Sosyal Medya

Hüseyin Akın'ın kaleminden: Anne duası

Ben annemin altıncı çocuğuyum. Babam kendi babasının ismini koymuş bana. O dünyadan gitmiş, onun ismini ben temsil etmeye gelmişim. O zamanlar kırkı aşıyorsa bir erkek ya da kadın gayet uzun yaşadığına hükmediliyormuş.



Ben annemin altıncı çocuÄŸuyum. Babam kendi babasının ismini koymuÅŸ bana. O dünyadan gitmiÅŸ, onun ismini ben temsil etmeye gelmiÅŸim. O zamanlar kırkı aşıyorsa bir erkek ya da kadın gayet uzun yaÅŸadığına hükmediliyormuÅŸ. Dedem 54 yıl yaÅŸamış. Tarlada çalışıp evde son nefesini vermiÅŸ. Babamın anlattığına göre konuÅŸa konuÅŸa gitmiÅŸ. Bir kez dede diyemediÄŸim büyükbabamın ölümüyle birlikte babamın dünya telaşı, ailevi sorumluluÄŸu daha bir artmış. Toprak yetmediÄŸi için o da taşının toprağının altın olduÄŸuna inandığı Ä°stanbul’u gözüne kestirmiÅŸ. Yapmadığı iÅŸ kalmamış. Çalıştığı iÅŸler daha çok beden gücüne dayanan meslekler. TuÄŸla harmanlarından inÅŸaat iÅŸlerine kadar. Yurtdışı çalışma fırsatı doÄŸmasına raÄŸmen çoluk çocuÄŸunda aklı kalır endiÅŸesiyle baÅŸvurduÄŸu halde bu imkândan vazgeçmiÅŸ.

Annem evin en küçük çocuÄŸu olarak köyle kent arası beni dolaÅŸtırıp durmuÅŸ.

Bu yolculukların birinde Sinop’tan Ä°stanbul’a gelirken Gerede’de otobüsümüz ÅŸarampole yuvarlanmış. Annemin söylediÄŸine göre bu kazada otobüsün nerdeyse üçte biri ölmüÅŸ ya da yaralanmış. Beni ise koltukların arasında ÅŸaÅŸkın ve korkulu bir halde bulmuÅŸlar. Bu yüzden olmalı bir tarafım metropol bir tarafım taÅŸradır hep.

Yedi çocuk büyütmüÅŸ annem. Onlarca torununda da emeÄŸi var. Hiçbir yere yetiÅŸme diye bir derdi olmamıştır ömür boyu. Hiç okuluna gitmediÄŸi halde kanaat, hiç tahsilini almadığı halde tevazu, sabır ve merhamet sahibi olmuÅŸtur. Kendi kendine Kur’an-ı Kerim okumayı öÄŸrenmiÅŸ. ÖÄŸrendikten sonra da bir daha elinden hiç bırakmamıştır. Ä°lkokulu eksik okumuÅŸ, lakin görünmez üniversitenin en müdavim öÄŸrencisi olmuÅŸtur.

Ben beni bildim bileli hep bir yerleri aÄŸrır annemin. Fakat zerre miktarı ÅŸikâyet etmez. Hayatın temposunu bozduÄŸu hiç görülmemiÅŸtir. Fakat evde biri nezle olsa onu nasıl dert edip iyileÅŸmesi için kırk türlü çare aradığını herkes bilir. Bütün bunları ona öÄŸretecek bir annesi de olmamış annemin. Çocuk yaÅŸta annesini yitirmiÅŸ. Annesizlik onda hep bir ukdedir. “Yüzünü dünya gözüyle göremedim, bari rüyamda göreyim” diye sık sık dua edip Allah’a yakarır. Bu duası otuz yıl evvel hac için gittiÄŸi Mekke-i Mükerreme’de gerçekleÅŸmiÅŸti. Zemzem ve hurmanın yanı sıra oradan hediye olarak bize bu rüyayı da getirmiÅŸti.

Allah diyen herkese inanır annem. Neden hemen kanıyorsun, diye söylediÄŸimizde, cevabı hazırdır: “Allah lafzı hatırına!” “Allah diyerek kapıya gelen geri çevrilmez” sözünü ben ondan öÄŸrenmiÅŸtim. Yedirip içirmeyi sever annem. Onun en mutlu anları eve misafir geldiÄŸi anlardır. Bir de aç gelmiÅŸse keyfine hiç diyecek yoktur. Diyelim ki yemek yiyip geldi, o zaman da annemin ısrarından kurtulamaz. Birkaç kaşık birkaç lokma da olsa yemesi için sofraya oturtur.

Siyasi bilinç, dünyayı yorumlama yeteneÄŸi, doÄŸru ile yanlışı tefrik niteliÄŸi sanki ona Allah tarafından bahÅŸedilmiÅŸ meziyetlerdir. Ayakta zor durduÄŸu anlarda bile Allah’a karşı ödevlerini hiç aksatmayan, oruçtan lezzet, namazdan derin bir haz alan, eline geçeni kendisinden daha çok ihtiyaç sahibi olana tasadduk eden kadın iÅŸte o benim annemdir. Hiç stres yapmaz, bunalım nedir bilmez, panikatak, anksiyete, paronaya sözcükleriyle hiç iÅŸi olmamıştır.
Bu kez hastalık onu tuttu bırakmıyor. Hiç tanımadığı, hiç ilgisi olmadığı, verdiÄŸi acının dilini bile çözemediÄŸi bir hastalıktan yatıyor.
Dua bekliyor…
EttiÄŸi dualar yeÅŸersin diye.

“Nerde bir yol daralsa sanki annem oluyor/Bu gök denizinde ay takılırken oltaya/Annem oluyor sanki günler biraz kısalsa/Çarpıyor resmi geçit serseri bir voltaya.” (H.A.)

Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.