Sosyal Medya

Önemli Şahsiyetler

Charlie Chaplin: Uzak çekimde komedi, yakından ise bir trajedi

Chaplin, 16 Nisan 1889 tarihinde Londra’da dünyaya geldi. Müzikholde çalışan fakir bir ailenin çocuğuydu



Oona O'Neill, acılı bir eÅŸ olarak yas tuttuÄŸu günlerde beklenmedik bir telefonun ardındaki sesin söylediÄŸi korkunç sözlerle büyük bir ÅŸok yaÅŸadı.
 
EÅŸinin cansız bedenini çalan hırsızlar fidye olarak verilecek 600 bin dolar karşılığında bedeni teslim edeceklerini söylüyordu.
 
O'Neill, bu teklifi önce reddetti; ama fidye konusunda kararlı olan hırsızlar, önce kızlarına aynı teklifi yaptı ve ardından da aileyi tehdit etmeye baÅŸladı.
 
Neyse ki polis başarılı bir soruşturma sonucu Roman Wardas ve Gantscho Ganev isimli hırsızları yakaladı.
 
Çalınan beden haftalar sonra izbe bir bölgede içinde bulunduÄŸu tabutla birlikte ele geçirildi.
 
Bu korkunç hikâyedeki cansız beden ise insanlığın en karanlık zamanlarında dahi gülebilmesini saÄŸlayan Sir Charlie Spencer Chaplin, yani nam-ı deÄŸer Åžarlo'dan baÅŸkası deÄŸildi. 
 
Beyaz perdedeki en güzel gülüÅŸün sahibi Åžarlo'nun hayatı uzaktan bakınca bir komediydi; ama yakın çekimde bir trajediden ibaretti. 
 
 
Londra sokaklarında küçük bir yetim
 
Chaplin, 16 Nisan 1889 tarihinde Londra'da dünyaya geldi. Müzikholde çalışan fakir bir ailenin çocuÄŸuydu.
 
Annesi Hannah, Dryden isimli ABD'li bir ÅŸarkıcıya âşık olunca aile için çöküÅŸ kaçınılmaz oldu. Chaplin'in alkolik babası Charles bu ihaneti kaldıramadı ve ailesini terk etti.
 
Chaplin'in Sydney isminde bir de erkek kardeşi vardı. Annesi ve kardeşiyle Londra'da bir başlarına kalmışlardı.
 
Anne Hannah'ın yaÅŸadığı travmaların sonucu akli melekelerinde ciddi problemler yaÅŸamaya baÅŸlaması, küçük Charlie ve Sydney için hayatı daha da zorlaÅŸtırdı.
 
Ekonomik zorluklar ve açlık Anne Hannah'ın kendisini toparlayarak tekrar sahneye çıkmasını saÄŸladı.
 
Onlarca sarhoÅŸ erkeÄŸin önünde ÅŸarkı söyleyerek çocuklarını hayatta tutmaya çalışan Hannah'ın yaÅŸama sevinci günden güne sönüyordu. 
 
Hannah tekrar sahneye çıktığında henüz beÅŸ yaşında olan Charlie, kenardan küçük gözlerle ve büyük hayranlık içerisinde annesini izlerdi.
 
Bir gece Hannah'ın ÅŸarkısını beÄŸenmeyen kiÅŸiler onu yuhalamaya ve sahneden indirmeye çalıştı. Tam bu anda küçük Charlie biranda sahneye çıktı ve annesinin ÅŸarkısını okumaya baÅŸladı.
 
Öfkeli kalabalık küçük bir çocuÄŸun bu efsunlu sesi ve tatlılığı karşısında tam anlamıyla büyülenmiÅŸti. Charlie bu davranışıyla annesini korurken ilk defa sahneye çıkmış oluyordu.
 
Hannah yaÅŸadıklarından sonra psikolojik olarak tükenmiÅŸti. Çocuklarıyla Londra'da pansiyonlarda yaşıyor ve bir sonraki gün yiyebilecekleri yemek için amansızca mücadele ediyordu.
 
Yine de çocuklarını özellikle küçük Charlie'yi elinden geldiÄŸi kadar temiz tutuyor ve sahnelerden artan bez parçalarıyla ona kıyafetler dikiyordu.
 
Sahnelerden dikilen bu kıyafetler Åžarlo karakterinin asli unsuru olan 'ÅŸapÅŸallık' halinin de köklerini inÅŸa eden en önemli unsurdu.
 
