Sosyal Medya

Güncel

"Halk darbeyi durdurmak için acele etmezse, ülke kara bir diktatörlüğe tanık olacak"

Darbeler ülkesi Sudan'da halk direnişi, darbeyi durdurmak için acele etmezse ülke kara bir diktatörlüğe tanık olacak ve şiddet patlak verecek.



Sudan'da gerçekleÅŸen 25 Ekim'de gerçekleÅŸen askeri darbe sonrası BaÅŸbakan Abdullah Hamduk ve bir dizi bakan gözaltına alındı. Durum, Sudan Egemenlik Konseyi BaÅŸkanı ve Genelkurmay BaÅŸkanı Abdulfettah el-Burhan'ın ülke genelinde olaÄŸanüstü hâl ilan etmesine, anayasal uzlaşı belgesinin askıya alınmasına neden oldu. Darbe sonucu askerlerden ve sivillerden müteÅŸekkil Egemenlik Konseyi ve sivil hükümet feshedildi.
 
Peki bundan sonra süreç nasıl iÅŸleyecek? DeÄŸiÅŸim fikrinin ‘barışçıl kalmak' gibi en büyük zorluÄŸuyla karşı karşıya kalan Aralık devriminin baÅŸlangıcından çok da uzak deÄŸiliz. Barışçıl deÄŸiÅŸim çizgisi askerlerle uzlaÅŸarak darbeye kadar baÅŸarılı gözüküyordu.
 
Ancak son geliÅŸmeler, askeri darbe sürecinin sonlandırılarak yeniden barışçıl geçiÅŸe dönülmesi ile barışçıl deÄŸiÅŸimden uzaklaşılması ihtimallerini masada tutuyor.
 
GeçiÅŸin doÄŸası
Diplomat Karar et-Tuhami, “Son geliÅŸmelerden sonra Sudan'ı bekleyen senaryolar, demokratik geçiÅŸin ve dayandığı asker-sivil ortaklığının niteliÄŸine dayanmaktadır. Bu, sonunda kırılma noktasına ulaÅŸan bu kargaÅŸaya katkıda bulunmuÅŸtur. Sivil ve askeri unsurlar arasındaki karşılıklı ÅŸüphe, başından beri bu iliÅŸkinin sorunuydu” açıklamasında bulundu.
 
Tuhami, “Devletin sivil bileÅŸeni, kendisini kitlelerden ve ona sadık bazı seçkinlerden ayıran birçok hata yaptı. Devlet idaresi düzeyinde, performans düzeyi zayıf ve bu, hayal kırıklığı yarattı” diyor. Diplomat, “Ä°nsanların acıları ete kemiÄŸe büründü. Devrimin baÅŸlangıcında partizan kotalardan kaçınmayı ve geçiÅŸ dönemini yönetecek teknokrat bir hükümetle yetinmeyi vaat eden otoritede bu çeliÅŸki büyüdü. Ancak hükümet, bu ahlaki ve anayasal yükümlülüÄŸünü yerine getirmedi” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
 
Merci eksikliÄŸi
Hükümet performansı düzeyinde ise Tuhami, “GeçiÅŸ dönemi, karar almaya yardımcı olan bilinçli siyasi mercilerin eksikliÄŸi, yürütme performansının bireysel çözümlere dayanması ve ‘ekonomi, insanların geçim durumu ve toplum güvenliÄŸi alanlarında' yönetimi zayıflatan yorumlar ile karakterize edildi. GeçiÅŸ dönemi, hükümetin siyasi yüzünü parlatmak için yalnızca siyasi propagandaya ve geçiÅŸ dönemi adaletini saÄŸlamak için gerekli yasal temelden yoksun olan Yetkilendirmeyi Kaldırma Komitesi'nin performansına dayanıyordu. Niteliksel ve büyük olan profesyonel, akademik ve toplumsal sektörler izole edildi. Ayrıca geçiÅŸ dönemi, medyanın provokasyonuna ve nefret söyleminin derinleÅŸmesine dayanıyordu. Medyaya yansıyan, yargı birimlerine ve mahkemelere ulaÅŸan birçok yolsuzluk ve gasp vakasının ortaya çıktığı bir baskı aracına dönüÅŸtü. El-Faher Åžirketi, Cebel Amer ve altın kaçakçılığı gibi büyük yolsuzluk davaları da kararın ahlaki meÅŸruiyetini ortadan kaldırdı. Anayasa Mahkemesi gibi büyük yargı kurumlarının, eyalette ve merkezi düzeyde yasama ve yargı kurumlarının bulunmaması nedeniyle gözetim de mevcut deÄŸildi” açıklamasında bulundu.
 
