Sosyal Medya

Güncel

"İdâmdan sonraki aff"tan da beter bir, ‘helâlleşme' kurnazlığı

Selahaddin E. ÇAKIRGİL / STAR Gazetesi



Bir okuyucu bir süre önce, 'Seninle aynı mahalleden sayılırım, yazılarını okuyorum; bir de filânla barışsan var ya..' diyerek beni, tarihte kalmış, eski bir Ä°ttihad-Terakki' kalıntısıyla barışmaya, -son günlerin siyasetinde çokça söz konusu edilen bir deyimle- 'helâlleÅŸme' ye çağırıyordu.
 
Birisi benim hayatımın en temel ölçüsü olan aslî deÄŸerlerime, inancıma tarihte emsali görülmemiÅŸ bir hıyanet ve emperial güçlerin desteÄŸi ile savaÅŸ açacak ve o hal üzere dünya hayatından çekilecek ve ama, onun adına kurulan bir ihanet zihniyeti, o savaşı sürdürecek ve sonra da o kiÅŸiyle barışıp, helâlleÅŸeceÄŸiz, öyle mi? Yani, Ebû Cehl ile, Ebû Leheb'le ya da Nemrud ve Fir'avn'un zamânedeki takipçileriyle 'helâlleÅŸmek'!!.
 
Bir zamanlar ilâhiyatçılık kaftanına bürünen, ama, ÅŸimdilerde sesi pek çıkamayan ve Müslümanların zihinlerini alt-üst etmeye çalışanlardan birisi, ('Ebû Leheb'in iki eli kurusun..' meâlindeki bir âyetin de bulunduÄŸu Tebbet Sûresi'ni hatırlatarak), '1400 sene öncelerde ölmüÅŸ-gitmiÅŸ, geride eli-kolu deÄŸil, kemikleri bile kalmamış birisini, hâlâ lânetle anmanın bir mânası var mı?' demiÅŸti.
 
Anlamadığından deÄŸil, anlamak istemediÄŸinden ve de 'Bazılarının içine bir kurt düÅŸürür müyüm acaba?' gibi ÅŸeytanca hesapla söylüyordu bu lafları, herhalde. Halbuki, o âyette lânetlenen, sadece 14 asır öncelerde ölen kiÅŸi deÄŸil, onun temsil ettiÄŸi zihniyettir. Aynı ÅŸekilde Nemrud veFir'avnlara karşı oluÅŸumuz da, bir zamanlar dünyada olan ve dünyadan binlerce yıl önce gitmiÅŸ olan kiÅŸilerin maddî varlıklarına deÄŸil, onların temsil ettikleri zihniyete karşıtlığımızdandır.
 
Ä°nsanlar ölür, zihniyetleri ise tarih devirleri içinde nesilden nesle geçerek devam eder.
 
Ve, her Nemrud'a ve putataparlarına bir Ä°brahîm (a), her Fir'avn'a bir Mûsâ (a), her Samirî Yahudi'sine ve Roma putperestlerine bir Ä°sâ (a) ve 14 asır önce de Mekke toplumunda en çarpıcı örnekleri mevcud olan putperestlere ve müÅŸriklere karşı bir Resul-i Ekrem (S) olduÄŸu gibi; bugün de, her iki tarafın takipçileri adına, insanlar saflarını belirlemiÅŸler, maddî ve manevî her türlü kılıçlarını bileylemiÅŸler, görünür veya görünmez ÅŸekilde savaÅŸlarını sürdürüyorlar.
 
*
 
Åžimdi de, bir siyasî lider, başında bulunduÄŸu siyasî teÅŸkilatlanmanın nasıl bir mücadele çizgisine ve ilkesine bir ömür boyu nasıl baÄŸlı olduÄŸu bilinmiyormuÅŸ gibi; Müslüman halk kitlelerinin karşısına 'ÅŸirinlik muskası' takınarak çıkıyor; bütün tarih devirleri içinde bütün Enbiyaullah'ın / ilâhî peygamberlerin insanlığa sundukları ilâhî kurtuluÅŸ reçetelerine savaÅŸ açanların günümüz toplumlarındaki bütün laik, seküler, ateist temsilcilerinin çizgilerine sımsıkı baÄŸlı olduklarını Müslüman halkımızın bilmediÄŸini var sayarak, 'helâlleÅŸme'den dem vuruyor. Kendisinin başında bulunduÄŸu siyasî teÅŸekkülün son 100 yıl boyunca, millete ne korkunç tuzaklar kurduklarını unutturmak istercesine, sadece son yıllardaki birkaç zulmü sayarak, 'Bunlar yanlıştı...' diyor; diÄŸer bütün uygulamaları doÄŸru imiÅŸ gibi kabul ettirmek açıkgözlülüÄŸü sergilemek istiyor.
 