Çünkü Hannah'ın diktiÄŸi kıyafetler ne kadar özenle yapılmış olsa da kullanılan malzemelerden ötürü Charlie'nin ÅŸirin ve ÅŸapÅŸal görünmesine neden oluyordu.
 
 
Bir gün küçük Charlie eve döndüÄŸünde annesini bulamadı; çünkü Hannah akli melekelerini tamamen yitirmiÅŸ ve hastaneye yatırılmıştı.
 
Baba Charles çocuklarına sahip çıkmayı reddedince Sydney ve Charlie kardeÅŸler yetimhaneye yerleÅŸtirildiler.
 
Neyse ki Hannah'ın iyileÅŸmesi ile aile tekrar bir araya geldi. Sydney hala çocuk olsa da miço olarak iÅŸ görmesi sayesinde çeÅŸitli gemilerde iÅŸ bulmaya baÅŸladı.
 
Aylarca eve gelmese de döndüÄŸünde Charlie ve annesine yardım edebilecek parayı kazanıyordu. Hannah da dikiÅŸ yapıyor ve aileyi bir arada tutmaya çalışıyordu.
 
Hannah ve Sydney, her ÅŸeyin yoluna girdiÄŸi günlerde Charlie'yi okula yazdırdı; ama Charlie küçük yaşına raÄŸmen ailenin yaÅŸadığı fakirliÄŸin farkındaydı.
 
Bu yüzden bütün cesaretini toplayarak babası Charles'ın yanına gitti ve tiyatro yapmak istediÄŸini söyleyerek ona iÅŸ bulmasını istedi.
 
Charles sorumsuz bir baba olsa da küçücük oÄŸlunun bu ibretlik arzusuna karşı koyamadı ve 'Sekiz Lancashire ÇocuÄŸu' oyununda Charlie'nin de oynamasını saÄŸladı.
 
Charlie Chaplin, o günlerde yaÅŸadıklarını ÅŸu sözlerle açıklıyordu:
 
O günler, gerçekten çok zor günlerdi. Kimi zaman biz 'Sekiz Lancashire ÇocuÄŸu' sahnede uyuyup kalacak duruma gelirdik ama kuliste duran Jackson'ın, canlanmamızı ve gülümsememizi istediÄŸini belirtmek için yüzünü gözünü buruÅŸturduÄŸunu görürdük. Hemen toparlanırdık; ama bir süre sonra yeniden gülümsemeler sönerdi.
 
O sırada, yeniden Jackson gözümüze takılırdı. Henüz çocuktuk ve gevÅŸek sinirlerimize enerji pompalamayı öÄŸrenmemiÅŸtik. Ama bu, iyi bir eÄŸitimdi. BaÅŸarı tanrıçası, bizi kollarını arasına almadan önce, güç iÅŸler için eÄŸitiliyorduk.
 
Charlie'nin Åžarlo karakterindeki en iyi repliklerinden birisi de sarhoÅŸ karakteriydi. Kısacık hayatında babası Charles'ı çok az ayık görmüÅŸtü.
 
The Gold Rush
 
Ä°ÅŸler daha kötüye gitmeye önce babasıyla baÅŸladı. Ä°çki komasına giren Charles 37 yaşında hayatını kaybetmiÅŸti.
 
Kısa bir süre sonra ise anne Hannah yine akli melekelerini yitirdi ve hastaneye yatırıldı. Sydney de çalışmak üzere miço olarak denize açılmıştı ve Charlie, Londra sokaklarında kimsesiz kalmıştı.
 
Küçük bir çocuk olmasına raÄŸmen Charlie hayata karşı direndi ve bir ajansta Sherlock oyunun Saintsbury çocuk karakterini oynamaya baÅŸladı.
 
Kısa süre içerisinde sahnelerin çocuk yıldızı haline dönüÅŸen Charlie, turnelere katılmaya dahi baÅŸladı.
 
Sydney'e de küçük bir rol ayarlamayı baÅŸardı ve tekrar ailesini toparlamaya çalıştı; ama annesi Hannah'ın saÄŸlık durumu bir türlü düzelmiyordu.
 
Charlie Chaplin pandomim konusunda kendisini ustalaÅŸtırdı. 1910 tarihinde ABD'de çıktığı bir turnede Amerikalı seyircileri kendisine hayran bıraktı.
 
