Sosyal Medya

Yasin Aktay: Libya'yı darbecilerin insafına bırakmamak

Darbeci general eskisi Hafter, Libya’nın meşru hükümetinin merkezi olan Trablus’u, yönetim merkezinin bulunduğu semtine kadar kuşatmış bulunuyordu. Şimdi kaçan Hafter, kovalayan Trablus’un meşru hükümeti. Bu kovalamacanın nereye kadar süreceğine dair işareti ise, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Libya Başbakanı Faed el Serrac’ı Külliye’de kabulünde verdi.



Dün Tarhune’nin düÅŸmesiyle birlikte Libya’da yepyeni bir döneme geçilmiÅŸ oldu. Ondan bir gün önce uzun zamandır darbeci Hafter’in kontrolünde bulunan ve bütün Libya hava sahasını oradan kilitlemiÅŸ bulunan Trablus Havalimanı düÅŸmüÅŸtü. Bunların her biri askeri anlamda çok büyük baÅŸarılar. Her baÅŸarının ardında da BAE’nin finansmanıyla Rusya ve Fransa’dan temin edilmiÅŸ yüksek teknolojili silahların imha ediliÅŸinin görüntüleri veya ele geçirilmesinin muhteÅŸem hikayeleri var ve tabii ki bütün bu görüntü ve hikayelerin baÅŸrolünde Türkiye’nin Ä°HA veya SÄ°HA’ları ve TSK ile MÄ°T’in aklı, cesareti ve desteÄŸi var.
 
Ä°zliyorsunuzdur. Türkiye’nin bir süredir Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) verdiÄŸi destekle birlikte sahada bütün dengeler deÄŸiÅŸmiÅŸ durumda. Yakın zamana kadar BAE, Fransa, Mısır ve Rusya’nın desteklediÄŸi darbeci general eskisi Hafter, Libya’nın meÅŸru hükümetinin merkezi olan Trablus’u, yönetim merkezinin bulunduÄŸu semtine kadar kuÅŸatmış bulunuyordu. Uluslararası toplumun, BM’nin Libya halkının meÅŸru temsilcisi olarak tanıdığı hükümet Trablus’ta sıkışıp kalmış, oradan da düÅŸmesine ramak kalmıştı. Son hamle için, son vuruÅŸa geçtiÄŸi anda karşısına Türkiye çıktı ve o andan itibaren bütün dengeler deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. Åžimdi kaçan Hafter, kovalayan Trablus’un meÅŸru hükümeti. Bu kovalamacanın nereye kadar süreceÄŸine dair iÅŸareti ise, dün CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan Libya BaÅŸbakanı Faed el Serrac’ı Külliye’de kabulünde verdi.
 
“Hafter’i bir kenara koymak mümkün deÄŸil gibi bir anlayışla yaklaşım gösteren ne yazık ki devlet baÅŸkanları veya devlet temsilcileri de var. Onlara tekrar hatırlatıyoruz. Hiçbir zaman Libya halkının sorunlarıyla ilgilenmeyen ve Libya’nın geleceÄŸini sürekli tehdit altında tutan bir kiÅŸinin bu konuda masaya oturacak bir temsili kabiliyeti de olamaz. Bu kiÅŸi ve ona askeri, mali, siyasi destek saÄŸlayanlar, barışın önündeki en büyük engeldir. Darbeci Hafter’i destekleyerek Libya’yı kan ve gözyaşına boÄŸanları elbette tarih yargılayacaktır.”
 
ErdoÄŸan bu sözleri, Libya’da BM himayesinde ve Libya halkının öncülüÄŸünde sürdürülecek olan ve bütün Libya halkının katılımıyla gerçekleÅŸecek olan bir diyalog sürecinden yana olduklarını ifade ettikten sonra söyledi. Bunun anlamı artık Hafter’in Libya’daki diyaloÄŸun veya siyasi sürecin bir tarafı olma vasfını kaybettiÄŸidir.
 
Esasen Hatfer’e bu fırsat son saldırılarını baÅŸlatmadan kısa süre önce Berlin’de tanınmıştı. Orada bile iÅŸlemiÅŸ olduÄŸu savaÅŸ suçlarına raÄŸmen bu hak fazladan verilmiÅŸti ancak o yine belki Trablus hükümetini tamamen devirerek bütün sürece tek başına hakim olmaya doÄŸru bir tamahkarlık sergiledi.
 
