Sosyal Medya

Güncel

Karadeniz ve Doğu Anadolu'dan bir takım tespit ve esintiler -2-

Selahaddin E. ÇAKIRGİL / Star Gazetesi



Önceki yazımda Giresun'un fındık bahçelerinden ve oralarda özellikle de fındık toplamak üzere, aileler olarak gelen mevsimlik iÅŸçilerden söz edilmiÅŸti. Bu -ülke içi de olsa- 'gurbetçi mevsimlik iÅŸçiler'den çoÄŸu geçmiÅŸ yıllarda da gelip aÅŸinalıklar kurmuÅŸlar, yöre halkıyla dost olmuÅŸlar.. Onların o bahçelerde birer iÅŸçi gibi deÄŸil, o fındıklıkların sahibi gibi çalıştıklarını görmek ülke bütünlüÄŸüne dinamit koymak isteyenleri kahırlandıracak mahiyetteydi.
 
Bulancak'ta Atlı Spor Kulübü tesislerinde kahvaltıya götürüldük.
 
Her tarafın yemyeÅŸil olduÄŸu bir mekân.. Bu tesislerin 'sanatkâr-sever' görünümlü iÅŸleticisi, duvarlarda özellikle de sinema ve TV filmlerinde ünlenmiÅŸ ve çoÄŸu vefat etmiÅŸ 60-70 kadar kiÅŸinin fotoÄŸraflarını çerçevelettirip itina ile asmıştı. Aralarında, gayrimüslim tebaadan 4-5 isme de yer verilmiÅŸti.
 
Ama, onların içinde, Ä°slâmî kimliÄŸiyle bilinen bir kiÅŸiye bile yer verilmemiÅŸti. Halbuki, sanatçı diye nitelenen kiÅŸilere saygı ve vefa gösterilmesi söz konusu idiyse, orada baÅŸka eÄŸilimde olan nice isimler de bulunmalıydı. O sportif faaliyet merkezinde bu kadar ayrımcılık olmamalıydı. Üstü kapalı olarak, kendi dünyasından baÅŸkasına kapalı olduÄŸunun mesajını veriyordu, ısrarla.. Bu yanlışın giderileceÄŸi umulur.
 
*
 
O sırada, 8-13 yaÅŸları arasında oldukları tahmin edilen, kızlı-oÄŸlanlı, 35-40 kadar çocuk getirildi oraya.. Çocuklar o yörede fındık toplamaya gelen ve hemen tamamı Urfalı olan ailelerin çocukları imiÅŸ... Cıvıl-cıvıldılar. Orası, bir anda bayram yerine döndü.. BaÅŸlarında öÄŸretmenleri de vardı elbette... Çocuklar daha önce daÄŸ-taÅŸ her tarafın yeÅŸille kaplı olduÄŸu bir coÄŸrafyayı sadece ekranlarda veya kartpostal fotoÄŸraflarda görmüÅŸtüler belki de.. Ülkelerinin bu kadar güzel olduÄŸunu tasavvur bile edememiÅŸlerdi, her halde.. Bazılarıyla konuÅŸtum.. Beni dinliyor gibi gözükseler bile, o yemyeÅŸil tabiata, üstelik devletin (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın) verdiÄŸi ve hepsini eÅŸitleyen kılık-kıyafet içinde, daha bir sevinçli olarak doyasıya bakmayı tercih ediyor gibiydiler. AnlayabildiÄŸim kadarıyla, kimisi Arap, kimisi Kürt ve kimisi de Türk kavminden olan ailelerin çocuklarıydılar ve birbirleriyle kardeÅŸliÄŸin en ivazsız, en içten örnekleriyle kaynaÅŸmıştılar. Aman Allah'ım, her birisi de ne kadar sevimliydiler... Hele oradaki atlara bindirilip dolaÅŸtırılmalarıyla daha bir mest oluyorlardı.
 
Ülkenin özellikle de fakir ve kıraç bölgelerinden böyle yüzbinlerce- milyonlarca çocuklarımız var ki, onların her birisinin de ülkenin diÄŸer yörelerine getirilmeleri, onlarda, 'Bu vatan evet, hepimizin ve her yerinde bir ayrı güzellik var...' duygusunu daha bir canlandırmasına zemim hazırlayacaktır.
 
*
 
Biz o mekândan ayrılıp, geçen sene ağır bir sel felaketine maruz kalan Dereli ilçesine doÄŸru yola çıktık...
 