1913 yılında yeni bir turnede ise sıra dışı bir teklif aldı. Bazı film yapımcıları Charlie'yi beyaz perdede oynamaya ikna etti.
 
Sinema yeni bir sektördü ve henüz çok yaygın deÄŸildi. Ä°lk stüdyoların çoÄŸu kötü durumdaydı ve Chaplin durumu ÅŸöyle anlatacaktı:
 
YeÅŸil bir çitle çevrilmiÅŸ kırk beÅŸ metrekare geniÅŸliÄŸinde bir yerdi. Ortada sahne vardı ve güneÅŸ ışınlarından korunmak için üzerine beyaz bir bez örtülmüÅŸtü. Bürolar ve bayanların soyunma odaları, eski bir kulübedeydi; eski tarım ambarları ise, erkeklerin soyunma odalarına dönüÅŸtürülmüÅŸtü.
 
Tüm imkânsızlıklara raÄŸmen 'Little Tramp' karakteri ile halkın dikkatini bir anda sinemaya çevirmeyi baÅŸardı.
 
Kısa süre içerisinde yoksulluk ve acı içerisinde yaÅŸayan her kesim beyaz perdede Charlie Chaplin karakterlerinde kendisinden bir parça buldu.
 
Chaplin filmleri ve güldüren gerçekler
 
Chaplin'in filmleri kısa bir süre içerisinde dünyayı kasıp kavurmaya baÅŸladı. 1918 tarihinde vizyona giren 'Shoulder Arms' filmi bir yandan güldürürken bir yandan da Cihan Harbi'nin acılarını bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermiÅŸti.
 
PeÅŸi sıra gelen 'The Kid' halkın yaÅŸadığı fakirliÄŸi kara bir mizahla iÅŸliyordu. Hayatı öksüzlük içerisinde geçen Charlie Chaplin, bir öksüzü sahiplenen karakterini oynamıyor; adeta yaşıyordu.
 
'The Golden Rush' yapımında ise altın arayıcıların umutla dolu yolculuklarında karşı karşıya kaldıkları felaketleri başarılı bir şekilde beyaz perdeye aktarmıştı.
 
The Kid
 
Charlie Chaplin artık bütün dünyanın en tanınmış insanıydı; Dünya Savaşı sonrası çıktığı Avrupa yolculuÄŸunda ülkesi Ä°ngiltere baÅŸta olmak üzere Almanya ve Fransa gibi ülkeleri ziyaret etmiÅŸti.
 
GittiÄŸi her yerde coÅŸkuyla karşılanan Chaplin yine de dehÅŸete düÅŸmüÅŸtü; çünkü yükselen milliyetçiliÄŸi yakından görmüÅŸtü ve bunun Avrupa'yı yeniden yıkıma sürükleyeceÄŸini fark eden kiÅŸilerin başında geliyordu.
 
Chaplin, yaÅŸadığı ÅŸoku ÅŸu sözlerle ifade edecekti:
 
Milliyetçilik dünyadaki insanların acı çekmelerine neden olan en büyük deliliktir. Son aylarda, Avrupa'nın birçok ülkesini dolaÅŸtım. Her yerde vatanseverlikten söz ediliyor. Bu yeni bir savaşın habercisidir.
 
Chaplin 1936 yılında eÅŸsiz eseri 'Modern Times'ı tamamladıktan hemen sonra dünyada yükselen faÅŸizan akımı eleÅŸtirmek üzere 'The Great Dictator'un çekimine baÅŸladı.
 
Charlie Chaplin'in 1938 tarihinde Hitler tehlikesine işaret ettiği filmi tamamladığı aynı yıl Times dergisi Adolf Hitler'i 'Yılın Kişisi' ilan etmişti.
 
Great Dictator
 
Oysa Şarlo karakteri 'The Great Dictator' yapıtında Hitler'in ağzından şu eşsiz konuşmayı yapıyordu:
 
Üzgünüm ama ben imparator olmak istemiyorum. Bu benim iÅŸim deÄŸil. Ne kimseyi idare etmek ne de ülkeleri fethetmek istiyorum. Elimden gelse, herkese, ister Yahudi, ister zenci, ister beyaz olsun tüm insanlara yardım etmek isterim.
 
Bu dünyada herkese yetecek yer var. Ve toprak hepimizin ihtiyacını karşılayacak kadar bereketlidir. Hayatın bize çizdiÄŸi yol özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı, hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve kanın içine sürükledi.
 
