Sosyal Medya

Selahattin Çakırgil: Andımız ve Çanakkale

Çanakkale Zaferi'ni anmaktan maksadın, o savaşların şehid ve gazilerine minnet duygularını ifade değil, o sırada yarbay olan sadece bir ismin parlatılması olduğu bir daha sergilendi.



Dün, Çanakkale (Dardanel) Muharebeleri'nde elde edilen zaferin 106. yıldönümü idi. Ama, öyle törenler yapıldı ki, Çanakkale Zaferi'ni anmaktan maksadın, o savaÅŸların ÅŸehid ve gazilerine minnet duygularını ifade deÄŸil, o sırada yarbay olan sadece bir ismin parlatılması olduÄŸu bir daha sergilendi.
Dünyada, geçmiÅŸin kahramanlıklarının anılması için, 'Meçhul Asker' anıtları vardır dünyada.. Bu yöntem, bizde de düÅŸünülemez mi?
 
Çanakkale SavaÅŸları'nda Osmanlı'nın en üst rütbeli komutanı Es'ad PaÅŸa dün hatırlanmadı bile.. Ki, o savaÅŸta Ä°ngiliz ve Fransız generalleri karşısında asıl komutanın alman generali Liman von Sanders; Osmanlı Orduları'nın en üst rütbeli komutanının ise, BaÅŸkomutan Vekili Enver PaÅŸa olduÄŸu hatırlanmadı. O gün, en büyük sorumlu ise, Sultan ReÅŸad'dı, BaÅŸkomutan olarak.. Ki, Sultan ReÅŸad'ın 'Çanakkale'deki askerleri' için bizzat yazdığı 'Gazel'i meÅŸhurdur.
 
O 'gazel' ÅŸöyledir:
 
'Savlet etmiÅŸdi Çanakkale'ye bahr u berden (deniz ve karadan)
 
Ehl-i Ä°slâm'ın iki hasm-ı kavisi (kuvvetli hasmı) birden
 
Lâkin imdâd-ı ilâhî yetiÅŸip ordumuza,
 
Oldu her bir neferi, kal'a-i pûlâd-beden (çelik bedenli kale),
 
Asker evlâdlarımın piÅŸgâh-ı (kesin kararlı) azmiyle,
 
Aczini eyledi idrâk nihâyet, duÅŸmen..
 
Kadr'u haysiyyeti pâmâl (ayak altı) olarak, etdi firâr,
 
Kalb-i Ä°slâm'a nüfûz etmeÄŸe gelmiÅŸ iken..
 
Kapanıp secde-i ÅŸükrâna ReÅŸâd, eyle duâ,
 
Mülk-i Ä°slâm'ı Hudâ eyleye dâim, me'men, (emniyette)..
 
O yıllarda gazetecilik yapan Yakub Kadri, hâtırâtında, 'Geceleri, gizli beyannâmeler basıp, filânca kiÅŸiyi öne çıkarırdık, PadiÅŸah'ı deÄŸil..' ÅŸeklindeki yazdıkları da bize bazı ip uçlarını verebilir.
 
Evet, böyle iken..
 
Askerlikte de çok riayet edilen 'silsile-i merâtib'e göre, en baÅŸta PadiÅŸah varken, o zaferi, orta rütbeli yüzlerce subayın içinden, sadece bir isim söz konusu edilip, diÄŸerlerinin 'silâh arkadaÅŸları' diye geçiÅŸtirilmesini nasıl anlamalı?
 
Dün sabahtan akÅŸama kadar, devamlı hatırlatılan ise, tek kiÅŸi idi.. Sanki Çanakkale Muharebeleri, bir tek kiÅŸinin yaldızlanıp parlatılması için yapılmışçasına..
 
Bir diÄŸer nokta..
 
Biz kendimizi hâlâ, 'Çanakkale geçilmez..' diye avutuyoruz. Evet, o dönemin süpergüçlerinden olan Ä°ngiltere ve Fransa, Çanakkale'den geçememiÅŸlerdi.. Ama, emperial güçlerin savaÅŸ gemileri, 3-4 sene sonra, Çanakkale'yi geçip Ä°stanbul limanına demirlemiÅŸti.
 
O zaman söylenen, 'Geldikleri gibi giderler..' sözünü pek severiz de, onların, muzafferâne bir ÅŸekilde geldikleri Ä°stanbul'dan, tek kurÅŸun atmadan, gidiÅŸlerin muzafferâne olup olmadığını anlamak istemeyiz.
 
