Sosyal Medya

Abdülaziz Tantik: İman'a dair...

İman, insanın Allah’ın yaratıcı vasfını kabule, kendisinin yaratılışının yegâne sahibi/Rabbi olarak görme, varlığın Rabbi olarak kendi Rabbinin namütenahi varlığını ve kudretini idrak ederek inanmaktır.



(Fenomenal Bir Bakış)

Ä°nsan, yaratılışında inanma duygusu ile birlikte yaratılmıştır. KiÅŸi, güven duygusu ile birlikte kendi varlığını sürdürme ve geliÅŸtirme potansiyeli taşımaktadır. ‘Ben hiçbir ÅŸeye güvenmiyorum’ demenin bir karşılığı yoktur. Çünkü güvenmeden bir insanın yaÅŸama imkânı yoktur. Sürekli mütereddit, ÅŸüphe içinde kendi korkuları ile baÅŸ baÅŸa kalan birinin psikolojik vasatının doÄŸru olması beklenemez! Bu yüzden insan güven duymak ve bu güven üzerine bina ettiÄŸi iliÅŸkiler ağını yaÅŸamak ister.

Ä°man etmek, inanmayı aÅŸan ve onu perçinleyen bir özelliktir. Ä°man, tam bir teslimiyettir. Güven o kadar yoÄŸun ki ‘ne söylense’ herhangi bir tereddüt duymadan anında yerine getirmekten kaçınmamayı saÄŸlar. Burada asıl sorun güvendir. Bir insan güvenini nasıl oluÅŸturur? Bu soruya verilecek cevap bize imanın kalbe yerleÅŸme hikâyesini sunacaktır.

Ä°man, insanın hayatını bütün katmanları ile birlikte belirleyecek olan inanç ve eylem dizgesidir. Ä°man sadece inanç sahibi olmayı deÄŸil, o inancın karşılığı olan ameli de gerçekleÅŸtirmeyi içerir. Çünkü inancına muhalif iÅŸler yapan kiÅŸi inancı tezada düÅŸmüÅŸ addedilir. Bu yüzden amel imanın içinde yer alır. Fıkıh açısından amel imanın bir cüzü ve bütünü olmadığı için günahkâr kiÅŸi imandan çıkmış sayılmaz! Ancak, günahta ısrar kiÅŸiyi imandan da uzaklaÅŸtırarak çıkışına neden olacağına dair ihtarlar sürekli yapılmaktadır.

Ä°man en temelde bir teslimiyettir. Bu teslimiyeti ise samimiyet ile perçinlemek ve sadakat ile doÄŸrulamaktır. Ä°man bu anlamı ile halis bir ÅŸekilde ilahi olana tam baÄŸlılık ve Allah’ı görüyormuÅŸçasına davranışlar ortaya koymaktır. Bu süreçte iman sürekli kavileÅŸerek kendi varlığını kiÅŸide saÄŸlamlaÅŸtırır.

Her ÅŸeyde olduÄŸu gibi imanda da artış ve eksilme olmaktadır. KiÅŸideki aymazlık, unutkanlık, dünyaya dalma, kendini kaybetme gibi hallerde imanda zaaflar belirir ve azalmaya yüz tutar. Tövbe ederek bu durum geriye dönüÅŸtürülebilir. Ama tövbe etmezse kiÅŸi, Allah onu sınayarak Varlığını hatırlatır ve acziyetini ortaya çıkartır. Hala kiÅŸide deÄŸiÅŸime ve düzelmeye dönük bir iz, emare oluÅŸmazsa o artık imanını kuytu bir yere bırakarak yaÅŸamaya devam edeceÄŸi için iman yoksunluÄŸu yaÅŸamaya baÅŸlar. Bu da kiÅŸiyi dünyaya tam olarak yöneltmeye baÅŸlar. Dünyaya tam yönelen kiÅŸi, dünyanın meÅŸgaleleri ile birlikte kendini kaybeder ve kendi unutkanlığında yok olur gider.

Ä°man, varlığa bir anlam yüklemek ve en önemlisi kiÅŸinin kendi varlığına bir anlam yüklemesidir. Anlamı olmayanın imanı da olamaz! Anlam, iliÅŸkiler ağının niteliÄŸini belirler. KiÅŸinin düÅŸünce ve eylemlerinin istikametini tayin eder. Anlam beraberinde bir sorumluluÄŸu taşır. Anlam kiÅŸiye sorumlu davranmayı ilzam eder. Ä°man sorumluluk yüklenmeyi kolaylaÅŸtırır. KiÅŸinin sorumlu davranması, inanca dayalı olduÄŸunda ve iman üzere olduÄŸunda alışkanlık kesbeder ki buda onu doÄŸal kılar. Bir ÅŸey doÄŸal olduÄŸunda onu yapmak normalleÅŸir.