Hızımızı arttırdık; ama bunun tutsağı olduk. Bolluk getiren makineleÅŸme bizi yoksul kıldı. EdindiÄŸimiz bilgiler bizi alaycı yaptı; zekâmızı ise katı ve acımasız. Çok düÅŸünüyoruz ama az hissediyoruz. MakineleÅŸmeden çok insanlığa gereksinimimiz var. Zekâdan çok iyilik ve anlayışa gereksinimimiz var.
 
Åžu anda bile sesim dünyadaki milyonlarca insana, milyonlarca acı çeken kadın, erkek ve çocuÄŸa, suçsuz insanları hapse atan, iÅŸkence eden bir sistemin kurbanlarına ulaşıyor. Beni iÅŸitenlere ÅŸunu söylemek istiyorum: 'Kendinizi ümitsizliÄŸe kaptırmayın.'
 
Üstümüze çöken bela, vahÅŸi bir hırsın, insanlığın geliÅŸmesinden korkanların duyduÄŸu acının bir sonucudur. Ä°nsanlardaki bu nefret duygusu geçecektir, diktatörler ölecek ve halktan zorla aldıkları iktidar yine halkın eline geçecektir. Ä°nsanlar ölmeyi bildikleri sürece özgürlük asla yok olmayacaktır.
 
Askerler! Sizleri aldatan, sizleri köle gibi kullanan, ne yapmanız gerektiÄŸini, nasıl düÅŸünmeniz gerektiÄŸini ve nasıl ölmemiz gerektiÄŸini söyleyen bu zalimlere asla boyun eÄŸmeyin. Sizleri bir hayvan terbiye eder gibi ÅŸartlandırıp topun aÄŸzına sürenlere boyun eÄŸmeyin. Kafaları ve kalpleri bir makine gibi olan bu adamlara boyun eÄŸmeyin. Sizler birer makine deÄŸilsiniz. Sizler insansınız! Kalbiniz insanlık sevgisiyle dolup taÅŸmaktadır! Nefret etmeyin! Yalnızca sevilmeyenler nefret eder...
 
Bu sözlerden kısa bir süre sonra Charlie Chaplin'in eleÅŸtirdiÄŸi tehlikeli diktatörler dünyayı kanlı bir felakete sürükledi ve milyonlarca insanın ölmesine neden oldu.
 
Oysa Åžarlo'nun bu çabaları ödüllendirileceÄŸi yerde cezalandırılacaktı.
 
 
Joseph Raymond McCarthy ve Charlie Chaplin İddiaları
 
Cumhuriyetçi Senatör Joseph Raymond McCarthy'in baÅŸlattığı cadı avı kısa süre içerisinde ABD'yi bir paranoya ikliminin kıskacına itti.
 
Birçok politikacı ve ünlü isim mantığa sığmayacak iddialarla komünist ilan edildi.
 
Bu ithamların yöneltildiÄŸi en dikkat çekici kiÅŸi Charlie Chaplin'di.
 
Chaplin'in ısrarla komünist olmadığını; ama Rusya'da ölen askerlerin de bir annesi olduÄŸunu ve hiç kimseye düÅŸüncelerinden dolayı düÅŸman olmayacağını ifade eden açıklamalar yapması onun sanık olmasına yetmiÅŸti.
 
Shoulder Arms
 
Baskılara daha fazla dayanamayan Chaplin'in ülkesi Ä°ngiltere'ye döndükten kısa bir süre sonra ABD'ye bir daha girmesi yasaklandı.
 
Yıllar artık Åžarlo'yu da yıpratmıştı. Chaplin, Ä°sviçre'ye yerleÅŸerek sakin bir hayat yaÅŸamaya baÅŸladı.
 
Kısa süre sonra ABD'ye giriÅŸ yasağı kaldırıldı ve bir kez daha haklı olduÄŸu ortaya çıktı. Birçok sinema ödülünün yanında Charlie Spencer Chaplin'e Ä°kinci Elizabeth tarafından 'Sir' unvanı da verildi.
 
Chaplin, 25 Aralık 1977 tarihinde 88 yaşında hayata gözlerini yumduÄŸunda sinema tarihine de adını altın harflerle yazdırmıştı.
 
OyunculuÄŸu kadar hayatında yaÅŸadıkları ve taviz vermeyen politik duruÅŸuyla hafızalara kazınmıştı. 
 
 
Müellif: Mehmet Mazlum Çelik / Kaynak: The Independent Türkçe

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.