Diplomat Karar et-Tuhami, “Bütün bunlar sivillerin rolünü azalttı. Askeri rol, askerin Yüksek Ekonomik Komite'yi devralması ve barış görüÅŸmeleri gibi sivil ortaklığın kabulüyle ahlaki olarak ve medyada, birçok alanda ve birçok kez geniÅŸletildi. Üçüncüsü ise partizanlık, bölünme ve siyasi açgözlülük tohumlarının bünyesine girdiÄŸi sivil bileÅŸendeki ÅŸiddetli bölünmeydi” dedi.
 
Tüm bunların, ordunun ‘kitlelerden izole edilmiÅŸ ve uygulamada tökezleyen bir sivil grupla karşı karşıya olduklarını' hissetmesine neden olduÄŸunu söyleyen Tuhami, “Ordunun gerçek niyetlerini anlamak zor olsa da bu durum, orduyu genelkurmay baÅŸkanı aracılığıyla müdahale etmeye ve geçiÅŸ sürecini seçime kadar koruma bahanesiyle kurumları dağıtmaya itti” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
 
Devrim enerjisi
Diplomat, “Kitleler, mücadele anılarından, geniÅŸ hareketin dramından, onun devrimci tezahürlerinden ve kitlesel yaratıcılığından hâlâ etkilenen Aralık Devrimi'nden kalma aynı devrimci enerjiyle hareketlendi. Ancak dikkate alınması gereken unsurlar ve hususlar vardır. Bunlar ÅŸudur ki silahlı kuvvetler, bu baskılar karşısında kenetlenirse ve birleÅŸirse mesele uzayabilir ve bitmez. Ayrıca Ekim, Nisan ve Aralık devrimlerinde olduÄŸu gibi sonuçların aynı olmayacağı da dikkate alınmalıdır. Belki de Cezayir, Mısır ve diÄŸerlerinin deneyimleri en iyi kanıttır ve tarih tamamen farklı bir yol ve son sunacaktır” açıklamasında bulundu.
 
Karar et-Tuhami, “Silahlı kuvvetlerin temsil ettiÄŸi karmaşık askeri blok, hızlı destek güçleri ve silahlı hareketler göz önüne alındığında, ÅŸiddete kayma olasılığı söz konusu deÄŸildir. Karşı ÅŸiddet sınırlı ve önemsiz görünüyor. Bu nedenle özellikle Sudan'a odaklanan uluslararası baskının ipuçları eÅŸliÄŸinde kitlesel seferberlik devam etse bile sonucun belirleyici unsuru, askeri cephenin birliÄŸi ve ordunun kabiliyeti olacaktır” dedi.
 
Diplomat, “Åžimdi yapılması gereken, askeri kurumun demokrasiye dönüÅŸ taahhüdünün ulusal ve uluslararası takibi yolunda yürümektir. Ä°ktidardaki partilere ve gelecek gruplara ‘siyasi çalışmayı tekelleÅŸtirmeyi ve demokratik veya baskıcı herhangi bir gerekçeyle bireyselleÅŸtirmeyi' hatırlatmak, içeriden patlayan ve siyasi geliÅŸmeyi engelleyen korkunç ve bastırılmış durumlar yaratır, ulusal aksilikleri ve hayal kırıklıklarını geri getirir” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
 