Bir ÅŸeyin artması ve eksilmesi demek o ÅŸey ile ilgili daha dikkatli olmayı gerekli kılar. Ä°man, en büyük hazinesidir insanın… Bu hazineyi çok korunaklı bir ÅŸekilde itina ile saklamalıdır. Ä°manı korumak, amel iledir. Ä°nandığın deÄŸerleri bir ÅŸahsiyet haline getirerek onu kiÅŸileÅŸtirdiÄŸinde imanı tam bir güvenceye almış olursun. Güvenceye alınmış iman, teslimiyeti çoÄŸaltır. Ä°man, amel ile bezendikçe kendini kuvvetlendirir. Ä°man kuvvetlendikçe artar, arttıkça ise karakteri belirlemeye baÅŸlar. Ä°ÅŸte iman karakteri saÄŸlam bir ÅŸekilde oluÅŸturduÄŸunda artık o kiÅŸi, imanının tanığı olarak varlık sahasındaki yerini alır. Bu tanıklık sadece kendisi için deÄŸil diÄŸer insanlar içinde bir tanıklığı taşıyarak imanın bir gerçeklik zemini inÅŸa etmesine imkân saÄŸlar.

Ä°man, insanın Allah’ın yaratıcı vasfını kabule, kendisinin yaratılışının yegâne sahibi/Rabbi olarak görme, varlığın Rabbi olarak kendi Rabbinin namütenahi varlığını ve kudretini idrak ederek inanmaktır. Ä°man, kiÅŸinin yeryüzüne gönderiliÅŸinin bir hikmeti oluÅŸunu ve bu hikmet gereÄŸi bir imtihana tabi kılınışı idrak ettirerek ona göre davranışlar geliÅŸtirmeyi bir zorunluluk addettirir.

Ä°nsanın bilmediÄŸi, görmediÄŸi, anlamadığı, somut olarak hissedemediÄŸi bir Varlığa gönülden baÄŸlanarak O’na yönelmeyi ve her emrini ‘başım gözüm’ üstüne diyerek kabullenmeyi saÄŸlayacak vasatı imanıdır. Ä°nsan iman ile ÅŸerefli bir varlık olur. Bu ÅŸerefini muhafaza ve Allah katındaki deÄŸerini artıracak olan ÅŸey ise imanı için yaÅŸamını sunmasıdır. Ä°man bir baÄŸdır. KiÅŸinin diÄŸerleri ile kuracağı bağı belirleyen iman, aradaki iliÅŸkilerin gücünü gösteren bir özelliÄŸe de sahiptir. 

Ä°man, görüleni görülmeyen için feda etme imtiyazıdır. Hiçbir insan görmediÄŸi bir ÅŸeyi gördüÄŸü ÅŸey ile deÄŸiÅŸtirmek istemez. Ä°man bu istemeyi saÄŸlayandır. Çünkü iman gaybe/görülmeyene dairdir. Güven duymak bu anlamı ile görülmeyene ve geleceÄŸe dair beklentiyedir. KiÅŸi, ölüm ve sonrası ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip deÄŸildir. Ä°lahi kitaplar bize bu bilgiyi verirler. Ä°nsan bu bilgiye iman ederek ölüm sonrası için hazırlık yapar. Yani ölüm sonrasına olan güven burada ve ÅŸimdi olanı deÄŸiÅŸtirmeye baÅŸlar.

Her insan kendi güveninin nasıl oluÅŸtuÄŸuna dair bir tecrübeye sahiptir. Üzerine yeterince tefekkür ederse herhangi bir ÅŸeye karşı oluÅŸan güvenini düÅŸünerek nasıl oluÅŸtuÄŸuna dair bir idrake sahip olabilir. Ä°nsanın sürekli güven ile güvensizlik arasındaki salınımı onun iliÅŸkilerini direk etkiler. Güven, yaptığınız bir iÅŸten elde ettiÄŸiniz güzel hâsıla ile birlikte o ÅŸeye karşı güveninizi artırır. Güven artırıcı her eylem ve iliÅŸki tanımayı beraberinde taşıyarak güveni çoÄŸaltır. Bu iÅŸi yapmaya devam ederek o ÅŸeyden aldığınız verim devam ettikçe güveninizi artırır. Bu durum süreklileÅŸtiÄŸinde artık o konudaki güveniniz tam olur. Bu somut durumlar için böyle. Peki, soyut durumlar için aynı özelliÄŸe mi sahiptir? Soyut olgularda durum farklılaşır tabii ki…

