öldürdüklerini zannettikleri bir tanrının tekrar hortlaması sendromunu mu yaşıyorlar? Kusursuzca iÅŸlendiÄŸi zannedilen bir cinayetin delillerinin kontrolsüzce ortaya dökülmesi ve kendilerini suçlaması ihtimali mi gözüküyor? Arapça kendilerine bu ülkenin deÄŸerlerine, inancına, tarihine, atalarına karşı iÅŸledikleri cinayetlerini mi vuruyor yüzlerine? Yoksa bir modernist, aydınlanmacı veya daha da kötüsü en sefih hedonist umursamazlıklarıyla “öldürdükleri” vehmine kapıldıkları Allah’ı mı hatırlatıyor? Nedir?

TADAMON KATLÄ°AMI GÖRÜNTÜLERÄ° SURÄ°YELÄ°LERÄ° GÖNDERELÄ°M DÄ°YENLERÄ°N GÖZÜNÜ AÇAR MI?

ÇoÄŸu insanda Arapça ve Ä°slam düÅŸmanlığı olarak da tezahür eden Suriyeli sığınmacı karşıtlığında iki gündür unutan zihinlere ÅŸok edici bir hatırlatma yapılıyor. Aslında hepsi bilinen utanç verici insanlık dışı vahÅŸet olayları. The Guardian’da bir eski Suriye askerinin yayınladığı bir video bugün göz zevkimizi bozuyor olmalarından rahatsız olduÄŸumuz Suriyelilerin nasıl bir cehennemden kaçıp gelmiÅŸ olduklarını bize sadece hatırlatıyor.

Görüntüde bir inÅŸaat binasının önüne kazılmış bir çukura araba lastikleriyle birlikte gözü kapalı arkadan eli baÄŸlı insanların koÅŸturularak düÅŸürülmesi, havadayken kendilerine kurÅŸun sıkılması. Tek tek insanlar üstüste bu ÅŸekilde canice, alay edilerek, tartaklanarak öldürülüyor. Genciyle yaÅŸlısıyla. Sonra çukur yeterince dolunca araba lastikleri ve diÄŸer yakıtlarla ateÅŸe verilen çukurda insanların cesetleri küle döndürüldükten sonra üstü asfaltla kapatılıyor.

Böylesi 27 videoda yüzlerce insanın bu ÅŸekilde ölümü kaydedilmiÅŸ.

Bu kayıtlar bir hatırlatma aslında. Daha önce de bunun gibi yüzlerce binlerce olaya dair kayıtlar var. 2014 yılında Sezar kod adında Suriye ordusuna mensup bir fotoÄŸrafçının kaçırdığı 11 bin kiÅŸiye ait 55 bin fotoÄŸrafı gören insanın unutması insanı insanlığından çıkarmaya yeter de artar bile. O insanların hepsi, Esad rejiminin elinde tutuklu olarak, yani devlet güvencesi altında olmak üzere tutuklu olarak, teker teker sistematik iÅŸkencelerle öldürülmüÅŸtü.

Nazi Almanya’sında Yahudilere yapılandan beter bir muamele. Bunu yapanların bu dünyada bir gün bile yaÅŸaması insanlığa zarar ama bugün bu canilik Ä°ran, ABD ve Rusya’nın da desteÄŸiyle Suriye’yi yönetiyor.

Bugün Suriye’de aynı rejim aynı uygulamalara devam ediyor. Suriye’de her gün sırra kadem basan herkesin aslında başına ne gelmiÅŸ olduÄŸunu en net biçimde resmeden görüntüler bunlar.

Suriyelileri gönderelim diyenler böyle bir cehennemi insan göndermeyi savunurken, bu canilerle aynı kafayı, aynı vicdansızlığı sergilemiÅŸ, Esad rejimiyle suç ortaklığına talip olduklarını söylemiÅŸ oluyorlar.

O bir ÅŸey deÄŸil de “nasıl olacak?” sorusuna boÅŸ akıllarına gelen ilk çözümün gidip Esad’la konuÅŸmak-anlaÅŸmak olduÄŸunu söylemiyorlar mı?

Hadi o da bir ÅŸey deÄŸil de bu vicdan kuruları bizimle aynı millete mensup olduklarını, bütün bunları bu milleti korumak adına yaptıklarını söylemiyorlar mı?

Ne bu milleti bildikleri var, ne bu milletle ilgileri.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.