Umutsuz giriÅŸim
Sudan Üniversitesi'nden Siyasal Ekonomist Prof. Dr. Hasan BeÅŸir Muhammed, yaptığı açıklamada “Darbe giriÅŸimi umutsuz ve hesapsızdı. Açık bir plan veya vizyon olmadan gerçekleÅŸti. Özgürlük ve DeÄŸiÅŸim Bildirgesi Güçleri'nden (ÖDBG) ayrılan hareketlere, saraydaki oturma eylemine katılan modernite ile ilgisi olmayan geleneksel sosyal ve sivil sektörlere dayanarak zorbalık edildi. Tüm bu oluÅŸumlar, statükoda herhangi bir leke bırakmayacaktır. Ordu, eski rejimin kalıntılarına ek olarak, bu güçleri istihdam ederek ve onlarla ittifak yaparak fayda saÄŸlayacaktır. Bu durumda askeri hükümet, masanın altından bu darbeye destek veren bölge ülkelerinin Müslüman KardeÅŸler'in katılımını reddetmesi gibi bir ikilem yaÅŸayacaktır” ifadelerini kullandı.
 
Prof. Dr. Muhammed, “Uluslararası toplumun devrime ve demokratik geçiÅŸe karşı askeri darbeyi kınaması, Sudan için siyasi, ekonomik, güvenlik ve toplumsal bir ikilem teÅŸkil etmektedir. Sonuç olarak etkin ülkelerin Sudan'la iÅŸ yapmayı bırakması gibi önemli sebeplerden dolayı ülke, BeÅŸir rejimi döneminde yaÅŸanandan daha kötü bir izolasyona maruz kalacaktır. Planlanan ekonomik paketlerin, HIPC (Ağır Borç Yükü Altındaki Yoksul Ülkeler) giriÅŸiminin, Dünya Bankası ve diÄŸer finansman kurumları ile ekonomik anlaÅŸmaların yanı sıra BirleÅŸmiÅŸ Milletler'in (BM) kurumsal reformu desteklemeye yönelik hibeleri ve demokratik geçiÅŸi desteklemek için yönlendirilmesi planlanan yardımlar askıya alınacaktır. Bölgesel düzeyde de Afrika Kalkınma Bankası'na yapılan yardımlar duracaktır” dedi.
 
Kara diktatörlük
Siyasal ekonomi profesörü, “Sudan yeni ekonomik yaptırımlara maruz kalacak ve hatta onu destekleyen bölge ülkeleri bile baskı altına girecektir” ÅŸeklinde konuÅŸtu. Hasan BeÅŸir Muhammed, “Önümüzdeki günlerde askeri birlik, birikmiÅŸ zenginliÄŸini ekmek ve yakıta harcayacak, bazı temel ihtiyaçları geçici olarak karşılayacak. Bu, durumun iyileÅŸtiÄŸine dair yanlış bir görüntü çizecek. Ama kaynaklar hızla tükenecek ve ordunun imajı ve hızlı desteÄŸi sanki hörgüçten yiyormuÅŸ gibi olacak” dedi.
 
Muhammed, “Halk direniÅŸi darbecilere baskı yapmazsa Sudan kara bir diktatörlüÄŸe tanık olacaktır. Åžiddet patlayacak ve durum kontrolden çıkacaktır. Özellikle ordunun kontrolü dışında kalan ve Abdulaziz el-Hillu'nun kanadı olan Sudan Halk KurtuluÅŸ Hareketi- Kuzey (SPLM-N) ve Abdulvahid Muhammed Nur'ın kanadı olan Sudan KurtuluÅŸ Hareketi gibi bazı silahlı hareketler tarafından kontrol edilen alanlar var” ifadelerini kullandı.
 
Profesör, “Halkın barışçıl direniÅŸi ve Aralık devriminde denenen yöntemler devam edecek, sivil itaatsizlik ve genel greve itimat edilecek. Bazı silahlı hareketler gibi diÄŸer partilerden ÅŸiddet tezahürleri gelebilir. Çözüm, darbecilerin geri çekilmesinde, tutukluların serbest bırakılmasında, bakanların geri dönmesine izin verilmesinde ve sivil unsurla yeni mutabakatlara varılmasında yatmaktadır” dedi.
 