Ancak bu tamahkarlık onun sonu oldu, çünkü eline geçirdiÄŸi ilk fırsatta diÄŸer taraflara karşı darbe yoluyla hakim olma alışkanlığı tedavi edilebilir, kontrol edilebilir bir alışkanlık deÄŸil. Bu alışkanlığa sahip birinin herhangi bir siyasi süreçte güvenilir bir taraf olarak deÄŸerlendirilmesi mümkün deÄŸil. Bu Libya halkı için açık bir tehlikedir ve Libya halkı bu tehlikeye karşı korunmalıdır.
 
Nitekim ErdoÄŸan da mesajını açık ve net bir biçimde verdi: “Libyalı kardeÅŸlerimizi asla darbecilerin ve lejyonerlerin insafına bırakmayacağız.”
 
Bu arada yıllardır Fransa’da yaÅŸamakta olan çok deÄŸerli bir Türk akademisyenin özellikle Türkiye’nin son zamanlarda Libya’da kat ettiÄŸi baÅŸarılardan ne kadar heyecanlandığını anlatan bir mesajı dikkatimi çekti. Mesajının asıl dikkatimi çeken ve beni de Türkiye medyasının ilgi düzeyiyle ilgilenmeme yol açan yanı Türkiye medyasının bu büyük baÅŸarıya sergilediÄŸi ilgisizliÄŸe dair söyledikleri. Akademisyen dostum “Fransa ve Avrupa medyasında UMH’nin son zamanlardaki baÅŸarıları Türkiye’nin büyük baÅŸarısı ve ilerlemesi olarak niteleniyor ve medyada çok önemli yer buluyor, ama bakıyorum aynı ilgi Türkiye medyasında yok.”
 
Halbuki bu olay bir Kıbrıs çıkarmasından bile çok daha tarihi ve çok daha önemli. Üstelik sesiz sedasız gerçekleÅŸiyor. Akademisyen dostum dikkat çekince fark ettim, gerçekten de takip ettiÄŸim bütün Ä°ngiliz ve Arap medyası bu olaya Türkiye medyasından daha fazla yer veriyor. Bizde bile ilginin bu iki günde yoÄŸunlaÅŸmasının asıl sebebi sahada Türkiye desteÄŸiyle UMH’nin kaydettiÄŸi baÅŸarılardan ziyade Libya baÅŸbakanın CumhurbaÅŸkanını ziyareti.
 
Ne yalan söyleyeyim, bu tür durumlarda sergilenen abartılı coÅŸkulardan ben her zaman ürküntü duyarım. Çünkü bu tür coÅŸkulu davranışların nihayetinde bizdeki milli duygulardan ziyade bir süre sonra ÅŸoven duyguları daha fazla güçlendiriyor olması tehlikesini yaşıyoruz. Bu hadiseler dönüp saÄŸlıklı bir tarih bilinci için bir derse dönüÅŸmesi ne güzel olur oysa.
 
ArkadaÅŸa verdiÄŸim cevabı da paylaÅŸayım bari: Olaya iyi tarafından bakalım. Bir, Türkiye için artık bu tür baÅŸarılar çok abartılı coÅŸkulara konu olmanın ötesine geçti. Türkiye’nin rutini haline geldi. Her gün her alanda bu tür baÅŸarılar katediliyor olması Türkiye’nin gücünün artık belli bir noktaya ulaÅŸmış olduÄŸunu gösteriyor.
 
Ä°ki, neticede bu zaferler Türkiye’nin desteÄŸiyle de olsa resmen Libya UMH güçlerinin baÅŸarılarıdır. Uluslararası manzarada Türkiye’nin baÅŸarısı veya ilerlemesi gibi görünse de Türkiye’nin iddiası Libya’da savaÅŸmak deÄŸil, barışın, huzurun ikamesi ve son kertede Libya’nın gerçekten Libyalılara terkedilmesidir. Abartılı bir baÅŸarı coÅŸkusunun Türkiye tarafında yaÅŸanmamasında Türkiye’nin sergilediÄŸi bir asaletin ve iddialarıyla tutarlılığın eseri vardır.
 
Bu da Libya’ya çökmeye çalışan ve Türkiye’nin orada ne iÅŸi olduÄŸunu piÅŸkince soran sömürgeci iÅŸgalci-darbeci güçlere ayrı bir ders olsun.
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.