O kiÅŸi, bütün bir 100 yıllık geçmiÅŸe yönelik bir 'redd-i miras' söylemi geliÅŸtirse bile, halkımız, o iddianın yalanına bile o kadroların tahammül edemediÄŸini söylemekle yetinir ve ya da, kendisini 'ahmak' yerine koymaya kalkışanlara, 'O, sensin!'der, geçer-gider. Çünkü, o kiÅŸinin lideri olduÄŸu hareket, Ä°ttihad- Terakkî'den beri Müslüman dünyasının başına çuval geçirmeyi hedef edinen bir beynelmilel bir ÅŸeytanî entrika merkezinin temsilcisi olarak çalışmıştır; bugün de öyle çalışmaktadır.
 
*
 
O siyasî lider bilmelidir ki, kendisinin lider olarak sorumluluk yüklendiÄŸi dönemde yaptıkları zulümler bile, öyle, 'HelâlleÅŸelim, bitsin...' demekle bitecek cinsten deÄŸildir. HelâlleÅŸmek, aralarında bir hak iliÅŸkisi kalmış olanlar veya kalmış olması muhtemel olanlar arasında karşılıklı veya birisi öldüyse, diÄŸerinin, o ÅŸahsî hakkından vazgeçtiÄŸine dair beyan etmesi durumudur.
 
*
 
On milyonlarca, yüz milyonlarca insan, o meÅŸ'ûm hareketin kurduÄŸu ÅŸeytanî çarkların diÅŸlileri arasında 100 yılı aÅŸkın bir zamandır, maddeten de ezildi, mânen de ve bunca acılar çekti, gözyaÅŸları döktü; 'âhh'ları ve feryadları, bedduaları âsumanları tuttu. Onlar ise, hâlâ, ideolojinizi bir takım koruma yöntemleriyle, kanun oyunlarıyla korumaktalar. Sonra da 'helalleÅŸmek'ten söz ediyorlar.
 
Ä°dâmdan sonraki aff'dan bile daha ağır bir yüzyıllık cinayetler serisine aklı başında hangi Müslüman göz yumabilir?
 
Bu siyasî lider, daha önce de, onca laikliÄŸine ve KemalistliÄŸine raÄŸmen, sırf iktidara ulaÅŸmak için bile deÄŸil, hattâ sırf Tayyib ErdoÄŸan'ı bertaraf etmek için, ömrü boyunca hep ideolojik olarak uzak durduÄŸu kesimin içinde bulunmuÅŸ Ekmelüddin ve Abdullah Bey'leri ileri hatta sürerek /sürmeye çalışarak kitleleri yanıltmaya kalkışırken, kendi ideolojik liderlerinin çizgisinden bir milim bile sapmadıklarını söylemiyor muydu?
 
Öyleyse aldatabileceÄŸi saf kitleleri baÅŸka yerlerde arasın, buradan ona ekmek çıkmayacaktır, Allah'ın izniyle.
 
*
 
NOT: B. Amerika'daki bir akademisyen dost, son 2-3 gündür, Pennsylvania Åžeyhi'nin ölmüÅŸ veya ölmek üzere olduÄŸuna dair haberler vermeye çalışıyor. Aman be hocam, kiÅŸiler ölür, zihniyetler kalır. Daha 2-3 hafta önce de mâlûm çevreler, Tayyib ErdoÄŸan için temennilerini sosyal medyadan gerçek gibi yaymaktan medet ummamışlar mıydı?
 
14 asır önce de, Uhud Gazvesi'nde, müÅŸrikler Hz. Peygamber (S)'in öldüÄŸüne dair iddialarla sevinmemiÅŸler miydi ve de, 'Muhammed ölmedi, ama, ölecek; Ä°slâm ise ebedîdir.' mânasında bir âyet nâzil olmamış mıydı?
 
*

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.