Sosyal Medya

Güncel

Mustafa Kutlu: Bekleyin! Biz de bekliyoruz!

Nasıl bir bulut olmalı ki, kızıldan karaya; yaprak yeşilinden zehir yeşiline dönüyor. Ardından bir deli rüzgâr! Rüzgâr ama nasıl bir rüzgâr? Rüzgâr değil bu bir hışım. Fırtınayı geçmiş boraya dönmüş. Hortum, tayfun derken sıfatlar yetmiyor. Canboğazda düğümlenirken, dil-diş kilitleniyor.



Mustafa Kutlu / Yeni Åžafak

O tozu dumana katıp gelen var ya!

Hani göz gözü görmez olduÄŸunda.

Her yanı karanlık bir bulut sardığında!

Nasıl bir bulut olmalı ki, kızıldan karaya; yaprak yeÅŸilinden zehir yeÅŸiline dönüyor. Ardından bir deli rüzgâr! Rüzgâr ama nasıl bir rüzgâr? Rüzgâr deÄŸil bu bir hışım. Fırtınayı geçmiÅŸ boraya dönmüÅŸ. Hortum, tayfun derken sıfatlar yetmiyor. CanboÄŸazda düÄŸümlenirken, dil-diÅŸ kilitleniyor.

Derken bütün bunları.

Çeri-çöpü, meyveyi-yaprağı, dalı-gövdeyi kökünden sökülen aÄŸaçları, un-ufak olan koca kayaları; kaya da neymiÅŸ, başı göÄŸe deÄŸen daÄŸları.

Yüklenip gelenler.

Kim?

Derken durulup dereler gibi akanlara.

Bu dehÅŸet denizinden sıyrılıp çıkanlara.

Bir yanardağın kızıl aÄŸzından. O buluttan, boradan, hercümercden. Kılına zarar gelmeyip.

Gülden bir tebessüm kuÅŸanarak çıkıp gelenler. Hayret makamından seslenip:

Ne oldu size böyle?

Neden benziniz atmış, diliniz tutulmuÅŸ, gözleriniz yerinden fırlamış?

Diye soranlara.

Dizde derman, gözde fer, baÅŸta akıl kalmış ise sorun bakalım:

Siz! Kimlerdensiniz?

Nur gölüne dalıp çıkmış, bu can pazarında sevincini bulmuÅŸ, nereye gidersiniz?

Onlar, arkalarında yıldız tozu bırakıp, menevişli bir yoldan akıp uzaklaştılar.

Geride kalanlar.

O kahrolası harraslar. Zan ve tahmin ile fikir atanlar. Ellerinde küfür terazisi tutanlar. AÄŸzı cehil kokan allâmeler.

Åžimdi hesap günüdür.

Söyleyin, çok söylemeye alışkın, bol dipnot kullananlar. Basireti baÄŸlanmış, kalbi mühürlenmiÅŸ olanlar.

Fitne nedir?

Altın ve gümüÅŸ gibi madenlerin iyisini kötüsünden ayırmak için ateÅŸe atmaktır.

Lügate bakma.

Hem bak, hem bakma. Bu bir meşakkat, bir sınav, bir mesuliyet. Ağır mı, ağır.

Bunu kim yüklenir? Kibir sahipleri. Serapa benliÄŸe boyanan. Cirmi küçük, burnu büyük. Mercimek kadar beynini her ÅŸey sananlar. Bu yükü omuzlamak için acele ediyor, inat ediyor, ben bilirim diyor.

Öyle mi?

Peki! Tadın fitnenin tadını.

Derken taksim olan, takdir olunan, yazılmış bulunan gerçekleÅŸti.

O, size vadedilen elbette doÄŸru idi.

Bu böyledir!

Hesap günü ÅŸaÅŸmaz, gelir.

Yollara sahip olan göÄŸe andolsun ki.

Ateşi siz yaktınız, yangını siz parlattınız.

Hâlâ neler sayıklıyorsunuz?

Mücevher mi? Her mücevher, yani nedir, neye yarar? Diye sorulacak.

Ama onlar soruyor:

Hani nerde?

Nerde geliyor dediÄŸiniz duman.

Bekliyorlar, sırıtıyorlar, inanmayanlar.

Bekleyin!

Biz de bekliyoruz!

GüneÅŸ gecenin örtüsünü kaldırır.

Ne iddia kalır, ne müddei.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.