Sosyal Medya

Faruk Beşer / İki olay üzerinden iki ilginç kavram

Faruk BeÅŸer / Yeni Åžafak



Åžu tespiti çok anlamlı bulurum: Sahabe nesli (Allah onlardan razı olsun) Ä°slam bütünü içinde herhangi bir nesil deÄŸil, bu dinin üzerlerinde tatbik edildiÄŸi özel ve örnek bir nesildir. Dinin bireydeki kâmil görüntüsünü Resûlüllah (sa) temsil ediyorsa, toplum olarak görüntüsünü de Allah’ın onun eliyle eÄŸittiÄŸi sahabe nesli temsil eder. Onun için onlar bu ümmetin örneÄŸidirler. Sahabeye ta’nedenler bu sebeple çok kötü bir ÅŸey yapmış olurlar. Çünkü onları devreden çıkarmak, dinin ilk halkasını koparmak demektir.

Sahabeden iki örnek verip iki Kur’an kavramını anlatmak, buna geçiÅŸ yapabilmek için de bu itikâf günlerinde sıkça sözünü ettiÄŸim, konumuzla ilgili ve ölçü bir hadisi ÅŸerifi hatırlatmak istiyorum: Resûlüllah (sa) buyurdular ki, “Bir gece itikâfta bulunmak, kul ile cehennem arasına elli yıllık bir hendek açar. Bir kardeÅŸinin ihtiyacı için koÅŸuÅŸturmak ise on yıllık itikâfa bedeldir”. Bu bireysel nafile ibadetlerin ya da insanlara hizmet etmenin dindarlıktaki payını ve kıyaslamasını anlayabilmek için çok belirleyici bir ölçüdür.

Åžimdi kavramlarımızdan önce muhtemelen herkesin vaazlarda çokça duyduÄŸu iki örneÄŸimize geçelim:

Medine’de bir gün yeni hicret etmiÅŸ birisi Resûlüllah’a gelip karnının aç olduÄŸunu söyledi. Peygamber önce kendi eÅŸlerine sordu, yedirecek bir ÅŸeylerinin olmadığını öÄŸrenince “KardeÅŸinizi misafir edecek birisi var mı” diye ilan etti. Ensar’dan Ebu Talha, “Ben varım” dedi ve alıp evine götürdü. Hanımı kenara çekip Ebu Talha’ya, “Åžuracıkta çocukları bile doyurmayacak iki avuç undan baÅŸka bir ÅŸey olmadığını bilmiyor musun” diye çıkıştı. Ebu Talha onun gönlünü aldı; “Çocukları erken uyutursun, sabaha da Allah kerimdir” dedi. Çorba geldi ama bir kiÅŸiyi bile doyuracak kadar deÄŸildi. Ebu Talha diyor ki, “Misafirim benim yemediÄŸimi görmesin diye mahsus elimi çarpıp mumu söndürdüm, sonra da yer gibi yaparak yemeÄŸi misafire bıraktım, sabah olunca beraberce mescide gittik”. Resûlüllah; “Senin yaptığın iÅŸ Allah’ın hoÅŸuna gitti” buyurdu (Åžu’abul iman s. 140). Bunun üzerine ÅŸu ayeti kerime geldi:

“Muhacirler daha gelmeden Medine’yi onlara hazır hâle getirenler oraya hicret edenlere muhabbet duyarlar, kendileri aç olsalar bile gelenleri kendilerine tercih ederler (îsar). Her kim, nefsinin ihtirasından (ÅŸuhh) korunursa iÅŸte, kurtulacak olanlar onlardır (HaÅŸr 9). Bu ayet îsar ayeti olarak bilinir.

Ä°kinci îsar örneÄŸimiz de yine aynı kaynakta zikredilir: Huzeyfe isimli bir sahabî anlatır: “Yermuk Harbinde elime biraz su alarak hâlâ hayatta ise veririm diye yaralılar arasında amcamın oÄŸlunu aradım. Onu can çekiÅŸirken buldum. Yüzünü ıslatıp içer misin dedim. Evet, diye iÅŸaret etti ama o arada bir baÅŸkasının inilti sesi geldi. Amca oÄŸlum eliyle, suyu ona götürmemi iÅŸaret etti. Baktım, HiÅŸam bin Âs’mış. Ona da içer misin dedim. O da bir baÅŸkasının iniltisini duydu, ona götür diye iÅŸaret etti. Ben gidinceye kadar adam ruhunu teslim etti. Dönüp HiÅŸam’a vereyim dedim ama o da vefat etti. Amca oÄŸluma yetiÅŸeyim dedim, o da son nefeslerini verdi” (Åžu’abul iman s. 142).

Ä°slam, uydurulmuÅŸ menkıbe ve hikâye dini deÄŸildir bilirim. Ancak yaÅŸanmış olaylar ve gerçek kıssalar bizim için örnektirler ki, Kurân-ı Kerim bize pek çok peygamberin hayatını kıssa eder.

Ä°ÅŸte ‘îsar’ tam olarak bu iki menkıbede anlatılandır. Kendisinin ihtiyacı olsa bile kardeÅŸini kendisine gönülden ve Allah için tercih edebilmedir. Müslümanın en güzel hasletlerinden biridir. Bunun zıddı ‘ÅŸuhh’ olmadır ki aynı ayette “Ve her kim, nefsinin ihtirasından (ÅŸuhh) korunursa iÅŸte, kurtulacak olanlar onlardır” buyurulur.

Åžuhh, mal ve dünyalık tutkusu, hepsi benim olsun tarzındaki kötü bir huydur. BencilliÄŸin ve cimriliÄŸin ihtiraslı olanıdır. Cimri, verilecek yere veremeyen, ÅŸuhh sahibi/ ÅŸahîh ise veremediÄŸi gibi, diÄŸerininkinde de gözü olan, cimrilik tabiatına sinmiÅŸ kimsedir. Åžuhh, kiÅŸinin verebildiÄŸi az bir ÅŸeyi bile israf ve ziyan saymasıdır. Allah (cc) ÅŸuhhun nefislerde var olduÄŸunu bildirir (Nisa 128). Demek ki onun nefiste bulunması bir tahrik ve imtihan sebebidir. Müminin onu bastırması gibi bir nefis terbiyesi görevi vardır. Hadisi ÅŸerifte; “Müslümanın kalbinde iman ile ÅŸuhh birlikte bulunamaz” buyrulur (Nesaî).

Bunlara ÅŸu anlamdaki hadisi ÅŸerifi de ekleyelim: “Koyunlara saldıran iki aç kurdun sürüye verdiÄŸi zarar, mala ve makama karşı ihtirası olan birinin dinine verdiÄŸi zararın yanında küçük kalır” (Tirmizî).

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.