Sosyal Medya

Yasin Aktay: Tarih tekerrürden ibaretse, Kur'an'da tekerrür eden şey nedir?

Esasen Kur’an ardı sıra bir çok peygamberin ve salih insanların kıssalarına değinir. Hepsinde de ortak olarak tecrübe edilen, tekerrür eden bir boyuta dikkat çekiliyor. Hepsinin de tecrübesinde cahiliyeye karşı, kula kulluğa karşı bir mücadele var. Aynı hataları tekrarlama ihtimali hiçbir zaman yok olmayacağı için anlatılır.



Kur’an’ı daha iyi anlama, hatta vahye ilk muhatap olanlar gibi, en doÄŸru ÅŸekilde anlama arayışının götürdüÄŸü duraklardan birisi onu ayetlerinin indiÄŸi sıraya göre okumak oluyor. Bu amaçla iniÅŸ sırasına göre mealler, tefsirler ayrı bir literatür oluÅŸturmuÅŸ durumda. Ä°zzet Derveze’nin Et-Tefsirü’l-Hadis: Nüzul Sırasına Göre Kur’an Tefsiri (Ekin Yayınları), Mehmet Ali Baltaşı’nın Ä°lk Mesajlar’ı, Tuncer Namlı’nın Kur’an Aydınlığı: Kronolojik Kur’an Mesajı (Fecr Yayınları) isimli hepsi birbirinden deÄŸerli tefsir ve meallere ilaveten yakınlarda Mana Yayınları tarafından yayınlanan Muhammed Abid el Cabiri’nin “Fehmü’l Kur’an: Nüzul Sırasına Göre Tefsir”i, Kur’an’ı siyer eÅŸliÄŸinde anlama çabasının güzel örneklerinden.
 
KuÅŸkusuz Peygamber Efendimiz’in siyerini anlamanın bir yolu olarak, Kur’an’ı iniÅŸ sırasına göre yeniden düÅŸünmek çok anlamlı ve tarihsel olarak da en etkili ve en saÄŸlam bilgiyi verdiÄŸi gibi Peygamber ve ashabının yaÅŸadıklarıyla Kur’an arasındaki canlı diyalogu bugün yeniden hissedebilmek açısından çok deÄŸerli. Bu hem Kur’an’ı daha iyi anlamayı saÄŸlıyor hem de onu bir insan hayatı içinde en ideal biçimde temsil eden Peygamber ve ashabının tecrübesini.
 
Ancak bu okuma biçiminin verimliliÄŸi dahi Kur’an’ın neden indiÄŸi sıraya göre deÄŸil de elimizdeki mevcut hale göre tertip edildiÄŸi sorusunu daha fazla uyandırıyor. Üstelik en sahih olarak kabul edilen görüÅŸe göre bu tertip de tevkifi, yani vahiy kaynaklıdır, rastgele veya Peygamber(s)’in bir içtihadı neticesi deÄŸildir.
 
Böyle olduÄŸuna göre nüzul sırasına göre okumakta ısrar etmenin bir anlamı olur mu? Elbette, nüzul sırasına göre okumayı veya o sırayı takip etmeyi yasaklayan hiçbir ÅŸey yok, üstelik siyerin ruhunu anlamak açısından böyle bir takibin faydaları tartışılmaz. Tabii bu, nüzul sırasına göre alternatif bir tertip ikame etmemek ÅŸartıyla. Öbür türlüsü yine vahyin sahibi tarafından yani yine bir vahiyle verilmiÅŸ bir kararı görmezden gelmek anlamına geliyor.
 
Ancak nüzul sırasına göre okumanın ardındaki baÅŸka bir fikre deÄŸinmiÅŸtik. O da Kur’an etrafında bir Müslüman topluluÄŸunun doÄŸuÅŸ tecrübesini tekrar yaÅŸama veya hissetme düÅŸüncesi. O noktada durup ÅŸunu sorduk: Neyi tekrarlıyoruz, nasıl tekrarlıyoruz? Sünnete tabi olmak bir tekrar mıdır? Bir tecrübe aynı ÅŸekilde baÅŸkaları tarafından nasıl tekrarlanır?
 
Tarihin bir tekerrür olduÄŸu bir gerçek. Ancak bu tekerrürün bizim zihnimizdeki hikayeye uygun ÅŸekilde gerçekleÅŸtiÄŸini vehmetmemek gerekiyor. Tarihte tekrar eden ÅŸey nedir? Ve sünnette tekrar ettiÄŸini görebileceÄŸimiz, dolayısıyla bizim de katılmamız gereken bu tekrar nedir?
 
