Sosyal Medya

YaÅŸam

Oruç ve zekât konusunda iki soru

Prof. Dr. Hayrettin Karaman, oruç ve zekatla ilgili iki soruya Yeni Şafak'taki köşesinde yanıt verdi.



Hayrettin Karaman / Yeni Åžafak

SORU

Sahur gecelerinde cinsellik müsaadesi Ömer ve birkaç sahabenin itirazı sonrası Allah tarafından verilmiÅŸ. DoÄŸru mudur? Mantıklı açıklaması var mıdır?

CEVAP

Konu, Bakara suresinin 187. âyetinde açıklanıyor. Muhtemelen Yahudilerin ve Hristiyanların âdetlerinden etkilenen bazı sahâbîler Ramazan gecelerinde cinsel iliÅŸkinin câiz olmadığını zannediyorladı. Ayrıca sahurun da uykudan önce yeneceÄŸini, yatsı kılınıp uykuya yattıktan sonra uyanıp sahurluk diye bir ÅŸey yenilemeyeceÄŸini sananlar vardı. Bu yüzden bazıları sıkıntıya düÅŸüyor, sahura kalkmadıkları için gündüz açlıktan bayılıyorlar; gece cinsel iliÅŸkiyi yasak sananlar dayanamayıp eÅŸleriyle birleÅŸiyorlar ve bazılar bunu gizliyorlardı. Hadis kitaplarında ve tefsirlerde bu olaylarla ilgili birçok örnek vardır (meselâ bk. Buhârî, “Tefsîr”, 2/27; Taberî, II, 163-167; Kurtubî, II, 314-315). Ä°slâm’a mahsus oruç ibadetinin farz kılınmasını takip eden günlerde bu gibi olaylar ve yanlış anlamalar ortaya çıkınca sınırları belirleme ihtiyacı doÄŸdu ve bu âyet gönderildi. Âyete göre oruç gece bitince baÅŸlayacak ve ertesi gecenin baÅŸlamasına kadar sürecektir; yani oruç ibadeti gündüze mahsustur, gece bu ibadetin vakti deÄŸildir. GüneÅŸin batmasıyla baÅŸlayan gece boyunca yemek, içmek, cinsi temas vb. bütün mubah (günah olmayan) ÅŸeyler serbesttir.

Birçok konuda Kur’ân-ı Kerim’in öÄŸretme usulü böyledir; önce temel hüküm-kural-talimat bildirilir, sonra ihtiyaca göre detaylar açıklanır. Bu ihtiyacı Hz. Ömer veya bir baÅŸkasının Peygamberimiz’e iletmesi ÅŸart olmamakla beraber olayı yaÅŸayarak öÄŸrenmenin daha etkili olacağı hikmetine binaen böyle de olmuÅŸtur.

SORU

Ä°ki yıl önce madeni yaÄŸ alım satım yapan, piyasada yıllardır bu iÅŸle meÅŸgul olan, çocukluktan tanıdığım bir arkadaşım yanıma gelip paran varsa belli miktarda malzeme var bunu alalım satalım kazancı bölüÅŸelim diye teklifte bulundu. Ben ve ortağım olabilir düÅŸüncesiyle belirli aralıklarda kısım kısım toplamda 250 bin TL civarında para verdik. Bir defa 10 bin TL dönüÅŸ yaptı, bir de 80 bin TL bir baÅŸkasının çekini getirdi. Ondan sonra bu arkadaşımız ortadan kayboldu. Çekin günü geldiÄŸinde çek de karşılıksız çıktı, yani bu arkadaÅŸta 240 bin tl civarında paramız gitti. Biz ailesini, abilerini vs tanıdığımız halde onların yanına gitmedik, parayı da onlardan talep etmedik. Bir müddet sonra abisi beni aradı, gittim durumu anlattı. MeÄŸer küçük bir borcu varken borcumu kapatabilirim düÅŸüncesiyle bizim gibi çevresinde arkadaÅŸlarından, akrabalarından bu ÅŸekilde para almış. Ondan aldığını diÄŸerine, diÄŸerinden aldığını öbürüne kâr diye. Arada yüklü kâr alan kiÅŸiler olmuÅŸ, vermiÅŸ toparlayamayana kadar. Bizim gibilerin parasını veremeyince kaçmış. Abisi aÄŸlayarak ailece tüm kardeÅŸlerin periÅŸan olduÄŸunu anlattı. “Az bir kısım malımız var, bunları paraya çevirebilirsek ödeyebileceÄŸimiz kadarını öderiz” dedi. Biz iki yıldır hiçbir ÅŸekilde bunları arayıp paramızı talep etmedik, bekledik. DuyduÄŸumuz kadarıyla zorbalık yapan, kendilerini sıkıştıran kiÅŸilere bir kısım ödeme yapmışlar baÅŸka da kimseye ödeme yapamamışlar.