Ä°nsan hem soyut ve hem de somut tecrübelere sahip olabilecek düzeyde yaratılmış bir varlıktır. Bu yüzden somut durumları tecrübe ederek oluÅŸturduÄŸu güven duygusunu, soyut olgular üzerinden oluÅŸturduÄŸu tecrübe üzerinden de duygularını güçlendirebilir. Ä°nsan gelecek kaygısını nasıl aÅŸabilir? GeleceÄŸe dair bir güven oluÅŸumunu saÄŸlayacak beklentilere sahip olması yeterli. Bu beklentiyi oluÅŸturacak göstergeler onun geleceÄŸe dair güven duymasını saÄŸlar. Ä°nsan varlıkla hep ikili bir iliÅŸki kurabilecek bir potansiyeli vardır. Burada ve ÅŸimdide var olmak ile gelecekte var olmak veya soyut/öte dünyada var olmak arasındaki gerilim… Aslında kiÅŸi, somut dünyada elde ettiÄŸi tecrübe üzerinden öte dünyaya dair bir tecrübeye sahip olabilir. Bu yüzden inançlarını saÄŸlamlaÅŸtırarak imana dönüÅŸtürmeleri ve imanını amel ile taçlandırarak her kulluk ediminde yeni bir tecrübe elde ederek o tecrübeyi bir üst aÅŸamaya taşıyan kiÅŸi, öte dünya ile saÄŸlıklı bir baÄŸ kurabilir.

Ä°manın artması ve eksilmesinin insanın iki hasleti olan unutkanlık ve hatırlamak ile birebir iliÅŸkisi vardır. KiÅŸi unuttukça kendinden uzaklaşır ve uzaklaÅŸtıkça unutkanlığı içinde debelenip durur. Bu da onu imandan uzaklaÅŸtırmaya ve imanını zaafa uÄŸratmaya devam eder. Ancak hatırlama ile birlikte tövbe kapısı aralanır ve hatırlamayı güçlendirdikçe imanını artırır. Çünkü insan unuttukça nankör olur, hatırladıkça ise kadirÅŸinas biri olur. Tabii ki unutmanın ve hatırlamanın farklı bir boyutu da vardır. KiÅŸi, kendisine yapılan kötülüÄŸü unutmalı, yapılan iyiliÄŸi ise sürekli hatırlamalıdır. KiÅŸi, kendisine yapılan kötülüÄŸü sürekli hatırında tutarsa, hem o kötülüÄŸü yapan kiÅŸiye karşı sürekli olumsuz duygular besler, hem de kendi psikolojisinin dengesini bozar. Bu yüzden hatırlama ve unutmayı yerli yerinde kullanmak kiÅŸiye büyük bir avantaj saÄŸlar. Ä°nsan, yaratıldığını ve ilahi lütuf ile var olduÄŸunu hiç unutmamalıdır ki Rabbine karşı nankörlük yerine ÅŸükür sahibi olabilsin…

Ä°man, kiÅŸiyi bilinenden bilinmeyene doÄŸru bir yolculuÄŸa çıkarır. Bu yolculukta iman sürekli kendisine eÅŸlik eder. Ä°man üzere varlığını idame eden kiÅŸi, Allah’a ve O’nun gönderdiÄŸi Kitaba, Resule ve Resulün uygulamalarına tam bir teslimiyet ve baÄŸlılıkla hayatını öte dünyaya ayarlı kılarak bu dünyayı ancak öte dünyanın bir tarlası olarak görerek yaÅŸamaya baÅŸlar ve devam ettirerek varlığının hitamına kadar bu tavır üzere kalır. Ä°ÅŸte bu kiÅŸi, cennet biletini peÅŸin olarak almış kiÅŸi diye kayıtlara geçer. Çünkü her adımda kiÅŸi, mükâfat veya cezaya müstahak olacağını kendisi belirliyor. Tabii ki ilahi yardım ve sürekli gözetim hali hep var olacaktır ki kiÅŸi, zaten ilahi rahmet ve ikram sayesinde varlığını idame ettirdiÄŸini bildiÄŸi gibi, iman etmesinin ilahi bir ikram olduÄŸu bilincini unutmamalı ve süreklileÅŸtirilmiÅŸ bir ÅŸükür hali imanının mücessem hali olur.

Ä°man, kiÅŸinin, yaÅŸamın, eylemin, düÅŸüncenin, varlığın ve iliÅŸkiler ağının ziynetidir. KiÅŸi kendini bundan arî kılmamalıdır. KiÅŸi müstaÄŸniliÄŸi ancak kendisini yabancılaÅŸtıracak ve Rabbinden uzaklaÅŸtıracak ÅŸeylere karşı göstermelidir.

Her ÅŸey zıddı ile kaimdir. Ä°man inkâr ile zıttır. Ama aynı zamanda iman inkâr ile tamama erer. Yani kiÅŸinin kendini bir ÅŸey sanmasının ve dünyadaki meta ile avunmasının bir karşılığı olmadığını bilmelidir. Dünyayı inkâr, onu yok saymak deÄŸil, dünyayı iman ile tezyin etme anlamına gelmelidir. Nefsi yok saymak deÄŸil, ama nefsin iman ile taçlandırılması anlamına gelmelidir.

Gerçek iman sahipleri, hem bu dünyada ve hem öte dünyada Allah’ın huzurunda selam ile divana durmaktadırlar. Ne mutlu iman erlerine ve gönüllerine imanı silinmez bir nakış gibi yazanlara selam olsun…

Kaynak: Åžark'ul Awsat

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.