O selin daÄŸlardan getirdiÄŸi birkaç tonluk kocaman kaya parçaları dere kenarlarında hâlen de görülüyordu. Ama, Dereli'de hummalı bir yıkım ve yeniden yapım çalışmaları bütün hızıyla devam ediyordu. Derin vadiler içinde, ÅŸirin bir ilçe Dereli...
 
*
 
Dereli'yi ilk görüp de Karadeniz'i bilmeyenlerin ilk söyledikleri söz, 'KardeÅŸim, niye dere kenarına yapıyorlar evlerini, ya da yamaçlara?' oluyor. Ama, yerleÅŸim birimi olarak seçilecek baÅŸka bir mekân yok..
 
DoÄŸrusu, 1 yıl içinde bu kadar büyük iÅŸler yapılacağını sanmıyordum.. Dereler, bentler, köprüler, yeniden yapılıyor.. Dere kenarındaki hasar gören 100'lerce bina yıkılmış, çalışmalar devam ediyor. Ä°ki yamaçta, yokuÅŸlarda 260 kadar çok güzel konut TOKÄ° tarafından yapılmış, hak sahiplerine verilmek üzere, hazır hale gelmiÅŸ vaziyette..
 
Ancak, yeni köprülerin de yine düz beton sistemine göre yapıldığı görülüyor. Gerçi, daÄŸlardan yeni sellerde gelecek kayalar ve tomrukları tutmak için daha yukarılarda bentler ve havuzlar yapılmış, onların yeterli olacağı da ÅŸüpheli.. ama, Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki kemerli köprülerin sellere asırlarca dayandığı göz önüne alınmalı deÄŸil miydi?
 
*
 
Dereli'den sonra daha yukarılara, Kulakkaya yaylasına geçtik. Ä°sviçre ve Avusturya'da Alp'lerin yamaçlarında görülen çam ormanlarını geride bırakacak 30 metre yüksekliÄŸe doÄŸru uzanmış muhteÅŸem çam ormanları.. Yol üzerinde, 'Mavi Göl' denilen ve insanı âdeta sihirleyen küçük boy ÅŸelaleler.. Daha ileride, Denizli-Pamukkale'yi hatırlatan ve yamaçlardan gelen suların kimyevî terkibiyle bembeyaz 'travertenlerin oluÅŸtuÄŸu kayalık yamaçlar.. Yeni düzenlemelerle havuzlarda toplanan sular ve bembeyaz zeminler, nefis...
 
Kulakkaya'dan serinleÅŸen havanın üÅŸütmeye baÅŸladığı akÅŸama doÄŸru Giresun'a dönüyor ve dostlarla buluÅŸuyoruz. Ertesi sabah erkenden Trabzon ve daha doÄŸuya doÄŸru yol alıyoruz ve Ä°yidere civarından güneye doÄŸru, vadilere yöneliyoruz.
 
Yol üzerinde bazı eski bürokratlarla buluÅŸma ve 1-2 saati bulan sohbetler..
 
Kaçkar daÄŸlarının ve Anzer yaylalarının vadileri ve 2200 metre yüksekliklerin altından, Türkiye'nin en uzun tüneli olan 14,5 km'lik Ovid Tüneli'nden Ä°spir'e vardığımızda akÅŸam vakti olmuÅŸtu. Tünelin sıkıcı gelmemesi için olmalı, içi rengarenk ışıklarla donatılmış..
 
Eski bir kalenin eteÄŸindeki Ä°spir'de, Emir TuÄŸrul Åžah adına yapılmış Selçuklu tarzı bir mescit... 1965 yılında restore edilirken, bu mescidin kitabesinin 'kaybolduÄŸu'(?!)na dair bir duvardaki metal plaketteki bir not ilginç...
 
Ä°spir'den sonra gece 21.30 civarında Erzurum'a ulaşıyoruz. 1977'lerden sonra bir daha görmediÄŸim ve geçmiÅŸe göre çok iyi düzenlenmiÅŸ tarihî mekânlarıyla Erzurum'u geceleyin, saatlerce dolaşıyor ve bir taraftan da, ülke içi ve özellikle Afganistan konusundaki muhtemel geliÅŸme ve sonuçlar üzerinde sohbetler ediyoruz. Sabahleyin Erzurum'dan hareketle, çok güzel çift yollardan Bingöl'e geldik ve Malatya'ya, oradan da Konya'ya ulaÅŸacağız, inÅŸallah...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.