Abisi bizi çağırdığında konuÅŸmamızda zekât lafı da geçti, ama bizden talep etmedi, biz de geçen yılki zekâtımızdan da vermedik ve borcundan düÅŸmedik.

Åžimdi hocam, benim ve ortağımın yıllık yaklaşık malımızı hesap ettiÄŸimizde ödememiz gereken zekât, bu yıl ortalama 30 bin civarında. Abisine veya bu arkadaşımıza söyleyerek zekâtımızın bir kısmını veya tamamını borcundan düÅŸmemiz uygun olur mu?

Şimdiden Allah razı olsun!

CEVAP

Siz bu parayı o kiÅŸiye ödünç vermediniz, sermaye sizden veya sermaye de ortak olarak iÅŸletme o kiÅŸiden olmak üzere bir ortaklık kurdunuz. Sizin iddianıza göre ortağınız hain çıktı, emanete riayet etmedi ve zarar ettiniz. Bu zarar ortağınızın basiretli bir tacir gibi hareket ettiÄŸi halde durum ve ÅŸartların olumsuzluÄŸu yüzünden hâsıl olmadı, onun hıyanetinden oluÅŸtu; böyle ise zararı tazmin etmesi gerekir; ama buna mahkeme veya iÅŸten anlayan Müslüman hakem heyeti, iki tarafı dinleyerek karar verecek. Mahkeme veya hakem heyeti kararı ile size tazminat borçlusu olunca eÄŸer borçlu zekât alacak durumda yoksul ise ona zekât verilebilir. Ama Hanefîler dâhil, mezheplerin çoÄŸuna göre bunu baÅŸkaları (yani ondan alacağı olmayanlar) yapabilir, alacağı olanlar bunu düÅŸürüp düÅŸen miktarı zekâttan mahsup edemezler. Bu hükmün iki dayanağı- gerekçesi vardır:

1. BaÅŸta borçluya bu para verilirken zekât niyetiyle verilmemiÅŸtir.

2. Bu işlemde alacaklı olan alacağını tahsil etmiş, malının eksilmesini engellemiş olmaktadır.

3. Zekât, almayı hak edene zekât niyetiyle vermek ve onun da alması ÅŸeklinde ödenir; bu iÅŸlemde böyle bir verme-alma yoktur.

4. Zekât, ödeyenin mülkiyetinde olan maldan ödenir, alacak onun mülkiyetinde deÄŸildir.

Cumhur böyle diyor.

Ancak bazı müçtehitler, borcunu ödeyemeyecek durumda olan borçludan, alacaklısı, bunu düÅŸürerek zekâta mahsup etmesinin caiz olduÄŸunu söylüyorlar. Hasenu’l-Basrî ve Atâ bunlardandır.

Sorularla Ä°slâmiyet sitesinde mahsubun caiz olduÄŸu görüÅŸü tercih edilmiÅŸ ve ÅŸu açıklama yapılmıştır:

“…temliki dar manada anlamadan doÄŸan bu uygulama (borçluya zekât verip hemen arkasından borcunu ödemesini saÄŸlama vb. dolambaçlı yollar) borçluyu rencide edebileceÄŸinden dolayı, Ä°slâmî AraÅŸtırmalar’ın (Ä°lmihali)’nde ve Diyanet’in diÄŸer görüÅŸlerini yansıtan tespitlerinde verilen bilgilere göre, borçluya, “Sendeki alacağımı zekâta saydım, kendini borçlu hissetme, artık rahat ol! Borcun silinmiÅŸtir...” demek de zekâtı vermiÅŸ olmak için yeterli bir ifade olarak kabul edilebilir. Para verip geri isteme gibi rencide edici temlik zorlamasına gerek yoktur. Temlîki böyle geniÅŸ manada anlamak ihtiyaç sahiplerinin lehine olduÄŸundan tercih edilen görüÅŸ olmalıdır, denmektedir. Bu görüÅŸün ihtiyaç sahibi borçluları rahatlattığına dikkat çekilmekte, böylece alacağı zekâta saymanın kolaylaÅŸtığı da ifade edilmektedir.”

Borçlu zekât alabilecek ölçüde muhtaç ve fakir ise bu tercihten yararlanılabilir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.