Esasen Kur’an ardı sıra bir çok peygamberin ve salih insanların kıssalarına deÄŸinir. Onların hepsinin çok farklı tecrübeleri, farklı ÅŸartları, farklı sorunları, tarihleri ve toplumsal ortamları var. Ancak hepsinde de ortak olarak tecrübe edilen, tekerrür eden bir boyuta dikkat çekiliyor. Hepsinin de tecrübesinde cahiliyeye karşı, kula kulluÄŸa karşı bir mücadele var. Bu mücadelede yaÅŸanan diyaloglar birbirine, tekerrür hissini verecek kadar benzer. Ama aynı zamanda tarihin her döneminde kula kulluk da insanın sürekli tekrarlayan bir eÄŸilimi. Kula kulluÄŸu doÄŸuran cahiliye ve onun bütün nitelikleri tarihin ve dünyanın her yanında görülüyor. Onlara karşı verilen mücadele de bütün peygamberlerin mücadele tarihinde kendi kendini tekrarlıyor ama farklı biyografilerde ve farklı hayatlarda.
 
O yüzden bugün Kur’an ayetlerinin nüzul sırası üzerinden anlamaya çalıştığımız Peygamberin hayatında Kur’an ayetlerinin sürekli önceki peygamberlerin çok farklı tarihlerdeki mücadelelerinden örnekler getirdiÄŸini görüyoruz. Yeryüzünü gezip önceki kavimlerin neler yaÅŸadıklarını ve baÅŸlarına nelerin gelmiÅŸ olduÄŸunu bilerek kendi tecrübeleri için bir ibret almaya davet ediyor. Önceki kavimlerin, Hıristiyan, Yahudi veya müÅŸriklerin yaptıkları hatalar, geçmiÅŸte kalmış, bir daha tekrarlamayacak davranışlar olarak zikredilmez. Aynı hataları tekrarlama ihtimali hiçbir zaman yok olmayacağı için anlatılır. Müslümanların Müslüman olmak dolayısıyla bir garantileri yok yani. Aynı hataları yapma istidadı herkeste vardır.
 
Ä°niÅŸ sırasına göre okumanın ardında Peygamberin tecrübesini bire-bir yaÅŸama, tekrarlama, isteÄŸi de olabiliyor. Buna sevk eden varsayım yaÅŸadığımız dünyanın da baÅŸa dönmüÅŸ olduÄŸu ve yeniden ve baÅŸtan bir Kur’an’ın nüzulünü gerektirdiÄŸidir. Yeniden canlanış, nahda, ihya bunu gerektirir. Ä°man eksikliÄŸi vardır ve Mekki surelerle önce imanın temelleri atılmalı. Sonra adım adım Medine’ye, Medine’de inen ayetlerin eÅŸliÄŸinde yürümeli.
 
Oysa Kur’an’ın ilahi bir takdirle kararlaÅŸtırılmış olan bu tertibinin ardındaki hikmetlerden biri, Allah daha iyisini bilir, bir tecrübenin bu ÅŸekliyle hiçbir zaman baÅŸka bir yerde aynı ÅŸekilde tecrübe edilememesi gerçeÄŸidir. Mutlaka bütün insan tecrübelerinde tekerrür eden bir ÅŸey vardır, ama bu tekerrür zihnimizde önemsediÄŸimiz veya tespit ettiÄŸimiz ÅŸeylerin tekerrürü deÄŸil. Neyin tekerrür ettiÄŸini de bize vahiy bildiriyor aslında. Peygambere ve bize farklı tarih tecrübelerinin hepsinde tekerrür edenleri ayetleriyle gösterdiÄŸi gibi.
 
Sünnete tabi olmak elbette Peygamber’in tecrübesini tekrar, o tecrübeye katılma isteÄŸinin ifadesidir. Ancak bu tecrübenin içinde gerçekten neyin tekrarladığını da iyi görmek gerekiyor. Tekrar eden ve bizim de tekrarlamamız gereken, zaten katılmak suretiyle tekrarlamakta olduÄŸumuz ÅŸeyler üzerine düÅŸünmek gerekiyor.
 
Peygamber ve ashabının Mekke’den Medine’ye doÄŸru yaÅŸadıkları tecrübenin bir daha aynı ÅŸekilde tekrarlaması imkansızdır. Tıpkı Hz. Musa’nın Firavun’la ve Ä°srailoÄŸulları’nı özgürleÅŸtirme yolunda yaÅŸadığı tecrübelerin aynı ÅŸekilde tekrarlamasının imkansız olması gibi. Veya Hz. Nuh’un, Hz. Süleyman’ın, Hz. Åžuayb’ın, Hz. Yusuf’un veya tüm diÄŸerlerinin siretlerinin biricik, kendine özgü, tekrarlanamaz olması gibi. Ancak her bir biricik tecrübe içinde Kur’an’ın dikkat çektiÄŸi tekerrür edenin ne olduÄŸunu iyi görmek, iyi anlamak gerekiyor.
 
Kur’an’ın nüzulundan sonra dünya artık eski dünya deÄŸildir, Kur’an’ın müdahalesine uÄŸramış bir dünyadır ve iÅŸi baÅŸa döndürmenin bir imkanı da bir anlamı da yoktur.
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.