Halbuki, emperial güçlerin askerî olarak elde edemediklerinden daha fazlasının elde edildiÄŸini; dünya Müslümanlarının birliÄŸini temsil eden kurumun ve Ä°slâm hukukunun ve kültürünün bütün temellerinin, 'new colonialism/ yeni sömürgecilik' kurallarına göre, 'yerli güçlerce havaya uçurulacağı'nın kararlaÅŸtırıldığını hemen sonraki yıllar gösterecekti.
 
Biz ise hâlâ, 'Çanakkale Geçilmez..' noktasındayız; ve o gururla yolumuz üzerindeki tuzakları anlamak istemiyoruz.
 
Ve, MHP neler söylüyor?
 
Dün, MHP Kongresi'nde Devlet Bahçeli'nin yaptığı konuÅŸmayı dinledim.
 
Devlet Bey'in 'türklük vurgusu' yaptığını söylemeye gerek bile yok.. Çünkü bu hareketin ideolojisi, 'türkçülük'tür. Bu ideolojiyi, insanların ırk, kavim, renk, cins, coÄŸrafî veya sosyal aidiyetlere göre üstün veya düÅŸük seviyede gösterilmesine izin vermeyen Ä°slâm inancına, bir istisna gibi görmüÅŸlerdir.
 
Ama, Devlet Bey, 'türklük' yanında Müslümanlığa da vurgu yaptı ve Mehmed Âkif merhûmun, 'Ordunun Duası' ÅŸiirini okuyup, 'Allah'u Ekber!'lerle bitirdi sözlerini.. Ne var ki, Âkif'le birlikte, Nihal Atsız'ı da zikretti.
 
Âkif, 'Müslüman' bir 'inanç eri' idi.
 
Atsız ise..
 
TürkeÅŸ, 1969'larda, 'Tanrı Dağı kadar türk, Hira Dağı kadar Müslümanız!' dediÄŸinde, 'Bu da nerden çıktı?' diyerek TürkeÅŸ'ten uzaklaÅŸmıştı.
 
Kaldı ki, babasıyla ilgili tartışmalara 12.05 2009 günü Star'daki sütununda, (oÄŸul) YaÄŸmur bey, 'Atsız Müslüman deÄŸil de ÅŸamanist miydi, kafatasçı mıydı?
 
(...) Atsız, Müslüman olarak tanımlanamazdı, ama, Åžamanist-mamanist de deÄŸildi. Onun bu mevzûdaki konumunu bence en iyi 'lâ-dînî' olarak tavsîf etmek yerinde olur. Evet, 'Semâvî Dinler'le pek başı hoÅŸ deÄŸildi. Ama 'tanrıtanımaz/ateist' de deÄŸildi. Kâinâtı yaratan bir güce inansa da, bu gücün kâinâtı yarattıktan sonra 'olaylar'a müdâhale etdiÄŸine inanmazdı.' demiÅŸtir. Yani, bugünkü ifadeyle, bir 'deist' idi.
 
Böyleyken, Devlet Bey'in Âkif'le birlikte Atsız'ı da zikretmesini nasıl yorumlamalı?
 
Bir de, 75-80 yıl boyunca körpecik çocuklara sabahları okula girerken zorla okutturulan ve, bir ırk ve kiÅŸiye taptırmayı hedefleyen 'And' meselesi yeniden gündem de..
 
MHP'yle AK Parti'yi karşı karşıya getirmek için, CHP ve Ä°P konuyu kaşımaya ağırlık veriyorlar.
 
Tayyib Bey ise dün, 'Millî Andımız, Ä°stiklâl Marşımızdır..' diyerek görüÅŸünü ortaya koymuÅŸ oldu. Bu söz, bu tartışmaya gem mahiyetindedir.
 
Hatırlayalım; iki sene önce ittifaklar kurulup, 'kızılelma' sözü gündeme yoÄŸun ÅŸekilde getirilince, Tayyib Bey, 'Bizim kızılelmamızın adı, 'Îlâ'y-ı Kelimetullah (Allah'ın dininin yüceltilmesi) dâvasıdır.' deyip noktayı koymuÅŸtu. Ümid ederim, ÅŸimdi de öyle olur.
 
Star Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.