Krizler yaratmak
Hukukçu ve politikacı Ömer Seyyid Ahmed, “Askeri konsey, baÅŸlangıçta Cafer Numeyri rejimine karşı Nisan ayaklanmasından sonra 1985 deneyimini tekrarlamak istedi. O zaman askeri konseyin başında El-Cazuli Dafallah baÅŸkanlığındaki bir yetkiler hükümeti atayan MareÅŸal Abdurrahman Sivar ez-Zeheb vardı. Askeri GeçiÅŸ Konseyi, genel seçimlere hazırlanmak için bir yıllık bir geçiÅŸ dönemi kararlaÅŸtırdı. Hükümet, sözünü belirtilen sürede yerine getirdi. Bu geçiÅŸ döneminde bu yapılmamaktadır” deÄŸerlendirmesinde bulundu.
 
Ahmed, “Bundannraki bileÅŸen arasındaki çıkarların kesiÅŸmesi nedeniyle krizler üretildi. Bu yüzden zaten alev alan Darfur'da, Mavi Nil'de ve Kızıl Deniz Eyaleti'nde çekiÅŸmeler çıkmaya baÅŸladı. Beca Kabilesi Konseyi BaÅŸkanı Muhammed Ahmed el-Emin Turk, emirlerini Burhan'dan aldığını söyleyerek bunu dile getirdi. Ardından geçen Eylül ayında baÅŸarısız bir darbe senaryosu gerçekleÅŸti. Sonrasında sarayın önünde oturma eylemi düzenlendi. Öte yandan sivil bileÅŸen partizan kotalarını kabul etmekte hata yaptı. Sudan'daki karar sadece dört parti tarafından alındı” dedi.
 
Halk baskısı
Seyyid Ahmed, “21 Ekim'de baÅŸlayan sokak tepkisi ve barışçıl yürüyüÅŸler, ordunun Sudan'ı yönetmeye devam etmeyeceÄŸini gösterdi” dedi. Ömer Seyyid Ahmed, “Birkaç senaryo var. Ä°lki tırmanışın artması. Öyle ki yalnızca ilk gün 7 kiÅŸi öldü ve 140 kiÅŸi yaralandı. Bu, durumu kötüleÅŸtirdi ve ordunun başını gerçekten belaya soktu.
 
Ä°kinci senaryo, halk baskısının ve sivil itaatsizliÄŸin devam etmesidir ki bu, zaten baÅŸladı. Ülke ÅŸu anda tam bir felç durumunda. Mesleki sektörlerin ve sivil toplum kuruluÅŸlarının çoÄŸu grei ilan ederek darbeyi kınadı. Bunlara Doktorlar Sendikası, Barolar BirliÄŸi, Demokratik Avukatlar Ä°ttifakı, Demokratik Avukatlar BirliÄŸi ÖÄŸretmenler Sendikası, Bankalar BirliÄŸi ve Sudan Meslek Odaları BirliÄŸi de dahil.
 
Üçüncü senaryo ise, darbecilerin darbeden geri adım atması. Bunun gerçekleÅŸmesi mümkün deÄŸil.
 
Dördüncü senaryo, krizi çözmek için uluslararası toplumun ve bölge ülkelerinin müdahalesidir. Bu, gerçekleÅŸmeye daha yakındır” açıklamasında bulundu.
 
Yetkili, “Åžiddet patlak verdi. Çünkü silahları olan çok sayıda ordu var. Ordunun konumunu güçlendiren ÅŸey; Ä°srail ile normalleÅŸmenin yanı sıra, ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Elçisi Jeffrey Feltman'ın Genelkurmay BaÅŸkanı Burhan ve BaÅŸbakan Hamduk ile görüÅŸmesi ve Rusya ile ordu arasında temaslar olduÄŸu için Rusya'nın destekleyici duruÅŸudur. Sivil bileÅŸen ise sokaÄŸa dayanmaktadır” dedi.
 
Åžarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analiz habere göre Ömer Seyyid Ahmed, “Durumun kötüye gitmesini sınırlamak için, güvenlik düzenlemelerini tamamlamak üzere ülke içerisindeki politikacılardan bir giriÅŸim ve bir yol haritası ortaya koyulabilir. Bu, diyaloÄŸun yanı sıra dış giriÅŸimlerden daha etkilidir” ÅŸeklinde konuÅŸtu.
 
Kaynak: Åžarkul Avsat

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.